Konu Başlığı: Tevhid İnanacının Yüklediği Sorumluluklar Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Şubat 2011, 12:33:08 TEVHİD İNANCININ YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR Her İşe Allah Adıyla Başlamak Bu aynı zamanda bütün putperestlere muhalefettir. Çünkü putperestler işlerine, ilâhlarının ve tağutlarının [35] adıyla başlarlar ve "Lât'ın adıyla...", "Uzza'nın adıyla...", veya "Hübel'in adıyla başlarım." demekteydiler. "Her işe Allah adıyla başlamak", yani "Besmele çekmek", işlerin Allah'ın rızasına uygun olup olmadığını hatırlamak ve O'nun gücüyle işbirliği yapmaktır. Bu hareket, zayıf olarak yaratılan insana güven vermektedir. Herhangi bir işe kendisinin, bölgesinin, parasının, asaletinin, ırkının vs.'nin gücüyle başlamak, İslâm'ın asla kabul etmediği bir düşünce ve fiildir. Din kültürü almış bir kimsenin, her işe Allah adıyla başlaması İslâm'ın adabındandır. Bu adabı, ilk nazil olduğu ittifakla kabul edilen "Yaratan Rabbının adıyla oku!"[36] âyetinde Allah Hz. Peygamber'e öğretmiştir. Bu edeb düsturu, İslâm düşüncesinin temelini teşkil eder. Bu aynı zamanda, "Evvel ve âhır, zahir ve bâtın O'dur.'"[37] âyetinin muktezâsidır. Bunun anlamı şudur: Her varlık, varlığınının sırrını, vacibu'l-vucud olan Allah'tan alır. Şu halde her şey O'nunla başlar ve her başlangıç, her hareket, her yöneliş O'nun ismiyle olur .[38] Allah, rahmet ve merhametle ilgili bütün sıfatlarını ihtiva eden, "Rahman ve Rahîm"[39] sıfatlarını, Kur'an'ın başlangıcı olan "Besmele"de zikretmiş ve kendisini tanıtmıştır. Bu iki sıfat, kul ile Yaratıcı arasındaki gerçek ilişkinin de esaslarını belirlemektedir. Eğer Allah adı (Besmele), şuurlu bir şekilde söylenirse, insanı şu yönlerden terbiye eder: a. Allah adıyla işe başlamak, Allah'ın birliğine anmak,ta işin başından itibaren, bir samimiyyet ifadesi olarak Yaratıcı'nın farkında olmaktır. Bu da kişinin kötülüklerden uzak durmasını temin edecektir. Çünkü Allah ismi, yapılan işin farkında olunmasını sağlayacaktır. b. Kişi meşru bir işe başlarken Allah'ın adını anarsa, her hareketi O'nun rızasına uygun olur. c. Allah adı ile hareket etmek, Şeytan'ın aldatmalarına karşı önemli bir kalkan görevi görür. [40] [35] "Tağut" kelimesi, sınırları aşan herkes için kullanılır. Kur'an bu kelimeyi, Allah'a isyan eden, Allah kullarının hâkimi ve mâliki olduğunu iddia eden ve onları kendi kulu olmaya zorlayan kimse için kullanır. Allah'a isyanın üç derecesi vardır: 1. Eğer bir kimse Allah'ın kulu olduğunu kabul eder, fakat pratikte O'nun emirlerinin aksini yaparsa, buna" fâsık" denir. 2. Bir kimse Allah ile irtibatını koparır ve başka birisine bağlanırsa, o zaman "kâfir" olur. 3. Eğer bir kimse Allah'a isyan eder ve O'nun kullarını kendisine boyun eymeye zorlarsa, o zaman "tağut"tur. Böyle bir kimse şeytan, rahip, dinî ve veya politik lider, kral veya bir devlet olabilir. Kur'an. "tağut"a inanılmamasını ister. (Bakara: 2/256.) Bu sebepten bir kimse. "tağut"u reddetmedikçe, gerçek manada Allah'a inanmış sayılmaz. Bak: Mevdudi, age. c, 1, s, 174. [36] Alak: 96/I. [37] Hadid: 57/3. [38] Bak: Seyyid Kutub. Fî Zılâli'l-Kur'an. Ter: Heyet. Hikmet Yay.c. 1. s. 34. [39] "Rahman", rahmeti büyük manasınadır. Çünkü bir şeyin çokluğunu ve büyüklüğünü ifade etmede kullanılan mübalağa sigasıdır. Bu sîga sürekliliği gerektirmez. Nitekim, çok kızgın manasına gelen "gadbân" ve çok sarhoş manasına gelen "'sekrân" böyledir. "Rahim" kelimesi ise, rahmeti devamlı manasınadır. Çünkü süreklilik ifade eden sıfatlarda kullanılır. Netekim cömert manasına gelen "Kerîm" ile, nazik manasına gelen "Zarif" kelimeleri böyledir. Buna göre, rahmeti büyük, ihsanı devamlı demektir. [40] Bak: Mevdudi, Tefhîmu'l-Kur'an. Ter: Heyet, İnsan Yay. c, 1, s, 34. Doç. Dr. Abdullah Özbek, Kur’an’da Tevhid Eğitimi, Esra Yayınları: 19-21. |