> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  Somuttan Soyuta İlkesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Somuttan Soyuta İlkesi  (Okunma Sayısı 4520 defa)
07 Şubat 2011, 00:33:16
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Şubat 2011, 00:33:16 »



3- Somuttan Soyuta (Müşahhastan-Mücerrede) İlkesi

 
İnsanlar; özellikle çocuklarla zihnî düzeyleri ço­cuklara yakın olan halk (avam) öğrenme faaliyetinde daha çok duyularına dayanırlar. Mücerred (soyut) ko­nu ve kavramları anlamakta ya güçlük çekerler veya anlayamazlar. Öğrenmek istedikleri şeyleri gözleriyle görmek, kulaklarıyla duymak, hülâsa bütün duyularıyla algılamak isterler. Eğitimci herhangi bir konuyu öğ­rencilerine öğretirken bu yöntemi kullanmak zorunda­dır.

Somuttan soyuta ilkesi, öğretimde "Somut olan eşya, olay ve varlıklardan giderek soyut olan kavramlara..." oluşma şeklinde anlaşılmalıdır. [1842] J. J. Ryan "Öğrenime remizlerden (symbols) çok nes­nelerle veya nesnelerin yerini tutan resim v.b. ile baş­lanmalıdır" derken somuttan soyuta ilkesine işaret et­mektedir. [1843]

Kur'ân, insan gerçeğinden hareket ederek insanla­rı müşahhastan mücerrede yöntemiyle eğitme yolunu tercih ve tatbik etmiştir. [1844] Bunu yaparken evrende var olan herşeyden ve iletişim araçlarının her imkânından yararlanmıştır. Gözlem ve deney bahsinde anlattığımız gibi insanları evrende bulunan, herşeyi duyu ve deneyle incelemeye, oradan mücerred bir kav­ram olan Allah kavramına ulaşmaya çağırmıştır. Al­lah'ı doğrudan anlatmak yerine O'nun sıfatlarını ve o sıfatların eşya ve olaylar üzerindeki tezahürünü gös­termeyi uygun bulmuştur. Bütün eşya ve olaylar Onun yüce sıfatlarının müşahhas tezahürü olarak gös­terilmiştir. Dağlar, denizler, gökler ve yer ve bu ikisi arasındaki herşey insanın dikkatine sunulmuş, yaratı­lanlardan yaratıcıya kapılar aralanmıştır. Daha önce bunların örneklerini verdiğimiz için burada tekrarla­mıyor, bir fikir vermesi açısından şu âyetlerle yetiniyo­ruz. Allah şöyle buyuruyor:

"Bu insanlar, devenin na­sıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmaz­lar mı?" [1845]

Kur’an'ın burada yapmak istediği şey, işa­ret ettiği bu somut varlıklar hakkında bilgi tahsil eden insanın oradan Allah'a yükselmesini sağlamaktır.

Kur'ân'da şüphesiz, hakkında bilgi verilen tek ko­nu Allah konusu değildir. Hepsi Allah konusunda düğümlenmekle birlikte başka konular da vardır. Meselâ cennet ve cehennem konusu. Kur'ân, dilde tasvir sanatına başvurmak suretiyle bu iki mücerred konuyu âdeta bir tablo gibi müşahhas hale getiriyor. Şu âyetlere bakalım:

"Cennettekiler, cehennemliklere, "Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk; Rabbinizin size de vadettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenir­ler. Onlar, "evet" derler. Aralarında bir münâdî, "Al­lah'ın laneti Allah yolunda alıkoyan, o yolun eğriliğini isteyen ve âhireti inkâr eden zalimleredir" diye sesle­nir. İki taraf arasında bir perde ve burçlar üzerinde her iki tarafı da simalarından tanıyan adamlar var­dır; cennetliklere, "Size selam olsun" derler. Bunlar he­nüz girmeyen fakat cenneti uman kimselerdir. Gözleri cehennemlikler yönüne, çevrilince," "Rabbimiz, bizi za­limlerle beraber bulundurma" derler. Burçlarda olan­lar, simalarından tanıdıkları adamlara, "Topluluğu­nuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine ye­min ettikleriniz bunlar mıydı? Diye seslenirler. Oysa Allah onlara şöyle der: "Cennete girin. Size korku yok­tur. Sizler mahzun da olmayacaksınız." Cehennemlik­ler, cennetliklere, "Bize biraz su veya Allah'ın size ver­diği rızıktan gönderin" diye seslenirler. Onlar da, "Doğrusu Allah, dinlerini alay ve eğlenceye alan, dün­ya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram et­miştir" derler... " [1846]

Bu ifadeleri okurken bir tiyatro sahnesini seyreder gibiyiz.

Şu kısa cümlelerde mücerred bir konunun nasıl müşahhas bir hale geldiğini görebiliriz:

"Onlara cehen­nem ateşinden bir döşek, üstlerinde de bu ateşten bir örtü vardır. Biz zâlimleri işte böyle cezalandırırız." [1847]

Burada ateşten bir yatakta yatan çaresiz insanlar gö­rüyoruz. Mücerred olan cehennem ve ceza kavramları desek ve örtü kavramlarıyle bir anda somut hale geli­vermişler. Kur'ân sadece tasvirle değil, Çeşitli tavzih, teşbih, temsil ve diğer sanat yollarını kullanarak bu ilkeye işlerlik kazandırmış, insanların daha rahat, da­ha kolay ve daha kalıcı bir şekilde öğrenmelerini sağla­mıştır.

Bazan bahse konu olan eşya ve olayın aslını ince­letmek imkânı bulunmayabilir. Bu takdirde yapılacak şey ya o eşya ve olayın modelinden veya resminden bu da mümkün değilse benzerinden yararlanmaktır. [1848] Kur'ân diğer yöntemlere ilâve olarak bu yöntemi de kullanmıştır. Teşbih ve temsil bir şeyi benzeriyle veya bir şeye benzeterek anlatmaktır. Darbı mesel, "kapalı anlamları açıklamak için o kavramın duyular dünya­sından bir benzerini dile getirmek demektir." [1849] Bu da bîr konunun somutlaşması anlamına gelir. [1850] Kur'ân'da şöyle buyurulmaktadır: "Andolsun ki, bu Kur'ân'da insanlar için her türlüsünden temsil getir­dik; gerek ki iyi düşünsünler.” [1851]

Bir darb-ı mesel örne­ği:

"Biz bu Kur'ân'ı bir dağın üzerine irıdirseydik, her halde sen onu Allah korkusundan başını eğmiş, çatla­mış görürdün. Bu temsiller yok mu, işte biz onları in­sanlar için veriyoruz; gerek ki düşünürler." [1852]

Burada Kur’ân’ın önemi, bir darb-ı meselle anlatılmakta, in­sandan düşünmesi istenmektedir.

İbn Rüşd'e göre halk, "var olan herşeyi duyularla idrâk edilen varlıklar şeklinde tasavvur ve tahayyül eder. Onun için, maddî olmayan varlıkların, halka me­sel getirerek ve temsilî surette anlatılması zarurîdir. Naslar, yani âyet ve hadisler manevî ve uhrevî haki­katleri temsilî surette anlatmışlardır." [1853] O, el-Keşf isimli eserinde şunları yazıyor:

"...Şeriatın halka tâlim ve tebliğ için tutmuş olduğu yolun, hudûs-i âlemin her­kes tarafından itiraf ve kabul edilen basit yolları olma­sı icabeder. Ayrıca eğer âlemin hudûsünün şahidde bir misâli yoksa, bu hususun temsilinde, şeriatın müşahede olunan şeylerin hudûsünü kullanması lazım gelir." [1854]

Birkaç temsil ve teşbih örneği vererek konuyu bi­tirelim:

"Görmedin mi Allah nasıl bir misâl verdi? Hoş bir kelimeyi, kökü sabit, dalları ise yukarıda olan bir ağaca benzetti. O ağaç, yemişlerini her zaman Rabbinin izniyle vermektedir. Daha iyi kavrayıp düşünsün­ler diye Allah, insanlara böyle misaller verir. Kötü bir kelimenin misâli de bir ağaç gibidir ki, toprağın üs­tünden koparılıvermistir; bir kararı yoktur." [1855]

"Onlara, dünya hayatı misâlinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır. Ama sonunda rüzgârın savuracağı çerçöpe döner. Allah herşeyin üstünde bir kudrete sahip olandır." [1856]

"Allah'dan başka veliler edinip onlara bağlanan­lar kendisine bir ev edinen örümceğe benzerler. Evlerin en çürüğü örümcek evidir. Keşke bilselerdi.” [1857]

"Gözle­ri baygın baygın kabirlerden çıkarlar. Tıpkı etrafa ya­yılan şaşkın çekirgeler gibidirler." [1858]

"Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? Sanki ürkmüş yaban eşekleri, arslandan kaçmaktalar." [1859]

Şu âyet cehennemin dehşetini anlatıyor:

"Çünkü o (cehen­nem) öyle kıvılcımlar atar ki, her biri bir saray gibidir. Sanki kıvılcımlar sarı sarı develer gibidir.” [1860]

"Çünkü biz üzerlerine tek bir sayha salıverdik. Ağılcı çırpısı gi­bi dökülüverdiler." [1861]

Şu âyette kudret kavramı "el" kelimesiyle nasıl da muşahhaslaşıyor:

“Allah'ın eli (kudreti) onların ellerinin üzerindedir." [1862]

Allah kelâmı olan Kur'ân biliyor ve bildiriyor ki, insanlar arasında öyle inatçı kimseler vardır ki, onlara ne yapılsa boştur. Onlarla ilgili şöyle buyuruluyor:

“Andolsun ki biz, insanlar için bu Kur'ân'da her türlü misâlden örnek getirdik. Yemin ederim ki, sen onlara başka bir âyet de getirsen o kâfirler, siz yalancılardan başkası değilsiniz" diyeceklerdir." [1863]

Gerçekten de Kur'ân her türlü misâli getirmiştir. İnsanların bireysel özelliklerini dikkate alan bu kitap, böylece onların "Biz bu misâli anlamadık" şeklinde getirebilecekleri bir ma­zeret kapısını da önceden kapatmıştır. Zira o kadar temsilden hiçbirini anlamamak mümkün değildir.


[1842] N. Kemal Önder, a.g.e, s. 52

[1843] John J. Ryan, Eğitim Psikolojisi, s. Ti.

[1844] Hüseyin Atay, Kur'ân'a Göre İman Esasları, s. 88.

[1845] Gâsiye: 88/17-20.

[1846] A'râf: 7/44-51.

[1847] A’raf: 7/41.

[1848] N. Kemal Önder, a.g.e., s. 52.

[1849] Ahmed Mustafa el-Merâğî, Tefsiru'l-Merâğî, Mısır 1963, c. XIV, s. 113; Y. Ş.Yavuz, a.g.e., s. 98.

[1850] Bk. Seyyid Kutup, Kur'ân'da Edebî Tasvir, çev: Süleyman Ateş, İs­tanbul, ts, s. 77 v.d.; Y. Şevki Şavuz, a.g.e., s. 98.

[1851] Yâsîn: 36/27

[1852] Haşr: 59/21.

[1853] Süleyman Uludağ, Felsefe Din İlişkileri, s. 35.

[1854] İbn Rüşd, el-Keşf, s. 283.

[1855] İbrahim: 14/24-26.

[1856] Kehf: 18/45.

[1857] Ankebut: 29/41

[1858] Kamer: 54/7.

[1859] Müddessir: 74/49-51.

[1860] Mürselât: 77/32,33.

[1861] Kamer: 54/31.

[1862] Fetih: 48/10.

[1863] Rum: 30/58.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Somuttan Soyuta İlkesi
« Posted on: 18 Nisan 2024, 05:02:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Somuttan Soyuta İlkesi rüya tabiri, Somuttan Soyuta İlkesi mekke canlı, Somuttan Soyuta İlkesi kabe canlı yayın, Somuttan Soyuta İlkesi Üç boyutlu kuran oku Somuttan Soyuta İlkesi kuran ı kerim, Somuttan Soyuta İlkesi peygamber kıssaları, Somuttan Soyuta İlkesi ilitam ders soruları, Somuttan Soyuta İlkesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes