> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Sünnetullahın Konusu 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnetullahın Konusu 2  (Okunma Sayısı 921 defa)
22 Mart 2011, 00:09:27
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Mart 2011, 00:09:27 »



SÜNNETULLAHIN KONUSU 2

a2- Tarihsel Arka-Plan: İnsanlık Tarihi:

Kur'an, geçmiş dönem olaylarıyla ilgili pek çok örneğe yer vermekte ve bunu yaparken şaşmaz hedefine yönelik muhtelif fonksiyonlar icra etmektedir. Tarihin belli bir diliminde cereyan etmiş bu olayları sahneye koyarken Kur'an ya işlenen konuyu örneklendirmekte, ya inananlara içinde bulundukları durumun tarihte yaşanan benzerlerini ha­tırlatarak, onları teselli veya teşvik etmekte, ya çok temel bir ahlâk sorununa işaret etmekte, ya da başka bir amaç güt­mektedir. Ama onun gayesi hiç bir seferinde salt hikayecilik edebiyat veya kuru bir olayın nakledilmesi olarak de­ğerlendirilemez.

Nitekim onun kıssaları seçişi ve sunuşu aktüel duruma o denli uygundu ki, herhangi bir kıssanın anlatıldığı dönemi tespit ettiğimiz takdirde, anlatılan kıssadan hareketle içinde bulunulan durum hakkında fikir sahibi olabiliriz. Kur'an'ın indiği dönemdeki olaylar, Kur'an metninin biçim almasında bu denli etkin olmuştur. Bu durum Kur'an'ın hayatla içice oluşunun bir sonucuydu kuşkusuz. Bu arada Kur'an'da an­latılan kıssalarla Hz. Peygamber ve çağdaşlarının durumları arasındaki böylesi bir benzerlikten hareketle; hemen aktüel duruma uygun bir hikaye yakıştırıldığını veya Kitab-ı Mu­kaddes kıssalarında yapılan bazı uyarlamalarla bu paralelli­ğin sağlandığını söylemek kanımızca insafsızca bîr yargı olur [75].

Kur'an'ın indiği muhitte halk arasında dolaşan pek çok efsane vardı. Bunların belki bir bölümü tarihsel gerçekliği olmayan efsanelerdi, ama bunların azımsanamayacak bir bölümünü de gerçek tarihsel şahsiyetlerin rol oynadığı se­naryolar teşkil etmekteydi. Bu ikinci türün kaynaklığını büyük ölçüde ehl-i kitabın deruhte ettiği söylenebilir. Kitâb-ı Mukaddes metninde yer alan tarihsel anlatımların, beşerî katkılarla süslenen ve olağanüstü kılınan son şekillerini, Kur'an'ın ilk hitap çevresinin tarih edebiyatını yansıtan isrâ'iliyyât [76] ürünlerinde bulmak mümkündür. Bunun yanısıra Araplar doğal olarak, kendi tarihleri ('Âd, Semûd, Sebe’, Medyen ve Luqmân kıssaları) hakkında da malumat sahibiydiler [77].

İşte Kur'an işlediği tarihsel örnekleri bu malzeme arasın­dan seçmiştir. Bunun sebebi, muhataba ders verirken konu­yu onun bildiği olaylarla örneklendirmenin daha etkili ola­cağı gerçeğidir. Bu eğitsel gerçeği görmezlikten gelip, Kur'­an kıssalarını cahilî kültürün bir ürünü olarak göstermeye çalışmak dürüst bir tutum olmasa gerektir.[78] Kaldı ki, biz Kur'an'ın bazı olayları işlerken, temel sapma niteliğindeki beşerî katkıları tasfiye etme amacıyla, geleneksel tarihe ay­kırı malumata da yer verdiğini biliyoruz. [79] Ama Kur'an'ın iş­lediği tarihsel olayların hiç birisi cahiliyye Arabı'nın yaban­cısı değildi. En eski Arap kabileleri olan Ad ve Semud hak­kında bile, doğru ya da yanlış bilgi sahibi idiler [80] ilk muha­taplarının bu tarih kültürüne Kur'an da işaret etmektedir [81].

Onlara kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud mil­letlerinin, İbrahim kavminin, Medyen ve alt üst olmuş şehirler halkının haberi gelmedi mi?[82]

Cahiliyye Arapları'nın tarih kültürünü açıkça yansıtan bu tür ifadelerin yanısıra, Hz. Peygamber'in karşıtlarının Kur'­an'da anlatılanlara itiraz ederken kullandıkları "öncekilerin efsaneleri" (esâtîru'l-evvelîn) [83] sözü ve Hz. Peygamber'den mucize isterken, önceki peygamberlerin gösterdiklerine benzer mucizeler getirmesini talep etmeleri [84] de onların tarih kültürünü yansıtmaktadır.

Kur'an'ın ele aldığı tarihsel olayların coğrafî çerçevesini kuzeyde Mısır, Şam, Irak; güneyde Yemen'e kadar bütün Arap yarımadası olarak belirleyebiliriz. [85] Büyük ölçüde pey­gamberlerin serüvenlerinden oluşan Kur'an kıssalarının bu çerçeveyle sınırlı kalmış olmasını, bütün peygamberlerin bu bölgeye gönderildiği şeklinde yorumlamak büyük bir yan­lışlık olur. Bunun belki de tek sebebi, ilk hitap çevresinin tarih kültürünün baz alınmış olmasıdır. Nitekim Kur'an, tari­hin kendi anlattıklarından ibaret olmadığını açıkça ifade eder. [86]

Tarihte kalmış olaylardan söz açarken Kur'an'da hâkim olan üslûp, onları yok eden sebepleri hatırlatmak ve muha­tabın ona göre kendisini kontrol etmesini sağlamak amacına matuftur. Bunu yaparken Kur'an âdeta tarihin, bütün uyarılara rağmen; fitne, bozgunculuk ve zulümde ısrar eden toplumların örnekleriyle dolu olduğunu gözler önüne ser­mektedir. İnsanlık tarihinin, insanların basiretsizliğinin yol açtığı acı manzaralarla dolu olması, Kur'an’ın yine aynı çık­maza girmiş olan insanlara tarih şuurunu vermesi için yeterli bir sebep teşkil ediyordu. Kur'an, bunun için özellikle, haki­kati yakalama ve ilâhî hedefe doğru yürüme konusunda en şanslı durumda bulunan peygamberi toplumları seçmiştir. Bunun sebebi, ilk hitap çevresinin de bir peygamberle karşı karşıya bulunmasıdır. Bu itibarla Kur'an'da yer verilen tarih­sel malumat bir bakıma peygamberler tarihidir.

“Peygamberlerin önemlilerinin geliş sırası A'râf ve Hûd surelerinden çıkarılacağı gibi şöyledir -ki bu sûreler, özellikle gelişmiş ve düzenli bir üslubu olan Hûd sûresi, peygamberlerin hikayelerini sistemli bir şekilde vermek­tedir: Nuh, Hûd, Salih, İbrahim (Lût ile çağdaş), Şu'ayb (Lût ve İbrahim'den pek az sonra geldiği anlaşılmaktadır [87] Musa ve İsa (aleyhimusselâm)- [88].

Kur'an'da kavmiyle mücadelesine yer verilen ilk pey­gamber olarak karşımıza çıkan Nuh, tek Allah'a kulluk çağrısı karşısında ilk tepkiyi toplumun önde gelenlerinden alı­yordu. Onların Nuh'a karşı koyarken öne sürdükleri gerek­çeler, Kur'an'daki diğer örneklere benzemesi bakımından oldukça ilginçtir:

Senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Daha başlangıçta, sana bizim ayak takımı dışında uyan olmadığını görüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüz de yoktur, dediler.[89] Tarihsel seyri takip ettiğimizde Nuh'tan sonra sıra, en es­ki Arap kavmi olarak bilinen Ad'a gelir. Hud peygamberin kavmi Kur'an'da 'âd el-ûlâ (ilk Ad) [90] ve 'âd-irem [91] olarak zikredilir. Kur'an'ın anlatışında Ad kavminin en belirgin özelliği olarak, oldukça güçlü ve gücünün fazlasıyla farkında bir millet olması göze çarpar [92]. Kendi içlerinden birinin Allah'a kul olmaya ve onun dışındaki tanrıları terketmeye çağrısı karşısında Ad kavminin tepkisi de Nuh kavminden farklı olmamıştı. [93] Onların en önemli gerekçeleri ise sahip oldukları güç idi. [94]  Kur'an, sonuçta Hud'un uyarılarının on­ları bu sarhoşluktan uyandıramadığını ifade eder [95].

Kur'an'da Ad'den sonra gelen Arap kavmi Semud'dur. Semud'dan bahseden en eski belgeler MÖ. VIII. yüzyıla ait Asur kitabeleridir [96]. Bu belgelerden anlaşıldığına göre MÖ. birinci binin başlarında tarih sahnesine çıkmışlardır. [97] Arap­ça kaynaklar genelde Semud'un Hicaz-Şam arasında Hicr'den başlayıp, Vâdî'l-Qurâ'ya kadar uzanan bölgede yaşa­dıklarını kabul ederler. [98] Semud'un yaşamış olduğu bölge ile ilgili Kur'an'daki tek ip ucu ise, burasının kayalık bir vadi oluşudur (ashâbu'l-hicr) [99]

Gerek Kur'an ifadelerinden [100] gerekse Semud'dan söz eden yazıtlardan [101] onların da güçlü bir teknoloji ve ileri bir refah düzeyine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Ancak, öyle anlaşılıyor ki Semud toplumunun içinde bulunduğu lüks hayatı, onları Allah'tan uzaklaştırmış ve azgın bir toplum hali­ne getirmiştir. Ülkede bir kesim lüks içinde yaşarken, diğer bir kesimin sefalet çektiğini Kur'an'dan anlıyoruz. [102] Kur'an, Salih peygamberin bozguncu takımın propagandalarına kar­şı halkı bilinçlendirme çabalarından söz etmektedir. Ancak sonuçta Salih peygamberin de toplumu ıslah etmeye güç yetiremediği anlaşılıyor. [103]

Tarihsel seyri takibe devam ettiğimizde Salih'ten sonraki dönemlerde İbrahim ve Lut ile karşılaşmaktayız. Kur'an, Hz. İbrahim'in putperest kavmiyle mücadelesinden söz et­mekle birlikte, onların durumlarına yer vermez. Lut ise Kur’an'da, İbrahim'e inanan bir mü'min olarak belirmektedir. [104] Kur'an'da ne İbrahim'in ne de Lut'un kavmi için bir isim tas­rih edilir. Ancak Kitâb-ı Mukaddes'te Sodom'un helâkiyle il­gili olarak geçen mahpeka (ibr.)'nın, Kur'an'da "altüst olmuş şehirler" anlamında kullanılan el-mu'tefikât'a tekabül ettiği düşünülürse, Lut'un kavminin meşhur Sodom olduğu söyle­nebilir. [105] Müfessirler de Lut'un Sodom'a gönderildiğini ka­bul ederler. [106]

Kur'an Sodom halkının içinde bulunduğu durumla ilgili en belirgin özellik olarak cinsel sapıklığın son derece yaygın oluşunu zikreder. [107] Bu salgın o kadar yaygınlık kazanmış ol­malı ki, onlar işi yoldan geçenlere bile saldırma noktasına kadar getirmişlerdi [108]. Lut peygamberin çabaları fayda verme­diği gibi, onunla alay ettiklerini ve onu sürgüne yeltendikleri­ni anlıyoruz . [109] Sodom'un sonu da diğerleri gibi oldu. [110]

Kur'an'ın önemle üzerinde durduğu eski toplumlardan birisi de Medyen'dir. Medyenlilerin yaşadıkları dönem hak­kında çok görüş vardır. Ancak, Kur'an'ın ifadesinden onla­rın, Lut'dan hemen sonraki dönemlerde boy gösterdikleri anlaşılmaktadır. [111] Şuayb'ın yaşadığı tarih ise kapalıdır. Fakat Musa Mısır'dan kaçıp Medyen'e sığındığında kendisini hima­ye eden şahıs [112] müfessirlerin dedikleri gibi Şuayb ise [113] bu tarihi tahmin etmek daha da kolaylaşır.

Batlamyus, Medyenliler (Modiana)in Kızıldeniz sahille­rinde yaşadıklarını söylemektedir. [114] Coğrafyacılar Medyen'i Tebuk'tan altı günlük mesafede bir sahil şehri olarak tarif ederler. Meyden, Eyle'den Medine'ye doğru uzanan Hac yolu üzerinde ikinci konak yeri idi. [115] Kuzeyi güneye bağlayan yol üzerinde bulunması Medyen'e önemli bir ticarî konum bağışlıyordu. Şuayb'ın çağrısında ticaret ahlâkının ağırlıklı yerinden, Medyen halkının her türlü ticarî hilekarlığı yapmakta olduğunu anlıyoruz .[116] Kur'an'ın anlatımından çıkarı­labilecek bir diğer nokta da, Şuayb...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnetullahın Konusu 2
« Posted on: 24 Nisan 2024, 18:50:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnetullahın Konusu 2 rüya tabiri,Sünnetullahın Konusu 2 mekke canlı, Sünnetullahın Konusu 2 kabe canlı yayın, Sünnetullahın Konusu 2 Üç boyutlu kuran oku Sünnetullahın Konusu 2 kuran ı kerim, Sünnetullahın Konusu 2 peygamber kıssaları,Sünnetullahın Konusu 2 ilitam ders soruları, Sünnetullahın Konusu 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes