> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kuşeyri Risalesi > Risalenin Bölümleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Risalenin Bölümleri  (Okunma Sayısı 1152 defa)
12 Ocak 2010, 23:32:54
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Ocak 2010, 23:32:54 »



RİSALENİN BÖLÜMLERİ

a) Giriş

Bu kısımda Risâle´nin yazılış sebebi anlatılmakta, hakikî sûfiler methedilmekte, sahteleri ise şiddetle kötülenmektedir. Kuşeyri´nin bu konuda söylediği sözler az, fakat fevkalâde değerlidir.

Giriş kısmından sonra iki bölüm (fasıl) içinde sûfilerin itikatları, özellikle Allah konusundaki inançları kısa, fakat öz olarak anlatılmıştır. Buradaki ifadeye göre sûfilerin Allah hakkındaki itikatları hulul ve ittihaddan uzak olup selefin bu konudaki inancından pek farklı değildir (49).

b) Sûfilerin Hâl Tercümeleri

Risâle´nin bu kısmında 83 sûfi´nin hâl tercümesi anlatılmaktadır. Fakat Kuşeyri´nin esas maksadı, sufîlerin hayat hikâyelerini anlatmak değildir. îlk sûfilerin söz, davranış ve halleriyle şeriata gösterdikleri derin bağlılık, bu kısmın esas gayesini teşkil eder. Kuşeyri demek istiyor ki: «Ey zamane mutasavvıfları! Siz şeriatın hükümlerine riayet etmiyorsunuz, bu konuda yeterince hassasiyet göstermiyorsunuz ama bakın peşlerinden gittiğinizi iddia ettiğiniz ve kendinize selef bildiğiniz ilk sûfiler ne kadar dindardırlar! Şeriatın zahiri hükümlerine nasıl içten bağlıdırlar! O halde siz eski sûfilerin değil, onlara yabancı olan cereyanların temsilcilerisiniz.» Kuşeyri´nin eski sûfileri kendi zamanındaki mutasavvıflara şeriat yönünden örnek olarak göstermesi, o zamanki birçok mutasavvıfların şeriattan uzaklaşmış olduklarının bir delilidir.

Bir misâl olmak üzere Kuşeyrî´nin Ebu Hafs Haddâd´ı nasıl tanıdığına ve tanıttığına dikkat edelim:

— Fütüvvet, başkalarına insaf etmek, fakat buna karşılık onlardan insaf beklememektir.
Bir kimse fiillerini ve hallerini her an Kur´an ve hadisle ölçmez, (buna zıd olmak üzere kalbine gelen hisleri ve) aklından geçen düşünceleri suçlamazsa onun adı defterin, ´Allah adamları´ hanesine kayd edilmez» (50).

İşte Kuşeyri´nin büyük sûfileri tanıtma şekli budur. Şeriata bağlılık konusunda Ebu Hafs´ın sözlerine ilâve edilecek bir şey yoktur,

Kuşeyri, eserine aldığı sûfilerin, hakkında dedikodu yapılmamış büyük şahsiyetler olmasına bilhassa dikkat etmiştir. Sufîlerin sözlerini naklederken ve menkıbelerini anlatırken de aynı hususa önem vermiştir. Aslında şeriat dışı olmasa bile öyle anlaşılması ihtimali bulunan sûfileri ve sûfi sözlerini eserine almamıştır. Hallac´ın biyografisini anlatmamasının, Bayezid Bistâmi´den bahsettiği halde onun meşhur sözü: «Sübhâni mâ azama şâni»den bahsetmemesinin sebebi budur. Serrâc, Luma´da  Bayezid Bistami´nin şathiyelerinden bahsettiği ve onları şeriata uydurmak için çalıştığı halde Kuşeyri Risâle´de buna ihtiyaç duymamıştır. O, eserinin, zihinler bulanmadan ve fikirler karışmadan okunmasını istemiş ve isteğini de gerçekleştirmeye muvaffak olmuştur. Bunun içindir ki bütün sûfîler ve Sünni Alimleri Risalede bahiskonusu edilen sûfilerin büyük ve saygıdeğer veliler oldukları hususunda ittifak etmişlerdir. Risâle´de hal tercümeleri anlatılan sûfilere -Rical-i Kuşeyrî», «Ehl-i Risale», «Şuyuh-i Risale gibi isimler verilmektedir. Tasavvufta «Rical-i Kuşeyrîye» denildi mi kimse bunlara dil uzatamaz. Risâle´deki sûfiler İslâm tasavvufunun hakiki temsilcileridir. Zahir ulemasının tamamına yakın bir kısmı da bu mânadaki tasavvuf anlayışına karşı çıkmamışlardır:

İbn Haldun, Risâle´deki sûfîleri şu şekilde değerlendirmektedir: «Kuşeyrî´nin Risalesinde anlattığı sûfîler büyük îslâm âlimlerindendirler. Bunlar, gayb alemi ile aramızda bulunan perdeleri kaldırma ve aydınlanma olarak değerlendirirlerdi. Onlar şöyle inanırlardı: ´Bu nevi haller nefsin idrâklerinden bir idrâktir. Onun için de hadis ve mahlûktur. (Bu gibi tecelliler Allah değildir.) Şüphesiz ki varlıkların tümü insan idrâkına sığmaz. Allah´ın ilmi pek çok geniştir. Yarattığı varlıklar sayısızdır. İnsanı hidayete erdirme özelliğine en çok sahip olan şeriatdır´. Bunun için ilk sûfiler, gaybe ait bir şeyi idrâk ettikleri zaman bunu bahiskonusu etmemişler, aksine bu nevi şeylere dalmanın mahzurlu olduğunu söylemişler, kendilerine mensup olanlarda gaybı keşfetme gibi bir hâl gördükleri zaman, onları bu halin içine dalmaktan ve orada duraklamaktan menetmişlerdir. İlk sûfiler, keşften önce, duygularını kaybetmedikleri vakit ne derece şeriata bağlı ve ona tâbi iseler, keşiften sonra da o derece bağlı kalmışlar ve kendilerine intisap edenlere de bu yoldan katiyen ayrılmamalarını emretmişlerdir. Bir sûfi ve müridin hâli işte böyle olmalıdır. İşin hakikatini en iyi bilen Allah´tır» (51).

c) Istılahlar Kısmı

Risâle´nin en önemli kısmı budur. Hakikî tasavvuf bu kısımda anlatılmıştır. Kuşeyri: «Sûfiler, mânaları ancak kendileri tarafından bilinen ve başkaları için anlaşılmaz olan bazı tabirler kullanırlar.» dediğine göre hakiki sırrîliği (mistisizmi, ilm-i esrarı, ilm-i ledün-nü ve ilm i bâtını) burada anlatmıştır, demektir. Bu bölümde anlatılan ıstılahların bir kısmı tasavvufi hâllere, yani mistik his ve heyecanlara delâlet eder. Vecd, cezbe, sekr, istiğrak ve gaybet gibi. Bunlara «ahvâl» ve «mevâcid» denir, insan için en ulvî hisler, en saf heyecanlar ve en yüce gönül halleri bunlardır. însan bu nevi lâhûti his ve heyecanların içine girdiği ve bunlar içerisinde yükseldiği nisbette insanlığının sırını idrâk eder. Ruh ve gönül zenginliğini temin eden bu nevi duyuşlardır. Bu yüce hislerin ve temiz heyecanların yozlaşması ve bozulması çok zararlı neticeler doğurmuştur.

51. İbn Haldun, Mukaddime, a. 449.

Bu mânada din yaşanılır ve yaşanılarak öğrenilir. Sûfî Ariftir, yani dini yaşayarak öğrenmiştir.

Bu kısımda açıklanan tasavufi tabirler (mistik hâller) şunlardır:

1. Vakt                                   
2. Hâl
3. Makam                               
4. Kabz-bast
5. Heybet-üns                         
6. Tevâcüd-vecd-vücûd
7. Cem´-fark-cem´u´l-cem´   
8. Fenâ-bekâ
9. Gaybet-huzûr                       
10. Sahv-sekr
11. Zevk-şürb                         
12. Mahv-isbât
13. Setr-tecelli                         
14. Mu-hadara-mükâşefe-müşâhede
15. Levâih-tevâli-tevâli´           
16. Bevâdih-hü-cûm
17. Telvîn-temkin                     
18. Kurb-bu´d
19. Şeriat-hakikat                     
20. Nefes
21. Havâtır                             
22. İlme´l-yakin-ayne´l-yakîn-hakke´l-yakin
23. Vârid                                 
24. Şâhid
25. Nefs                                 
26. Ruh
27. Sırr.

Bahiskonusu tabirlerin delâlet ettiği duygu ve bilgilerin mistik değeri çok yüksek olduğu için sonraki mutasavvıflar ve ilim adamları bu konuda daha çok Kuşeyri´den faydalanmışlardır. Kuşeyrî´nin yukardaki tabirlere verdiği mâna, fazla bir değişikliğe uğramadan muteşerri´ sûfîler tarafından günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Tasavvuf terimleri kısmında bilgi veren kaynaklar ya doğrudan veya dolaylı olarak hep Kuşeyrî´ye dayanmışlardır. Bu bakımdan Risale sonraki mutasavvıflardan tamamına yakın kısmının kaynağı olmuştur. Sonraki devirlerde gelişen Sünnî tasavvuf hareketi büyük ölçüde Kuşeyrî´ye dayanmıştır.

d) Makamlar Kısmı (Tasavvuf Ahlâkı)

Bundan önceki kısım tasavvufi hallerden ve bunun neticesi olan mistik bilgilerden bahsetmekte idi. Bu bölüm ise hâlin devamlı ve kararlı bir şekli olan Makamlar (Makâmât-i sûfiyye) den bahsetmektedir. Hâlin devamlı şekli olduğuna göre makam aynı zamanda ahlâk mânasına gelir. Serrâc Luma´da makamları yedi olarak tesbit etmiştir:

1. Tevbe makamı
2. Verâ´
3. Zühd »
4. Fakr
5. Sabr »

Bahiskonusu yedi ahlâk esası mevcut olunca, diğer bütün ahlâki değerlerin de mevcut olacağı kanaatına varılmıştır. Ri-sâle´de makamlar sıra ile bir arada zikredilmemiştir. Makamlar hâllerle karışık olarak anlatılmıştır. Tevbe bahsine başlamadan önce: «Şimdi makamları izah edecek, ondan sonra hâller konusunda geniş açıklamalarda bulunacağız» demiş olmasına rağmen Kuşeyrî, tevekkül ve sabr makamlarından evvel havf, reca ve hüzün gibi hâlleri anlatmıştır. Kuşeyri´nin hâl anlayışı değişiktir diye düşünülebilir. Fakat nelerin hâl nelerin makam sayıldığı konusunda Risâle´de bir kayıt yoktur. Herhalde nelerin makam sayıldığı o zaman herkes tarafından çok iyi bilindiğinden Kuşeyrî nelerin makam olduğunu belirtmeye ve bunları bir arada yazmaya ihtiyaç duymamış olmalıdır.

Rızânın hâl veya makam sayılması konusunda naklettiği ihtilâf da bunu göstermektedir.
Kuşeyri bu bölümde ayrıca hâller konusunda da geniş açıklamalar yapmıştır. Tasavvufun amel ve ahlâk cephesi esas olarak burada anlatılmıştır. Bu kısımda anlatılan makam ve hâller şunlardır:

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Risalenin Bölümleri
« Posted on: 16 Nisan 2024, 16:06:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Risalenin Bölümleri rüya tabiri,Risalenin Bölümleri mekke canlı, Risalenin Bölümleri kabe canlı yayın, Risalenin Bölümleri Üç boyutlu kuran oku Risalenin Bölümleri kuran ı kerim, Risalenin Bölümleri peygamber kıssaları,Risalenin Bölümleri ilitam ders soruları, Risalenin Bölümleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes