Konu Başlığı: Vehebe Fiili Ve El Vehhâb İsmi Şerifi Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Şubat 2011, 19:08:33 Vehebe Fiili Ve El Vehhâb İsmi Şerifi "ETA" kökünden i'ta', getirmek, vermek demektir. "VHB" kökünden "vehb ve veheb" ve "hibe", karşılıksız vermek, bağışlamak [306] demektir. Râgıb, îta'nın i'ta, yani vermek mânâsına geldiğini söyler. Kur'ân'da zekât vermeye tahsis edildi [307] der. "ETA" kökünden fiiller de hem Allah'a, hem de kullara nisbet edilmektedir. Ancak insanların veremeyecekleri şeyleri Allah'ın vermesi, Allah'ın onları bir çeşit yaratmasıdır. Bu bakımdan eğer tesbitimizde yanılmıyorsak, yaratma kavramıyla bu kelimelerin de yakınlığı vardır. Allah'a nisbet edildiği zaman bu fiil çeşitli mef'uller almaktadır. Cenab-ı Hakk'ın insanlara verdiği maddî [308], manevî [309] vb., bütün ni'metler [310] kabiliyetler, [311] evlât, [312] mal [313] vb., zenginlik [314] vb., tüm geçim vasıtaları [315] bilgi [316] vb., hikmet [317] vb., kitab [318] vb., nübüvvet [319] gibi pek çok konular bu fiilin Allah'a nisbet edilen mef'ulleri arasındadır. Bunların her birisi hakkında ayrı bir seminer yapmak mümkün olacak kadar geniş ve yaygın olduğu için, biz bunlardan belirgin bazı örnekler vererek, yaratma ile olan ilgisine dikkati çekmek istiyoruz. "Ve size her istediğinizden verdi. Eğer Allah'ın ni'metini saymak isterseniz sayamazsınız! (Buna rağmen) yine de insan çok haksızlık edendir, çok nankördür!" [320] "Andolsun biz önceden İbrahim'e doğru yolu bulma kabiliyeti vermiştik. Zaten biz onun (olgun insan olduğunu) biliyorduk" [321]. Yine "VHB" kökünden Allah'ın evlât vermesi birçok âyetlerde dile getirilir: "İhtiyarlık çağımda bana İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun. Şüphesiz Rabbim, duayı işiten (kabul buyuran)dır [322]. Evlât verme konusunda [323] âyetlerini de zikredebiliriz. Bu fiilin geldiği hemen hemen her yerde fail Allah'tır. Şu iki âyet müstesna kabilindendir [324]. Dünyevî ni'metler, manevî lütuflar da yine bu fiilin mef'ulleri arasındadır [325]. Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerinden birisinin de "el-Vehhâb" olduğunu düşünürsek, kimsenin yapamayacağı şeyleri Allah'ın hibe ettiğini (yaratmak suretiyle verdiğini) daha yakından hissederiz. el-Vehhâb Kur'ân'da üç âyette geçmektedir. Birisi Medenî âyet [326], diğerleri Mekkî âyetlerdedir [327]. Bu sûre (Sâd), nüzul sırası i'tibariyle de 38. sırada bulunmaktadır. Vehhâb "çok çok ve tekrar tekrar veren" demektir.[328] [306] "Bu fiilin Allah'a nisbeti hakikat, meleklere nisbeti tevessü yoluyladır." Muf, s. 553; TA. I, 508. [307] Muf.,s. 110. [308] Kasas: 28/76 [309] Kehf: 18/6; En'am, 6/83 [310] Nisa: 4/34, [311] Enbiyâ: 21/51, [312] A'râf: 7/190 [313] Sâd: 38/20 [314] Nisa: 7/37, 54 [315] Kehf: 18/84, [316] Neml, 27/15 [317] Lokman: 31/12 [318] Furkân: 25/35 [319] Câsiye: 45/16 [320] İbrahim: 14/34, [321] Enbiyâ: 21/51 [322] İbrahim: 14/39 [323] Ahzâb: 33/50; Meryem, 19/49; Enbiyâ, 21/72, 90; Ankebût, 29/27; Sâd, 38/30; Şûra, 42/49; Âl-i İmrân, 3/38; Meryem, 19/5; Furkân, 25/74; Sâd, 38/100 [324] Meryem: 19/19; Ahzâb, 33/50 [325] Sâd: 38/35; Şuarâ, 26/21. [326] Âl-i İmrân: 3/8. [327] Sâd: 38/9, 35 [328] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 60-61. |