> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kuşeyri Risalesi > Zikir- Fütüvvet- Melamet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zikir- Fütüvvet- Melamet  (Okunma Sayısı 2055 defa)
13 Ocak 2010, 12:10:26
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Ocak 2010, 12:10:26 »



ZİKİR-FÜTÜVVET-MELAMET

Peygamberimiz Rabbınız) katında en temizi, derecenizi en çok yükselteni, altın ve gümüş, infak etmekten ve düşmanla boğaz boğaza, mücadele ederek sizin düşmanı, düşmanın sizi öldürmesinden (şehid veya gazi olmaktan) daha faziletli olanı nedir, size haber vereyim mi?» Ashab, evet, bu ne imiş, haber ver ya Resûlüllah, dediler. Resûlüllah (s.a.): «Allah Taâlâ´yı zikretmektir», buyurdu (98).
Resûlüllah (s.a.), «Allah... Allah... diyen biri bulundukça kıyamet kopmaz», buyurmuştur (99).
Resûlüllah (s.a.), «Yeryüzünde Allah Allah... denildikçe kıyamet kopmayacaktır» (Dünya zikir sayesinde ayakta durmaktadır), buyurmuştur .
Üstad Kuşeyrî der ki: Zikir Hakk Sübhanehu ve Taâlâ´ya giden yolda (riayeti lüzumlu) kuvvetli bir esastır, hatta bu yolda temel şart zikirdir. Devamlı zikir müstesna, başka bir şekilde hiç bir kimse Allah´a ulaşamaz.
Zikir iki nevidir: Dilin zikri, kalbin zikri. Kalbin
» Zikir bahsini krş: ihya, I, 301.

96. Mevlânâ der ki:

Men bende şudem bende şudem, bende şudem
Men bende be-haclet ser-efkende şudem
Her bende şeved şâd ki âzâd şeved
Men şâd ez-ânem ki Tura bende şudem

«Ben kul oldum, kul oldum, kul! Kulluk vazifemi hakkıyle ifa edemediğim için mahcubiyetimden başımı önüme eğdim. Bir köle âzâd edilince sevinir. Ben ise sana kul oldum diye seviniyorum ya Rab...»

Zikir: Anmak, hatırlamak, gaflet ve unutma halinde olmamak; Zikrullah: Allah´ın zikredilmesi; Zâkir: Zikir yapan kul; Mezkûr: Zikredilen, Allah. Zikir, dilin zikri, kalbin zikri, ruhun zikri, ve sırrın zikri gibi nevilere ayrılır. (Namaz da dahil her nevi ibadet Allah´ı hatırlattığı için bir çeşit zikirdir. Medh u sena ve dua-niyaz zikri diye iki çeşit zikir vardır.

98. İbn Mâce, Edeb, 53; Tirmizî, Daavat, 6; Malik, Muvatta, Kur´an, 24; İbn HanT>el, I, 190.
99. Müslim, İman, 66.
100. Müslim, İman, 66.

Kişinin sürekli zikir halinde bulunması veliliğe tayin edildiğini gösterir). Zikirden mahrum bırakılan kimse (velilikten) azledilir».

Nakledilir ki, Şiblî sülûkünün başlangıcında iken yanına bir kucak çubuk alır ve yola giderdi. Kalbine gaflet girdiği zaman (Allah´ı hatırlamak için) kırılana kadar kendisini bu çubukla döverdi. Nice kereler akşam olmadan bir kucak çubuk tüketirdi. Onun için ellerini ve ayaklarını duvara çarpardı, (Müritliğin başlangıcında çetin riyazetler yapılır).

Derler ki: Allah´ı kalp ile zikretmek müritlerin kılıcıdır. (Sey-fu´l-müridin) onlar, düşmanlarına karşı bu kılıç ile savaşırlar, kendilerine gelen âfet ve musibetleri bununla defederler. Bela ve musibet yaklaştığı zaman, kul kalbi ile Allah Taâlâ´ya sığınırsa hoşlanmadığı her şeyi derhâl kendinden savmış olur, kendisine yönelen âfet yolunu değiştirir.

Vâsıti´ye: Zikir nedir? diye sorulmuş. O da şöyle demişti: «Allah´ı şiddetle sevmek ve korkusunun galibiyeti altında bulunmak şartıyla gaflet meydanından müşahede (ve murakabe) fezasına çıkmaktır». (Derin gafletten devamlı huzur ve müşahede haline geçmektir).

Zunnûn Mısrî diyor ki: «Hakiki manasıyla Allah Taâlâ´yı zikreden bir zâkir O´nun zikri yanında her şeyi unutur, Allah Taâlâ onu her şeyden muhafaza eder, (istiğrak halinde bulunan kul fena halinde ilâhî himayeye girer) kul için Allah her şeye bedel olur».

Ebu Osman´a şöyle bir soru soruldu: Biz Allah Taâlâ´yı zikrediyor, fakat bunun zevkini ve halavetini kalbimizde bulamıyoruz. Ebu Osman bu soruya, «Organlarınızdan her bir organı kendisine taat zineti ile süslediği için Allah Taâlâ´ya hamd ve şükrediniz», (şükrettiğiniz zaman sizi zikrin daha yüksek derecelerine yükseltir. Zira şükrederseniz nimet ziyadeleşir), diye cevap vermişti.

Resûlüllah (s.a.) dan rivayet edilen meşhur bir hadiste, «Cennet bahçelerini gördüğünüz zaman orada yeyiniz, içiniz, yayılınız, istifade ediniz», buyurmuştur. Cennet bahçeleri nedir? sorusuna, «Zikir meclisleridir demiştir.
AllahTaâlâ kuluna, kulun kendisine verdiği mevki kadar mevki verir». (Allah´ın kul nezdindeki mevkii ne ise kulun Allah katındaki mevkii ve değeri de odur. Beni zikrediniz ki, sizi zikredeyim) (102).

Şibli diyor ki: «Allah Taâlâ: ´Ben beni zikredenin velisi, dostu ve sohbet arkadaşıyım´ (103), demiyor mu? Hakk Sübhanehu ve Taâlâ ile sohbet arkadaşı olmaktan ne istifade ettiniz?» (Zikirden çok zikrin neticesine ve fuyuzâtına bakınız).

Şiblî meclisde şu şiiri okumuştu: «Seni zikrettim. Fakat bir an bile unuttuğum için değil, zikrin en kolay ve en aşağı derecesi dil ile olan zikirdir. Vecid (ve kâmil bir şevk) yok diye aşkın tesiriyle öle-yazacağım. (Aşkın beni mahvedecek, vecd hâli gelince de) kalbimdeki aşk ve hayret o dereceye ulaşıyor ki, sekte-i kalpten gideyaza-cağım (vecd hâlinden vücûd hâline intikal edip ) vecd ile senin huzurunda bulunduğumu görünce seni her yerde (var olarak isim ve sıfatlarının tecellilerini) müşahede ettim. Vücûd mutlaka) konuşmadan (kalp dili ile )hitap ettim. (Âyet, hadis ve akıl ile varlığı) malum olanı mükâşefe ve mülâhaza ettim, fakat gözle değil (kalp gözü ile)».

Zikrin özelliklerinden biri belli bir vaktinin olmayışıdır. Bütün vakitlerde kul zikretmekle memurdur. Ya farz veya nafile olarak zikrin yapılmadığı bir zaman yoktur. Namaz bütün ibadetlerin en şereflisi iken bazı vakitlerde kılınması caiz değildir. Halbuki kalp ile zikre her halükârda devam edilir. Allah Taâlâ: «Onlar ki ayakta iken, otururken ve yatarken Allah´ı zikrederler». (Âlu İmran, 3/191) buyurmuştur.

İmam Ebu Bekir b. Furek (r.a.) in âyette geçen «kıyâmen» zikrin hakkını ifâ ederek «kuûden», zikir davasından ve iddiasından vazgeçerek demektir, dediğini duymuştum.

101. Tirmizî, Daavat, 82; ibn Hanbel, III, 150.
102. Aynı kaynaklar, aynı yerler.
103. Aclûnî, I, 211.

Hak Sübhanehu ve Taâlâ´nın vasfı olan bir şey insanlara mahsus olan bir şeyden daha mükemmeldir», demiş, üstad Ebu Ali (r.a.) bu sözü beğenmişti.

Kettânî diyor ki: «Allah kendisini zikretmemi üzerime farz kıl-masaydı ululuğuna hürmetimden onu zikretmezdim (kendimi buna ehil görmezdim). Benim gibisi mi onu zikredecek? (Lâyıkı ile) zikredemediği için kabul edilmiş yüz tevbe ile ağzını yıkamamış birisi onu nasıl zikreder?»

Üstad Ebu Ali (r.a.) nın sûfilerden birine ait şu şiiri okuduğunu işitmiştim: «Ne zaman Seni zikretmek istersem, kalbim, sırrım ve ruhum Seni zikretmekten´beni menetmek ister. Sanki Senin tarafından gönderilen bir rakip, bir muhafız bana şöyle sesleniyor: Sakın! Aman zikretmekten sakın, sonra kendine yazık edersin» (çünkü sen O´nun adını anmaya ve ağzına almaya lâyık değilsin!)

Zikrin özelliklerinden biri de zikre zikirle mukabele edilmiş olmasıdır. Allah Taâlâ: «Beni zikrediniz ki, ben de sizi zikredeyim» buyurmuştur» (Bakara, 2/152). Hadiste şöyle buyrulmuştur: Cebrail (a.s.) Resûlüllah (s.a.) e geldi ve şöyle dedi: «Allah Taâlâ buyuruyor ki: Hiç bir ümmete vermediğimi senin ümmetine ihsan eyledim». Resûlüllah: «Bu nedir, ya Cebrail?», diye sordu. Cebrail, «Allah Taâlâ´nın: ´Beni zikrediniz ki ben de sizi zikredeyim´ buyurmuş olmasıdır. Allah diğer ümmetlerden hiç birine bu şekilde hitap etmemiştir»´, diye cevap verdi.

Can alan melek (can vermek üzere olan) zikreden kula: Ne emredersiniz? (ruhunuzu alayım mı almayayım mı?) der denilmiştir.

Kitaplardan birisinde kaydedilmiştir ki: Musa (a.s.), «Ya Rab! Meskenin neresidir?», dedi. Allah Taâlâ Hz. Musa´ya, «Mümin kulumun kalbi», diye vahyetti. Bunun mânası Allah´ın zikrinin meskeni kalptir, demektir. Çünkü Hakk Sübhanehu ve Taâlâ her nevi sükûn ve hululden münezzehtir. Sükûnden maksat Allah´ın zikrinin kalpte sükûn ve husulünden ibarettir.

Nuri diyor ki: Zunnûn´a zikrin ne olduğunu sorduğumda: «Zâkirin zikirden kaybolmasıdır» (Zikreden zikir esnasında kendini o derece kaybedecek ki zikir yaptığını bilemiyecek) dedi ve şu şiiri okudu
sen benden gaflet ediyorsun, seni kendime davet ediyorum, sen başkasına gidiyorsun, sana gelen belâları başından savıyorum, sen ise hata ve günahta ısrar ediyorsun. Ey Âdemoğlu yarın huzuruma geldiğinde bana ne diyeceksin!?»

Ebu Süleyman Darânî, «Cennette bir ova var, kul Allah´ı zikre başladı mı melekler bu sahaya ağaç dikmeye başlarlar. Bazan meleklerden biri ağaç dikme işine ara verir. Neden duruyorsun? diye sorulunca, namına ağaç diktiğim şahıs zikre ara verdi, (fütur getirdi) de ondan, diye cevap verirler», demiştir.

Hasan Basrî şöyle der: «Halaveti (ve manevi zevki) üç şeyde arayınız: Namazda, zikirde, Kur´an okumada. Eğer buralarda halaveti bulursanız ne â´lâ, bulamazsanız biliniz ki (zevkle amel etme) kapısı (kalbin kasveti sebebi ile) kapalıdır».

Hâmid Esved diyor ki: «İbrahim Havvas ile bir seferde idim. Yılanı bol olan bir yere geldik. ibriğini koydu ve oturdu. Ben de yanına oturdum. Gece soğuk çıkıp hava soğuyunca yılanlar meydana çıktı. Ya şeyh, ya pir, diye bağırdım. Bana: Allah´ı zikret, dedi. Allah´ı zikrettim, yılanlar dönüp gitti. Sonra yine ortaya çıktılar. Ben yine: Ya pir, diye bağırdım. Havvas yine önce söylediği gibi söyledi. Bu hâl sabaha kadar bu şekilde devam etti. Sabah olunca Havvas kalktı, yürüdü, ben de peşinden yürüdüm. Büyük bir yılanın şeyhin yattığı yaygı üzerinde büklüm büklüm bir şekilde durduğunu gördüm. Şeyh´e: Bu yılan bu vaziyette senin yanında bulunurken ne hissettin? dedim. Hiç bir şey, çoktan beri bu gece gibi hoş bir gece geçirmedim, dedi». (Allah´a tevekkül eden zâkire hiç bir şey zarar vermez).

Ebu Osman, «Gafletin (ve zikirden uzak kalmanın) sıkıntısını çekmiyen, zikirdeki ünsün tadını bulamaz», demiştir.
Seriyyu´s-Sakatî diyor ki: «Allah Taâlâ tarafından indirilen kitaplardan birinde: Kulumun üzerinde galip olan hâl zikrim oldu mu, o Bana âşık olur, Ben de ona, diye yazılmıştır».

Allah Teâlâ Davud (a.s...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zikir- Fütüvvet- Melamet
« Posted on: 27 Nisan 2024, 03:31:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zikir- Fütüvvet- Melamet rüya tabiri,Zikir- Fütüvvet- Melamet mekke canlı, Zikir- Fütüvvet- Melamet kabe canlı yayın, Zikir- Fütüvvet- Melamet Üç boyutlu kuran oku Zikir- Fütüvvet- Melamet kuran ı kerim, Zikir- Fütüvvet- Melamet peygamber kıssaları,Zikir- Fütüvvet- Melamet ilitam ders soruları, Zikir- Fütüvvet- Melamet önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes