๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 15:30:57



Konu Başlığı: Takdim
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 15:30:57
Takdim

 Allah'ımıza Hamdediyoruz

Hamdediyoruz o Allah'a ki, müslüman kullarına güven­miş. Güvendiği için kitabını vermiş. Önlerine Resulünü rehber ve numune olarak koymuş.

Yine O Allah'a hamdediyoruz ki, kullarına şah damarın­dan daha yakın olduğunu, nerede olurlarsa olsunlar onlarla beraber olduğunu bildirmiştir.

Rabbimize hamdediyoruz ki, dünyayı yaratıp onu yalnız başına bırakmamış. İnsanı yaratıp yeryüzüne gönderdiğinde “Haydi ne işin varsa gör” dememiş. Müdahalelerle, ikazlarla, irşadlarla, nasihatlarla, koyduğu ölçülerle düzeltmiş, ıslah etmiş ve hakiki bir mü'min olmaları için katında olan nimetleri bol bol ihsan etmiş.

İlahımız olarak kabul ettiğimiz Allah'ımıza hamdediyoruz ki, müslüman kullarının yemesine, içmesine, giyimine kuşamı­na,   hukukuna,   iktisadına,   düğününe,   nikâhına,  yatmasına, kalkmasına, gülmesine, ağlamasına, yürümesine, oturmasına ölçüler va'zetmiş, yasalar koymuş. Dininin nasıl yaşanacağını Resulünün ve ashabının hayatıyla kullarına göstermiş.

Melikimiz, Mâlikimiz olan Allah'ımıza hamdediyoruz ki, kullarına vahiy indirmiş. Cebrail aracılığı ile Resulüne gön­derdiği vahyini, kıyamet gününe kadar koruyacağını üzerine almış. Kullarını başka sistemlere, düzenlere muhtaç etmemiş. Ne var ne yok hepsini Kitabında zikretmiş.

Rabbimiz, İlahımız ve Melikimiz olan Allah'a yine hamdediyoruz ki, numune olarak, örnek olarak Resulü Hz. Muhammed'i göstermiş. Onu sevmeyi, kendisini sevmek yerine koymuş. Ona itaat etmeyi kendisine itaat edilmiş gibi kabul etmiş. Resulünün hevasından konuşmayacağım, konuşursa ancak vahiyle konuşacağını bildirerek, Resulüne güvenilmesini, itimat edilmesini bir bir açıklamıştır.

Annelerimizin şefkat ve merhametinden yüz kat fazla kullarına şefkat ve merhamet sahibi olan, şirkten başka bütün günahları affedeceğini açıklayan, can boğazda kaldığı müddet­çe yapılan tevbe ve istiğfarları kabul eden, hiç bir gözün gör­mediği, hiç bir kulağın duymadığı, hiç bir gönlün hissedemiyeceği cenneti müslüman kullarına hazırlayan Allah­'ımıza, Rabbimize, İlahımıza, Melikimize binlerce, onbinlerce, hamdediyoruz, şükrediyoruz, teşekkür ediyoruz.

Allah'ın selat-ü selamı Peygamberimizin üzerine olsun.

O Resul ki, Allah'tan aldığı her şeyi olduğu gibi ümmeti­ne açıklamıştır. Kur'an-ı Kerim'in nasıl yaşanacağını tüm ay­rıntılarıyla birlikte göstermiş. İnsanlara Kur'an'ı okumuş, oku­duğu ayetleri anlatmış, sonra toplumu her türlü kirlerden te­mizlemiştir.

O Peygamber ki,

Biz ümmetine çok yakındır, kendimizden bile bize daha yakındır.

Onun nesebi, sülâlesi, sıfatı, çıkışı ve girişi, doğruluğu ve emin oluşu bellidir.

Cahiliye zamanında doğduğu halde kendisine hiç bir za­rar isabet etmemiştir. Babası bellidir, anası bellidir, dedesi bellidir her şeyi bellidir.

O Peygamber ki,

Melek değildir, beşerdir. Bizler gibi yemek yemiş, su iç­miş, hastalanmış, evlenmiş, çocuk sahibi olmuş ve sonunda Hakka kavuşmuştur.

O Resule selat ve selam olsun ki,

Sıkıntıya uğramamız ona ağır gelir. Ümmetini sıkıntıya sokan ve onlara zor gelen şey, kendisine ağır gelir.

Ümmetini sıkıntıya sokacak, zamanla ümmetinin yüzünü kızartacak hiç bir şey yapmamıştır.

Onun şeriatının tamamı kolaydır. Zorluk, darlık yoktur.

Ümmetinin azab çekmesi şöyle dursun, zahmet çekmesi bile onu son derece müteessir eder...

O Resule selat ve selam olsun ki,

Ümmetinin hidayet üzere bulunmasını ister. Dünya ve ahiret faydasının bizlere ulaşmasına düşkündür.

Cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak her şeyi açıklamıştı.

Kelebeğin ateşe düşmesi gibi, ümmetinin ateşe (şirke-küfre) düşmemesi için bellerinden, ellerinden tutmuş, sözleriyle gerekli ikazı, ihtarı yapmıştır.

O Peygamber ki,

Mü'minlere çok merhametlidir. Alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.

Bu davanın, İslam davasını yüklenme şerefini ümmetine kazandırmak için Rabbinden büyük isteklerde bulunmuştur.

Allah'tan korkarak yaşayan muttakilere vaad olunan cennetin, ümmetinin payına düşmesi için yalvarmıştır.

O Peygambere selat-ü selam olsun ki,

Üstümüze titrer, üzerimize toz kondurmaz.

Ey Yüce Resul, sana binlerce selat ü selam olsun ki, bizi Sana, Seni bize bağlayan bir güç vardır. Bu güç Allah'tır, O'nun merhametidir. Bizimle senin aranı açmak isteyenler kar­şılarında Allah'ı bulacaklardır.

Sana layık bir ümmet olmanın çaba ve gayreti içerisin­deyiz. Senin nur yüzünü görmediğimiz halde, sana ve getirdiğin her şeye iman ediyoruz.

Ahirette, bizi havzının başından kovma. Şefaatim umarız, bizi mahrum eyleme. Selat ve selam sonsuza dek üzerine olsun. Abdullah Büyük[4]


[4] Mikdat Öccü, Kur’an’da Veli Ve Velayet, Suffe Yayınları, İstanbul, Ocak 1997: 10-13.