> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Sözlükte ve Tarihte Mele
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sözlükte ve Tarihte Mele  (Okunma Sayısı 861 defa)
07 Mayıs 2011, 23:21:08
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Mayıs 2011, 23:21:08 »



SÖZLÜKTE VE TARİHTE MELE'

Yüce Allah, toplum içindeki ihtiyaçların karşılanabilmesi için, o toplumu meydana getiren insanları değişik kabiliyetlerde yaratmıştır. Böylece bir toplum içinde aynı kabiliyetteki fertler bir araya gelerek bir takım mesleki gruplar meydana getirmişlerdir. Bu gruplardan her biri, kendi sahasındaki kabiliyetlerini, uzun zaman alan eğitim ve tecrübelerle arttırmış, o işi diğerlerinden daha güzel yaparak, o mesleğin adamı olmaya hak kazanmıştır.

Bir insanın herhangi bir meslekteki başarısı, kendisini bütün ihtiyaçlarını karşılamak için, başkalarına muhtaç olmaktan kurtaramaz. Bu yüzde bir hizmet ya da madde karşılığında muhtaç olduğu şeyi başkalarından almaya mecburdur. Bu sebeple toplumdaki bütün fertler böyle bir alış verişe katılmak zorundadır.

İnsanların bekası için şart olan bu hizmet alış verişinin düzenli bir şekilde devam etmesi de; aklın disiplini altına alınıp adaletle yürütülmesine bağlıdır. İşte cemiyet içinde diğer mesleklerde olduğu gibi; toplumda cereyan etmesi gereken bu hizmetlerin yönetiminde de kabiliyetli, çoğunluk tarafından takdir edilen ve hürmet gören, sözü dinlenen, isabetli görüşleriyle topluma yön veren kimseler daima var olagelmiştir. Toplum olarak yaşamak zorunda olan insanları, bu mecburiyetin dışında düşünmenin imkanı yoktur. Çünkü beşeri ilişkilerin bir grup tarafından oluşturulacak bir sisteme göre yönetilmesi gerekmektedir. Bu ilişkilerin tesadüflere ya da herkesin kendi anlayışına terk edilmesi ise anarşiyi doğurur. Zira insanoğlu melek olmadığı için, aralarında hakkına razı olmayıp üzerine düşeni de yapmaya yanaşmayan, kötü niyetli ve asalak birçok kimselerin mevcut olduğunu kabul etmek gerekir. Öyleyse en kötü sistemin bile sistemsizlikten iyi olduğu kabul edilmelidir.

Tarih boyunca bu konuda liyakati olan veya olduğunu iddia edip akla değer vermeksizin beşeri zaaflarına göre hareket eden kimseler, daima toplumların başına geçip bu işleri yürütmüşlerdir.

Ancak Allah Teala bu idarî liyakati devamlı olarak belli bir sınıfa, kabileye ya da aileye vermemiştir. Çoğu zaman idarî işleri çok iyi yöneten bir babanın çocukları, eksik bir öğretim ve eğitim sonucu, bu konuda başarılı olamıyor. Buna rağmen, baş olma, makam sahibi olma hırsı ile idare etme hakkını kendilerinde zorla tutmaya çalışan bazı aile ve sınıflar tarih boyunca toplumlara tahakküm edip zulmetmişlerdir. Böylece bu hakim sınıf, toplum yararına iş yapacakları yerde, kendi süfli arzularını tatmin ve hakkı olduğundan fazla bir takım menfaatler celp etme yoluna gitmiştir. Bunun sonucu olarak da insanlar arasında âdil bir şekilde devam etmesi gereken hizmet alış verişi sık sık bozulmuş, yerine zulüm hakim olmuştur.

İşte böyle anlarda toplumu ıslah edip insanoğlunu tekrar; iblisi kıskandıran, melekleri de imrendiren mertebeye yükseltmek için peygamberler göndermenin sünnetullahın gereği olduğunu da Kur'an'dan öğreniyoruz. Beşerî kelamda, "tarih tekerrürden ibarettir" sözü ile ifadesini bulan, sünnetullahın tebdil ve tahvil kabul etmeyişinden[3] hareketle, istikbaldeki tehlikeleri bize maziden aktaran kıssaları okuduğumuzda; insanlık tarihine yön veren olayların "resul, mele', ve du'afa" terimleri ile ifade edilen kimseler etrafında oluştuklarını görürüz. Şu halde milletlerin kaderlerinde büyük rolü olan bu terimlerin tarih sosyolojisi açısından önemi çok olan manalar taşıması gerekir.

"resul" kelimesinin ifade ettiği anlam bilinmektedir. Ancak peygamberin olmadığı yer ve zamanlarda, onların getirmiş olduğu esasların ve bu esaslara göre toplumu ıslah etmeye çalışanların aynı fonksiyonu icra ettiğini de kaydetmek gerekir.

"Du'afâ", ayetlerden anlaşıldığına göre, toplumun ileri gelenlerine uyan halk tabakası, tebaa manasına gelmektedir[4]. Ayrıca konu işlendikçe terimdeki bu mana daha da açıklık kazanacaktır.

"Mele"' terimi ise, peygamberin tebliğlerini konu edinen kıssaların akışında; daima peygamberlerin karşısında yer alan ve o günün şartlarına göre hakimiyeti ellerinde bulunduran bir grup olarak görünmektedir. Bazı âyetlerde, peygamberlere karşı çıkmada öncülük edip kavimlerini de arkalarından sürükleyen bu mele' gurubunun "bolluk ve bereketten şımarıp refaha dalarak azmış"[5], manasında "mütref kelimesiyle de isimlendirilmiş olduğunu görüyoruz.[6] Dolayısıyla bu giriş bölümünde "mele"' kelimesinin lügati, ıstılahı manaları ile İslam'dan önce Arabistan'a komşu ülkelere hakim olan sınıfların oluşmasını, imtiyazlarını ve halkla olan ilişkilerini incelemeyi uygun gördük.[7]

 A- Sözlükte Mele':
 
"Mele" kelimesi, "me le e" fiilinden türeyen müfret bir isimdir. Bu fiil, doldurmak, dolmak, bir kimseye yardım etmek, kurulan yayı iyice germek, zengin olmak ve çok yemekten dolayı mide fesadına uğramak[8] manalarına gelmektedir. Bunlarla ilgili olarak "mele"' kelimesi şu manalarda kullanılmıştır:

Toplumun reisleri, idarecileri[9], eşrafı[10], ileri gelenleri, büyükleri[11], fikir danışılan, görüşleri alınan kimseleri[12]. Toplum piramidinin üstünde bulunan bu tabaka halkın gözlerini şan, şeref ve azametle doldurdukları[13] ve ihtiyacı hissedilen şeyleri kendilerinde bulunduklarından bu ismi almışlardır[14]

Cemaat[15].

İstişare etmek, danışmak[16].

Hırs, zan ve şüphe.

Huy ve ahlak[17].

Peygamber efendimiz s.a.v. bu kelimeyi birinci maddede gösterilen manalarda şöyle kullanılmıştır: Bir gün Peygamberimiz secdede iken Ukbe b.Ebi Mu'ayt (2/624) mübarek sırtına bir devenin sakatatını koymuştu. Kızı Fatıma (11/637) r.a.'ın yardımı ile ayağa kalkınca: "-Allahım: Kureyş mele' (eşraf ve idareciler)ini sana havale ederim, Allahım: Ebu Cehil b Hişam (2/624), Utbe b. Rabi'a (2/624), Şeybe b. Rabi'a (2/624), Ukbe b. Ebi Mu'ayt (2/624),   Ümeyye b. Halef (2/624)'i sana havale ederim"[18] diye beddua etti.

Yine bu kelimeyi aynı manada Peygamberimiz s.a.v. şöyle bir vesile ile kullanılmıştır:

Bedir Savaşından muzaffer dönen müslümanlar Medine'ye vardıklarında coşkun bir şenlikle karşılanmış ve hararetle tebrik edilmişlerdi. Gazilerden Seleme b. Selame (34/654) başarılarını küçümseyen bir ifade ile şöyle der: "-Bizi niçin böylesine coşkulu bir şekilde tebrik ediyorlar? Halbuki biz sıradan bir takım aciz ve yaşlı kimseleri öldürdük" Peygamberimiz bunu duyunca tebessüm ederek: "-Ey kardeşimin oğlu, onlar mele( eşraf ve idareciler)dir"[19]

El-En'am Suresi, 6/52. Ayetin nüzul sebebini açıklama sadedinde Abdullah b. Mes'ûd (32/653) un söyle dediği rivayet edilir:  "Bir gün  Kureyş'in  mele'i, yanında Habbâb (37/657), Süheyb (38/659), Bilal (20/640), Ammar (37/657) bulunduğu halde Hz. Peygamber s.a.v.'e uğramış ve şöyle demişlerdi: "Ya Muhammed: (kavminin eşraf ve ulularını bir yana bırakarak) bunlara mı razı oldun?.. " Anılan ayete nüzul sebebi olarak; "Arap eşrafından bir grubun Peygamber (s.a.v.) den, fakir müminleri meclisinden kovmalarını istemelerini ihtiva eden, ziyade ve noksanı ile farklı rivayetler yapılmıştır"[20] Fakat her birinde olayların failleri için, kısmen değişik isimler sayılmasına rağmen bunların, toplumun hakim tabakası içerisinden oluşlarında ittifak vardır. Mesela, bu rivayeti nakleden kaynakların bir kısmında "mele" lafzı yerine, Kureyş'in reis ve ulularından; Utbe b. Rabi'a (2/624), Şeybe b. Rabi'a (2/624), Mut'im b. Adiyy (2/624), Hars b. Nevfel (2/624), Kursa b. Abdi Amr b. Nevfel'in isimleri[21] zikredilmiştir. Başka bir rivayette ise, "kavmin eşrafı ve beyleri"[22] ifadesi kullanılmıştır. Aynı nüzul sebebinin, sadece mefhum olarak kısaca nakledildiği Medarik'te ise yalnız "müşriklerin reisleri" kaydı yer almıştır.[23] Şu halde anılan ayeti açıklamak için aynı nüzul sebebinin tamamını veya mefhumunu alan bu kaynaklara göre "mele" kelimesi; kavmin içinde sözü geçen kimseler, eşraf, bey ve reisler manalarıyla eş anlamlı sayılır.

Yine Hendek Savaşı öncesinde Medine'yi savunmak için hendekler kazılırken müminleri coşturup gayretlerine güç katmak için Peygamberimizin müminlerle beraber söylediği şiirde "mele"' kelimesinin önderler ve ileri gelenler manasında kullanıldığını görüyoruz:

"Allahım! senin lütfün olmasaydı doğru yolu bulamazdık.

Zekat veremez, namaz kılamazdık.

Rabbimiz! (şu mele'in zulmünü bertaraf edip) bize emniyet bahşet.

Çünkü  (kavmin)  ileri  gelenleri  (imanımızdan dolayı) bize zulmetti

(Râvi, son iki beyitin bazen şu şekilde değiştirilerek söylendiğini belirtiyor:

Mele' bize (inançlarımızdan dolayı) zulmetti.

Fitneler çıkartıp bizi dinimizden döndürmek istediklerinde biz de karşı çıktık, karşı çıktık)"[24]

Sahih-i Müslim Şerh-i Nevevi'de ise "mele"' kelimesi için şu açıklamayı görüyoruz: "Onlar kavmin eşrafıdır. Zayıf bir ihtimalle de içinde kadın bulunmayan erkekler topluluğudur."[25]

Yine bu kelimenin birinci maddedeki manada kullanıldığı, İslam Ansiklopedisi'nin şu mütalaasından da anlaşılıyor: ".. Mekke'nin, göçebe kabile meclisinin şehirdeki muadili olan "mele"' vasıtası ile idare edildiği düşünülebilir. Bu meclis, en zengin ve en nüfuslu ailelerin reislerinden meydana gelmekte idi. İşte bundan dolayı mele'in ekseriya Beni Ümeyye ve Beni Mahzum'dan teşekkül ettiği söylenir"[26]

Bütün bu örneklerden anlıyoruz ki; mele' lafzı ile en çok "kavmin idarecileri, reisleri ve diğer ileri gelenleri manası kastedilmektedir"[27]

 B- Kur'an Istılahında Mele':
 
Kur'an-ı Kerimde otuz defa geçen[28] bu kelimenin, biri hariç olmak üzere[29] , hepsi ma'rife olarak kullanılmıştır. Bu ön bilgiden hareketle ilk tefsir kaynakların anılan kelimenin, sözlükteki manalarından hangisinin edildiğini araştıralım:

İstifade edebildiğimiz ilk müfessirlerd...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sözlükte ve Tarihte Mele
« Posted on: 25 Nisan 2024, 01:08:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sözlükte ve Tarihte Mele rüya tabiri,Sözlükte ve Tarihte Mele mekke canlı, Sözlükte ve Tarihte Mele kabe canlı yayın, Sözlükte ve Tarihte Mele Üç boyutlu kuran oku Sözlükte ve Tarihte Mele kuran ı kerim, Sözlükte ve Tarihte Mele peygamber kıssaları,Sözlükte ve Tarihte Mele ilitam ders soruları, Sözlükte ve Tarihte Meleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes