Konu Başlığı: Saat Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 08 Şubat 2011, 20:25:12 Sa’at Saat, muayyen bir zaman fasılası, bilhassa tespit edilmiş bir başlangıca göre herhangi bir anda zamanı ölçen alettir [762]. Bu kelimenin türevlerinden olan sa'v gecenin bir parçası; si'v gecenin bir parçasından biraz fazlası; sâ'at ve sa'y koşmak, niyet etmek, yönelmek, tasarruf, kazanç [763], zamanın bölümlerinden bir bölüm, yahut en asgari bir vakit, ve kıyamet [764] gibi manalar ifade etmektedir Kıyamette insanın bir defada kalkışı, saat kelimesiyle ifade edilmiştir. Halbuki kıyamet kelimesinin türevlerinden olan kuveymetunAcy, sınırları belirlenmemiş bir vakittir [765]. Başı ve sonu belirlenmiş olma açısından kıyamet ve an kelimeleri, saat kelimesinin müradifi olarak kabul edilebilir. İlk insanlar zamanı en doğru bir şekilde güneş saatiyle ölçmüştür. Bunun günümüzde kullanılan ve beş yüz yıllık Mazisi olan saatlerden daha iyi bir zaman ölçme yöntemi olduğu savunulmaktadır. Güneş saatinden önce insanlar zamanı ölçmek için çeşitli araçlardan faydalanmışlardır. Eski Mısır ve Mezopotamya'da şehir ve kasabaların merkezi yerlerine dikilen sütunlar, açık ve güneşli havalarda bu ölçümü gerçekleştiren ölçeklerdir [766]. Zaman sürekli olarak güneşin hareketiyle tarif edilmiştir. Herhangi bir yerde güneşin batış anı, bir zaman başlangıcı olarak alınmış ve o anda saatin 12 olduğu, ertesi gün güneşin batma anına kadar iki defa 12 saat geçtiği kabul edilerek ezani saat tarifi yapılmıştır. Yunanlıların yıldızlar semasının 15 derecelik dönmesine tekabül eden müsavî ve nücumî saat ile, milattan asırlarca önce Mısır, Hindistan ve Çin'de iptidaî saatlerin kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur. Su ve kum saatleri de dar manada saat kelimesinin hatırlattığı ölçeklerdir[767].Aslında standart saat diye kullanılan şey, dünyanın kendi dönüşüdür. Bu, güneşin bir meridyenden ötekine geçişiyle ölçülür. Referans noktası sabit bir yıldız olup, ona göre ölçülen zamana, yıldız zamanı denilir [768]. Dünyaya özgü zaman ölçümlerinin hiçbir evrenselliği yoktur. Saat, dünyanın kendi çevresinde tam dönüş yaptığı sürenin tahminen; 1/24'üdür. Rölativite kuramında saat, sadece insan eliyle yapılan saat değildir. Bir kısım düzenli, periyodik oluşlar geçiren her şey saattir. Biraz önce işaret edildiği gibi dünyanın 23 saat 56 dakikalık dönüşü, atomun çok belirli titreşîmlerdeki yayılması birer saattir. Saatlerin esas yapısı, atomlarda görüldüğü gibi, evrenin çeşitli yerlerinde olağan üstü bir benzerlik gösterirler. Bu periyodik olaylardan herhangi biri, zaman ölçümünde kullanılabilir. İnsanın yapmış olduğu saatin tek ve önemli yönü, kolayca gözlenebilir olmasıdır [769]. Daha sağlıklı olan saatlerin bir kısmı örnek olarak sunulmuştur. a) Kozmolojik Saat: Kur'ân, kozmik manada saat olarak zamanı ölçen bir çok kelime kullanmıştır. Zamanın en küçük birimi olan an'dan, 'asr ve devre varıncaya kadar, zamanı ölçen kelimelerin tamamının yevm kelimesinin kapsama alanına girdiği söylenebilir. Güneş, hareketleriyle, bir saat gibi zamanı ölçmektedir. 24 saatlik süre içerisinde zamanı ölçen kelimeler tekrar gözden geçirilecek olursa, hiçbir an'ın ölçüm dışında bırakılmadığı görülecektir. Zaten saatin gayesi, hayatı tanzim etmektir. Yer ve göklerin yaratılışını zaman olarak ölçen ayetler, varoluşun, zamanın ölçümü dışında gerçekleşmediğini göstermektedir. b) Biyolojik Saat: Kur'ân, olayları mutlak ölçeklerle ölçmemektedir. Zamanı ölçerken, olayın mahiyetine göre çok değişik ölçekler kullanmaktadır. Bu ölçeklerin herbiri, ölçtüğü zamanın ölçüm aleti, yani saatidir. Lemhun bi'l-basar "bir antik bakış" (Kamer, 50), mehîd "hayız" (Bakara, 222), eşud "buluğ çağı" (Hac, 5), hâm "on nesli dölleyen erkek deve" (Mâide, 103) kelimelerinin ifade ettiği süreler farklı zamanlan ölçen biyolojik saatlerdir. c) Radyoaktif Saat: Yerin katılaşmaya başladığı andan itibaren minimum süredir. Ancak bu saat yerin akışkan halinde geçirdiği süreyi belirlemez. Bu dönemin süresi, kurşun ve uranyumun; radyoaktif kaynaklı olduğu kabul edilerek yapılan hesaplarla belirlenir. İlk var oluşun, saniyenin trilyonda birine tekabül ettiği, bu maddelerin oluşumunun, laboratuarda deneme ile ölçülebildiği, bilim tarafından ileri sürülmektedir. İşte bu, ilk "ol" (Yâsîn, 81, 82) emri ile ortaya çıkan hakikattir ki bu hakikat bilim ve tekniğin ölçmekten aciz kaldığı bir andır [770]. Yerin katılaşma anından itibaren geçen süre, jeolojik tabakalardan alınan kaya numuneleri ile belirlenmektedir. Yere ait maddenin, yerin oluşumundan önce var olduğu ise tabiidir. d) Jeolojik Saat:Yağmurların sürükleyerek denizlere ve nehirlere akıttığı toprakların akış hızından, bulundukları kalınlığa ulaşmak için geçirdiği zaman aralığı tahmin edilebilir. Bunun ölçümü için jeolojik kum saati kullanılmaktadır [771]. Kur'ân'da kırk dokuz yerde geçen saat kelimesi, kıyamet saati manasında kullanılmıştır [772]. Bu tespit, doğru olmakla birlikte noksandır. Zira saat kelimesinin geçtiği ayetler iyice incelendiğinde görülecektir ki Kur'ân, saat kelimesini "an" manasına da kullanmıştır. Bu ise saat kelimesinin zaman kavramı içerisindeki semantik yapısının, otantik [773] olarak fark edilememesini hissettirir. Nitekim A'râf sûresinin 34; Sebe' sûresinin 30. ayetlerinde geçen saat kelimesi "an" manasına [774] olup kozmolojik, sosyolojik, biyolojik zamanın bir an dahi te'hîr edilemeyeceğini ifade etmektedir. Esasen ölüm ve kıyametin, Allah'tan başka kimse tarafından bilinmeyen anlarda vuku bulacağı kesindir [775]. Nitekim Sebe' sûresinin 30. ayetinde geçen mî'âd kelimesi de böyle bir zamanın Allah katında bilindiği, bu vaktin sayılı olduğu (Hûd, 104), sayılan bir zaman diliminin ölçülebilirliğinin mümkün oluşu, tartışma kabul etmez bir gerçektir. Kıyamet, ölçülemeyip, te'hîri mümkün olmayan, saat kelimesi ile ifade edilen andır. İşte bu manada, kıyamet ile saat özdeştir. Kur'ân bütünlüğü içerisinde bu iki kelime, bağlamı itibariyle zaman kavramı içinde an'ın müradifidir. Kur'ân, kıyamet saatinin keyfiyetini bize bildirirken, Nahl sûresinin 77. ayetinde, "göz açıp kapama gibi veya daha az bir zaman" şeklinde teşbihlerle bir ölçüm ortaya koymaktadır. Yoksa ayette ifade edilen lemhu'1-basarterkibinin ifade ettiği zamanın, Allah'ın fiilini ölçen bir ölçek olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü böyle bir yaklaşım, Allah'ı zamansal olarak anlamaya, "onun benzeri hiçbir şey yoktur" (Şûra, 11) şeklindeki açık nassa muhalif bir sonuca götürür. Kaldı ki Naht sûresinin 77. ayetinde teşbihle verilen sürenin, Allah'ın fiillerindeki hızı anlatmak için kullanıldığını, ayetin devamındaki "veya daha az bir zaman" anlamını ifade eden lafız ortaya koymaktadır. Burada verilen biyolojik ölçek, esasında psikolojik olarak aklın, bu ölçeğin daha da altında bir ölçeği, teorik ve pratik olarak anlamakta altında bir ölçeği, teorik ve pratik olarak anlamakta oldukça zorlanacağı bir yapıda olması dikkat çekmektedir. Kur'ân'da saat kelimesiyle ifade edilip, kıyamet diye anlaşılan ve olacakların ifade ediildiği zaman, an'ın somut bir pratiği olmalıdır. İşte bu zaman kavramı içerisinde teorik olarak yer alan an'ın, bütün evreni nasıl kuşattığının delilidir. Bu durumda, kuşatanın, kuşatılana hükümran olmasından daha tabii ne olabilir? Kur'ân'da geçen saat kelimesi, pratik olarak zaman ölçüm aletinin ölçtüğü, günün bir saatini de ifade eder. Nitekim "Allah'ın onları, sanki günün ancak bir saati kadar kaldıkları zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar" (Yûnus, 45) [776] ayetinde geçen saat kelimesinin ifade ettiği mana rölatiftir. Dünyada geçen bir ömrün, gündüzün bîr saati gibi algılanışı da bunun bir ispatıdır. Bu nedenle algılamanın zamanla çok sıkı bir ilişki içinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Saat/kıyamet, ya ansızın geleceği için bu adı almıştır, ya bütün mahlukatın muhasebesi tek bir saatte yapılacağı için, yahut ta uzun bir zaman olmasına rağmen, canlılar nezdinde tek bir saat gibi algılanacağından bu adla adlandırılmıştır şeklindeki açıklama, saat kelimesinin kıyameti anlatmasına rağmen, kozmik sistemdeki zaman kavramıyla bağlantılı olup, onun, zaman ölçeği olan saatle ilişkisi de bu doğrultudadır. Saat kelimesinin türevlerinden olan suvâ' (Nuh, 23), Hz. Nuh'a inanmayanların putlarından birinin adı olduğu belirtilmektedir. Şu halde putperestliği ölçen bu kelime, geçmişin negatif itikadını göstermektedir [777]. Sâ'at kelimesi, kıyamet manasındaki kullanımlarında, gelecek zaman ifade etmektedir. Çünkü kıyamet, fiilen gerçekleşmemiş gerçekleşmesi gelecekte olacak bir vakadır. Dünya hayatında saat, geçmişi de ifade etmektedir. Dün saat 12'de gibi bir ifade, insan hayatının hikâye edildiği bir gerçektir. Bütün bu açıklamalardan yola çıkarak, saat kelimesinin Kur'ân'daki kullanımları, asıl manalarıyia ilişki içindedir denilebilir. Hareket, koşuş, kıyamet, an, niyet, kast, inanılan put, zamanı ölçen alet ve ölçülen altmış dakikalık zaman gibi manaların hepsi, saat kelimesinin semantik alanı içinde yer alır. Saat, hangi manaya alınırsa, diğerleri o mananın müfessiri olarak gündeme gelir. Kozmolojik, biyolojik, pratik, radyoaktif, jeolojik saatlerin tamamı, rölatif ölçekler olup mutlakıyet ifade etmezler. Bütün bu ölçekleri ifade eden kelimeler, saat ile anlam ilişkisi içerisinde olan anahtar kelimelerdir. [778] [762] Gökmen, T., "Saat", ÎA, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1971, X, 2-3; Yeni Hayat Ansiklopedisi, V, 2773-2776. [763] İbn Manzûn XIV, 384-388. [764]er-Râgıb el-lsfahânî, s. 248. [765] İbn Manzûr, XII, 506. [766] Yeni Hayat Ansiklopedisi, V, 2774. [767] Gökmen, İA, X, 2-3. [768] Reichenbach, Hans, Bilimsel Felsefenin Doğuşu, trc. Cemal Yıldırım, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993, s. 103. 740 Düzgören, Bahar Öcal, "Evrende Geleceğe İlişkin Belirsizliğin İnsanoğlu İçin Yarattığı Olasılıklar Ya da Kader İle Kadere Karşı Çıkan İrade", Cogito, sayı: 11, Yapı Kredi Yay., 1997, s. 122. [769] Russel, Rölativitenin Alfabesi, s. 44. [770] ez-Zemahşerî, I, 180. [771] Jeans, Sir James, Etrafımızdaki Kâinat, trc. Salih Murat Uzdilek, İstanbul, 1950, s. 44. [772] Karagöz, İsmail, Kur'ân'a Göre Zulüm Açısından Allah ve İnsan, Çelik Yay., İstanbul, 1996, s. 84. [773] Doğan, s. 874. [774] İbn Kesîr, III, 259; Yazır, III, 2156. [775] Yazır, 111,2156. [776] Ayrıca bkz.Ahkâf, 35. [777] Yazır, VIII, 5377-5378. [778] Dr. Faiz Kalın, Kur’an’da Zaman Kavramı, Rağbet Yayınları: 192-197. |