๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mart 2011, 22:02:55



Konu Başlığı: Takiyye
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mart 2011, 22:02:55
TAKIYYE

 V-k-y (vekâ) kökünden türeyen ve takva sözüyle kökteş olan bu kelime, sözlük anlamıyla "korkma, çekinme, sakınma, korunma" demektir. Dini-siyasî bir tabir olarak, muhalif veya düşmanlara karşı, gerçek inanış ve düşün­cesini gizleyerek, bir zarar gelmesini önlemek anlamına gelir. Kelimenin doğru yazımı ve söylenişi "takıyye" biçi­mindedir, "takiye" biçimi yaygın bir yanlıştır. Kur'an'da takıyye sözcüğü geçmez, "tukât" ve takva kökenli sözcük­ler yer alır.

Takıyye, pekçok dini-siyasi mezhebin ve anlayışın ka­bul ettiği bir tutumdur.[1000] Ehl-i sünnet düşüncesinde takıyyeye, elinde kuvvet ve iktidar bulunan kâfir ve zalimle­rin can mal ve diğer varlıkları tehdidi üzerine izin veril­miştir. Bu konuda, şu âyetlere dayanılır:

"Mü'minler, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah katında bir değeri yoktur; ancak onlardan sakınmanız hali müstesnadır. Allah sizi kendisiyle uyarır, dönüş onadır."[1001]

Bu âyet, kâfirlerin müslümanlardan daha güçlü oldu­ğu ve bu yüzden, politik yahut ahlâki anlamda kendileri­ne "dost" olmadıkça, müslümanlara zarar verebilecek ko­numda bulundukları durumlara işaret etmektedir.[1002]

"Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkâr edip, gönlünü kâfirlere açanlara Allah katından bir gazap var­dır, büyük azap da onlar içindir."[1003]

Bu âyet, işkence ve ölüm tehdidi altında canlarını kurtarmak: için görünüşte inançlarından "caydıklarını" söyleyen mü'minleri ima et­mektedir. Aslında Kur'an'da, muhtelif yerlerde, inanç uğ­runa şehit olmanın yüce erdemine dikkat çekilmişse de, Allah'ın kimseye taşıyabileceğinden daha fazla yük yükle­mediği de bilinmektedir.[1004]

Firavun ailesinden olup, onun baskılarından çekinen, rnü'min kimse de takıyye uygulamasının örneği olarak belirtilir.[1005] Böyleleri, kendilerini tehlikelerden sakınmak için inançlarını bir süre için gizleyebilirler, ama uygun ortam­ların doğması durumunda insanları doğruya çağırma gö­revlerini ihmal etmeksizin hemen yerine getirmeye girişir­ler.

Takıyye anlayışının, âyetlerde belirtilen ölçülerde istis­nai olarak kullanılması yerine, aşırılığa kaçılması durumunda, büyük bir güvensizlik ortamı doğmaktadır. Böyle bir durum ise, gerçek düşüncenin ve hedefin ne olduğu konusunda güçlükler çıkarır. Ayrıca, kendi görüşünü paylaşmayan dini veya siyasi muhalif ya da rakiplere karşı, yerli yersiz düşüncelerle, takryye yapıyor, gerçek dü­şüncesini gizliyor biçiminde temelsiz ve kesin bilgi ve bel­gelere dayanmayan suçlamalarda bulunmak da doğru de­ğildir.

Takıyye'ye, kendince geçerli bir sebeple, olduğundan farklı görünebilmektir; yalana kılıf uydurmaktır, dinin mazur göreceğine inanılan "namuslu" bir yalandır biçi­minde bakmak da yanlıştır.[1006]


[1000] Takıyyenin günümüzdeki siyasi ortam açısından tartışılması için bkz. Hayreddin Karaman, Laik Düzende Dini Yaşamak 268-269.

[1001] Âli İmran, 3/28.

[1002] Muhammed Esed, age, 1/93 (20).

[1003] Nahl, 16/106.

[1004] Muhammed Esed, age, 2/553 (133). Krş. Bakara, 2/233, 286; Enam, 6/152; A'raf, 7/42; Mü'minun, 23/62.

[1005] Mü'min, 40/28. Benzer bir durum için bkz. Yasin, 36/20-27.

[1006] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 216-218.