Konu Başlığı: Orta Yol İlkesi Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2011, 00:12:48 13- Orta Yol İlkesi Kur'ân, ifrat ve tefrit dediğimiz iki türlü aşırılığı da kabul etmez. O, insan fıtratını esas almış, dengeyi kendisine ilke edinmiş bir kitap olarak orta yolu tercih eder. Çünkü "ifrat ve tefrit" adım alan aşırı tutum ve davranışlar insan psikolojisini önemli ölçüde etkilemektedir. [2032] Tutum ve davranışlardaki itidal fazileti, aşırılıklar ise rezileti doğurur. Meselâ, tevâzû ve vekâr bir fazilet olduğu halde bunların iki ucundaki zillet ve kibir rezîlettir. Bu itibarla Kur'ân, zihni eğitirken insandaki temel güçlerin ifrat ve tefrit hallerini reddetmiş, insanlar için orta yolu tercih etmiştir. [2033] Bir âyet-i kerimede şöyle duyurulmaktadır: "Böylece sizi insanlara şâhid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan (vasat) bir ümmet kıldık..." [2034] Ö. Nasûhî Bilmen, "ortada bulunan bir ümmet" sözünü, "Âdil, mutedil, ifrat ve tefritten berî (uzak), güzide bir ümmet" olarak açıklamaktadır. [2035] Gerçekten bu ümmet, bütün mânâlariyle vasat bir ümmettir..." diyen Seyyid Kutup merhum şöyle devam ediyor: "Vasat bir ümmettir..." tasavvur ve itikadda. Ne sırf maddeye dalar, ne de tamamen âhirete gömülür. Cesede bürünmüş bir ruh veya ruha sarılmış bir cesed gibidir. Güç ve kuvvetleri birbiriyle kaynaşmış bünyeye, her gıdadan hakkını tam olarak verir. Hayatın imtidâdı için çalıştığı kadar, manen terakki edip yükselmesi için de çalışır. İfrat ve tefrite dalmadan şevk ve arzularını serbest bırakır... "Vasat bir ümmettir..." düşünce ve şuurda. Tecrübe ve marifet kapılarını kapamadığı gibi, bildiği ile de donup kalmaz. Her sese koşmadığı gibi, gülünç maymun taklidi de yapmaz. Önce beraberindeki mefkure ve usûle sarılır, sonra fikir ve tecrübelerin neticelerine göz atar... "Vasat bir ümmettir..." intizam ve insicamda... Hayatı tamamen hislerin ve vicdanın emrine terk etmediği gibi, büsbütün tecziye usullerine de bırakmaz... Cemiyet nizâmını teşrî ve tedip usulleriyle teminat altına alır... "Vasat bir ümmettir..." alâka ve irtibatlarda... Ne ferdin şahsiyyetini ve temel dayanaklarını hiçe sayar, ne de onun şahsiyyetini cemiyet ve devletin şahsiyyeti içerisinde eritir. Aynı zamanda, ferdi, kendi menfaatini düşünen, hodbin ve tamahkâr biri olarak terk etmez... Ferdi cemiyete yardımcı kılan, cemiyete de ferdi himaye eden vazife ve mükellefiyetler takrir eder. "Vasat bir ümmettir..." mekânda... Yerin göbeğinde, Yeryüzünün orta bölgelerinde... Ve halen şu durumuyla bütün insanlığı gözetleyerek şahadet vazifesini deruhte etmektedir. Sahip olduğu değerleri yeryüzü sakinlerinden esirgememekte, ruh ve fikir meyvelerini cihana neşretmektedir. Bu hareketi icra ederken de maddesi ve mânâsı ortaklaşa çalışmaktadır. "Vasat bir ümmettir..." zamanda... Kendisinden önceki beşeriyetin çocukluk merhalesini nihayete erdirip, kendisinden sonra da, beşeriyetin aklı rüşd çağını muhafaza eder. Tam orta noktada durup, beşeriyetin çocukluk çağlarından kalma evham ve hurafeleri silkip atar. Akıl ve beşerî duygulara meftun olmasını engelleyip, peygamberler devrinden kalma ruhî miraslarıyle, devamlı gelişen aklî hazînelerini birleştirerek, ikisinin ortasında, doğru yolda yürütür." [2036] Has kullarının meziyetlerinden bahseden yüce Allah, onların özelliklerinden birini şöyle açıklamaktadır: "Onlar, sarfettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik; ikisi arasında orta bir yol tutarlar. " [2037] Şu âyet-i kerimede aşırılara karşı Rasûlullah uyarılmaktadır: "Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme." [2038] Zaman zaman iyi niyetle de olsa müminlerin aşırılığa düşmesi, sınırı aşması mümkün mü? Onlar da beşer olduğuna, onların da yanılmaları mümkün olduğuna göre aşırılık seline kapılmaları her zaman için mümkün ve muhtemeldir. Şu âyet de bunu isbatlamaktadır: "Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helâl kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez." [2039] Öyle dindar ve iyi niyetli insanlar vardır ki, bunlar, bedenî arzularının normal bir şekilde doyurulmasını bile ruhî gelişmeye aykırı bulurlar. Bunlar, "...nefse eziyet etmeyi, benliği inkârı ve sürekli perhizi kendi başlarına fazilet kabul edip, bu türlü zühd yolları olmadan Allah'a yaklaşılamayacağını sanırlar. "[2040] Hz. Peygamberin ashabı arasında da bu tür kimseler çıkmıştır. Bunlar, gündüzleri daima oruç tutup, geceleri hiç uyumadan ibâdet eder; et ve yağ yemez, kadınlara da yaklaşmazlarmış. Rasûlullah bunu öğrenmiş ve onları bu tür uygulamalardan menetmiş. Onun konuyla ilgili bir hutbesi şöyle: "Bana böyle şeyler emredilmiş değildir. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu yüzden oruç da tutun, yiyin de. Geceleri ibâdet ettiğiniz gibi uyuyun da. Ben bazı günler oruç tutarım; bazı günler tutmam. Et de yerim, yağ da (Benim sünnetim budur). Benim sünnetimi beğenmeyen benden değildir." [2041] Rasûlullah bir başka hadislerinde şöyle buyurmaktadır: "Bazı insanlara ne oluyor da kadınları, güzel yiyecekleri, uykuyu ve dünyanın daha başka güzel şeylerini kendilerine haram ediyorlar? Ben size rahipler olmayı öğretmedim. Benim öğrettiğim yaşama şekli ne kadınlardan uzaklaşmaya, ne et yememeye izin verir; ne de dünyadan el etek çekmeye. Kanun, nefsinizi disiplin altına almak için orucu ve zühdden elde edilecek yararlar için de cihadı öngörmüştür. Allah'a ibadet edin ve o'na hiçbir şeyi ortak tutmayın. Haccımzı ve umrenizi yapın; zekâtı verin ve ramazan ayında da oruç tutun. Sizden önce helak olan insanlar kendilerine göre bir zühd yolu tuttukları için helak oldular. Böyle yaptıkları için de Allah aynı şeyi kendilerine emretti. Şu anda manastırlarda gördükleriniz aynı türdendirler." [2042] Rasûlullah bir defasında bütün vaktini ibadetle geçirerek uzun süre karısıyle cinsel ilişkiden vazgeçen bir sahabenin durumunu öğrenince onu çağırmış ve "Şimdi doğru karına git" diye emretmiş; sahabenin "oruçluyum" demesi üzerine yine "Orucu boz ve karına git" diye emrini tekrarlamıştır. [2043] Bu ilkenin ışığında söylenecek şey şu: İslâm eğitimcisi eğittiği kimseleri duygu, düşünce ve davranış planında itidal üzere eğitmeli, onların aşırılıklara saplanmasına fırsat vermemelidir. Buraya kadar kaydedilmesini önemli bulduğumuz başlıca ilkeleri kaydettik. Şüphesiz, Kur'ân-ı Kerim'de başka ilkeler tesbit etmek de mümkündür. Fakat biz bunlarla yetiniyor, daha derinlere inmek istemiyoruz. Zaten bu çalışmamızda Kur'ân'a bir çerçeve çizmek gibi niyetimiz de yoktur. Bu çerçeveyi çizmek hem bizim boyumuzu aşar; hem de Kur'ân'ın i'câzı buna imkân tanımaz. Zira her zaman söylediğimiz gibi Kur'ân, sahili olmayan bir okyanus gibidir. Bütün mekân ve zamanlara hitap etmesinin sebebi de budur. [2032] Nihat Keklik, "İbn Sînâya. Göre Çocukta ve Gençlerde Mutedil Mizacın Şartları", Aydın Sayıh, İbn Sina Armağanı içinde, s. 250. [2033] Suad Yıldırım, Kurrân-ı Kerim, s. 193. [2034] Bakara: 2/143. [2035] Ömer Nasûhî Bilmen, Kur'ân-ı Kerim'in Türkçe Meâl-i Âlîsi ve Tefsiri, c. I, s. 137. [2036] Seyyîd Kutup, fi Zilâli'l-Kuran, c. I, s. 274, 275. [2037] Furkan: 25/67. [2038] Kehf: 18/28. [2039] Mâide: 5/87. [2040] Mevdûdî, Tefhîmu'l-Kur'ân. c. I, s. 507. [2041] Müslim, Nikah, 1; Ahmed b. Hanbel. Müsned, c. III, s. 241. [2042] Suyutî, ed-Dürrü'1-mensûr, c. II, s. 308. [2043] Suyutî, ed-Dürrü'1-mensûr, c. II, s. 308. Konu Başlığı: Ynt: Orta Yol İlkesi Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Ocak 2019, 07:13:07 Esselamu aleyküm İfrat ve tefrit insanın iki düşmanıdır Her ikisi de insanın maddi ve manevi yaşamına zarar verir Ancak insan Kur an yolundan ayrılmazsa gerçek huzura o zaman kavuşur Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Orta Yol İlkesi Gönderen: Ceren üzerinde 26 Ocak 2019, 18:58:53 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
|