๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 22:51:00



Konu Başlığı: Ümmet Kelimesinin Sözlük Anlamı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 22:51:00
 
Ümmet Kelimesinin Sözlük Anlamı

 Ümmetin etimolojik yapısını incelerken onun aynı kökten gelen farklı telaffuz keyfiyetine sahip kelimelerle ilişkilendirildi­ğini gördük. Bu farklılığın sebebini anlamak ve çalışmamızın temelini sağlam bir zemine oturtmak için söz konusu kavramı daha iyi tanımak gerekmektedir. Ayrıca Kur'an'da sıkça geçen bu kavramı doğru anlayabilmek de onu yakından tanıyabilmeye bağlıdır. Bu sebeple ümmet kavramının sözlük ve terim anlamlarını öncelikle ele almamız gerekmektedir.

Ümmetin emm kökünden türetildiğini yukarıda belirtmiş. Ayrıca bazı dilcilerin bu kelimenin emm kökünden kaynakla­nan ve ümmet kelimesi ile aralarında anlam yakınlığı bulunan ümm, ümmî ve imâm kelimelerinden türetildiğini söylediklerini zikretmiştik. Burada ise öncelikle ümmet kelimesinin sözlük anlamlarına geçmeden onun türetildiği emm kökünü, yine kendilerinden türetildiği söylenen ümm, ümmî ve imam kelimelerinin anlamlarını ve ümmetle bunlar arasında ne gibi bir anlam ilişkisi bulunduğunu belirtmeye çalışacağız. Daha sonra da ümmet kelimesinin Arap dilindeki anlamları üzerinde dura­cağız.

Sözlüklere baktığımızda emm kökünün bir şeye yö­nelmek,[23] kastetmek, niyet etmek, bir şeyi hedef almak, bir topluluğun önünde olmak, bir şeyi sevk ve idare etmek, ana olmak[24] gibi anlamlarla yüklü zengin bir kelime olduğunu görürüz. Belki de bundan dolayı İbn Fâris (395/1005), emm kökünden şu dört temel anlamın çıkabileceğini söylemektedir: Asıl, kaynak, cemaat, din. Bu anlamların da birbirine yakın olduğunu ifade eden müellif, ayrıca bunların dışında emm kökünün boy, zaman, kast/yönelmek gibi üç temel anlamının daha olduğunu zikretmektedir.[25]

Ümmetin kendisinden türetildiği söylenen ümm ise sözlük­te, asıl/kök, kaynak, ana, çocuğun kendisinden doğduğu kadın anlamlarına gelir.[26] Bu anlamlardan yola çıkılarak bir şeyin vücut bulmasına, terbiyesine, ıslahına veya başlangıcına asillik eden her şeye - kök veya kaynak - ümm denilmiştir.[27] Hatta Hz. Adem'in eşi Hz. Havva'ya, insanlığın ilk meydana gelişine vasıta olan kaynak olduğu için, annemiz (ümmünâ), diğer bir ifadeyle insanlığın annesi denmesi de bundandır.[28] Ümm kelimesinin Arap dilindeki temel anlamı, "etrafımdakilerin kendisine bağlı bulunduğu merkez ve arkadan gelenlerin kendisine katıldığı her hangi bir şey"[29] veya "her hangi bir şey etrafında toplanan topluluktur."[30] Buna göre ümm, kendisine bağlanılan merkeze veya arkadan gelenlerin katıldığı şeye yahut bir şeyin etrafında toplanan topluluğa verilen isimdir. Görüldüğü üzere ümmet kelimesinin dayandırıl­dığı emm ve ümm kelimelerinin her ikisi de "toplanma" ve "aynı cinsten bir şey etrafında buluşma"yı anlatmaktadır,[31] Ümmün anlamında bir asıl merkez (ana) ve bir de ona tabî olanlar olduğu gibi, bir de önder (imam) ve arkasından gidenler vardır. Emm kelimesinin anlamında ise "hedef ve gaye", mer­kezî bir konumda yer almaktadır.[32] Aynı şekilde ümmetin kendisinden türetildiği söylenen kelimelerden olan ümmî ise, annesinden doğduğu gibi kalarak yaratılışındaki tabiatı, safiyet ve fıtratı hiç değişmemiş kimse manasındadır.[33] Ancak ümm kelimesinin sonuna eklenen ve kendisine nispet yâsı denilen, bu haliyle de ism-i mensup diye adlandırılan ümmî kelimesinde üç türlü nispet ihtimalinden söz edilmektedir. Bunlardan ilki, ana anlamında olan 'ümme nispetidir ki 'annesinden doğduğu hal üzere kalan kimse' anlamına gelmektedir, ikincisi; ümmete mensup olmayı, üçüncüsü ise; Ümmü'l-Kurâ'ya mensup olmayı yani Mekkeli olmayı ifade etmektedir.[34] Ancak imâm kelimesinin temelinde ise; ister hak ister batıl yolda olsun insanların kendisine yönelip uydukları ve yolundan gittikleri kimse, yani önder, rehber, lider gibi anlamlar yer almaktadır.[35] Bu anlam­dan yola çıkılarak Hz. Muhammed, müminlerin imamıdır denilebileceği gibi, Kur'an da müslümanların imamıdır denile­bilir. Bundan da anlaşılacağı üzere imâmın, önder (imâm) ve arkasından gidilen kişi (metbû'-tabî) anlamı, kelimenin merke­zinde yer alırken, ümmî de ise, bir asıl ve merkeze (ana) mensubiyet kelimenin merkezî anlamını oluşturmaktadır.

Ümmet, kelime olarak sözlüklerde; topluluk; toplum; millet; halk; taife; cemaat; insanlar (ve onlar gibi bir topluluk olan hayvanlar ve cinler)dan oluşan sınıf; peygamber gönderilen toplum; bir peygambere nispet edilen her kavim; ister inansın ister inanmasın kendilerine peygamber gönderilmiş olan toplu­luk; bir peygambere inanıp onun etrafında toplanan insanlar; bir amaç etrafında toplanan grup; bir dinin mensupları; belli bir zaman diliminde (aynı çağda) yaşayan insanlar topluluğu; insanlardan her bir nesil; kuşak; her canlı nevi; hayvanlardan her bir cins; iyiliği öğreten, nefsinde iyi hasletleri toplamış kişi; kendisine uyulan rehber, imam, önder; benzeri olmayan kişi; âlim; muallim; taat; bir din üzere olup diğer dinlere muhalefet eden kimse; din[36]; dinde bir yol; yol; yolun geniş kısmı (ana cadde); âdet; yüz; yüzün dolgun kısmı; boy-bos[37]; insanın boyu; kişinin kavmi; zaman; kıyamet; nimet[38]; mülk; sevinç; yaratıklar; anne gibi anlamlara gelmektedir.[39]

Bu lügat anlamları dikkatle incelendiğinde, bunların çoğu­nun ümmetin kendisinden kaynaklandığı belirtilen emm, ümm, imâm, ümmî kelimelerinin anlamları çerçevesinde oluş­tuğu görülmektedir. Örnek olarak ümmetin lügat kullanımı en yaygın olan topluluk, millet, cemaat, grup anlamlarını ele alalım. Bilindiği üzere, topluluk; az veya çok insanın bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Bu insanların bir arada bulunmasını gerektiren durum ise, zaman, mekan, ırk, din, dil, gelenek vb. gibi sebeplerdir. Ümmetin de asıl kök anlamlarında, bir amaç etrafında toplanma, bir hedefe doğru yönelme, bir önder veya öndere tabi olma ve arkasından gitme, merkezde bulunan bir şeye mensubiyet anlamları bulunmaktadır. Bu yönüyle ümme­tin, ümm, imâm ve ümmî kelimeleriyle çok yakın bir anlam ilişkisi içerisinde olduğu görülmektedir. Ancak ümmetin lügat anlamları arasında sayılıp kullanımı yaygın olmayan; yüzün dolgun kısmı, boy-bos, kıyamet, sevinç gibi anlamların ümme­tin kök anlamları ile pek ilişkili olduğu söylenemez. Zaten yan anlam diyebileceğimiz bu ikincil anlamlar da kelimenin temel anlamları arasında sayılmamaktadır.

Ümmet tabirinin sözlük anlamları arasında sayılan 'bir pey­gambere inanıp onun etrafında toplanan insanlar; bir dinin mensupları' gibi dînî içerikli anlamları, büyük ihtimalle kelime­nin Kur'an'da kullanılmasından sonra, lügat anlamları arasına yerleştirilmiş ve ileride de değinileceği gibi daha sonra da terimleştirilmiştir. [40]


[23] ...Ve lâ ammîne'l-beyte'l-harâme (Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere saygısızlık etmeyin) (bkz. Mâide: 5/12) âyetinde geçen ve emm kökünden kaynaklanan ammîne kelimesi bu anlamdadır.

[24] İbn Düreyd, Cemheretü'l-lüğa, I, 59; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 22; Zebîdî, Tâcü'l-'arûs, XVI, 26.

[25] İbn Fâris, Ebü'l-Hüseyin Ahmed, Mu'cemü mekâyîsi'1-lüğa (thk-Abdüsselâm Muhammed Harun), Beyrut 1991,1,21.

[26] İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 28-32.

[27] Râğıb el-İsfahânî, Müfredâtü elfâzi'l-Kur'ân (thk. Safvân Adnan Dâvûdî), Dımeşk 1997, s.85; Fîrûzâbâdî, Mecdüddin Muhammed b.   Ya'kub, Besâiru zevî't-temyîz fî letâifi Kitabi'l-'Aziz (thk. Muhammed Ali en-Neccâr), Beyrut ty., II, 111.

[28] Râğıb el-İsfahânî, Müfredat, s. 85; Fîrûzâbâdî, Besâir, II, 111.

[29] Halil b. Ahmed, Kitâbü'l-'Ayn, VIII, 426; İbn Abbâd, el-Muhît fi'l-lüğa, X, 460; İbn Fâris, Mu'cemü mekâyîsi'l-lüğa. 1, 27; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 33.

[30] İbn Düreyd, Cemheretü'l-lüğa, 3, 59; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 31; Ebü'1-Bekâ, Eyyûb b. Mûsâ el-Hüseynî el-Kefevî, el-Külliyyât (Mu’cem fi'I-mustalahât ve'l-furûki'1-lugaviyye),   (nşr. Adnan Derviş- Muhammed el-Mısrî), Beyrut 1992, s.176.

[31] Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr, Câmi'u'l-beyân 'an te'vîli 'âyi'l-Kur'ân, Beyrut  1980, XII, 6; Reşîd Rızâ, Tefsîrü'l-menâr, yy, ty., XI, 26; Çalışkan, İsmail, Kur'an'da Din Kavramı, Ankara 2002, s. 104.

[32] Çalışkan, Kur'an'da Din Kavramı, s. 104

[33] İbn Fâris, Mu'cemü mekâyisi'l-lüğa, I, 28; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 34.

[34] Râğıb el-İsfahânî, Müfredat, s. 87.

[35] Halil b. Ahmed, Kitâbü'l-'Ayn, VIII, 428; İbn Abbâd, el-Muhît fi'l-lüğa, X, 460; İbn Fâris, Mu'cemü mekâyîsi'l-lüğa, I, 28; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 24.

[36] Ümmet kelimesi, cahiliyye şâirlerinden Nâbiğa (610/1213)'nın şiirinin şu beytinde "din", "inanç" anlamında kullanılmıştır: Haleftü! fe lem etrük li nefsike rîbeten ve hel ye'semü zû ümmetin ve hüve tâi'un? "Sende bir şüphe bırakmadığıma yemin ederim! Bir din sahibi itaatkar iken hiç günah işler mi?" (bkz. Halil b. Ahmed. Kitâbü'l-'Ayn, VIII, 428; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 24). Yine bu anlamda şâir şiirinin bir mısraında şöyle demiştir: Hel yestevî zû ümmetin ve kefür? "Bir inancı ve dini olan kimse ile inanmayan kimse bir olur mu?" (bkz. Zebîdî, Tâcü'l-'arûs, XVI, 26; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 24). Araplar dini ve inancı olmayan kimse için, "Falan kimsenin ümmeti yok" Fülânün lâ ümmete leh derler (bkz. İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XII, 24; Zebîdî, Tâcü'l-'arûs, XVI, 26).

[37] Ümmet kelimesi, Şâir A'şâ (83/702)'nın şiirinin şu mısrasında boy-bos anlamında kullanılmıştır: Ve inne mu'âviyete el-ekremîn   sıbâhü'l-vücûh ve tıvâlü'I-ümem. "Şüphesiz ki Muâviye (oğulları) en kerim olanlardır. (Onların) yüzleri güzel, boyları uzundur (tıvâlü'l-ümem)." (bkz. Halil b. Ahmed, Kitâbü'l-'Ayn, VIII, 428.) Araplar boyu-bosu yerinde olan birisine, Fülân husne'l-ümmeti der­ler (bkz. Zebîdî, Tâcü'l-'arûs, XV1,26).

[38] Ümmet kelimesi, cahiliyye şâirlerinden 'Adî b. Zeyd (Ö.600 civ.) (Hakkında bilgi için bkz. Muzaffer Özcanoğlu, " 'Adî b. Zeyd", DİA, İstanbul 1988, 1,382.)'in şiirinin şu beytinde "nimet" anlamında kullanılmıştır: Sümme, ba'de'l-felâhi ve'l-mülki ve'l-immeti, vârethüm hünâke'-l-kubûr."Orada kurtuluş, saltanat ve nimetten (nimet içerisinde bir hayattan) sonra onların üzerini kabirler örttü." (bkz. İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XI1,23).

[39] Halil b. Ahmed, Kitabü'l-'Ayn, VIII, 427-28; İbn Abbâd, el-Muhît fi'l-lüğa, X, 460; İbn Fâris, Mu'cemü mekâyisi'l-lüğa, 1, 21-27; Cevheri, es-Sıhâh, V, 1863; İbn Manzûr, Lisânü'l-'arab, XlI, 22-28; Zebîdî, Tâcü'l-'arûs, XVI, 26-35

[40] Yrd. Doç. Dr. Hasan Keskin, Kur’an’da Ümmet Kavramı, Rağbet Yayınları: 16-21.


Konu Başlığı: Ynt: Ümmet Kelimesinin Sözlük Anlamı
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 10 Nisan 2014, 13:55:53
selamunaleykum Allah razı olsun kardeşlerim;
Peygamber efendimiz(SALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)i özlüyorum. Bize ümmetim demişti. İnşAllah Allah bizleri cennette onunla karşılaştırsın İnşAllah (amin)



Konu Başlığı: Ynt: Ümmet Kelimesinin Sözlük Anlamı
Gönderen: YA RAHMAN üzerinde 10 Nisan 2014, 14:10:34
çok doğru yağmur kardeşim.o bize ümmetim dedi. o na biz peygamberim diyelim,habibim diyelim.


Konu Başlığı: Ynt: Ümmet Kelimesinin Sözlük Anlamı
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 10 Nisan 2014, 14:12:53
çok doğru yağmur kardeşim.o bize ümmetim dedi. o na biz peygamberim diyelim,habibim diyelim.
sağol kardeşim sağol insan gerçekten istedikten sonra gönlünün padişahı da yapar. Peygamber efendimiz(sllahu aleyhi ve sellem) bunu hak ediyor.Daha doğrusu bunlar ona az gelir.