> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Giriş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Giriş  (Okunma Sayısı 758 defa)
20 Şubat 2011, 21:02:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Şubat 2011, 21:02:36 »



GİRİŞ

 ŞER PROBLEMİ NEDİR?


 Tarih boyunca insanlar, Tanrı'ya inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye bölünmüşler ve devam­lı biribirleriyle mücadele edegelmişlerdir. İnanmayanlar kâinatın dışında hiçbir varlık kabul et­mezken, inananlar, değişik şekillerde de olsa, kâi­nattan başka, bu âlemi idare eden güç veya güçle­rin varlığını kabul etmişlerdir. İnançsızların kâi­natı izah ederken birçok güçlüklerle karşılaşmala­rı gibi, inananların da inançları içinde izah edeme­dikleri problemleri olmuştur.

İnsanoğlu yaratılışı icabı meraklı bir varlıktır. Enfüsî ve âfâki, maddî ve manevî problemlerine daima cevaplar aramış durmuştur. Önce kendisi­ni, sonra içinde bulunduğu âlemi bütün incelikle­riyle anlamaya çalışmıştır. İnsan nedir? Nereden gelmiş, nereye gidiyor? Kainat içinde onun kıyme­ti ve mevkii nedir? Varlık nedir? Varlık gerçekten var mıdır, yoksa biz hayalimizin ürünü olan bir dünyada mı acı çekiyor, seviniyor, doyuyor, acıkı­yor, çabalıyoruz? Bilmek nedir? Ruh nedir? İyi ve kötü, sevgi ve nefret nedir? v.s.

Zaman içerisinde bu problemlerin bazılarına cevaplar bulunabilmişse de birçoğu hâlâ düşünen insanı meşgul etmeye devam etmektedir. Hem son­ra, geçmiş devirlerdeki insanları tatmin eden bir cevab günümüz insanını tatmin etmemekte, bina­enaleyh “artık bunun cevabı bulundu.” denilebile­cek meseleler de müşkilliklerini muhafaza etmek­tedirler.

Hiç şüphesiz “Uluhiyyet Meselesi” problemle­rin mihverini teşkil etmektedir. Tanrı var mıdır, yok mudur? Varsa vasıfları nelerdir, neler olmalı­dır? Aksi takdirde kâinatı ve insanın var oluşunu nasıl izah edeceğiz? Bu ve benzeri birçok sorular­la tavzih edilebilecek “Uluhiyyet Meselesi” içerisin­de de birçok problemler vardır. Bu problemlerden bilhassa bir tanesi “baş mesele” olmaya namzed bir meseledir. O da “Şer Meselesi”dir. Bu elim me­sele gerçekten ilâhiyyûn mezhebinin (theism) esas noktasıdır.[1] Problem biraz daha fazla keli­meyle şöyle ifade edilir : “Merhametli Tanrı'nın şerleri yaratması veya O'na rağmen kâinatta şer­lerin bulunması meselesi”... İşte mevzuumuz olan bu mühim mesele de diğer birçok mesele gibi, in­sanların asırlardır cevabını bulamadıkları mesele­lerdendir.

Geçmişi, bugünü hatta geleceğiyle dünyamı­za göz atacak olursak görürüz ki iyiyle kötü, mut­lulukla üzüntü, bilgiyle akılsızlık, faziletle fenalık her yerde içice girmiş ve karışmıştır. Hiçbirşey saf ve sade değildir. Bütün faydaların hemen yanında mahzurlar yer almaktadır. En sağlam akıl deliliğe komşudur. Saadetin en yüksek derecesinden en derin hüzünler doğabilir. Dünyanın hali budur.[2] Hayatta sevmediğimiz, kötü gördüğümüz hadiseler iyi gördüklerimize nazaran oldukça fazladır.

Biribirleriyle durmadan didişen insanlar ve cemiyetler, hiç acımadan hemcinsini öldüren as­kerler, uzuvları kopmuş cesedlerle dolu savaş mey­danları, insanları vahşî hayvanlara atıp, bununla eğlence zevkini tatmin eden Neron gibi zalim ida­reciler, biribirlerinin fırsatını ve gafletini kollayan insanlar ve hayvanlar, küçük balıkları ve böcek­leri yutan büyük balıklar, güçsüz insanlara hak­sızlık eden güçlü insanlar, koca şehirleri yerle bir eden depremler, binlerce kişiyi evsiz bırakan fırtı­na ve kasırgalar, tarladaki mahsulü toprağıyla alıp götüren seller, insanları perişan eden kıtlık­lar ve kuraklıklar... Bu dünyaya ansızın bir yaban­cı düşüverseydi, ona bu dünyanın kötülüklerinin bir misali olarak, hastalıklarla dolu bir hastahane, suçlular ve borçlularla tıklım tıklım bir hapisha­ne, okyanusta dalgalarla boğuşan bir filo, kıtlık­tan ya da salgınlardan eriyip gitmiş bir millet gös­terirdik. Ya hayatın güzel yanını göstermek ve zevkleri hakkında bir fikir sahibi olmasını temin için onu nereye götürebilirdik.[3] Velhasıl insan­ların ekseriyet itibarı ile bedbaht ve kötü oldukla­rı, şerrin kol gezdiği bir dünyada yaşamaktayız.. Tebarüz ettirmeğe çalıştığımız bu karamsar hayat tablosu karşısında Tanrı'nın adaletinin, hayırhâhlığının, merhametinin ve iradesinin insanlardaki bu faziletlerle aynı şekilde olduğunu ileri sürebilir miyiz? O'nun iradesinin mutlak olduğunu, O ne isterse onun olduğunu kabul ediyoruz. Fakat ne insanlar mutlu ne de hayvanlar... Öyle ise onların mutluluğunu istemiyor. İlmi sonsuzdur, gayelere uygun vasıtaları seçmekte hata etmez. Fakat tabi­atın akışı ne insanların ne de hayvanların saadeti­ne uygundur. Öyle ise tabiat bu gaye ile kurulma­mıştır. İnsan bilgisi içinde bu söylediklerimizden daha kesin ve daha sarsılmaz hiçbir istintaç yok­tur. Öyleyse Tanrı'nın hayırhâhlığı ve merhameti hangi bakımdan insanların hayırhâhlığına ve mer­hametine benziyor?[4]

İlk defa Epicurus (M.Ö. 341-270) tarafından formüle edilen, sonra Lactantius (M.S. 260-340) tarafından tekrar dile getirilen müşkil, hâlâ ceva­bını bulmuş değil: “Tanrı ya şerri yok etmek isti­yor ama gücü yetmiyor veya gücü var ama onu yok etmeyi istemiyor. Veyahut da O' ne şerri yok etmek istiyor, ne de buna gücü var. Veya Tanrı hem bunu istemekte, hem de buna gücü var. Eğer O istiyor da güc yetiremiyorsa güçsüzdür ki bu ulûhiyyete yakışmaz. Eğer O, gücü olduğu halde, şerri yok etmeyi istemiyorsa kıskançtır ki bu da ulûhiyyete terstir. Eğer Tanrı, şerri yok etmek is­temediği gibi, zaten istese de buna gücü yoksa, o zaman, hem âcizdir hem de kıskançtır. Binaena­leyh, O, tanrı değildir. Eğer O, şerri yok etmek istiyor ve buna da kadir ise, ki ulûhiyyete yakışan da budur, şerlerin kaynağı nedir? Öyleyse O Tan­rı niçin şerleri yok etmiyor?”[5]. “Eğer Tanrı mut­lak iyi ise bütün serleri yok etmeyi istemelidir. Eğer O kadir-i mutlaksa bütün şerleri yok etmeye muktedir olmalıdır.” [6]

Şer, dünyamızda, olanca dehşetiyle vâki bir unsurdur. Kâinattaki bu muazzam şer keyfiyetiyle, Allah'ın mutlak kudretini ve mahzâ hayır olan iyiliğini nasıl telif edebiliriz?[7] Saint-Thomas (1225-1274)'ın ifadesiyle: “İnsana Tanrı yokmuş gibi geliyor. Çünkü, eğer iki zıttan birisi mutlak olursa, diğerinin mevcud olmaması gerekir. Bun­dan dolayı, eğer Tanrı var idi ise şer olmamalı idi. Fakat dünyada şer var, öyle ise Tanrı yok mu?”[8] Bu yoldan giderek bazı insanlar, şerrin varlığının Tarın'nın yokluğuna delil olduğunu ileri sürmüş­ler, Tarın'nın hayırhah ve ancak hayırların menbaı olması gerektiğine kail olmuşlardır[9]. Schopenhauer (1788-1860) : “Biz sadece -Bu âlem ni­çin var oldu? diye sormayız, - Bu âlem niçin bu serlerin her türlüsüyle dopdoludur? diye de sorarız.”[10] derken Stendhal (1783-1842) bir şiirinde zirveye ulaşan itirazını serdediyor: “Tanrı ni­çin yegâne mazeret bulunmamış olması olur.”[11]

Bunlardan daha açık ve basit bir muhakeme olamaz. Dinî itikada karşı böyle kolayca ve he­mencecik kuruluveren itiraza aynı şekilde çabuk ve kolay cevap vermek mümkün değil.[12]

İşte, yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız, bu “Şer Problemi” inananların olduğu kadar, inanmayanların da problemlerindendir. İnananlar için o, imam daima tehdid eden bir şüphe; inanmayan için, inanması ihtimalinin önünde duran, kolay ko­lay aşılmaz bir engeldir.

Bu mesele her türlü tanrı inancına sahip din için mevzubahs değildir. Tanrı'ya iyi vasıflar atfe­den, O'nu kudretli, merhametli ve hikmetli kabul eden dinlerin müminlerini tehdit eder. Ulûhiyyet telakkisi bu şekilde olan dinler için “Şer Mesele”si son derece ciddî bir muhalefet ortaya koymakta­dır. Binaenaleyh bu mevzuda söz söylemek, birşeyler yazmak ve araştırma yapmak hem çok gerekli hem de oldukça zor bir iştir.

[1] M. İkbâl, s. 97

[2] D. Hume, s. 77, 78

[3] ag.s, S. 162.

[4] D. Hume, s. 165

[5] J. Hick, s. 5

[6] a.g.e., s. 5

[7] M. İkbâl, s. 97; J. Hick, s. 3

[8] J. Hick, s. 3, Saint - Thomas'ın Summa Theologica'-sından naklen

[9] S. Havva, s. 93.

[10] Zekeriyya İbrahim, Müşkiletü'l-İnsan, s. 94, A. Schopenhauer'in Le Monde Comme Volonte'sinden naklen, c. II, s. 303-306

[11] J. Hick, önsöz, s. IX.

[12] J. Hick, s. 5.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Giriş
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:16:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Giriş rüya tabiri,Giriş mekke canlı, Giriş kabe canlı yayın, Giriş Üç boyutlu kuran oku Giriş kuran ı kerim, Giriş peygamber kıssaları,Giriş ilitam ders soruları, Girişönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes