> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Semavî ve Arazî Âfetler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Semavî ve Arazî Âfetler  (Okunma Sayısı 4392 defa)
19 Eylül 2011, 23:12:13
müzzemmil

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 374


« : 19 Eylül 2011, 23:12:13 »



9. Semavî ve Arazî Âfetler

Burada özellikle üzerinde duracağımız husus, semavî ve arazî âfetlerin oluşmasına sebep oian bir iki kavramı ele almaktır. Bu anlamda ele alacağı­mız ilk kavram, "günah" kavramı olacaktır. Hemen hemen her dinde ve kültürde yeri olan günah, hem psikolojik, hem de sosyolojik yönü olan bir kavramdır.[482]
Kur'ân-ı Kerim1 de, günahın tanımına, bizi yaklaştıracak birçok kelime ve deyim vardır. Ayrıca genel bir tarzda görmekteyiz ki, günah, bireyin ve toplumun hayatını derinden etkileyen bir olay olarak sunulmaktadır. Bire­yin, kendi iç dünyasının kararmasına ve en isabetli sonuçtan uzaklaşması­na günah sebep olmaktadır. Toplumların çeşitli şekillerde cezalandırılmala­rına vesile olan da yine günahtır. Kur'ân'm genelinde bir tarif elde etmeye çalışırsak, bunu şöyle ifade edebiliriz: "Günah, meşruiyetini Allah'ın varlı­ğından alan her şeye saldırı ve meşru oimama keyfiyetini yine Allah'tan alan her şeyi yapma, irtikap etme!"[483]
İslam terminolojisinde günah kavramı, çok genel bîr kavram olup Al­lah'ın emir ve yasaklarına uymamayı ifade etmektedir. Fakat Kur'ân'da gü­nahı karşılayan bir değil, birden fazla kelime bulunmaktadır. Bunlardan zenb, ism, hatîe, seyyie ve cürm, toplumların çöküşüne neden olan günah­ları karşılayan kavramlar olarak sunulmaktadır.[484]
Günah, dinen kötü fiilleri yapmak, ahlâkî ve ilâhî hukukun bir ihlali ve netice olarak da, gerek bu dünyada gerekse gelecek âlemde bir ceza ile ceza­landırılmaya müstahak olmayı gerektiren bir fiildir.[485]
Kur'an, birinci derecede Allah'a karşı işlenen suçlardan küfür, tekzib ve fısk için "zenb" kelimesini kullanmaktadır.[486] Zenb ayrıca birçok âyette Al­lah'ın toplumu cezalandırması ve yok etmesine sebep olan günah anlamın­da da zikredilir.[487] Diğer taraftan zenb, günah, kötü iş, itaatsizlik gibi ma­nalara da gelmektedir.[488]
Allah'ın nesilleri helak etmesine ve ümmetleri cezalandırmasına sebep olan günahlar iki kısımda toplanmıştır. Birincisi peygamberlere karşı inat­laşmak ve peygamberlerin getirdiklerini reddetmek (küfür), ikincisi ise, şt-marıp böbürlenerek nimetlere nankörlük (küfür) etmek, hakkı ve insanla­rı küçümsemek, zayıflara zulmedip güçlülere iltimas etmek, fısk ve fücurda haddi aşmak, zenginlik ve servetle gurura kapılmaktır. Bütün bunlar Al­lah'ın nimetlerine karşı yapılan nankörlüğün kapsamına girer.[489]
Kur'ân'da helak edildiği beyan edilen toplumların ve Karun'un bu tür günahlar (zünûb) yüzünden helak edildikleri belirtilmektedir. Şu âyeti bu­na misal getirebiliriz. "Böylece biz onların her birini kendi günahlanyla ya-kalayıverdik."[490]
Âyetlerden anlaşıldığına göre salih amellerin zıddı olarak kötü ameller anlamında kullanılan günahlar (zünûb), mü'minlerin salih olmayan, yani Allah ve Resulünün emir ve yasaklarına aykırı davranışlarına da denilmek­tedir.[491] Buradan hareketle günahlarda ısrar edildiğinde mümin olanların da Allah'tan bir cezaya uğratılabileceklerİ söylenebilir (bkz. Ejder Okumuş, a.g.e., s. 149).
Abdullah Telîdî, Allah'ın azabının ve İntikamının sadece Allah'a inan­mayan ve âyetlerini inkar edenler için olduğunu sanmanın ahmaklık oldu­ğunu söyler.[492] Bütün bu izahlardan anlaşılıyor ki, nankörlük eden kim olursa olsun İlâhî cezaya müstahak olmaktadır. Fakat derece ve şiddeti ve­ya azabın cinsi farklı olabilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi bazen nimetler el­den çıkar, bazen nimetin elden çıkması ile birlikte bireyler, toplumlar ve milletler helak olabilir. Zira zulüm, haksızlık, adaletsizlik, baskı ve her tür­lü insan haklarını ihlal Müslüman toplumlarda, yani Müslüman olduğunu kabul ve ikrar eden cemiyetlerde de olmaktadır. Bu toplumlar da inanma­larına rağmen çeşitli ceza ve sıkıntılara, semavî ve arazî âfetlere maruz ka­labilirler. Nitekim bu görüşümüzü, Isîam ülkeleri dediğimiz ülkelerde ve cemiyetlerde vuku bulan deprem, sel, fırtına, kasırga gibi yersel ve göksel fe­lâketler desteklemektedir.
Kur'ân'm ifadelerinden anlaşıldığına göre insanın başına gelen çoğu musibetlere ve sıkıntılara kendi fiil ve hareketleri sebep olmaktadır. Kur'ân'ın bu konudaki ifadesine dikkat edelim: "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder."[493]
Âyette hitap edilenler, günahkar müminlerdir. Günahı oimayan mü­minlerin başına gelen musibetlerin sebepleri başkadır. Mesela, onların sab­retmeleri, ecirlerini artıracak sebeplerden biri olarak sayılabilir.[494]
insanlar içinde bulundukları sosyal hayattan dolayı bir kısım sosyal ya­salara tabidirler. Kuran, bireysel planda bir takım hüküm ve yasalardan bahsettiği gibi, toplumsal planda da pek çok hüküm ve yasalardan bahset­mektedir. Nitekim helak olgusu da, Kur'ân'da çoğunlukla söz konusu yasa­lar çerçevesinde toplumsal alanda gündeme getirilmektedir. Kur'ân kıssala­rında peygamberlerin gönderildikleri kavimlerin Allah tarafından ortadan kaldırıldıkları belirtilirken hep sosyal bir helakten[495]söz edilmektedir.[496]
Nankörce davranışın sonunda fertler ve toplumlara layık görülen ceza, bazen toplumların tamamen yok olmasına, bazen ekonomi ve iktisadî ya­pılarının çökmesine, bazen ürün ve mahsullerinin helaklerine yöneliktir. Bütün bunlara Firavun ve kavminin helakini[497], bağ bahçe sahiplerinin ve Sebe' kavminin mahsullerinin yok edilmesini ve dolayısıyla iktisadî hayat­larının çöküşünü[498], Musa {a.s) in kavminin kıtlık ve yoksullukla terbiye edilmesini[499], Mekke halkının açlıkla sıkıştırılmasını[500], misal verebiliriz. Bu cezaların gelişi semavî veya arazî olmakta, ya da savaş veya sosyal faktör­lerin neticesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Semavî ve arazî âfetler ifadesini, göksel ve yerse! doğal âfetler diye ele alabilir, ayrıca bu İkisini de doğal âfetler adı altında inceleyebiliriz. Doğal âfetlerden maksat rüzgar, tufan, deprem vb. âfetlerdir. Kur'ân'ın beyanına göre Allah, bazı toplumları doğal âfetlerle ortadan kaldırmıştır. Doğal âfet­ler yoluyla çöküş, göksel ve yersel olmak üzere iki şekilde gerçekleşmiştir.
a-Göksel doğal âfetler: Kur'ân, verdiği örnek kıssalarla çökmeyi hak eden toplumların daha çok gökten gelen âfetlerle yok edildiklerini belirt­mektedir.[501] Örneğin, tufan bunlardan biridir. Nuh kavmi, şiddetli yağmur sonucunda oluşan büyük tufanla helak edilmiştir.[502]
Diğer bir göksel âfet "Sarsar rüzgar"dır. Kur'ân'ın beyanına göre Âd kavmi böyle bir rüzgarla kökten yok edilmiştir.[503] "Sarsar rüzgar", çok şiddetli gürültüsü olan, soğuğunun şiddetinden yakıp kavuran, insanların ev­lerini, binalarını yıkıp süpüren rüzgar anlamına gelmektedir.[504] Allah Teâlâ, bu rüzgarı aynı zamanda dibinden söküp savuran rüzgar[505] azgın rüzgar[506] olarak nitelemiş ve Âd kavminin helaki için galiz[507] ifadesini kullanmıştır. Sarsar rüzgar yedi gece sekiz gün Âd toplumuna musallat olmuştur.[508]
Çığlık, ses, haykırma anlamına gelen[509] "sayha" da göksel "afetlerdendir. Kur'ân'm beyanına göre Semûd kavminin ve Antakya ahalisinin helaki say­ha vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir.[510] Âyetlerde sayhanın "yıldırım"(sâ-ika)[511] alçaltıcı azabın yıldırımı'[512], şiddetli sarsıntı (racfe)[513] ve azgın bir olay (tâğıye)[514], gibi ifadelerle beyan edildiği görülmektedir. Semûd kavmi, verilen üç günlük mühleti kullandıktan sonra[515] söz konusu niteliklere sa­hip sayha ile yok edilmiştir. Medyen toplumu da[516] Semûd ve Antakya aha­lisi[517] gibi sayha ile tarih sahnesinden silinmiştir.
Lût (a.s) m kavmi de göksel âfetlerle helak edilmiştir. İlâhî fıtratın tabiî seyrini izleyecekleri yerde tam tersini yaparak kendilerinden önce hiçbir toplumun ve milletin tenezzül etmediği çirkin fiili işlemişlerdir. Kur'ân on­ların fıtrata ters olan bu çirkin hareketlerini şöyle açıklamaktadır.
"Lût'u da (peygamber olarak gönderdik). Kavmine dedi ki: "Sizden ön-cekİ milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz. Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz."[518]
Kur'ân, daha başka yerlerde bu kavmin diğer bazı günah ve suçlarını da zikreder. Fakat burada Allah'ın cezasına uğramalarına sebep olan en iğrenç suçlarım hatırlatır. Böyle bir durum, bütün insanlar tarafından her zaman hayasızlık ve çok kötü bir davranış olarak kabul edilmiştir.
Allah her şeyi dişi ve erkek olarak yaratmış, her türü diğerinden farklı ve üremeleri için yek diğerini tamamlayıcı şekilde varlık âlemine çıkarmış­tır. Öte yandan insanoğlundaki bu farklılık, bir amaca hizmet etmek için­dir. Bu iki insanın çocukları ile birlikte yuva kurması içindir. Zira aile, me­denî hayatın temelidir. Bundan dolayı kadın ve erkeğin vücutları, cinsi ar­zuların tatmini ve insan neslinin üremesi için gerekli olan tabiî fonksiyonu yerine getirebilmelerine müsait şekilde ve yek diğerini tamamlayıcı yapıda yaratılmıştır. Bu cinsî arzuyu meşru olmayan yollardan tatmin eden kişi, birçok suçun faili haline gelir. Böyle biri bu hareketi ile, şehvetinin kurbanı olarak, kendi vücut organlarının fıtrî ve fizikî işlevlerine karşı, tabiri caizse, savaş açmış olur. Kendİ türüne ve tüm âleme karşı gereken haklarını ve va­zifelerini yerine getirmeden salt cinsî zevkler peşinden koşmakla, tabiata karşı ihanet ve vefasızlık suçu işlemiş sayılır. Böyle bir kimse bütün enerji­sini cinsel arzularının meşru olmayan yollarla tatminde harcaması nedeni ile topluma karşı vefa sözünü tutmamış olur.[519]
Lût kavminin bu nefret verici ahlak dışı fiilden kaçınmaları ve aslî fıtra­tın gerektirdiği şekilde hareket etmeleri gerekirken nankörce bir eylem ser­gilemeleri üzerine gökten üzerlerine taş yağmıştır. Kur'ân-ı Kerim, bu kötü fiilin sebep olduğu cezayı şöyle haber vermektedir: "Emrimiz gelince, ora­nın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taş­lar...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

İlim Dünyası Ailesi
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Semavî ve Arazî Âfetler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 18:42:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Semavî ve Arazî Âfetler rüya tabiri,Semavî ve Arazî Âfetler mekke canlı, Semavî ve Arazî Âfetler kabe canlı yayın, Semavî ve Arazî Âfetler Üç boyutlu kuran oku Semavî ve Arazî Âfetler kuran ı kerim, Semavî ve Arazî Âfetler peygamber kıssaları,Semavî ve Arazî Âfetler ilitam ders soruları, Semavî ve Arazî Âfetlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes