Konu Başlığı: Tahrif ve Tebdil Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 18 Şubat 2011, 17:58:23 Tahrif - Tebdil Tahrif 'Ha-Ra-Fe'den gelir. 'El-harf' bu fiilin masdandır; 'çevirmek, değiştirmek' demektir; 'an' harf-i ceri ile kullanıldığında, 'dönmek, çalışıp para kazanmak, anlamlarını da verir.(1) [85] 'El-harf isim olarak, harf, kenar, uç, anlamlarına gelir. 'Harf'üş-Şey" 'bir şeyin yanı, demektir. 'Geminin yanı, ucu; kılıcın yanı, ucu' denilir. Çoğulu, 'ehruf veya huruf’tur.(2)[86] Kur'an' da, “Allah'a bir harf üzerinde ibadet eden vardır (Hacc: 11) ayetinde 'harf Seyyid Kutup gibi bazı müfessirlerce 'bir yarın kenarındaymış gibi' şeklinde yorumlanmıştır. Burada, 'harfle hafr' anlamı kastedilmiş olsa gerektir. Müfessirlerin çoğunluğu ayete, 'bir yanından ibadet eden' şeklinde anlam vermişlerdir; ayetin devamı şöyledir: “Eğer kendisine bir iyilik dokunursa, onunla yatışır, eğer başına bir fitne gelirse yüz üstü dönüverir.” Burada, Allah'a gönülden değil de, 'ya Ahiret varsa, ya Allah varsa, gibi bir şüpheyle, bir çıkar umarak, dil ucuyla ibadet edildiği; ibadette sabit değil, gelici geçici olunduğu ve kâr-zarar hesapları içinde davranıldığı ifade olunmaktadır.(3) [87] Sözgelimi, böyleleri bir savaşta müslümanlar kazanıp, bol ganimet alsalar, 'keşki biz de savaşa katılsaydık' derler ve müslümanlara varıp, 'biz savaşa katılmadıysak da, size dua ettik, içimizden destekledik’ diye ganimetten pay umarlar. Ama, müslümanlar yenildiğinde, 'Muhammed çocuklara uydu; bizi dinlese, ya da müslümanlar bizimle beraber kalsaydılar, başlarına bu yenilgi gelmezdi' diye söylenirler. Bu ayete şöyle bir anlam vermek de yanlış olmayacaktır: 'Allah'a kıyıdan köşeden ibadet eden insanlar”, namaz kılıp, İslâm'ı ekonomik yönünden kabul etmeyenler, oruç tutup zekât vermeyenler, Allah'ın göklerdeki egemenliğine 'evet' deyip, yerdeki egemenliğini kabul etmeyenlerdir. Tahrif, 'tef'’îl babından masdardır. 'Bir şeyi uzatmak, sözgelimi, kalemi uzatmak, yani açmak sivriltmek, kelimeleri harf harf yapmak, yani gerçek anlamından çıkarıp, bir kaç anlama gelebilecek şekle sokmak' demektir. [88] Kur'an bu bağlamda, Ehl-i Kitab'ın 'Ki-tab'ı tahrif ettiğinden' sözeder: “Yahudilerden kelimeleri yerlerinden tahrif edenler vardır.” (Nisa: 46) “Kelimeleri yerlerinden tahrif ederler,, “eğer size bu verilirse alın” derler (Maide: 41);“Muhakkak içlerinde bir topluluk vardır ki, Allah'ın Kelâmını dinlerler, sonra da, onu akletmelerinin ardından tahrif ederler” (Bakara: 75). Bu ayetlerde tahrif olayının nasıl olduğu açıklanmaktadır; “kelimeleri yerlerinden değiştirmek”suretiyle: Dikkat edilirse bu bir tebdil değildir. Bu, ayetlerin gerçek anlamını, kelimelerle gerçekten kastedilen öteye beriye çekmek, yersiz anlamlar verip, anlamsız tevillerde bulunmak, kısaca kendi davalarının aksini belirten kelime ve ayetlerin anlamlarını değişik yollarla saptırmaktır. Aynı olay, hiç de eksiksiz olmamak şartıyla İslâm, ümmetinde de cereyan etmiştir. Çünkü, Kur'an'ın geçmiş ümmetlerden, özelikle İsrail Oğulları ve Hristiyanlar'dan sözeden ayetleri İslâm Ümmeti'ne bir bakıma kesin bir uyarıdır. Ama, hadis-i şerifte de belirtildiği gibi, “İslâm ümmeti de kendinden önce geçen ümmetlerin yürüdüğü yolda yürümüş, hattâ onların girdiği keler deliklerine bile girmiştir.” [89] Bu bağlamda, Fahr-i Razî, “zamanımızda bid'at ehli de fikirlerine karşı olan ayetlerde böyle yapıyorlar” demektedir. Her grup Kur’an'ı tahrif etmekle birbirini suçlamıştır; ama, nasıl Hristiyanlar ve İsrail Oğulları'nın ihtilâf ettikleri noktaları Allah Kur’an'la ve Hz. Peygamber'le aydınlattıysa, Müslüman ümmetin ihtilâf ettikleri konularda da Allah hükmünü verecektir. Bu konuda Kur'an'da çok sayıda ayet vardır. Tebdil, 'Be-De-Le' fiil kökünden, 'tef'îl' babında masdardır ve 'bir şeyi kaldırp, yerine başka bir şeyi koymak veya bir şeyin kendinde değişiklik yapmak' demektir.(6) [90] İkinci anlamda, yani, bir şeyin kendinde değişiklik yapmak ve aslını korumak anlamında tağyirle bir bakıma eş anlamlıdır; birinci anlamda ise, bir şeyi yerinden almak veya yok etmek suretiyle, yerine bir başka şeyi getirmektir. Kur'an'da, (Zulmedenler sözü kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler (Bakara: 59), “Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik” (A1-raf: 95); “Duyduktan sonra onu kim değiştirirse, günahı ancak onu değiştirenlerin üzerinedir” (Bakara: 181) gibi ayetlerde 'bir şeyin yerine bir başka şeyi getirip yerleştirmek' anlamı vardır; yalnız, son ayette ve aynı şekilde, “.Muhakkak ben dininizi değiştirmenizden, ya da yeryüzünde fesat çıkarmanızdan korkuyorum” (Ğafir: 26) ayetinde, dinin veya Allah'ın hükümlerini bir başka din veya hükümlerle değiştirilmesi kadar, bizzat o din ve hükümlerde değişiklik yapmak da kastedilmektedir. “Allah'ın kelâmını değiştirmek istiyorlar” (Feth: 15) ayetinde de aynı anlam vardır. “Onlar ki, Allah kötülüklerini iyiliklerle değiştirir” (Fürkan: 70) ayetinde, Allah'ın, tevbe edip salih amellerde bulunanların önceden işledikleri kötülükleri iptal edip veya bağışlayıp, iyiliklerini hesaba katacağı. belirtilmektedir. Tebdi'le ilgili olarak Kur'an'da geçen istibdal 'değiştirmek istemek, değiştirmeğe kalkışmak', bedel ise 'değiştirilenin yerine konan’, anlamlarına gelmektedir. [91] [85] B. Topaloğlu, H. Karaman, Yeni Kamus, HRF ma. [86] Müfredat, s: 114. [87] Seyyid Kutup, Fi Zilâl'ü-Kur'an, ç, B. Karlığa, E. Saraç, 1. H. Şengüler, Hikmet yay. c. 10, s: 211. [88] Müfredat, a.y. [89] Tirmizî, HN: 2271; Buhari, II 257. [90] Müfredat: 39. [91] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 87-89. |