> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk  (Okunma Sayısı 810 defa)
13 Şubat 2011, 15:50:18
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Şubat 2011, 15:50:18 »



Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk

 İnsanlar her ne kadar zgür irade sahibi sorumlu varlıklar olarak yaratılmışlarsa da hiç bir zaman yaratılışlarında öz olarak işlenmiş gerçeklerin dışına çıkamamışlardır. Bir tek fert ve onun eşinden türeyip nesiller oluşturan ve böylece dünyada yayılıp çoğalan insanlar, başlangıçta bir tek ümmet olarak varlık içeri­sindeki yerini almış iken, daha sonra farklı sebeplerle ayrılığa düşmüş, bir biri ile çeşitli mücadelelere girişmiştir. Bu husus aşağıdaki âyetlerde şu şekilde ifade edilmektedir:

"İnsanlık tek bir topluluk (ümmeten vahideten) idi. Sonra insanların aralanndaki ihtilafları çözmeleri için Allah müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdi ve onlarla beraber hakikati anlatan kitabı indirdi. Buna rağmen kendilerine gerçek deliller geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan dolayı onun hakkında ihtilafa düşenler bizzat bu vahyin verildiği aynı insanlardı. Ancak Allah, inananları kendi iradesiyle, üzerinde ihtilafa düş­tükleri hakikate sevk etti. Çünkü Allah isteyeni doğru yola ulaştırır."[330]

"İnsanlık tek bir topluluk (ümmeten vahideten) idi. Sonra ihtilafa düştü­ler. Rabbin tarafından onlara bir karar verilmemiş olsaydı, aynlığa düştükleri konuda aralarında (ki görüş ayrılıklarını çözümleyen) hüküm verilirdi."[331]

Bu âyetlerde geçen ümmet kelimesine müfessirlerin çoğun­luğu "din" anlamı vermiştir.[332] Ancak kanaatimize göre ümmet kelimesinin bu âyetlerdeki manası yalın halde "din" değildir. Burada ümmete yaratılış kanununa (fıtrata) bağlı ya da ilâhî bir şeriat üzere bulunan topluluk anlamı vermek kanaatimizce daha uygundur. Çünkü daha önce de belirttiğimiz üzere ümmet, "belirli bir şey (saye, zaman, mekan vb.) üzerinde bir araya gelen topluluktur." Kelimenin bu anlamı göz önüne alınacak olursa, söz konusu âyet daha iyi anlaşılabilir.

Üzerinde durduğumuz her iki âyette yer alan "tek bir üm­met" (ümmeten vahideten) ifadesi, dünya sahnesinde yerini alan insanlığın birliğini vurgulamaktadır. Onların birliğini sağla­yan, onları bir tek ümmet kılan şeyin ne olduğu, âyetlerden açıkça anlaşılmamaktadır.[333] Bu hususta müfessirler şu görüşleri ileri sürmüşlerdir:

1- İnsanlar, peygamberler gönderilmeye başlamadan önce Allah'ın üzerinde yarattığı yaratılış kanununa (fıtrata) bağlı tek bir ümmetti. Yani hepsi hak olan tek bir din üzere idiler.

Bu da Allah'a iman ve O'na teslim olma esasına dayanan fıtrî (doğal) bir dîn idi. İnsanlar, başlangıçtan Hz. Nuh'a kadar olan bu dönemde yaşamlarını, bozulmamış fıtratlarına göre devam ettirmişlerdi.[334]

2- Allah, Hz. Adem'i yarattığında ona hakkı vahyetmiş ve doğru yolu göstermişti. Onun torunları uzun bir süre O'nun yolunda gitmişler ve hepsi de bir ve aynı ümmete bağlı kalmış­lardı.

Bu görüşe göre insanlar başlangıçta Hz. Adem'e vahyolunan ilâhî bir şeriat üzere idiler.[335]

3- İnsanlar küfür ve bâtıl din üzere tek bir sınıf, tek bir üm­met idiler.[336]

4- Bazı müfessirlere göre âyet, onların tek bir ümmet oldu­ğunu söylüyor, ancak küfür üzerinde mi, iman üzerinde mi birleşmiş bir ümmet olduğundan söz etmiyor. Dolayısıyla bu konuda kesin hüküm verilemez.[337]

5- Peygamberlerin gönderilmesinden önce insanlar aklî ka­nunlara sarılma bakımından tek bir ümmettiler. Bu, kanunlarda yaratıcının varlığını ve sıfatlarını kabul edip O'na hizmet ve nimetlerine şükür ile meşgul olup; zulüm, yalan, cehalet vb. gibi aklen çirkin olan davranışlardan kaçınma esasına dayanmakta­dır. Kâdî Abdülcebbâr (405/1025) ve Ebû Müslim el-İsfahânî (503/1109) bu görüşü benimsemişlerdir.[338]

6- Tek ümmet, aynı cins veya sınıf demektir. Yani o in­sanlar hiç bir şeriat ve kanuna tabi değillerdi. Asıl olan ibaha devrinde yaşıyorlardı. İlahî hükümlerle yükümlü olmaktan uzak olmalan itibariyle bir "cins" idiler. Veya bir cevherden ve bîr babadan gelmiş bir sınıf idiler. Dolayısıyla aralarında ırk ve dil ayrılığı yoktu.[339]

Bu görüşlerin dışında daha bir çok görüş vardır. Ancak ko­nu uzayacağı için bunların geçtiği yerlere işaretle yetineceğiz.[340] Bu görüşleri savunanların her birinin kendilerine göre delilleri de vardır. Ancak Kur'an bununla ilgili açıkça bir işarette bulun­mamıştır. Dolayısıyla konu hakkında söylenenlerin kesin bir değere sahip olmadıklarını belirleyemeyiz. İlk dönem müfessirleri genelde insanların başlangıçta ilâhî bir şeriat üzere olduklarını kabul ederken, son dönem müfessirler ise, bu süreçte insanların fıtrî (tabiî) bir din ve yaratılış kanunlarına (fıtrata) göre yaşamlarını devam ettirdiklerini kabul etmektedirler.[341]

Her iki âyet birlikte değerlendirildiğinde şöyle bir sonuca varmak mümkündür. İnsanlar, yeryüzünde yaşamaya başladık­tan sonra bir süre doğuştan var olan fıtrî eğilimlerle toplumsal yapıyı devam ettirmişlerdir. Zira bu durum insanlar arasındaki uyumu sağlıyordu. Eğer insanlar fıtrî olan bu gerçekliği bozmasalardı, bütün insanların tabiî din üzere kalmaları mümkün olacaktı. Ancak Allah'ın kendilerine verdiği akıl, duyu vb. insanî özelliklerinden dolayı insanlar arasında hayata ve olaylara farklı bakışlar ortaya çıkmış, bunlar, insanın fıtratını yabancılaştırma eğilimi gösterdiği bir zaman da Allah duruma müdahale ederek doğru yaşam tarzını göstermiştir.[342]


[330] Bakara: 2/213.

[331] Yûnus: 10/19.

[332] Taberî, Câmi'u'l-beyân, II, 194; Reşîd Rızâ, Tefsîrü'l-menâr, II, 276.

[333] Muhammed Abduh, Reşîd Rızâ, Kur'an Okumaya Giriş (trc.Yusuf Aydın), İstanbul 1996, s. 89.

[334] Taberî, Câmi'u'l-beyân, 11,195; Alûsî, Rûhu'l-me'ânî, II, 152; Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, II, 744; Tabâtabâî, el-Mîzân, II, 113 vd., X, 29-30; Ateş, Süleyman, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, ty., 1, 357.

[335] Taberî, Câmi'u'l-beyân, II, 194; Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 355; Beyzâvî, Envârü't-tenzil, I, 311; Nesefî, Medârikü't-tenzîl, I, 311; Hâzin, Lübâbü't-te'vîl, I, 311; İbn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ân, I, 250; Ebu's-Suûd, İrşâdü'l-'aklı's-selîm, I, 214; Alûsî, Rûhu'l-me'ânî, I, 152; Mevdûdî, Tefhîmü'l-Kur'ân, I, 167.

[336] İbn Kuteybe, Te'vilü müşkili'l-Kur'ân, s. 445; Râğıb el-İsfahânî, Müfredat, s. 86; Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 355; Râzî, et-Tefsîrü'l-kebîr, VI, 13; Kurtubî, el-Câmi'li ahkâmi'l-Kur'ân, III, 31; Beyzâvî, Envârü't-tenzîl, I, 311; Nesefî, Medârikü't-tenzîl, I, 311; Hâzin, Lübâbü't-te'vîl, I, 311; İbn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ân, I, 250; Fîrûzâbâdî, Besâir, II, 79-80; Ebu's-suûd, irşâdü’l-`akli's-selîm, I, 214; Alûsî, Rûhu'l-me'ânî, II,152; Reşîd Rızâ, Tefsîrü'l-menâr, II, 277; Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, II, 745.

[337] Râzî, et-Tefsîrü'l-kebîr, VI, 13; Hâzin, Lübâbü’t-te'vil, I, 311; Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, II, 746-747; Ateş, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, I, 359.

[338] Râzî, et-Tefsîrü'l- kebîr, VI,13; Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, II, 748; Reşîd Rızâ, Tefsîrü'l-menâr, II, 278.

[339] Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, II, 747; Ateş, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, I, 358-359.

[340] Taberî, Câmi'u'l-beyân, II, 194-196; Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 355; Râzî, et-Tefsirü'l-kebîr, VI, II-15; Kurtubî, el-Cami'li ahkâmi'l-Kur'ân, III, 31; Hâzin, Lübâbut-te'vil, I, 311-312; Fîrûzâbâdî, Tenvîrü'l-mikbâs, I, 311; Reşîd Rızâ, Tefsirü'l-menâr, II, 276-283; Yıldırım, Zeki, "İhtilafın Menşei, Konusu ve Çeşitleri", Atatürk Üniv.İlahiyat Fak. Dergisi, Erzurum 2002, sayı: 16, s. 237-239.

[341] İnsanların tek ümmet olmalarının anlamının geniş bir değerlendirmesi ile ilgili olarak bkz. Kılıç, Sadık, Mitoloji Kitâb-ı Mukaddes ve Kur'an-ı Ke­rim, İzmir 1993, s. 216-237,

[342] Bkz. Çalışkan, Kur'an'da Din Kavramı, s. 161. Yrd. Doç. Dr. Hasan Keskin, Kur’an’da Ümmet Kavramı, Rağbet Yayınları: 78-82.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:35:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk rüya tabiri,Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk mekke canlı, Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk kabe canlı yayın, Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk Üç boyutlu kuran oku Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk kuran ı kerim, Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk peygamber kıssaları,Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Topluluk ilitam ders soruları, Tabiî Yaratılış Kanununa Bağlı Toplulukönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes