> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  Şuur
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şuur  (Okunma Sayısı 2218 defa)
07 Şubat 2011, 16:07:32
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Şubat 2011, 16:07:32 »



2- Şuur

 Hayvandan önemli farklarımızdan biri de şuurlu oluşumuzdur. Bu fark alelade bir derece farkı olmayıp önemli bir mâhiyet farkıdır. [78] İnsanoğlu eşya ve olayları, daha geniş bir ifadeyle hayatı yorumlarken, onunla ilişkide bulunurken o kadar geniş bir perspektif içinde hareket eder ki bunu hayvani bir içgüdü ile izah etmek mümkün değildir. Bu, olsa olsa insanî bir şuurun üstesinden gelebileceği geniş kapsam­lı bir faaliyettir. Şuurun net bir tanımının yapılamayışını M. Sekip Tunç buna bağlamaktadır. Şuur olmadan hiçbir şe­yin farkında olunamayacağını, hiçbir şeyin bilenemeyeceğini, herşeyin şuurla aydınlığa kavuştuğunu ifâde eden yazar, "şuurun tarif edilememesi buradan gelir" [79] diyor.

Bununla beraber birçok düşünür ve bilim adamı şuu­run pek çok, değişik tarif ve tavsifini de yapmıştır. Medikal Psikoloji isimli eserinde şuuru, "şahsın dış dünyayı kendi ruhsal, bedensel, algılayıcı davranış ve hallerini tanımasını sağlayan mental faaliyetler ve birleşimlere imkân veren uya­nıklık halidir" şeklinde tanımlayan Adasal, şöyle devam edi­yor:

"Çevremiz ve kendi vücudumuzdan gelen ve her an deği­şici vasıfta olan bütün uyarıları, gerekli bütünleme basamaklarından geçirecek kavramamız, gerek çevremiz ve ge­rekse kendimizden haberli olmamız için yeterli derecede uyanıklık (vigilance) halinde olmamız gerekir. İşte psikiyat­ride şuur olarak bu uyanıklık fonksiyonu kabul edilmekte­dir." [80]

Ömer Mart'a göre "Şuur, zihnî hayatın,

a) Farkında olmaklık,

b) Nöronsal alımın merkezî etkisi,

c) Bir ruhsal hali yaşama yeteneği,

d) Dimağ etkinliğinin öznel (enfüsî) tarafı,

e) Çevreye kıyasla "ben" diye muhtelif şekillerde karakterize edilen ayırdedici bir özelliğidir. Yahut şuur, ferdin belirli, herhangi bir andaki ruhsal yaşayışının tümüdür. Veyahut şuur, ferdin kendi dışındaki varlıkları tanıma ve onlara etki­de bulunma yeteneğidir. Kısaca şuur, zihnin kendi ruhsal hallerini vasıtasız olarak tanıması, bilmesidir." [81]

Şuuru, "idrâkin idrâki" olarak tanımlayanlar da var­dır. [82] Sabri Özbaydar şuurluluğu, kendimizde olan şeylerin farkına varma, şeklinde açıklıyor. [83] Bu bilgilerden anlıyo­ruz ki insanın kendisi ve çevresinden haberdâr olması, kendi varlığı ile diğer varlıkları ayırdedebilmesi şuur sayesinde ol­maktadır. İnsan keza geçmişi, hâli ve geleceği ile ancak şuur sayesinde bağlantı kurabilmektedir. "Bilinçlilik, bir kimseye ne yaptığını bilme, doğru olanı seçme, anlama yetisi ve­rir."

Bilinci insanın benliği olarak açıklayan W. James onu üç bölüme ayırmaktadır:

Fiziksel, sosyal ve ruhsal benlik. [84] Şuur tabakalarından bahseden M. Sekip Tunç, konuyu bir sahne benzetmesiyle açıklamaya çalışıyor. Ona göre şuur sahnenin görünen aydınlık kısmından ibaret değildir. Nasıl ki sahnenin bir de kulisi varsa şuurun da alt şuur veya şuur altı diyebileceğimiz bir kısmı vardır. Ve nasıl ki aktörler sahneye kulisten intikal ederlerse, şuur sahnesine çıkmak isteyen fikir ve hatıralar da şuur altından intikal ederler. Yani şuur altı şuura çıkabilecek bir hafızanın yatağı duru­mundadır. [85]  Şuurun bir başka tabakası  "şuur dışı"dır. Tunç'a göre "bu tabadan haberdan değiliz. Burada şuurdan kovulmuş cinsî heyecanlar, aşağılık duyguları ve atavik inançlar yaşar. Bunlar şuura ancak rüyalarda, ruh hastalık­larında çıkar, ayrıca lapsüs denilen dil ve hareket sürçmele­rine sebep olurlar." [86]

Ornstein, her insanın, biri rasyonel ve doğrusal, diğeri de se’gisel olmak üzere iki temel bilinç biçimine sahip oldu­ğunu ileri sürüyor; "En büyük yaratıcı başarılarımız, bu iki bilinç biçiminin birbirini tamamlayıcı bir biçimde işleyişi so­nucunda ortaya çıkan ürünlerdir. Sezgisel bilgimiz, bilimsel anlamda hiçbir zaman apaçık, kesin değildir. Bilimsel anla­yışın tam olmaya başlaması, ancak zihnin (intelleci), sezgi­sel sıçrayışları özel bir işleme tabi'tutmaya, sezgisel olanı işlemsel ve işlevsel bilgiye "dönüştürmeye" ve açıklamaya başlayabildiğinde olur" [87] diyor.

"Tepkiler ve içgüdüler dışında kazanılmış bütün davra­nış şekillerinde az çok rol oynayan şuur hareketleridir. Bu hareketlere şuur reaksiyonları yahut şuur fiilleri (acte de la coneccience) denir. Şuur, bu aksiyonlar vasıtasıyla görü­nür." [88]

Şuur olaylarının başlıcaları şunlardır:

1- Benlik ve şahsiyet,

2- Bilgi,

3- Kendi eksikliğinin farkına varma ve mükemmelleşme arzusu,

4- Objeleştirme,

5- Realiteyi aşma,

6- Soyutlama, sonsuzluk fikri, cevher ara­ma,

7- Mekân ve zaman kavramı,

8- İman. " [89]

Şuur için birçok tâbirin kullanıldığını biliyoruz. Bu cümleden olarak, "Bilme, hissetme, genel mânâda şuur dendiği gibi, düşünen şuur, düşünce, düşüncenin katlanışı, zekânın katlanışı, zekânın eşyayı terkedişi, idrâkin idrâki, bilmenin bilinmesi, objenin sübjektifi eşmesi, süjenin objeye yayılması, var olma irâdesi, zaruretin hürriyete dönüşmesi veya hürriyetin zarureti yok etmesi, içgüdünün zekâya ka­vuşması ve kendinin farkına varması (Bergson'da şuurun derinleşmesi olan sezgi bu mânâda alınır.), şuuru anlatan tabirlerdir." [90] Sezen, idrâk, hayal, hafıza, "akıl, mantık, dü­şünme, zekâ, bilgi, irâde, benlik, şahsiyet, vicdan, hürriyet gibi kavramları "şuur ananın evlatları" olarak niteliyor, bun­ların hiçbirinin şuurun bütünü olamayacağını vurguluyor. [91]

Şuur bir seçme olayıdır. Şuur olmasa seçme de olmazdı. Vakıa içgüdülerle de bir şeyler seçilir ama bunlar otomatik seçmelerdir. Hiçbir zaman maksatlı ve gayeli değildir. [92] Bu seçme işi daha duyularda başlar ve bunu ihtiyaç ve arzular yönetir. Demek oluyor ki, seçilen herşey kendisinde bir hü­küm de taşımaktadır. [93] Öyleyse her şuur halinde bir hü­küm vardır. Sonuç ise "Şuurlaşmak, hükümlere sahip ol­mak, düşünce ve fikirlere yükselme imkânını kazanmak de­mektir." [94]

Şuur bir intibakın da ifadesidir. O sadece görünenlere değil, görünmeyene de intibak eder. Mustafa Sekip Tunç, "Dinî inançlar böyle bir intibakın mahsulüdür" [95] diyor.

Arvasî'ye göre "Biz, yalnız varı idrâk etmeye istidatlı olarak doğmayız, idrâkimizi de idrâk etmeye istidatlı doğarız. Zekâ bu istidadın derecesidir.” [96] İnşanın kendisini idrâk etmesi, iç gözlem, içe dönme ile olur. İnsan, kendisini ancak bu yolla keşfedebilir; kendi gerçeğini anlar. Bu ise ka­pıların açılması anlamına gelir. Descartes'in "Düşünüyorum, o halde varım" ifadesi kendi kendisinin idrâki anlamına ge­lir.

Ahlâkî davranışlarımız şuurlu ve zarurî olan bir mükemmelleşme arzu ve irâdemizin eseridir. Bu itibarla şuurumuzdan kurtulmadıkça mükemmelleşme arzumuzdan, dola­yısıyla sorumluluktan kurtulmamız mümkün değildir. [97] Başka bir ifâde ile, mükemmelleşme arzusu ve sorumluluk hissetmemiz bizdeki şuurun işaretidir.

İslâm Dini ilk iş olarak insanın şuurlanması ile işe baş­lamıştır. "İlk inen, yüce Allah'ın buyruğuna bakılınca bu du­rum açıkça göze batar." [98] el-Akkad, "insanları kötülükten alıkoymak için, iyilik ve kötülük kavramının şuurunu ka­zandırmak gerekmektedir" diyor ve ilâve ediyor:

"İşte bu metod, İslâmî emirlerle kâimdir. Cemiyette ahlâkî kurallar bu şuura ulaşmadıkça ideal bir ahlâkın doğacağına inananıayız." [99]

Hüseyin Atay'a göre "Asıl olan, insanda gerçeği arama şuurunun uyanması ve insanın ondan sorumlu olduğunu bilmesidir. İnsanda bu şuur meydana gelince, gerçeği aramada da, ilmî metodu uygulamada da şuuru ve sorumluluğu mev­cut olur." [100]                                           .    .

Kur'ân, insanda daima uyanık ve sağlıklı bir şuurun varlığını esas almıştır. Bu itibarla şuurun sukutu demek olan her türlü sarhoşluğu yasaklamış, insan aklını muhafaza altına almıştır. Muhammed Kutup, "İslâm ise ruhî duyarlılığın devamlı olmasını, kalmasını ister. Onun hiçbir an kararmasını istemez" [101] derken her halde bu devamlı şuur haline işaret etmektedir.


[78] Yümni Sezen, Tarihi Maddeciliğin Tahlil ve Tenkidi, İstanbul 1984, s. 258.

[79] M. Sekip Tunç, Psikoloji Dersleri, s. 10.

[80] Rasim Adasal, Medikal Psikoloji, İstanbul 1977, s. 739.

[81] Ömer Mart, Eğitim Psikolojisi, İstanbul 1960, s. 2.

[82] S. Ahmed Arvasî, İnsan ve İnsan Ötesi, İstanbul 1988, s. 101.

[83] Sabri Özbaydar, Psikoloji Ders Kitabı, İstanbul 1970, s. 18.) Nedâ Armaner, Din Psikolojisine Giriş, Ankara 1980, c. I, s. 119.

[84] Armaner, a.g.e., c. I, s. 117.

[85] M. Sekip Tunç, Psikoloji Dersleri, s. 13.

[86] Tunç, a.g.e., s. 13.

[87] Robert E. Ornstein, Yeni Bir Psikoloji, çev: Erol Göka - Feray Işık, İstanbul 1990, s. 26.

[88] Tunç, a.g.e-, s. 10.

[89] Yümni Sezen, Tarihi Maddeciliğin Tahlil ve Tenkidi, s. 257.

[90] Sezen, a.g.e., s. 258, 259.

[91] bk. Sezen, a.g.e., s. 259.

[92] Tunç, Psikoloji Dersleri, s. 11.

[93] Tunç, a.g.e., s. 11.

[94] Tunç, a.g.e., s. 12.

[95] Tunç, a.g.e., s. 11.

[96] S. Ahmed Arvasi, İnsan ve İnsan Ötesi, s. 23.

[97] Arvasi, a.g.e., s. 103.

[98] Osman Zümrüt, İslâmda Kamuoyu Oluşumu, Ankara 1977, s. 252.

[99] Abbas Mahmud el-Akkad, Kur'ân Felsefesi, çev: Ahmed Demirci, Ankara, ts., s. 80.

[100] Hüseyin Atay, Kur'ânda Bilgi Teorisi, İstanbul 1982, s. 40.

[101] Muhammed Kutup, İslâm Terbiye Metodu, s. 62.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şuur
« Posted on: 28 Nisan 2024, 05:44:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şuur rüya tabiri, Şuur mekke canlı, Şuur kabe canlı yayın, Şuur Üç boyutlu kuran oku Şuur kuran ı kerim, Şuur peygamber kıssaları, Şuur ilitam ders soruları, Şuurönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes