Konu Başlığı: Tayyib ve Habîs Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 17 Şubat 2011, 13:19:09 Tayyib - Habîs Kur'an'ın özellikle fıkhı açıdan insan hayatını kucaklayıcı iki kavramından biri tayyib, diğeri ise habistir. 'TaBe/Ta-Ye-Be' fiilinden gelen tayyib kelimesi 'duyuların ve nefsin kendinden hoşlandığı şey, güzel, tatlı, hoş' demektir; Kur'an'da hem sıfat, hem de isim olarak geçer. “Kadınlardan sizin için tayyib olanı nikâhlayın (Nisa: 3)”. Eğer 'ta-be' fiili 'an’ edatıyla kullanılırsa, '-den gönül hoşluğuyla vazgeçmek’ anlamına gelir: “Eğer onun bir kısmından kendileri gönül hoşluğuyla sizin için vazgeçerlerse, onu da afiyetle yiyin (Nisa: 3).” 'Ha-Bü-Se(H noktalı, genizden çıkanı, S ise üç noktalı olup peltek okunandır) fiilinden gelen Habis ise, 'duyularla veya aklen kendisinden hoşlanılmayan şey’ dir; bu kelime de tayyib gibi hem isim, hem de sıfat olarak geçer. Tayyib ve habis kavramları Kur'an'da öncelikle yiyecek ve içecekler için kullanılır. Tayyib olan rızklar kuşkusuz 'helâl' olan, 'habis’ rızklar ise 'haram' olan rızklardır. Bu noktada, alimler arasında da ihtilâflar çıkmış ve bazıları rızklar Allah helâl kıldığı için 'tayyib' ve haram kıldığı için 'habis'tir görüşünü savunurken, bazıları da (özellikle Mutezile ve Şiîler) 'tayyib' olanları Allah 'helâl' kılmış, 'habis' olanları da 'haram' kılmıştır görüşünü kabul etmişlerdir. Bu ihtilâfın sonucu olarak, fıkıhta hüküm çıkarma delilleri olarak önceki alimler kıyasa yönelirken, diğerleri ise akla yönelmişlerdir. [219] Bunu zamanımızdan bir örnekle açıklayalım: Sözgelimi, sigara konusunda bir hüküm verilecek olursa, 'tayyib' rızklar Allah helâl kıldığı için 'tayyib' dir görüşünü savunanlar kıyasa gitme zorunluluğu duyacaklardır; çünkü sigara konusunda Kur'an'da ve Sünnet'te açık bir 'nass' yoktur. Bu durumda, kıyasa yönelenler nelerin niçin haram kıldığını düşünüp, illet arayacaklar ve bunun sonucunda sigara için (haramdır, helâldir veya mekruhtur' hükmünü vereceklerdir. Yiyecek veya içeceklerin öz nitelikleri gereği helâl veya haram olduğunu savunanlarsa, sigaranın niteliği, fayda ve zararları üzerinde duracaklar ve bunun sonucunda bir hükme varacaklardır. Şimdi, bu konuda önce ilgili Kur'an ayetlerine bakıp tayyib ve habis kavramlarım daha iyi anlamaya çalışalım: “Ey insanlar; Yeryüzünde bulunanlardan helâl ve, tayyib olarak (veya, helâl ve temizinden) yiyin, şeytanın adımlarını izlemeyin..(Bakara:168).” “Ey iman edenler! Sizi rızklandırdığımızın tayyib olanlarından yiyin(Bakara: 172).” “Kendilerine neyin helâl edildiğini sorarlar. tayyib olanlar helâl kılındı” de (Maide: 4).” “De; “Allah'ın kulları için çıkardığı zineti ve rızktan tayyib olanları kim haram etti?(A'raf: 32).” “Onlara (rasûl) tayyib olanları helâl, habis olanları haram eder A'raf: 157).” Verdiğimiz ayetlerin zahirinden anlaşılan Allah'ın ve Rasûlü'nün öz nitelikleri gereği tayyib olanları helâl, habis olanları haram kıldığıdır. Fakat, Allah'ın ve Rasûlü'nün neyin helâl, neyin haram olduğunu bildiklerinden, helâl ve haramın bu çerçevede tayyib veya habis olarak ilân edildiği de ayetin mefhumu dışında değildir. Şu halde, bu ihtilâfı şöylece telif etmek kolaydır. Allah ezelî ilmiyle bazı şeylerin helâl, bazı şeylerinse haram olmasına hükmetmiş (kaza,) sonra helâl olacaklara tayyib, haram olacaklara habis niteliği vermiş ve sonra tayyib olanları insanlara helâl, habis olanları da haram kılmıştır. Yukarıda verdiğimiz A'raf: 157 ayetinde de belirtildiği üzere Rasûl-i Ekrem de neyin habis, neyin tayyib olduğunu bilmekte ve o da habisleri haram, tayyibleri helâl kılmaktadır. İkinci olarak, insan haram veya helâl hükümleri olmadan da habis ve tayyibi bilebilir, ayırt edebilir. Ama, bunu her insan yapamaz; fıtraten helâl hükmüyle tayyib ve haram hükmüyle habis olanları ancak fıtratlarını koruyan ve 'habislerle, günahlarla kirletmeyen ve tahir ve mutahher olanlar' neyin tayyib ve neyin habis olduğunu bilebilirler. Bu bakımdan, Allah'ın seçip görevlendirdiği kişilerin olmadığı dönemlerde bu konularda hüküm verecek olan müctehidlerin de hem 'ılm'el-yakin'e, hem de 'ayn'el' ve 'hakk'al-yakîn'e ulaşan, fıtratlarını koruyan, kalplerini çeşitli 'habisat'la, günahlarla kirletmeyen kişilerden olması gerekir (Allahü a'Iem). Demek oluyor ki, tayyib olmakla helâl olmak, habis olmakla da haram olmak aynı şeydir. Helâlleri kendilerine haram kılanlar tayyib olanları habis kabul etmiş olacaklarından, Allah onlara tayyibatı da haram kılar: “Allah'ın size helâl kıldığı tayyibatı haram etmeyin (Muide: 87).” “Yahudilerden çıkan zulm dolayısıyle, kendilerine helâl kılınmış olan tayyibatı haram kıldık (Nisa: 160).” Allah'ın helâllarını helâl, haramlarını haram kabul edenler tayyib olanlardır ve tayyipler tayyipler içindir; helâllerini haramlaştırıp, haramlarını helâllaştıranlarsa müşriktirler, habistirler ve habisler habis içindir: “Habis kadınlar habis erkekler, habis erkeklerse habis kadınlar için, tayyib kadınlar tayyib erkekler için, tayyip erkeklerse tayyib kadınlar içindir (Nur: 26).” Yeryüzünde habis çoksa da, önemli olan çokluk değildir; tayyible habis hiç bir zaman bir olmaz (Maide: 100). İman edip salih amellerde bulunan erkek ve kadınların hayatları tayyib hayattır (Nahl: 97). Dünya denizinde tayyib rüzgârla.(Yunus: 22) gidenler, yani vahyi kendilerine gemilerinde dümen yapanların gemileri, oturdukları yerler tayyib meskenlerdir (Tevbe: 72) ve bunların bütün hareketleri, sözleri birer tayyib kelimedir, göğe yükselir, yemişini bol ve zamanında verir, çünkü tayyib bir toprakta, ve tayyib bir memlekettedir: “Tayyib memleketin bitkisi Rabbisinin izniyle çıkar; habis olandan ise yararsız bitkiden başkası çıkmaz (A'raf: 58)” Tayyib kelime tayyib ağaç gibidir, kökü sabit, dalları göktedir. Yemişini her vakit Rabbisinin izniyle verir.. Habis kelime habis ağaç gibidir, gövdesi yerden koparılmış, kararı yoktur (İbrahim: 24-6).” Tayyib hayat sürenlerin canlarını melekler tayyib olarak alırlar ve kendilerine “selâm size, yaptıklarınıza karşılık cennete girin” denilir (Nahl: 32). Mü'minler içinde tayyibler olduğu gibi habisler de vardır ve Allah mü'minleri böyle bir durumda bırakmaz ve çeşitli imtihanlarla tayyipleri habislerden ayırır: “Allah mü'minleri üzerinde bulunduğunuz halde bırakacak değildir, tayyibi habisten ayıracaktır..(A. İmran: 179)” Bu ayırma işlemi kabre kadar her dönemde ve her yerde sürecektir. [220] [219] Müfredat, 308-9. [220] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 273-277. |