๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 15:29:09



Konu Başlığı: Önsöz
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 15:29:09
Önsöz

 Hamd, Allah'a mahsustur. O'nu över, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Gerçek ve samimi dost olarak sadece O'nu bilir ve O'na sığınırız. Alemlere rahmet olarak g”nderilen ve en do§ru yolu g”steren Peygamber (s.a.v)'e ve güzelce ona uyanla­ra kıyamete kadar salât ve selâm olsun.

Yüce Allah, Kur'an'ı; insanlığı karanlıktan aydınlığa çı­karmak, dünya ve ahiret saadetinin yollaram göstermek için indirmiştir. Bu sebeple kıyamete kadar uyulması gereken ana ilkeler, bu mukaddes kitapta mündemiçtir. Başka bir ifade ile dünya ve ahiret hayatı için gerekli olan en kesin deliller ve ede­bi burhanlar ancak Allah'ın kelamı Kur'an-i Kerim'de mevcut­tur. Bu hakikati idrak eden ilk müslümanlar, ona sımsıkı sarıl­mış, bu sayede de anarşiden medeniyete, kabileden devlete ve devletten de cihan hakimiyetine yükselme imkanına kavuş­muşlardır.

Kur'an, geneli itibariyle sebeb-i nüzul denilen hadiselere bağlı olmadan nazil olmakla birlikte sosyal vakıalara mutabık olması bakımından bazı ayetleri ya bir hadise veya sahabenin peygambere yönelttiği bir suale cevap olmak üzere indirilmiş­tir. Bu münasebetle sahabenin bir kısmı, müslüman olduktan sonra ya eski alışkanlığı nedeniyle ya da Hâtıb İbn Ebi Beltaa gibi kendilerinden gelebilecek zararları önlemek için müslüman olmayanlarla dost olma, onları sırdaş edinme şeklinde bazı dav­ranış hataları göstermiştir. Bu sebeple Yüce Allah hem o günkü toplum, hem de kıyamete kadar gelecek olan islam toplumları için, müslümanların kimleri dost, sırdaş, yardımcı, koruyucu, gözetici ve taraftar edinebileceklerini, gerek ferdi, gerekse top­lumsal yönden sorumluluklarını kimlere tevdi edip kimlere tevdi edemeyeceklerini belirterek bu konuda evrensel yasaları vaz etmiştir.

Bu çerçevede yahudi, hristiyan ve diğer gayr-i müslim unsurlarla samimi ilişkilere girilmemesi, mü'minlerin birbirleri­nin dostu, sırdaşı, âmiri olduğu gibi, onların da ancak birbirle­rinin dostu/velisi olduğu vurgulanmıştır. İnsan olmaları hase­biyle beşeri münasebetlerin onlarla da kurulabileceği ancak müslümanların sırlarını onlara taşıma, inançlarından etkilene­cek şekilde onlarla sıkı fıkı olma ve idari işlerini onlara tevdi edip kurallarına tabi olma ve müslümanları terkedip onların tarafını tutma boyutunda bir dostluğa müsaade edilmemiştir.

İşte bu çalışmamızda olay beşeri münasebetler açısından ortaya konurken müslümanm, gerek islam toplumunda, gerekse gayri islami bir toplumda antlaşmak veya antlaşmasız olan kendi dışındaki insanlarla nasıl bir ilişki içinde olması ve bun­ların sınırlarının neler olduğu konusu araştırılmış, Kur'an bü­tünlüğü ve Resulullah'ın uygulamaları doğrultusunda ortaya konmaya çalışılmıştır. Mikdat Öccü, Kayseri-1996[5]

[5] Mikdat Öccü, Kur’an’da Veli Ve Velayet, Suffe Yayınları, İstanbul, Ocak 1997: 14-15.