> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler  (Okunma Sayısı 867 defa)
20 Şubat 2011, 20:57:01
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Şubat 2011, 20:57:01 »



Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler

 Ehl-i Kitab'ın uluhiyyet inancı ve şer problemi karşısındaki durumunu toplu ve kısa olarak böyle­ce anlattıktan sonra çeşitli Hristiyan ve Yahudi ilahiyatçıların bu hususlardaki görüşlerini kısa kı­sa vererek bu kısmı bitirelim.

Hristiyan İlahiyatının en mühim ismi Saint - Augustinus (354-430) 'dır. Hristiyan teolojisine bir birlik ve bütünlük kazandıran O'dur[121]. Fır­tınalı gençlik çağlarında bir ara, O'nun başlıca problemi olan “şerrin kaynağını açıklayabiliyor zannıyla Maniheizm'e bağlanmıştı.[122] Eflatun'dan müteessir olarak ortaya koyduğu teolojisine göre, Allah, üstünde, dışında ve O'nsuz hiçbir şe­yin bulunmadığı varlıktır. İyilik, adalet, hikmet Allah'ta bulunan arazlar değil, fakat kendi cevhe­ridir. Mutlak kudret, heryerde hazır ve nazır ol­mak, ezelîlik, ebedîlik ve O'nun bizzat zatıdır.[123] Alem Allah'ın hayır eseridir. Eski Ahit'teki şu cüm­le O'na delildir: “Allah onun iyi olmasını irade et­ti. Allah herşeyi sözüyle yapdı ve hayırlı oldukları için yapdı.[124] Allah şerri yaratmaz.[125] Aslında şer, hayrın bulunmamasından ibarettir. Hayrın bulunduğu yerde şer mümkün değildir.”[126]

Latin yazar ve ilahiyatçılarından Salvianus (4. yüzyıl - 5. yüzyıl) “Tanrı Kayrası” adlı eserin­de tanrı-insan alakalarını anlatmıştır. O'na gö­re insan Tanrı'nın sırlarını anlayamaz. Ancak Tan­rı ne kadarına müsaade etmiş ise onları derinden kavrayabilir. Müsaade edilenden fazlasını öğren­meye kalkışmak kâfirce bir küstahlıktır. Dünya­nın ve cemiyetlerin uğradıkları musibetler, insan­ların günahlarının artmasından doğan ilâhî ihtar­lar ve cezalardır. İnsanların Tanrı'ya iteatkârlıkları artarsa felaketler azalacaktır. Binaenaleyh çektiğimiz ızdıraplar, uğradığımız belalar Tanrı'nın adaletsizliğini ve inayetsizliğini göstermekten ziyade adalet ve lutfunun neticesidir.[127]

Sonradan hristiyan olan ve felsefeyle Hristiyanlığın biribirine zıt olmadığını savunan Lactantius (260-340) “Tanrı'nın Öfkesine Dair” isimli eserinde kötülüğün sebeplerini açıklarken şu ihti­malleri ileri sürer: “Tanrı bu dünyadaki kötülük­leri ya atmak ister de atamaz, ya da atabilir ama atmak istemez. Yahut da ne atabiliyor ne de atmak istiyor. İstediği halde atamıyorsa O'nun gücü yok demektir ki bu Tanrı'nın özüne aykırıdır. Güçsüz olduğu halde atmak istemiyor ise ki bu hem güç­süzlük hem de kötülüktür ki tanrının tabiat ve özüne bu da uygun değildir. Şu halde O, kötülüğü hem atmak ister hem de atabilir ki uluhiyyete ya­kışan budur. Fakat ne yazık, ki dünyamız kötülük­lerden kurtulamamaktadır. Öyle ise kötülüğü is­teyen Tanrı'dır ama ona karşı koymak için kulla­rına ilim vermiştir.”[128]

Hristiyanlığın mühim şahsiyetlerinden Nisse'li Saint-Gregoir (336-395) 'in şerrin bir çeşidi olan günah hakkında şu sözleri nakledilir: “Tanrı hür bir iradeyle insanı ve âlemi yoktan yaratmıştır. İn­san iyi ile kötüden birini seçme kaabiliyetine sa­hip olduğu halde kötüyü seçmiştir.” Bu aziz, gü­nah ve kötülüğün sebebini izah edebilmek için ilâ­hî iradenin bir parçasını da insana vermiş gibidir.

O'na göre ruhlarında Tanrı hayalini paslandırmış olanlar günah işlemek zorundadırlar.[129]

İngiliz scolastiklerinden Richardus Middiavilla (v, 1308) da kötülük ve günahın insanın hür ira­desinin neticesi olup Tanrı tarafından yaratılmadı­ğını iddia ederken Saint - Gregoir'e yaklaşmış­tır.[130]

Cerdon, Kilise'nin reddettiği, ikinci asır Yahudî irfancılarındandır. Cerdon'a göre alemde biri iyi diğeri kötü iki esas vardır. Dünyayı kötü esas yaratmıştır. Çünkü dünya mükemmel değildir, öy­le ise madde kötü esasın ürünüdür. İsâ'nın babası iyi esas, iyi tanrıdır.[131]

Cerdon gibi Kilise'ce kâfirlikle itham edilen bir diğer hristiyan ilâhiyatçı da O'nun talebesi olan Sinop'lu Marcion (v. 2. yüzyıl) 'dur.[132] Bir pisko­posun oğlu olan Marcion, hristiyan dinine göre ye­tiştirilmiş, Yunan felsefesini okumuştur. P. L. Couchoud'un iddiasına göre Marcio'a ait ve Luka İncili'nden önce yazılmış olan bir incil vardır. Bu İncil'e göre Marcion, şer problemini, biri Hayır Tanrısı, biri Şer Tanrısı olmak üzere iki ayrı tanrı­nın varlığını kabul ederek çözmek istemiştir. Şer Tanrısı, Eski Ahitin Tanrı'sı olan yani görünen dünyayı var etmiş olan tanrıdır. Âdem'in işlediği günahtan O sorumludur. Bu günahın hatasını da O'nun soyundan gelen bütün insanlara yüklemek­tedir. Buna göre Marcion ortaya şöyle bir doktrin koymaktadır: “Eğer yaratıcı Tanrı, var ettiği dün­yada bulunan kötülüğü önceden kestiremediyse cahildir, bunu kestirip de önleyemediyse kötüdür, önlemek isteyip de yapamadıysa acizdir.” Hayır Tanrısı ne insanın ne de dünyanın yaratılışında bir rol oynamış değildir. O sadece görünmez varlık­ları yaratmıştır. Merhametli olduğundan Şer Tanrısı'nın baskısı altındaki insanı kurtarmaya karar vermiştir. Bunun için, kâmil bir insan olan İsâ'nın kılığında, fakat ancak insan vücudunun dış görü­nüşlerine sahip olarak yeryüzüne inmiştir; Kanun ve peygamberleri kaldırmış ve herkesin iyi, mer­hametli, kusurları bağışlayan ve mukavemette bu­lunmayan kimseler olmalarını öğütlüyerek insan­ların ruhlarını kurtarmıştır.[133]

Centurbury başpapazlığı yapmış olan meşhur Saint - Anselme (1039 -1109) in bu hususlardaki fikirlerini bir iki cümlede toplamak istersek şun­ları yazabiliriz: “Adaletli şeyler, adaletin sübûtu ile böyle oldukları gibi, hayırlı şeyler de hayrın sa­bit olmasıyla sabit olabilirler. Halbuki eşyanın ha­yırlı olmasına yardım eden bu hayrın, Hayır-ı A'lâ olduğundan kimse şüphe etmez. O halde en büyük ve en hayırlı, yani bütün varlıkların üstünde bir mevcudun var olması zarurîdir”[134]. “İşte bu Tanrı'dır ve adaletin, hayrın, hikmetin ve saadetin kendisidir.”[135] “İnsan küçük bir mahluk olduğu halde Tanrı'ya karşı suç işlemiştir. Tanrı en son­suz ve yüce adalet olduğu için, bu küçük mahlu­kun işlediği günahtan öç alması, böylece insanın bu küçüklükten kurtulması ve Tanrı'nın büyüklük kazanması gerkmiştir.”[136]

İspanya yahudilerinden olup Kitab-ı Mukad­des kültürünün yanısıra İslâm kültüründen de ha­berdar olan Maimonides[137] ismine sık sık rastlanan ilahiyatçılardandır. Bu kültürlü mûsevî, şer problemini şu şekilde cevap­landırmaktadır: Kötülük kendiliğinden yani haki­katte yoktur. Tanrı yalnız iyiyi, yani halihazırdaki mevcudatı yaratmıştır. Kötülük, bizim kâinatı, kendimizle olan alakalarına göre değerlendirme­mizden ve yerimizi eşyanın umumî nizamı içerisi­ne yerleştirememizden doğmaktadır. Oysa ki ken­dimizi kâinatla olan alakamıza göre değerlendirebilseydik kötü diye birşey olmazdı.[138]

Onüçüncü asrın en önemli filozoflarından ol­duğu halde, Batı Kilisesi'nce de en büyük ilahiyat­çı sayılan Aquino'lu Saint-Thomas (1225-1274) bir İtalyan'dır. Bu hristiyan azizinin ansiklopedik eseri “Summa Theologica” hristiyanlığın en mü­him kitaplarındandır. O'na göre, Tanrı, mahlukatını yaratmadan evvel, onların ne olduklarını ve ne olacaklarını bilir. Mevcud olan şeylerin mey­dana gelmeleri de Tanrı tarafından bilinmiş olma­larındandır.[139] Şahsî irademiz, ilâhî iradenin içinde olduğundan, O bizim ne yapacağımızı önce­den bilir. Fiillerimiz, tamamen, O'nun bildiği ve yapmamızı istediği şeylerdir. Saint- Thomas, bir taraftan insanın irade hürriyetini kurtarmaya ça­lışırken, âlemdeki kötülükler ve insan tarafından işlenen fenalıkların da son sebebinin Tanrı oldu­ğunu kabul etmiş sayılır. Halbuki O'nun teolojisi­ne göre Tanrı, kâmil, yüce, iyi, hakîm, mutlak ira­de sahibi, sonsuz ilim maliki, mutlak kudretli ve müteal bir varlıktır.[140] Cenab-ı Allah mutlak kudretiyle tenakuzu gerektirmeyen herşeyi yapa­bilir. Kendi koyduğu düzeni kaldırabilir. Fakat hikmetine ve hayırlılığına uygun olmayan şeyleri yapmaz.[141] Saint- Thomas bunu kabul etmek­le beraber, “Allah'ın mümkün olanların en iyisini seçmesi vaciptir.” diyen “eslahiyye” taraftan da değildir- Aksine, O'na göre, Tanrı yaptıklarından daha iyilerini yapabilir. O'nun hayrı sonsuzdur.Bununla beraber O'nun kamil kudreti kötülük yapa­bilme raddesine kadar gitmez. Cenab-ı Allah bütün kötülüklerden uzaktır. Öyle ise şer nereden ve na­sıl geliyor? Şer hakikî bir varlık olmadığı gibi mutlak yokluk da değildir. Şer, hayrın bulunmaması­dır, ancak hayırla birlikte tasavvur olunabilir. Şer varsa da mutlak şer yoktur. Fizikî şer, yokluk me­selesi olduğu gibi hakikî manada şer değildir. Asıl şer manevî ve ahlakî olan şerdir. Bu da biri günah şerri diğeri azab şerri olarak iki türlüdür. Cenab-ı Hak şerrin illeti olamaz. Şayet olursa günah şer­rinin değil arızı olan azap şerrinin illeti olur[142]. A. Weber O'nun bu görüşlerini mutlak optimizm (eslahiyyete yakın) olarak değerlendirmiştir.[143]

J. Hick, hristiyanlık ilahiyatının ortaya çıkar­dığı durumu ile şer problemini şu şekilde ifade eder: “Ahlâkî şer, yani günah, insanın kendi dün­yasında ahlaken hür iradeli olarak yaratılmasın­dan neş'et eden, Tanrı'dan “epistemik” uzaklığının kaçınılmaz bir neticesidir.[144] Ahlâkî şer, buna göre, Tanrı'nın kendi yaratmasının neticesi olan zaruri birşeyse, nasıl Tanrı'nın gerçekten nefret ettiği, Tanrı'ya karşı düşmanlık, O'nun iradesine karşı çıkmak ve bütün iyiliklere zıt bir keyfiyet ola­rak görülebilir[145] Keza, şerrin bir başka çeşidi sayılan acı ve elem insanın ruhen yükselme proje­sinin tatbik sahası olan dünya hayatının lüzumlu bir tezahürü olduğuna göre[146], bu şekilde fayda­lı bir neticeye ulaştıran tezahür   nasıl hakikatte, şer olabilir ve Tanrı'nın bizim hakkımızdaki mura­dına zıt sayılabilir?[147]

Son olarak, Şerrin varlığını, bir aldanma ka­bul edip reddeden bir mezhebin görüşlerinden bah­sedelim. Bu mezhep “Cristian Science” adıyla anıl­maktadır. Bunları, Yeni Ahit'i anlayışları Mrs. Mary Baker Eddy'nin “Science and Health with Ket t...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:55:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler rüya tabiri,Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler mekke canlı, Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler kabe canlı yayın, Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler Üç boyutlu kuran oku Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler kuran ı kerim, Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler peygamber kıssaları,Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürler ilitam ders soruları, Şer Problemi Hakkında Fikir Serdeden Ba­zı Hristiyan ve Yahudi Düşünürlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes