> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Sonuç
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sonuç  (Okunma Sayısı 1051 defa)
19 Eylül 2011, 23:09:16
müzzemmil

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 374


« : 19 Eylül 2011, 23:09:16 »



Sonuç

Yüce Allah, insanı en güzel biçimde yaratmış ve onu yaratıkların en şereflisi kılarak melekler dahil bütün âlemlere tercih etmiştir. Allah Teâlâ, inşam yeryüzünde halîfe tayin ederek ona oîan güvenini ve yakınlığım önemle beyan etmiştir.
insan bedeni pek çok hasleti İçinde bulunduran büyük bir evrendir. Pek çok şey onda gizli olarak bulunur, insanda ne varsa, içindeki anlamdadır, iyilik, kötülük, doğruluk, yalancılık, mal ve makam sevgisi gibi hususlar in­sanda gizli halde mevcuttur. Topraktan olan beden kalıbının içinde insan­lık cevheri gizlidir.
Gererek fizikî, gerek maneviyat ve ahlâk itibariyle insan, en güzel bir kı­vama erebilecek, en güzel kabiliyetleri sergileyecek bir biçimde yaratılmış­tır, insan, yüksek duygularla donatılmış, faziletli ve istidatlı, ebediyete mef­tun bir varlıktır. En sefil görünen bir insan ruhunda dahi ebediyet düşün­cesi, güzellik aşkı ve fazilet hissinden meydana gelen gök kuşağı gibi bir ik­lim mevcuttur ki, onun yükselip ölümsüzlüğe ermesi de, içindeki bu kabi­liyetlerin geliştirilip ortaya çıkarılmasına bağlıdır.
insan, ruh ve beden unsurlarından oluşan bir terkiptir. Bu terkip kâina­tı temsil eden bir özelliğe ve dünyayı etkileyecek bir güce sahiptir. Her insa­nın birinci ve temel vazifesi, kendisini keşfedip tanıması ve bu sayede Rab-bine yönelmesidir. Kendi mahiyetini tanıyıp bilmeyen ve yüce yaratıcısı ile münasebet kurmayan kimseler, vücut ikliminde nasıl bir hazine taşıdıkları­nı bilmeden bu dünyadan göçüp giderler.
Kur'ân, Aliah'ın varlığına delil olarak bizzat insanın kendi varlığını ve yaradılışını vukufla İşler. Allah'ın varlığının belgelerinin, insanların kendi nefislerinde olduğunu beyan eder.
Günümüzde tıp gibi beden ilmiyle, psikoloji ve sosyoloji gibi insanın manevî dünyası ile uğraşan ilimlerin ve araştırmaların verilerine bir göz atıldığında, insanın ne denli karmaşık bir yapıya sahip olduğu ve buna rağ­men beden ve ruh ahengi içinde şuurlu bir varlık olarak hayatını sürdürdü­ğü görülür.
insanı insan yapan ve kişi kılan yanı, onun akıl varlığıdır. Ancak bu ya­nı, kişiye tamamlanmış ve hazırlanmış kâmil bir şekilde verilmiş değildir. Kişinin bir manevî, yani niyet alanı, bir de fiil ve eylem yanı vardır. Onun birinci yanı ve alanı, niyet ve mana olarak görülmeyen âleme aittir. Fiil ve eylemleri ise görünüşten ibaret olan reel âlemde olup biterler. İnsan, akıl varlığı yanı ile Allah'a dönük ve O'ndan aldığı pay ile O'na katılırken, tabiî varlık yönüyle canlı ve cansız varlıklar dünyasına katılır ve oradaki geçerli kanunlara boyun eğer.
Mukaddes kitabımız Kur'ân-ı Kerim'in , hemen hemen bütün hitapları, insanın iki yanlı bir varlık olduğunu ifade eder. İnsan bir bütündür. Bu bü­tünlük içinde insanı ele almak bugünkü ilmî verilere tıpa tıp uymaktadır. Eğitimciler, sosyologlar ve psikologlar da aym şekilde insanı bir bütün ola­rak değerlendirmektedirler.
însan, duyularla müşahede edilen bir beden, diğeri de akıl ile idrak olu­nan ruhtan müteşekkil bir bütünlük içindedir. Bu sebeple insan, hayvan ile melek arasında yaratılmıştır, diyebiliriz.
Kur'ân, düalist insan kavramına iltifat etmemektedir, insan bedeni ve "Allah'ın kendisine nefhettiği ruh" ile bir bütündür, tnsan tek olan, intibak eden ve organizasyonda rol alan uyumlu bir yapıya sahip varlıktır. Şahsiyet olarak herkes tektir. Şahsiyetin İse iki özelliği vardır: Tek oluş ve istikrar.
insanın, biyolojik, fizyolojik ve ruhî yapısında bir vahdet mevcuttur. Bu öyle bir birlikteliktir ki, Allah Teâlâ, kâinat üzerinde hakim kıldığı ahenk ve nizamı, cismen küçük fakat taşıdığı muhteva ve mükellefiyet açısından bü­yük bir kâinatı andıran, en mükemmel ve en şerefli olarak yarattığı bu var­lıkta da en bariz bir şekilde göstermiştir.
Bütün insanların, insan olmak bakımından ortak oldukları genel ve as­lî bir yaratılışı vardır ki, o da, hayvanı, melekî, fizikî ve rûhânî iki hayatı içeren, görünen İle görünmeyen âlemi bümeye ve görülenden görülmeyeni sezmeye yetenekli olarak yaratılmış olmalarıdır. Allah, insanı bu fıtratta, bu Özellikte yaratmıştır. İnsanın kendisini yaratan Allah'ı bilip O'na yönelme­si, hak ve hayra doğru gitmesi fıtratının ve yaratılışının gereğidir.
Yaratılış amacı Allah'a kulluk olan insanoğlu, imanî ve ahlakî açıdan birbirinden farklıdır. Allah, İnsanların inanç ve fillerini, ahlakî davranışla­rını ve temayüllerini çeşitli kelimeler, kavramlar ve ifadelerle beyan eder, metheder veya zemmeder. Kur'ân'da insanı, inancı, sözü, fiili ve davranışı yönüyle anlatan, niteleyen ve değerlendiren kavramlar ön plana çıkmakta­dır. Bir fıkır ve düşüncenin, bir sistemin, bir konunun anlatılmasında ve an­laşılmasında kelime ve kavramların önemi oldukça büyüktür.
Kur'ân, insan karakteri ve psikolojisi üzerinde ısrarla durmakta, insanı iman ve inkar yönünden ele almaktadır. Bu açıdan Kur'ân, başlı başına bir mucizedir. İnsan, ancak Kur'ân1 m verdiği beyan ve mesajla anlaşılır ve de­ğerlendirilir. Zira Kur'ân, insanı yaratan yüce Allah'ın kelamıdır. İnsanın bütün his ve düşüncelerine, fiil ve hareketlerine vâkıf olan ve insanı tüm yönleriyle en iyi bilen ve tanıyan sadece Allah'tır.
Nankörlük (küfran-ı nimet) konusunun iyi anlaşılabilmesi için öncelik­le "küfür" kelimesinin anlamını bilmek gerekir. Küfür, bir şeyi tamamen örtmek anlamındadır. Birinin yaptığı iyiliğe veya verdiği nimete karşı kadir bilmeyip nankörlük etmek demektir. Teşekkür anlamındaki "şekere" nin tam karşıtıdır. Arap dilinde küfür kelimesinin asıl manası budur. Bu keli­me, İslam Teolojisi sınırı içinde kalınca çok Özel bir anlam kazanmıştır. Kur'ân çağında ilâhî vahiy tarafından kullanılan bu kelime, İslam öncesi düden alınarak Allah'a iman merkezi etrafında dizilen çok önemli bir dü­şünce alanına girmiştir. Artık bu kelime, inanç ve imanın karşıtıdır. Basit bir nankörlük hareketi değildir. Buna göre küfür kelimesinin iki anlamı vardır. Birincisi imanın zıddı, ikincisi ise şükrün zıddı olan nimeti inkar manasıdır.
Kur'ân'da yoğun bir şekilde kullanılan küfür kelimesi, zamanla aslen anlam çekirdeğinde bulunan "nankörlük" (kıymet bilmeme) öğesinden iyi­ce sıyrılarak, gittikçe daha çok "inançsızlık" anlamını taşımaya başlamış ve son olarak en yaygın şekilde ortada minnetle ilgili hiçbir şeyin bulunmadı­ğı durumlarda ve bu ikinci anlamda kullanılan bir kelime haline gelmiştir.
İnsan, her şeyini, varlığını, hayatını ve geçimini Allah'ın sınırsız rahmetine borçludur. Bu demektir ki insan, hayatının her safhasında kendisine göstermekte olduğu iyilik karşısında Allah'a karşı minnet beslemek görevi­ni üstlenmiştir. Kâfir İse, Allah'ın lütfuna muhatap olduktan sonra, davra­nışında hiçbir minnettarlık ifadesi taşımayan ve hatta yaratıcısına karşı İs­yankar davranan kişidir.
Allah, insanı varlıkların en güzeli, en mükemmeli ve en üstünü olarak yaratmıştır. Ayrıca onları çeşitli maddî ve manevî nimetlerle donatmıştır. Nimetlerin başında geİen ve insanın kendisini yaratan yüceler yücesini ta­nımaya, yaratılış gayesindeki ubûdiyyet çekirdeğini filiziendirmeye ve iman gibi fıtratındaki muazzam bir cevheri ortaya çıkarmaya vesile olan akıl ve muhakeme nimeti insana ihsan edilmiştir.
Nankörlüğü, yapılan bir iyiliğe, verilen bir nimete, insanlık onurunun korunması ve gelişmesi için sergilenen her türlü faaliyete karşı gösterilen mînnetsizlik, hatır tanımazlık ve kadirbilmezlik olarak tanımlayabiliriz. Buna göre nankörlük kavramı, geniş bir alanı kapsamaktadır. Öncelikle kendi şahsına, anne-babasma, hocasına, ustasına, dinine, vatanına ve mille­tine vb. karşı yapıİan bütün menfi eylemler nankörlükle direkt olarak ala­kalıdır.
İnsanlarda çoğunlukla hakim olan durum, nimete karşı nankörlüktür. "...Kullarımdan şükreden azdır." {Sebe', 34/13) ilâhî buyruğu bu gerçeği ha­tırlatmaktadır. Bu açıdan insanın bünyesinde, yaratılışında nankörlük duy­gusu vardır. Birçok davranışları ondan kaynaklanmaktadır. Uygun şartlar bulunca, insan şahsiyeti bu özelliğini ortaya koyar. Bu özellik, şükür ve hamd düsturu ile eğitilerek yararlı hale getirilebilir. Allah, bu kabiliyeti ve kudreti insana vermiştir. İnsan bu kabiliyetini geliştirerek Allah'a şükreden bir kul olmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü kavrayanlar ancak nankör­lükten uzak kalabilirler.
Bütün bu izahlardan şunu anlıyoruz ki, küfür sadece imanın zıddı anla­mında değildir. Bu sebeple "nankörlük"anlamma da gelen küfür kelimesini sırf îmanı açıdan değerlendirenleyiz. Şunu da belirtmek gerekir ki, "nankör­lük" sadece inanmayanlara mahsus bir hareket ve davranış da değildir.
Nankörlükle ilgili anlam yakınlığı olan kavramları, nankörlükle zıt an­lamlı olan kavramlar arasındaki ilişkileri, nankörlüğü oluşturan sebepleri bu iki anlam çerçevesinin içinde düşünerek anlamak durumundayız. Ancak böyle bir anlayışla bu konuyu kavramamız mümkün olur.
Nankörlüğün söz konusu olduğu yerde öncelikle nimet akla gelmekte­dir. Nimet, bir karşılık ve maksat güdülmeksizin kendisi ile fayda ve ihsan kastedilen şeydir. Nimet, refah, rahat, güzel yaşam ve mal (servet) manala­rına da gelir. Nimet, iyilik, iyi yaşam için gerekli her şey diye de tarif edil­miştir.
"...O size İstediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetlerini sayacak olsa­nız sayamazsınız..." (İbrahim, 14/34) ilâhî buyruğunda belirtildiği üzere, insan çeşitli nimetlerle donatılmıştır. Allah Teâlâ'nm kullarına verdiği bü­tün nimetleri saymak beşer gücünün dışındadır. Her iyilik, zevk ve hatta faydalı her şeye nimet denirse de gerçek nimet, âhiret saadetidir.
Allah'ın insana ihsan ettiği nimetler sayılamayacağına göre, nimetleri kısımlara ayırmak da haliyle zordur. Çünkü nimetler çok çeşitli oldukları gibi aynı zamanda birbirlerini tamamlamaktadırlar. Onları birbirinden ayı­rarak taksimata tabi tutmak ve adlandırmak sanıldığı kadar kolay değildir. Zira nimetler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

İlim Dünyası Ailesi
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sonuç
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:39:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sonuç rüya tabiri,Sonuç mekke canlı, Sonuç kabe canlı yayın, Sonuç Üç boyutlu kuran oku Sonuç kuran ı kerim, Sonuç peygamber kıssaları,Sonuç ilitam ders soruları, Sonuçönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes