> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kuşeyri Risalesi > Kuşeyri'nin Hayatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuşeyri'nin Hayatı  (Okunma Sayısı 1708 defa)
12 Ocak 2010, 14:07:35
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Ocak 2010, 14:07:35 »



KUŞEYRİ'NİN HAYATI, ESERLERİ VE TAHSİL DURUMU

Hayatı ve Tahsil Durumu

Zeynu´l-İslâm unvaniyle meşhur olan Ebu Kasım Abdülkerim b. Havâzin b. Abdülmelik b. Talha b. Muhammed Nisaburi, Kuşeyri, Eşa´rî, Şafiî. Nisabur civarındaki Üstüvâ kasabasında Rebiulevvel 376/ Temmuz 986´da dünyaya geldi. Babası ve annesi cihetinden Arap kabilelerine mensuptur. Babası Kuşeyri -ki kendisi de bu nisbe ile meşhurdur- annesi Sülemi´dir.

İran, müslümanlar tarafından fethedilince, Kuşeyri´nin ataları Nişabur´a gelerek Nişabur´daki Üstüvâ kasabasına yerleşmişlerdi. Kuşeyri bu küçük kasabada doğmuş ve henüz küçük yaşta bir çocukken babasını kaybetmişti. Ebu Kasım Meyanî (veya Yemanî) adındaki bir akrabası tarafından himaye edildi. Arap dili ve edebiyatı hakkındaki ilk bilgilerini de bu zattan tahsil etti. Bu sırada kasaba halkı iktisadi bir sıkıntının içinde bulunuyor ve vergilerin ağırlığından şikayet ediyorlardı. Kasabadaki çocuklardan bazılarını Nişabur´a gönderip hesap tahsil ettirmek ve böylece vergi adaletsizliğinin önüne geçmek için teşebbüs etmişlerdi. Bu gaye ile Nişabur´a gelen çocuklardan biri de Kuşeyrî idi.

Maliye memuru olmak ve bu suretle köy halkını ağır vergi yükünden kurtarmak maksadiyle Nişabur´a gelen Kuşeyri için ilahi takdir başka planlar hazırlamıştı. Bir müddet hesap tahsili ile meşgul olan Kuşeyri, bir gün Şeyh Ebu Ali Dekkak´ın vaaz meclisine rastladı. Şeyh´in vaazı hoşuna gitti, bu konuşmayı zevkle dinledi. Ebu Ali´nin tesirinde kaldı. Zamanının en büyük âlim ve mürşitlerinden olan Ebu Ali´den irâde istedi. Ebu Ali isteğini kabul etti, kendisine özel bir alaka gösterdi. Bununla beraber Kuşeyri´den önce şer´î ilimleri tahsil etmesini ve tamamlamasını istedi. Şeyhin tavsiyesine uyarak önce Ebu Bekr Muhammed b. Bekr´den Şafiî fıkhını tahsil etti. Sonra Ebu Bekir Muhammed b. Hüseyn b. Furek´in kelâm derslerine devam etmeye başladı. îbn Furek´in vefatından sonra o ezberinden tekrar etti. Durumu hayretle gören İsferanî, ona iltifat ederek, «Yavrucuğum, bu dereceye ulaştığını bilmiyordum, artık derslerimi takip etmene ihtiyaç yok, eserlerimi oku, usûlümü incele, bir müşkilin olursa bana gel, birlikte halledelim,» dedi. Kuşeyri bu teklifi kabul ederek ona göre hareket etti.

Daha sonra tanınmış kelâmcı kadı Ebu Bekir b. Tayyib Bakıllani´nin eserlerini inceledi.
Hocalarının verdikleri dersleri dinlemekle yetinmeyen, bunları evinde tekrarlayarak ezberleyen Kuşeyri kelâmda İbn Furek ile îsferainî´nin usûlünü birleştirdi ve bu ilimde çok yüksek bir seviyeye ulaştı. Kuşeyri´nin akli ilimleri tahsil etmeye düşkün oluşu kelâm ve akâid ilimlerini bütün incelikleriyle öğrenmesini sağlamıştı. Artık tasavvufi ilimler üzerinde incelemeler yaparken bu nevi akli ilimlerden faydalanarak tasavvufunu gerçekçi bir temele bina edebilirdi. Kuşeyri´nin tasavvufunun hayalci olmaması ve akâid esaslarıyle âhenktar bulunması, onun bu hususiyetiyle izah edilebilir.

Kuşeyri aynı zamanda kuvvetli bir hadis tahsili de görmüştü. Sübki, Kuşeyri´nin hadis öğrendiği hocaların bir listesini verir. Kuşeyri´nin talebelerinden olan Hatib Bağdadî, şöyle der: «448/ 1056) de Kuşeyri Bağdat´a geldi, burada hadis dersleri verdi. Biz de kendisinden hadis yazdık. İfadesi hoş, hitabeti güzel, vaazı zevkli idi, kıssa da anlatırdı. Güvenilir bir hadis âlimi idi.»

Kuşeyri, içlerinde İmamu´l-Haremeyn Ebu´l-Meâli´nin babası Ebu Muhammed Cüveyni ve Ahmed b. Hüseyn Beyhaki´nin de bulunduğu bir kafile ile hacca gitmiş ve bu âlimlerden Bağdat ve Hicaz´da hadis dinlemişti. Kuşeyri´nin ömrünün sonunda 27 sene hadis okuttuğunu da söylersek, onun hadise verdiği önemi ve bu ilimdeki ehliyetini yeteri kadar anlatmış oluruz.

Kuşeyri, bir yanda şer´i, resmi ve zahiri ilimleri, en iyi şekilde öğrenmek için çabalıyor, diğer taraftan Şeyh Ebu Ali´nin vaaz ve sohbet meclislerine şevkle devam ediyordu. Bu meclislere en erken gelen ve en sonra kalkan o idi. Kendisini derinden etkileyen ve ruhunda inkılap meydana getiren tasavvufi sohbetleri derin bir vecd içinde takip ederken, âdeta lisan-ı hal ile, «Ben bu iş için yaratıldım,» diyordu. Şeyh Ebu Ali, Kuşeyri´deki kabiliyeti keşfetmiş, onu kendine yaklaştırmış, en sonunda kızı Fatma´yı onunla evlendirdi. Hocasından bahsedilince Ondan duydum ki...» şeklinde yad ettiğine göre, onun hatırasına hayatının sonuna kadar, samimi bir şekilde merbut kalmış, demektir. Hatta vefat ettiği zaman cenazesi Ebu Ali´nin mezarının yanına ve hocasının ayakları başına gelecek şekilde defnedilmişti. Bir müridin şeyhine, bir talebenin hocasına ne kadar hürmet etmesi ve bağlı kalması mümkünse Kuşeyri mürşidine o kadar saygı ve bağlılık göstermiştir.

Ebu Ali Dekkak 406/1015 (veya 405) tarihinde vefat ettiği zaman, şüphesiz ki bu hadise Kuşeyri´yi elemlere boğmuştu (1). Fakat kader Kuşeyri´ye bu noktada da yardımcı olmuştu. Kuşeyri, Ebu Ali´nin vefatından sonra, tasavvuf tarihinin en ünlü isimlerinden biri olan ve Tabakâtu´s-sûfiyye müellifi Ebu Abdurrahman Sülemi´nin tasavvufi sohbetlerine devam etmiş ve böylece bu konudaki bilgisini ilerletmiş, manevi tecrübesini zenginleştirmişti. Risâle´de Ebu Ali´den sonra isminden en çok bahsedilen zat Sülemi´dir. Risâle´deki tasavvufi görüşlerin kaynağı geniş ölçüde Ebu Âli ile Sülemi´dir. Sülemi 412/1021´de vefat ettiği zaman, Kuşeyri artık 36 yaşına gelmiş, fikren ve ruhen olgunlaşmıştı.

Kuşeyri, ders verme ve eser yazma işine de erken başlamıştı. Kuşeyri «Firaset» bahsinde daha Şeyhi Ebu Ali hayatta iken Nişa-bur´daki bir mescidde ders verdiğinden, Nesa şehrine gideceği zaman kendisi adına Şeyhinin mescidde ders vermeyi teklif ettiğinden bahsettiğine göre daha 30 yaşına bile gelmeden ders vermeye başlamış, demektir.

Kuşeyri, et-Teysir fi´t-tefsir adiyle meşhur olan, Zemahşerî´nin Keşşafı hacmindeki büyük tefsirini 410/1019 tarihinden evvel yazdığına göre te´lif hayatına da 30 yaş civarında başlamış demektir. Letâifu´l-işarât, diye meşhur oıan işari ve tasavvufi tefsirini ise 434/ 1042´de 48 yaşında iken yazmıştı. Baht yıldızının parlamasına sebep olan Risâle´sini ise 437/1045´de 51 yaşlarında iken, fikri ve ruhî bakımlardan olgunluğa eriştiğinde yazmıştır.

1.Ebu Ali Dekkak için bk. Sûbkl, Tabakatu´ş-Şafiiyye, III, 145 (Beyrut, ta.); Münavî, el-Kevakibu´d-dürriyye, II, 62 (Kahire, 1938).

Tasavvuf anlayışının kalbi kadar, aklı da tatmin etmesinin sebebini de burada aramak gerekmektedir.
Kuşeyri bu gibi ilmî faaliyetlerden sonra artık sadece Nişabur´-un değil, bütün Horasan´ın tanınmış âlimleri arasına girmiş, her yerde ve herkesten hürmet görmeye başlamıştı. Fakat cemiyet içindeki itibarının bu şekilde artması, çevresindeki hasetcileri harekete geçirmiş ve şimşekleri üzerine çekmesine sebep olmuştu.

Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey (öl. 455/1063) Sünnî ve Hanefi olduğu halde, başveziri Ebu Nasr Amidu´l Mülk Kündüri Şii-Metezîli görüşlere sahipti ve kanaatına taassubla bağlı idi. Özellikle Eş´arilere karşı amansız bir mücadeleye girişmişti. Halkın ve aydınların güven ve saygısını kazanarak büyük bir itibar ve nüfuz sahibi olan Şafii âlimlerinden üstad Ebu Sehl b. Muvaffak´ı kendisine rakip görmekte idi. Kendisinin azl edilip yerine Ebu Sehl´in getirilmesi endişesi içinde bulunan Kündüri, onu sultanın yanında kötülemeye ve suçlamaya başlamıştı. Bununla da yetinmeyerek, bid´at mezhebi mensuplarına camilerde minberlerden sövülmesi ve lanet okunması gerektiği konusunda Tuğrul Bey´den izin almaya muvaffak oldu. Bu izini istismar eden Kündüri; Eş´arileri de sövülmesi ve lanetlenmesi vacip olan bid´atçi mezhepler arasına soktu. Bunun neticesinde Eş´-ari olan vaiz, hatip ve kadılar görevlerinden atılmaya, takip edilmeye ve kovulmaya başlanmıştı. Bu fitne kısa sürede bütün şark vilayetlerine yayılmıştı (2).

Bir gün Sultan´dan, Kuşeyri, İmamu´l-Haremeyn, Reis Füratî ve Ebu Sehl´in yakalanmaları, ders vermekten men edilmeleri ve sürülmeleri hakkında emir çıktı. Kuşeyri ve Reis Furati polislerce yakalandı, hakaret edilerek ve sokaklarda süründürülerek şehrin kalesine hapsedildiler. Îmamu´l-Haremeyn Cüveynî, hapsedileceğini anlayıncaşehri terketti.

2. Kuşeyrî´nin şikayeti ehli´s-sunne (Sübkî. II, 275) isimli eserinin konusu bu gibi baskılardır.

Kuşeyri de kendi öz vatanında rahat bırakılmayacağını bildiği için memleketinden, ailesinden ve dostlarından ayrılarak Bağdat´a geldi. Böylece on sene kadar (445-455) süren uzun ve çetin bir sürgün hayatı başlamış oldu.

Kuşeyri Bağdat´da Halife Kaim Biemrillah´tan yakınlık gördü, onun iltifatına ve ihsanına mazhar oldu. Halife, sarayındaki mes-cidde vaaz etme ve ders verme görevini ona verdi. Bizzat kendisi de vaaz ve derslere devam etti, ondan feyz aldı.

Kuşeyri, bu arada hacca gitti, kendisi gibi sürgünde bulunan Cüveynî ile burada buluştu. Hac esnasında, Kündürî´nin zulmünden ve baskısından kaçarak Hicaz´a gelen 400 kadar kadı bir araya gelmişti. Onun için bu seneye «Senetu´l-kudât» denilmişti. Kadılar, durumun halka anlatılmasına karar verdiler ve kendileri adına cemaata Kuşeyrî´nin hitap etmesinde ittifak ettiler. Bu durum, Kuşey-ri´nin ilim adamlarının saygı ve güvenini ne ölçüde kazandığını göstermesi bakımından ilgi çekicidir.

İbn Asakir´in, Tebyinu kizbi´l müfterî´de anlattığına göre, «Ey Horasan halkı! Ülkeniz...! Ülkeniz...!» diye konuşmasına başlayan Kuşeyri, «Şimdi Kündüri dilim dilim doğranıyor!» dedi. Gerçekten de o gün vezir Kündüri, yeni sultan olan Alparslan tarafından idam edilmiş, yerine de ulema dostu meşhur Nizamulmülk getirilmişti.
Hasmının ortadan kaldırıldığını öğrenen Kuşeyrî, uzun ve sıkıntılı yıllardan sonra vatanına ve ailesine döndü. Her ne kadar sürgünde geçirdiği yıllar kendisi için üzücü olmuşsa da bir çok tecrübe sahibi olmasına imkân vermiş olması bakımından da faydalı olmuştur. Nizamulmülk´ün genel olarak Eş´arileri, özel olarak Kuş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 12 Ocak 2010, 16:26:03 Gönderen: derya »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuşeyri'nin Hayatı
« Posted on: 16 Nisan 2024, 21:34:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuşeyri'nin Hayatı rüya tabiri,Kuşeyri'nin Hayatı mekke canlı, Kuşeyri'nin Hayatı kabe canlı yayın, Kuşeyri'nin Hayatı Üç boyutlu kuran oku Kuşeyri'nin Hayatı kuran ı kerim, Kuşeyri'nin Hayatı peygamber kıssaları,Kuşeyri'nin Hayatı ilitam ders soruları, Kuşeyri'nin Hayatıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes