Konu Başlığı: Nur Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 18 Şubat 2011, 18:15:01 Nur Sözcük anlamı, “güneşten, aydan, ateşten, kısaca cisimlerden taşan nitelik veya, gözümüzün cisimlerle temasında dışla için ilişkisi sonucu, cisimlerin niteliğini ortaya koyan tecellîdir.” Karanlığın zıddı olan 'Nur' salt 'ışık' sözcüğüyle karşılanamaz; çünkü, Nur daha geniş anlamlıdır. Nur, her türlü akli, zihnî, maddî-manevî karanlığın tam bir zıddıdır. Hattâ; Nur Allah'ın isimlerinden biridir. [32] Kur'an'da da “Güneşin ışık, Ay'ın nur kılındığını” (Yunus: 5) belirtilmektedir. Bir diğer ayette, Ay'dan 'nurlu, nur saçan’ olarak sözedilirken, Allah'ın da nuru vareden, nurlu kılan olduğu belirtilir. Oysa, bu iki anlatım arasında fark yoktur. Kendisi Nur olan bir varlık, elbette nur saçacaktır; Allah'ın isimlerinden biri de Nurdur. Ay ise 'nur saçan' olarak nurdur; yoksa, zatıyla nur değildir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Allah eşyayı yaratmadan önce Kendi Nuru'ndan Peygamberinizin nurunu yarattı. Bu nuru kudretiyle dilediği kadar çevirdi. Bu zaman daha Levh, Kalem, Cennet, Cehennem, melek, gök, yer, Güneş, Ay, cin, insan hiç bir şey yoktu. Ne zaman ki, Allah yaratılmışları yaratmak diledi, bu nuru dörde böldü. Birinci bölümden Kalemi ikinciden Levhi, üçüncüden Arş’ı yarattı ve dördüncüyü tekrar dörde böldü. Birinci bölümden Arş'ı Taşıyanları, ikinciden Kürsi'yi, üçüncüden diğer melekleri yarattı ve dördüncüyü tekrar dörde böldü. Birinci bölümden gökleri, ikinciden yerleri, üçüncüden de Cennet'i ve Cehennem'i yarattı ve dördüncüyü tekrar dörde böldü. Birinci bölümden mü'minlerin bakışlarının nurunu, ikinciden kalplerinin nurunu ki, bu ma'rifet'ullah'dır üçüncüden yakınlıklarını yarattı, bu da Tevhîd, yani Lâ ilahe ill’Allah, Muhammedün Rasûlüllah'tır.” [33] Bu hadis, Nur'un ne demek olduğunu açıklıkla ortaya koymaktadır. Şurası bir gerçektir ki, İslâm'da ve gerçekte madde asıl değildir; madde hayaldir, Nur'un mutlak varlık (vücud) olmasına karşın bir 'yokluk'tur, dolayısıyla 'zulmet'tir. Maddenin canlılığını sağlayan içinde taşıdığı nur'dur. Madde'den fışkıran bu nurla madde hakkında bilgi sahibi olunabilir. “Allah, nasıl değişik isimlerini evrende sergiliyor ve bu isimler tecellî ediyorsa” evrenin bütününde Nur ismiyle de tecellî etmektedir. Evrendeki her varlığın yansıttığı nur Allah'ın nurudur, veya O'nun nurundandır. Bir hadis-i şerifte, “ben yaratılışta ilk, peygamberlikte sonum” buyurulmuştur.[34] İşte, Allah'ın Nur'u öncelikle ve bütünüyle Hz. Peygamber'de yansımıştır. Bu nur, Allah'ın Kelâmı alanında da, İlâhî Kitaplar'da son şekliyle Kur'an'da yansımaktadır. Bu bakımdan, İlâhî Kitaplar'a da “nur denilmektedir. Peygamber 'yürüyen Kur'an'dır, İncil'de ifade edildiği gibi, “Kelâm'ın et olmuş şeklindir. Yani, Kur'an Peygamber'de cisimleşmiştir. (Peygamber, evrenin yoğun bir özeti, bir hülâsasıdır.) Bu bakımdan, hem Kur'an'daki cümlelere, hem evrendeki varlıklara, hem de insanın içindeki olgulara “ayet” denilir; çünkü, hepsi birdir. Tüm varlıklar, Peygamber'in nurundan alırlar nurlarını ve kendi ölçülerinde onu yansıtırlar. Ne yazık ki, bütünüyle nur olabilme yeteneğine ve imkânına sahip olduğu halde, unutkanlığı ve gafletinden dolayı kalbini ve tüm duyularını tam bir karanlık haline getiren varlık yalnızca insandır. Unutkanlığı ve gafletiyle kalbini, akimi ve duyularını bir gece haline getiren insanda fecrin doğması için Allah Nurunu, yani Kitaplarını gönderir. Kitabın ayetleri bir Nur huzmeleri halinde gelir ve insanın duyuları aracılığıyla kalbine yönelir. Eğer, insan inat etmez ve kalbini aydınlatmak isterse duyularını açar ve kalbindeki karanlığı giderir. Eğer, iç gözünü (basar) ve kulağını (sem) iyice mühürler, kalbine de kalkmaz bir ağırlık yerleştirirse, nur huzmeleri böyle gözlerden ve kulaklardan giremez, kalbe ulaşamaz. Bir taş haline gelir böyle insanların kalbi, hattâ taşlardan daha kesif; çünkü, taşlarda da belli oranda nur vardır. Böyle insanlarda ise, nurdan eser yoktur. Onlar, yaktıkları ateşleri, sözgelimi, Kur'an'ın diliyle “savaş ateşleneni” gerçek nur sanırlar, Cehennem'i gerçek nur sanırlar, bu ateşlerin ışığında gitmeye çalışırlar; aslında, karanlıkta yol almaktadırlar ve sonunda Cehennemin ateşine düşerler. Duyularını ve kalbini Allah'ın Nur'una açan insanlarda ise kalp nurlanır; Ay'ın, Güneş'in, ağaçların, çiçeklerin, taşın toprağın, otların, göklerin ve yerin saçtığı nurlar, yeryüzünde ve evrende cereyan eden tüm olayların yansıttığı nurlar, Kur'an'da kümelenen aynı nurlarla birlikte kalbindeki geceyi gündüz yapar ve bu insanda iman meydana gelir; bu imanın ışığında gider artık o; demek ki, iman da bir nurdur; yani, nur nuru oluşturmakta, nur üstüne nur meydana gelmektedir: Kuşkusuz, nurlanan, imanın nurunda giden bir insanla, nuru örtmek demek olan küfrde yarışan insan bir olmayacaktır: “Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkmayan kimse gibi olur mu?” (En'am: 122) Karanlıklar içinde kalan ve Nur'dan nasiplerini almadıkları gibi, almak da istemeyen ve Nur'da yürüyen insanların halini bilmeyen ve anlamayanlar kendilerini gerçek Nur'un aydınlığında yürüyor zannederler. Oysa, onlar zifiri karanlıktadır, ama, bilmezler. Dünya hayatında Nur'a ulaşmazlarsa, Ahiret'te karanlıklar içinde kaldıkları zaman, mü'minlerin nurundan isteyecekler, onların nurlarında yürümeyi arzu edecekler, fakat kendilerine izin verilmeyecektir. Dünyadayken yaktıkları ateşler, Ahiret'te Cehennem ateşi olacaktır böyleleri için. “O gün erkek ve kadın mü'minleri görürsün ki, nurları önlerinde ve sağlarında koşuyor; “müjdeler size bugün; içlerinde ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler”; işte, büyük kurtuluş budur. O gün erkek ve kadın münafıklar iman edenlere “ne olur, durun bir bakın da nurunuzdan alalım” derler. “Arkanıza dönün de arayın nuru” denilir ve aralarına kapalı bir sur çekilir ki, orada içi rahmet, beri yandaki dışı ise azaptır” (Hadîd: 12-13). [35] [32] Müfredat, 508, Külliyat, 362. [33] Keşf'ül-Hafa, I,; 311-2. [34] Hadis, “Adem ruhla cesed arasındayken ben peygambedrim” şeklinde de gelmektedir. Bk. Tİrmizi, HN: 3850. [35] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 39-43. Konu Başlığı: Ynt: Nur Gönderen: Ceren üzerinde 15 Aralık 2017, 16:31:47 Esselamu aleykum.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
Konu Başlığı: Ynt: Nur Gönderen: Mehmed. üzerinde 15 Aralık 2017, 18:18:50 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Kur an ın nuru ile nurlandırsin Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Nur Gönderen: Sevgi. üzerinde 16 Aralık 2017, 16:13:19 Ve aleykümüsselam Nur Allah tan gelen bir güzelliktir bu güzelliği sadece layık olan sevgili kullarına verir Allah inşaAllah
|