Konu Başlığı: Zerdüştlükte Şer Problemi Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Şubat 2011, 20:53:59 Zerdüştlükte Şer Problemi Şer problemi mevzu bahs edilince akla gelen dinlerden birincisi, hiç şüphesiz, dualizmin yoğunluk kazandığı Mecusîlik olmaktadır. Zerdüştlük ile Mecusîlik biri biri yerine kullanılan iki ayrı tabirdirler. Bu tarz kullanmada, parçayı bütün ile ifade gibi bir yanlışlığa düşülmektedir. Aslında, Mecusîlik, İranlıların, bütün devirleri ve değişiklikleriyle, eski dinlerinin hepsini ifade eden bir kelimedir.[153] Umumiyetle Mecusîler, hayır ve şerrin iki ayrı kaynağının olduğuna kail oldukları için “Seneviy” (dualist) unvanını almışlardır.[154] Mecusîliğin büyük şemsiyesi altında bilhassa tebarüz ettiği için Zerdüştlük, Mecusîlik ile eş anlamda kullanılmıştır. Bundan dolayı bizde esas olarak onu anlatacağız. Yunanlıların Zoraastres; Romalıların, Zoroastor; Fransızların, Zoroastre diye adlandırdıkları Zerdüşt'ün tarihen var olduğuna itiraz edenler olmuştur. O'nu bir efsanevî şahsiyet kabul edenlere karşı, tarihen yaşamış kabul edenler O'nun doğum tarihi hakkında M.Ö. altıbin ile altıyüz arasında değişen rakamlar söylemişlerdir.[155] Yaşadığını kabul etsek bile doğumu hakkında kesin bir tarih söyleyemiyoruz. Zerdüşt hakkında çalışma yapanların çoğu O'nu bir peygamber olarak görmüşlerdir. O kendisinden önceki Mecusîliğin, tabiata tapma şeklinde dejenere olan itikadını düzeltmek ve kavmini tevhide yöneltmek için gönderilmiştir.[156] Bu bir peygamberin yaptığı iştir. Zerdüşt de kendisinin bir peygamber, Zend Avesta'nın kendisine Allah'tan gelen bir vahiy olduğunu iddia etmiştir.[157] Zerdüşt'ün arıtıp temizlediği dinin, Mazdeizm olduğu söylendiği gibi, bizzat O'nun getirdiği dinin Mazdeizm olduğu da söylenmiştir. Hatta, Zerdüşt'ten sonra doğan ve Zerdüştlüğün bozulmuş şekli sayılan dine de Bazdeizm denilmiştir.[158] Bu hususta da bir ıstılah karışıklığı vardır. Bundan dolayı Zerdüştlüğü anlatırken birçok kimse esas şekil ile bozulmuş şekli biribirine karıştırmıştır. J. Hick de bu yanlışlığa düşerek : “Dualizmin en açık şekli, biri hayır, diğeri şer tanrısı olan iki tanrı kabul eden Zerdüştlük dininde vardır. Zerdüşt, iki rakib tanrı ilan etmiştir.” der.[159] Zerdüştlük tevhid esasını kabul eden bir dindir. Dualizmden bahsolununca hemen akla gelmesinin sebebi, tek tanrı inancı ile birlikte ahlâkî dualizmi kabul etmesindendir. Zerdüştlüğün tek tanrısının adı Ahura Mazda'dır. Bu dinin dinî kitabı Zend Avesta'nın Hormazd Yasht bölümü, Ahura Mazda'ya övgülerle doludur. Tanrı anlayışlarını oradan açıkça anlamak mümkündir : “Zerdüşt: -Bana, senin en güzel, en büyük, en iyi, en müessir, Deava'yı (Şeytan'ı) en ağır şekilde yaralayan, Deavaların ve insanların kötülüklerinin tesirini en güzel bir şekilde yok edip tedavi eden ismini bildir, demişti de Tanrı Ahura Mazda şunları söylemişti: Ey Aziz Zerdüşt! Benim, ilk ismim : Ben, Benim'dir. O araştırılan sırdır. İkinci ismim: Sürüleri hibe edendir. Üçüncü ismim: Kuvvetli'dir. Dördüncü ismim: Kâmil'dir. Beşinci ismim: Mukaddes; Altıncı ismim: Hikmet'tir. Yedinci ismim: Hakîm'dir. Sekizinci ismim: İlim'dir. Dokuzuncu ismim: Habîr'dir. Onuncu ismim: Gınadır. Onbirinci ismim: Ganî'dir. Onikinci ismim: Ahura (seyyid)'dir. Onüçüncü ismim: Mun'im'dir. Ondördüncü ismim: Haksızlığı olmayan'dır. Onbeşinci ismim: İhata edilemeyen'dir. Onaltıncı ismim: Hakkı yerine getren'dir. Onyedinci ismim: Basîr'dir. Onsekizinci ismim: Şefî'dir. Ondokuzuncu ismim: Hallak, yirminci ismim: Mazda (herşeyi bilen) 'dir.”[160] Bu sözlerden anlıyoruz Zerdüşt'ün dininde Tanrı kemal vasıflarıyla mutasıftır. Bazan, Ormuz, bazan, Hürmüz denilen Tanrı Ahura Mazda, parlak, ihtişamlı, çok büyük, çok iyi, çok güzel yaratandır, çok hakim bir ruhtur. Taa uzaklara sevinçler saçar. O ışığın ve saflığın tanrısıdır. Birazcık değerli, bütün hassalar, lutuflar ve en başta hayat hassasıyla ölmezlik hassası ondan gelir.[161] O tekdir, ortağı, eşi, benzeri yoktur. Zulmeti O yaratmıştır, mebdei O'dur ama zulmetin varlığım O'na nisbet etmek caiz değildir.[162] Zerdüştlüğün amentüsünde de belirtildiği gibi ibadete layık olan sadece Tanrı Ahura Mazda'dır : “Deavalara tapınmaktan vazgeçiyor ve Zerdüşt'ün müriidi olduğumu, Ahura Mazda'ya tapındığımı, Deavaların düşmanı olduğumu beyan eyliyorum.[163]” Tevhit'ten hareket eden Zerdüşt'ün şer probleminin çözümünde, dayanağı dinini en mütemayiz vasfı olan iki prensiptir. Bu iki prensip biribirleriyle sürekli mücadele halindedirler. Prensiplerden birincisi, iyi ruh “Spenta Mainyu”, ikincisi, kötü ruh “Angra Mainyu” (Ehrimen) 'dir. Her ikisini de Tanrı Ahura Mazda yaratmıştır. Spenta Mainyu ve Angra Mainyu adeta bir elmanın iki yarısı gibi biribirlerinin tamamlayıası ve ikizidirler. Varlıklarındaki mecburiyet, karşılıklı olarak, biribirinden neş'et etmektedir. Spenta Mainyu Ahura Mazda'nın oğlu mesabesindedir, yaratılmışlarında ilkidir. Gök hiyerarşisinde ilk sıra O'nundur. İyiliklerin kaynağı O'dur. Kısaca, bütün hayırlı duyguların, sözlerin ve fiillerin kaynağıdır. Angra Mainyu ise düzensizlik ve ölümün menbaıdır, bütün şer düşüncelerin, sözlerin ve fullerin müsebbibidir. İyilik ruhu Spenta Mainyu'nun altı büyük yardımcısı vardır. Bunlar, Vohu Manah (İyi düşünce), Asha Vahishta (Doğruluk), Khshathra (Kudret), Armaiti (Takva), Haur Vatat (sıhhat ve Ameretat (Ebediyyet) isimlerirıdeki büyük meleklerdir.[164] Diğer bütün melekler de Spenta'nın yardımcılarıdırlar. Aynı şekilde, bütün deavalar (şeytanlar) da, şerrin kaynağı olan kötü ruh Angra'nın askerleridirler. Angra, bu askerleriyle, insanları, kötü düşünce, söz ve fiillere sevkeder.[165] İşte bu iki zıt unsur ve onların orduları, dünya hayatında dima, bir mücadele içerisindedirler. Bu hayır ile şerrin ezeli savaşıdır. Biribirlerine üstün gelmek için savaşır dururlar. Başlangıçta, bir zevk, sefa yeri olan dünyaa, kışı, dolu afetini, yırtıcı hayvanları, zararlı böcekleri, haraplığı, çoraklığı ve ölümü Angra getirmiştir. İnsanların ruhlarına, küfrü, şüpheyi ve bütün kötü hisleri de O sokmuştur. Bundan sonra hayır ile şerrin, İyi Ruh Spenta ile Angra'nın hırslı savaşları başlamıştır.[166] Bu amansız savaşta, insanlar da fert fert cephelerini seçmekte ve mücadeleye katılmaktadırlar. Mücadelenin en mühimi, işte, insanların bu mücadelesidir. Yoksa ne Spenta Mainyu'nun ne Angra Mainyu'nunkidir. Çünkü insanın kurtuluşu buna bağlıdır. İnsan, akıl ve hür irade ile donatılmıştır. O kendi iradesiyle kötülüğe meyleder, ahlak kurallarından uzaklaştırsa, gerçek şahsiyetinden uzaklaşmış ve savaşta Angra'nın safında yer almış olur. İyi ve kötü prensipler insanda hem yaratılışında hem de hayatı boyunca faaliyet halindedirler. Fakat insandan, büyük mücadelede Spenta'nın cephesinde savaşan bir asker olması, kötü ruha karşı mücadele etmesidir. Savaş sonunda Kötü Ruh Angra, ordularıyla mağlub edilip ebedî mutluluk temin edilecektir. Böylece iyilik zafere erişecektir. İnsan ölümden sonra Cinvat Köprüsü'nden geçer. Burada, yeryüzündeki amellerine göre ya cehenneme atılır, yahut cennete gider. Orada ölümsüz olarak ve tam bir saadet içinde yaşar. İnsanların çoğu hayatlarının büyük kısmını şerre hizmette geçirse de hayatlarının sonunu doğruluk içinde tamamlayıp bu ebedî saadete erişeceklerdir.[167] Zerdüşt, bunlardan da anlaşılacağı gibi, şerrin mutlak varlığını kabul etmektedir. Elan kötülüklerle, ihata edilmiş olsa da hayrın nihai galibiyetini ilan etmektedir. Binaenaleyh, hayrın esas olduğunu kabul etmektedir.[168] Zerdüştlük'te şerrin kaynağı olan Angra Mainyu, Tanrı Ahura Mazda'nın değil, ruh Spenta Mainyu'nun zıddıdır[169]. Ahura Mazda'nın üstünde ve O'na zıt bir kuvvet yoktur. Angra böyle kabul edilemez, çünkü onu Ahura yaratmıştır.[170] Zerdüşt'ün bu ahlakî dualizmi daha sonra tahrifata uğrayarak, kozmik dualizme çevrilmiştir. Daha ziyade Mazdeizm olarak bilinen ve Büyük İskender'in İran'ı istilasıyla ortadan silinen Zerdüştlüğün yerine, bir müddet sonra canlanan yeni dinde Tanrı Ahura Mazda ile iyi ruh Spenta Mainyu aynileştirilmiş ve hürmüz adıyla, bazı beşeri nakisaları dar olan hayır tanrısı haline getirilmiştir. Kötü ruh Angra Mainyu da Ehrimen adı ile, şerre sebep olmaktan, şerrin bizzat yaratıcısı mevkiine yükseltilmiştir. Böylece, biribirine amansız düşman olan iki ayrı Tanrı inancı ortaya çıkmıştır.[171] Bu yeni şekilde Angra, Ahura'nın zıddı bir Tanrı haline gelmiştir. Mecusîlik'in, İslâm'ın doğuşu devirlerindeki şekli bu son şekli olduğu için islâmi eserlerde umumiyetle “Mecusiler” tabirinden iki ayrı tanrıya inanan Mazdeistler kastolunmuştur. “Onları da Allah yarattığı halde cinleri Allah'a eş koştular.” [172] ayetinin tefsiri hakkında İbn Abbas (ra) 'dan şu haber rivayet edilmiştir: “Bu ayet, 'Allah ve İblis kardeştirler. Allah, insanların, hayvanların ve bütün hayırların yaratıcısıdır. İblis ise yırtıcı, hayvanların, yılanların, akreblerin ve bütün şerlerin yaratıcısıdır', diyen Mecusiler hakkında nazil olmuştur. Mecusîlere, kitapları Zend Avesta'ya nisbetle zındık, zenâdık denilir[173].” Resullah (as)'in, Mecusîlere muamelede Ehli Kitap gibi davranmayı emretmesi[174], onların da Ehl-i Kitab gibi, dinlerinin sonradan tahrip edilmiş aslında tevhide dayanan bir hak din olma ihtimalini ve binaenaleyh Zerdüşt'ün bir peygamber olma ihtimalini artırmaktadır. Görüldüğü gibi “seneviye” orjinal ve başlıbaşına bir din olmaktan ziyade, tevhidin bozulmuş şeklidir. Bu da şer probleminin sebeb olduğu bir bozulmadır. “Hayır” tanrı'nın esas vasıflarında kabul edildiği için yeryüzünde görülen her türlü şer karşısında O'nun kemâlini kurtarmak için Tanrı'nın dışında başka sebepler aranmıştır. Bu sebep veya sebepler kendiliğinden var olan, yani ebedî olan bir sebep olmalı idi ki Tanrı tamamen kemâline uygun kabul edilebilsin. Aksi takdirde o sebeb yine Tanrı'ya ait olurdu. İşte bundan dolayı Hayır Tanrısı'nın karşısına bir Şer Tanrı'sı icâd edilmiştir. Bu da Allah'ı tenzihte fazla ileri gitmekten neş'et etmiştir. Şu halde Seneviyye, çok tanrıcılığın küçülmüş bir şekli değil, tevhidin bozulmuş şeklidir.[175] [153] Şehristanî, 1/233-244 [154] Elmalılı, 3/1999 - 2004 [155] F. Challaye, 133 -134; R. P. Masani, 28; A. Emin, Fecru'I -İslâm, 99; Akkad, Allah, 88. [156] F. Challaye, 130 -134; R. P. Masani, 29. [157] Razî, 13/113. [158] F. Challaye, 130 -132; R. P. Masani, 29; H. Rousseau, 57 [159] J. Hick, 31. [160] R. P. Masam, 52; Akkad, Allah, 91 [161] F. Challaye, 134. [162] Şehristanî, 1/237. [163] R. P. Masani, 41; F. Challaye, 132; Ö. R. Doğrul, Dinler Tarihi, 140. [164] R. P. Masani, 58 -. 68; Ö. R. Doğrul, 141. [165] R. P. Masanı, 97 - 98; H. Rousseau, 60; Ö. R. Doğrul, 146; F. Challaye, 134 -135. [166] R. P. Masanı, 96; H. Rousseau, 105; Ö. R. Doğrul, 146; F. Challaye, 135 -136. [167] R. P. Masanı, 96, 100; H: H. Rousseau, 105; F. Challaye. 136 [168] R. P. Masani, 30, 95. [169] a. g. e., 102. [170] a. g. e., 97; H. Rousseau, 60; Razî, 13/114. [171] R. P. Masanı, 101; H. Rousseau. 61,106; Ö. R. Doğrul, 148; Şehristanî, 1/244 - 248 [172] En'am: 6/100 [173] Razi, 13/113; Elmalılı, 3/1999; S. Nedvi, 216 [174] Muvatta, İmam Malik, Zekat 1/207. [175] H. Rousseau. 59 - 60; Akkad, Allah, 29. |