> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Şirk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şirk  (Okunma Sayısı 937 defa)
16 Şubat 2011, 16:22:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Şubat 2011, 16:22:05 »



Şirk

 'Şe-Ri-Ke' fiil kökünden masdardır. 'Şe-Ri-Ke' 'or­tak olmak' demektir. Aynı kökten gelen 'şirket' 'ortak­lık’ anlamına gelir. İki veya daha çok kimsenin maddî ve manevî alandaki ortaklıklarına 'şirket' veya 'müşa­reket' denilir. Fiilin 'dörtlü if al' babındaki şekli olan 'eşrake' 'ortak tanımak, ortak koşmak', bu babın ism-i faili olan 'müşrik' de 'ortak koşan' demektir. [278]

Şirk Kur'an'da insanların dinini adlandırma açı­sından kullanılan iki temel kavramdan biridir. İnsan­lar tarih boyunca 'bir yaratıcıyı tümüyle inkâr eden materyalist (dehrî) ler' dışında her zaman ya Şirk, ya da Tevhid üzere olagelmişlerdir. Materyalistler de yine her bakımdan müşriktirler ve mutlak anlamda 'münkir' dirler (bk. Münker, Küfr).

Rasûller'in gelişiyle birlikte yeniden 'Fıtrat'a. dö­nen insanların Tevhid üzere kurulu Tevhidi toplumları belli bir zaman sonra bölünmelere uğramıştır. Tevhid Toplumu içinde gerek münafıkların, gerekse daha baş­ka Tevhid düşmanlarının etkileriyle zayıf imanlılar ve çoğunlukla bizzat münafıklar bu toplumda ayrılıklar meydana getirir (bk. tefrika}. Tevhid toplumu çeşitli etkilerle bir takım gruplara ayrılır. Bazıları Cahiliye’deki statü ve servetlerini Tevhid toplumunda elde ede­memenin, bazıları Cahiliye'deki değer yargılarını bütü­nüyle atamamanın ...sancısı içindedirler. Eğer bunla­ra Tevhid toplumunun önderinin (bk. veliyy, imam) yanlış uygulamaları, bazılarını kayırması ve fiilî sı­nıflar ortaya çıkarması da eklenince birbirine kenetlen­miş olan Tevhid toplumu için yarılmalar başlar. Grup grup olan insanlar başka başka yollara saparlar. Tevhid'in emir ve yasaklarını yerine getirmek kendilerine zor gelir ve 'dünya hayatını Ahiret'e tercih eder olur­lar.'

Şirk'in temelinde heva ve hevesine, nefsinin tutku­larına kul olan insanların Tevhid'e başkaldırışı yatar. Bütün müşrikler ve müşrik toplumlar çoğunlukla ah­lâksız, arzularının ve tutkularının peşinde, zulm, bağy ve fesat içindedirler (A'raf: 80-81,, 85-86; Ankebut: 29; Şuara: 146-151, 128-130; Yusuf: 23, 25, 28-30, 31, 35; Hicr: 3; Fussılet: 7; Kaf: 25-6; Kalem: 10-14; Hakka: 33-4; Müddessir: 12-16, 43-46...).

İşte, nefslerine kul olan insanlar Tevhid'in bağlı­ları üzerinde bağy ederek, sonunda Tevhid toplumunu Şirk toplumuna dönüştürürler. Elbette her toplumun hayatını düzenleyici kanunlar, bağlandığı değer yargı­ları ve insanın yaratılışının en derinlerinde yatan 'kul­luk, dua ve kendinden üstün bir varlığa el açma' duy­gusunun mutahap{lar)ı bulunacaktır. İşte, Tevhid'den uzaklaşmış olan insanlar her ne kadar yaratıcı, yağ­muru yağdıran, ağaçlara çiçek açtıran, dirilten-öldüren üstün bir varlığın mevcudiyetini kabul etseler bile, O' nun mutlak  olan yanlarını adeta izafîleştirerek,  her türlü tasarrufunda ona çok çeşitli ortaklar tanımaya başlarlar. Sözgelimi, tabiat olaylarının sebeplerini ade­ta müsebbip haline getirerek gerçek tasarruf sahibini unuturlar; bu olaylara bağımsız etkenler gücü vererek onlara sığınmaya, şerlerinden kurtulmak için onlara el açmaya, kurbanlar kesmeğe yönelirler; hayatların­da son derece yararlı olan bir takım varlıklara olağan­üstülükler atfetmeğe ve onları kutsalaştırmaya,  yine Allah'tan başkasına yönelen sevgilerini, korkularını ve hayatlarını sürdürmek için isteme, rızk dilenme, kor­kusundan emin olma gibi durumları somutlaştırarak, bunların muhataplarını adeta birer ilâh veya Allah'la aralarında birer aracı haline getirirler.

İnsanların bu şekilde bir yol tutmalarının en önem­li nedenlerinden biri, üzerlerinde bağyederek Tevhid toplumunu parçalayan ve kendi nefslerine tapınanların Allah'ın yeryüzündeki mutlak tasarruf hakkını gasbettikten sonra, kendi tasarruflarını haklı çıkarmak için hükümleri altında bulunanları bu tür yollara itmeleridir, îşte, bu tür tutum ve davranışlar sonucu bir takım putlar ortaya çıkar. Bu putlar, günümüzdeki şekliyle 'bilim, meslek, makam, spor, çarpıtılmış bir takım kavramlar - özgürlük, düşünür - aydın olma, hatta amaç haline getirildiğinde yazarlık, gazetecilik, ilerici­lik...' şeklinde bir takım soyut şeyler olabildiği gibi, tarihte ve hattâ çoğu yerlerde günümüzde de görüldü­ğü üzere somutlaştırılmış da olabilir; Mekke'li müşrik­lerin Lât, Menat, Uzza, Hübel adlarıyla tapındıkları putlar gibi. Kısaca, put kişinin Allah'ın dışında hayatı­nın amacı kıldığı maddî-manevî her şeydir; ve bu putları bütün yönleriyle hayatın amacı kılmak da Allah'a şirk koşmaktır.

Barnaba İncili'nde bir putun nasıl ortaya çıktığını Hz. İsa çok güzel bir biçimde şöyle anlatır:

“Size söylüyorum, size: Her şer dünyaya sözde bü­yükler sebep gösterilerek girmiştir. Söyleyin bana, bü­yüklerin kullanmasıyla değil de, kim sokmuştur puta tapıcılığı dünyaya? Bir kral vardı, Baal adındaki ba­basını aşırı derecede seven. Ve, babası ölünce oğlu ken­dini teselli etmek için babasına benzeyen bir heykel yaptırıp, şehrin pazar yerine diktirtti. Ve, bu heykele onbeş kez yaklaşanın güven içinde olacağı ve her ne olursa olsun incitilmeyeceğine dair bir emir çıkardı. Bundan böyle, bütün kötüler ve suçlular oradan gör­dükleri yarar nedeniyle heykele güller ve çiçekler sun­maya başladılar ve kısa bir zaman sonra sunulan bu şeyler yiyeceğe ve paraya dönüştü. O kadar ki onur­landırmak için ona 'tanrı' dediler. Adetten kanuna dö­nüşen şu şeye bakın, o kadar ki, Baal putu dünyanın her yanına yayıldı.” [279]

Zavallı beşer! Zayıf noktasını Allah'a kul olup, baş­ka her şeye isyan etmekle gideremeyince işte putunu böyle kendi yapar, kendi tapar.

Kur'an bir ayetle Şirk'i şöyle izah eder: “Allah'ı gereği gibi takdir etmediler (Hacc: 74).”

'Allah'ı gereği gibi takdir etmeyiştendir ki, O'na elleriyle yaptıkları putları “bizi Allah'a yaklaştırsın” diye aracı yapan, haklarında Allah herhangi bir delil in­dirmediği halde onlara şefaat fonksiyonu yükleyen, de­ğer yargılarının ve Cahili hamiyetlerinin birer aracı olarak putlarda izzet gören müşriklerin yanısıra, Hz. İsa'dan sonra Roma putperestliğinin etkisiyle' Allah'ı vücut, ilim ve hayat sıfatlarından müteşekkil tanıyıp, sonra vücudu Allah'a verip, ilmi Hz, İsa'ya, hayatı da Ruh'ul-Kuds'e intikal ettirerek 'teslis-üçleme'ye sapan Hristiyanlar ve başka kavimler üzerinde alabildiğine yükselme arzusuyla, Allah'ın Tevhid'e bağlı kaldıkları sürece kendilerini alemler üzerine seçmesini Allah'ın Dini'ne ihanet halinde de devam edeceği vehmiyle 'biz Allah'ın sevgilileriyiz, bizden olan Cehennem'e girmeye­cektir' şeklindeki inançlarla bir takım peygamberlerine Hristiyanlar gibi 'Allah'ın, oğulluğu' niteliği yakıştıran Yahudiler de şirk'e düşmüşler ve aynı zamanda kâfir olmuşlardır. Bunlardan ayrı olarak, Allah'ın haram kıl­madığını haramlaştıran, haramlarını ise helâl yapan bilginlerine uyup, onları böylece 'Rabb' edinmişler, bir takım meliklere Allah'ın hükümleriyle hükmetmedik­leri halde itaat edip onların yaptıklarını doğrulamışlar ve böylece yine Allah'a şirk koşmuşlardır,

Bir hadis-i şerifte belirtildiği gibi, grup grup olan Hristiyanlar ve Yahudiler'in ardından İslâm Ümmeti de grup grup olmuş, siyasal parçalanmalar itikadı par­çalanmalara yol açmış, Haşeviye, Mücessime, Müşebbihe, Rafıza, Kaderiye, Cehmiye, Cebriye, Kerramiye, Keysaniye vs. gibi pek çok fırkalar türemiş, Hristiyanlar ve Yahudiler ne yapmışsa müslümanlar da aynısını yapmış, keler deliğine girseler .girmişler; kimi Allah'ı cisimleştirmiş, kimi tenzihte kimi teşbihte ileri gitmiş, kalplerinde maraz olanlar nevalarına uyup Kitab'ı rey­lerine göre yorumlamış, Sünnet'i arkalarına atmış, 'müteşabih'i 'muhkem'e irca ettiremeden Allah'a bir yanıyla ibadet etmiş, tağutlaşan krallara, meliklere uy­muş, ulema-i sû'nun peşinden gitmiş, birbirinin kanına girmiş, okunan Kur'an'lar hançereden aşağı geçme­miş, kısaca îslâm Ümmeti'nin Kitabullah ve Sünnet-i Rasûlüllah'ın dışında gidenleri de bilerek veya bilme­yerek Şirk'e düşmüşlerdir.

Yukarıda anlattıklarımızdan da anlaşılacağı üze­re, İslâm alimleri Şirk'i bir takım bölümlere ayırmış­lardır. Ebu'1-Beka bunu altıya kadar çıkarırsa da, hep­si varır varır üç temele dayanır; Allah'ın İlâhlığını gasp, Rabblığını gasp, Melikliğini gasp. Her hal û kâr­da Şirk yeryüzüyle ilgili olup, Allah insanların Şirk koşmasından müstağnidir ve kâinat da bundan etkile­necek değildir. Fakat, Şirk insan elinin uzandığı yerler­de, Kur'an'ın diliyle 'berr'de ve bahr'de - karada ve de­nizde’ fesada yol açar. Kâinatta ve insan hayatında Allah'tan başka bir yaratıcı, öldürücü diriltici, mutlak ve sınırsız tasarruf sahibi, dayanılan güvenilen, ümit beklenilen korkulan, sevilen itaat edilen kabul etmek Şirk'in ta kendisidir (burada, Allah'ın sevilmesini em­rettiklerini sevmek, itaat edilmesini emrettiklerine ita­at etmek ayrı; bunlar da Allah için ve Allah adına sev­mek, Allah için ve Allah adına itaat etmektir).

Şirk basitçe 'Zat'ta Şirk veya 'İtikadda Şirk' ve 'amelde şirk’ olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İtikad­da Şirk, Allah'tan başka bir tasarruf sahibi, itaat edi­lecek, sevgi, korku, tevekkül, hedef ve hakimiyet kay­nağı kabul etmek, amelde şirk ise Allah'ın emrettiğiyle hükmetmeyenlere 'imam, İslâm'ı ve müslümanları ko­rumak için onlardan çekinmenin dışında' gönüllü ola­rak itaat etmektir. Şirk konusunda azamî dikkat gös­terilmelidir. Allah Şirk'ten başka günahların bağışlanabileceğini ilân etmekte,, fakat 'insanların çoğunun an­cak şirk koşarak iman ettiklerini' belirtmekte (Yusuf:106), Hz. Peygamber (S.A.V.) ise Şirk siyah bir gece­de siyah bir taşın üzerinde yürüyen siyah bir karınca­nın izinden daha gizlidir” buyurmaktadır. Riyanın da Şirk sınıfına girdiğini düşünürsek kalplerin ne kadar kolayca kayabileceğini hesap etmek ve Şirk konusunda azamî dikkat göstermek bir müslümanın en başta ge­len görevidir. [280]


Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şirk
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:23:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şirk rüya tabiri,Şirk mekke canlı, Şirk kabe canlı yayın, Şirk Üç boyutlu kuran oku Şirk kuran ı kerim, Şirk peygamber kıssaları,Şirk ilitam ders soruları, Şirkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes