Konu Başlığı: Siyasi Davranışlarla ilgili Kavramlar Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mart 2011, 22:11:17 SİYASİ DAVRANIŞLA İLGİLİ KAVRAMLAR BEY'AT B-y-a (beye'a) kökünden gelen "bey'at", otorite sahibine itaat etmek üzere yapılan bir andlaşmadır. Bey'at yerine mubâya'a sözcüğü de kullanılır. Aslında bey'at, bir alım satım akdidir. İşte bu alım-satım akdine kıyasla, bağlılık andına da bey'at denmiştir. Bey'at konusunu ele alan âyetler, çok sınırlı sayıdadır. Bu âyetlerde Medine'ye hicretten az önce yapılan Akabe Bey'ati ile hicretin altıncı yılındaki Hudeybiye Andlaşması sırasındaki Rıdvan Bey'ati sözkonusu edilir. Her iki bey'at de, bağlılık andı niteliğindedir. Oysa İslam siyaset yazınında bey'at kavramı, bundan daha geniş bir anlam kazanmış, "iktidara lâyık olanı serbest irade ile toplumun işbaşına getirmesi, ilâhî iradeden sapmadikça ona itaat sözü vermesi" biçiminde tanımlanmıştır.[935] 1. Bey'atin Kapsamı: Mümtehine sûresinin ilk bölümünde, mü'minlerin gayri müslimlerle dostluk ve ittifak ilişkilerini ve hicretin ortaya çıkardığı sosyal ve siyasi sorunları gündeme getirildikten sonra, sûrenin son bölümünde Akabe Bey'ati'ni sözkonusu eden âyet, aynı zamanda bu bey'atin içeriğini de vermektedir: "Ey peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, başkasının çocuğunu sahiplenerek kocasına isnadda bulunmamak (hiç yoktan yalan uydurup iftira atmamak) ve iyi (ma'ruf) işlerde sana karşı gelmemek şartıyla, sana bey'at etmek üzere geldikleri zaman, onların bey'atini kabul et. Onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Doğrusu Allah, bağışlayan ve acıyandır."[936] Bu âyeti, bey'atin tarafları, içeriği ve amacı açılarından ele almak uygundur: 1) Bey'atin tarafları, siyasi-dinî otoriteyi temsil eden Hz. Peygamber ile mü'min kadınlardır. Kadınların özel olarak geçmesi, erkeklerin de böyle bir bey'at yapmasına engel değildir. Anlaşılap kadınların özellikle belirtilmesi, onların da etkin bir siyasi katılım gerçekleştirmelerinin istenmesine dayalıdır. 2) Bey'at, kapsamı açısından incelendiğinde, imanın temeli, ana ahlâk kuralları ile iyi işlerde itaat konularını içerdiği görülür. 3) Bu bey'at, siyasi otoritenin belirlenmesi amacıyla bir irade beyanı değildir. Siyasi otoriteye kapsamı belli konularda bir söz verme (ahd), bir sadakat yemini, bir bağlılık andı, başka bir deyişle siyasi destek sağlayıcı bir irade açıklaması görünümündedir. Aynı durum, Rıdvan Bey'ati açısından da geçerlidir.[937] 2. Bey'atin Bağlayıcılığı: Fetih sûresinin başlangıç bölümünde, Allah'ın peygambere ve mü'minlere olan dünyevi ve uhrevî nimetleri, münafıkların ve müşriklerin dünyevi ve uhrevi kötülükleri, Allah'ın göklerdeki ve yerdeki ordulara sahipliği, güçlü ve bilge oluşu, peygamberin şahit, müjdeci ve uyarıcı özellikleri belirtildikten, bütün bunlar sonunda da insanlara, Allah'a ve peygambere inanma, yardım, saygı ve teşbih çağrısı yapıldıktan sonra, övgüyle anılan Rıdvan Bey'ati (Allah Rızası Andı) şöylece anlatılır: "Şüphesiz sana bağlılık bildirerek ellerini verenler (bey'at edenler, bağlılıklannı bildirenler) Allah'a el vermiş sayılırlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden (ahidden) dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah'a verdiği sözü yerine getirene, o büyük ecir (ödül) verecektir."[938] Bu âyetin en önemli özelliği, akasya ağacı altında yapılan Rıdvan Bey'ati'nin. hatta bunun da ötesinde, tarihi şartlarını aşıp, verilen bey'atin bağlayıcılığı konusuna değinmiş olmasıdır. Çok nazik şartlarda yapılan bu bey'at, gerçekte Allah'a yapılmış bir bey'ata eş değerdir. Peygamberin şahsında, Allah'a bağlılık andıdır. Nitekim, Muhammed Esed de, şu açıklamayı yapıyor: "Bu, ilk bakışta, Hudeybiye'de toplanan müslümanların Hz. Peygamber'e sundukları inanç ve bağlılıklarına (bey'atu'r-rıdvan) işaret etmektedir. Bu tarihsel delâleti dışında yukarıdaki cümle, aynı zamanda kişinin, Allah'ın elçilerine inanmasının, anlam ve amaç olarak bizzat Allah'a inanmakla eşanlamlı olduğunu ve böylece Allah'a itaat etme isteğinin, onun elçisine de itaati gerektirdiğini anlatır. "Allah'ın eli onların elleri üzerindedir" ifadesi, yalnızca Hz Peygamberin bütün arkadaşlarının kendisine bağlılıklarını bildirmek için el sıkışmalarına işaret etmeyip, aynı zamanda Allah'ın, onların bağlılıklarına şahit olduğunun da mecazi bir ifadesidir."[939] Âyetin son bölümü, verilen bey'at sözünden dönmenin kötü, sözü tutmanın ise iyi sonuçlarını, bey'atin bağlayıcılığını bir kere daha vurgulayarak anlatır.[940] 3. Bey'atin Karşılığı: Bey'at eden, peygamberin bağışlanma dileği çerçevesine girer.[941] Allah verdiği sözü tutana büyük ecir (ödül) verecektir.[942] Ayrıca Allah, hoşnut olmuş ve dolayısıyla mü'minlere, maddi ve manevi ni'metler vermiştir: "Allah inananlardan, ağaç altında sana bağlılık bildirerek el verenlerden and olsun ki hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı da bilmiş, onlara güvenlik (sekinet: iç huzuru) vermiş, yakın bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. Allah, güçlü ve bilgedir."[943] Bir çok müfessîr, âyetteki "zafer"in, Hudeybiye Andlaşması'ndan birkaç ay sonra meydana gelen Hayber’in Fethi'yle bağlantılı olduğunu düşünür. Ama aslında burada kastedilen anlamın, daha geniş olması kuvvetle muhtemeldir; yani h. 8. yılda Mekke'nin kansız bir şekilde fethedilmesi, İslam'ın bütün Arap Yarımadasi'nda üstünlük sağlaması ve nihayet, Hz Peygamber'in halifeleri döneminde İslam Birliğinin olağanüstü genişlemesi.[944] [935] Hayreddin Karaman, Laik Düzende Dini Yaşamak, 126. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 201-203. [936] Mümtehine, 60/12. [937] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 203-204. [938] Fetih, 48/10. [939] Muhammed Esed, age, 3/1046 (8). [940] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 204-205. [941] Mümtehine, 60/12. [942] Fetih, 48/10. [943] Muhammed Esed, age, 3/1048-1049 (22). [944] Fetih, 48/10. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 205-206. |