Konu Başlığı: Nefsi Râzıye Gönderen: müzzemmil üzerinde 18 Eylül 2011, 13:48:09 V- Nefs-i Râzıye Seyr-u sülûkün beşinci evresini oluşturan Nefs-i Râzıye ile ilgili olarak Kur'an'da; "Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş olarak Rabb'ine dön" [497] âyet-i kerimesi geçer. Nefs-i Râzıye, Allah'ın celâli ve cemâlî [498] tecellîlerini gönül hoşluğu ile karşılayan ve kaderden şikayeti bulunmayan Nefs'tir. [499] Nefs-i Râzıye evliyanın sıfatıdır. Evliyanın sıfatı olan Nefs-i Râziye'ye, gerek ruh ve gerekse varlıkların tamamından geçmeden ulaşılamaz. Bu tür Nefs, Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanmış Nefs'tir. [500] Makam-ı Hafî olan Nefs-i Râzıye mertebesinin başlıca özellikleri; keramet, zühd, ihlâs, riyazet, zikir ve vefadır. [501] Ayrıca vera', mahabbet, Mevlâ ile dostluk, ilâhî huzur, Allah'tan başka herşeyi terk edip unutmak, tam bir teslimiyet ve rızâ [502] sıfatları da vardır. Nefs-i Râzıye'nin seyri, Allah'tadır. Âlemi, lâhüt (ruhanîler) âlemi; mahalli, sırrın sırrıdır. [503] Hâli Fenâ'ya varmış olmaktır. Bu makamdaki Fena, üçüncü mâkamdakinden farklıdır. Bu Fena, bu yolun son sınırındaki Fena hâli olup sonsuzluğa sarkan sâlikin vardığı bir haldir ki; o da beşerî sıfatların büsbütün yok olmasıdır, sâlikin Beka devletini bulup ona varmış olmasıdır. [504] Nefs-i Râzıye sahibi sâlik, mânâ âleminde bütün varlıkları yok olmuş görür. Bu sâlike, zikir olarak "Yâ Hakk" ismi telkin edilir. Kelime-i Tevhid'e sâlik, Mutmainne'de olduğu gibi " Lâ mevcûde illallah" mânâsını verir. Bu mertebedeki sâlik, Allah'ın kendi hakkındaki kaza ve kederine tamamen razı olup bir anlık bile O'nun rızâsından ayrılmaz. Dünya ve âhiretle ilgili tüm isteklerden geçip; "İlâhi!. Ente maksüdî ve rızâke matlûbi" sözü kendine hal olur. Bundan dolayı da bu mertebede sâlik, kendine zuhur eden keşf ve kerametin tümünden geçer ve her gördüğü şeyden kendine müşahede zuhur eder. Bu aşamadaki sâlikte Fena fillâh ve peşinden de Beka billâh gerçekleşir. İşte bu makam halifelik makamıdır. [505] [497] Fecr: 89/28. [498] Celâl: Ululuk, büyüklük. Tasavvufta; mâşugun âşığa asla muhtaç olmadığını göstermesi için ululuğunu açığa vurması, âşığın gururunu kırarak kendisi karşısında ne kadar çaresiz olduğunu ona ispatlaması. Hakk'ın gözden ve gönülden uzak olması, zât ve ehadiyet mertebesi. Celâli tecellî, halkın Hakk karşısında eğilmesini, bencillikten ve benlik davasından vazgeçmesini sağlayan bir terbiye vasıtasıdır. Cemâl: Güzellik. Tasavvufta; âşığın ısrarlı rağbeti ve isteği üzerine mâşuğun kemâlleri açığa vurması. Allah'ın lütuf ve rahmet sebebi olan özellikleri. Cemâlî tecelli, Hakk Teâlâ'nın herşeyi kollaması, koruyup kayırması. (Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, s. 111-113). [499] Kelâbâzî, Tere, Süleyman Uludağ, Doğuş Devrinde Tasavvuf, s. 101, "52" numaralı dipnot. [500] Nefs'i Yedi Mertebesine Dâir Risale, Anonim, İst. Süleymaniye Küt., Kasideci Zade, Nr.: 703/6, Vr: 55b-56a. [501] Afvâr-ı Seb'a, Anonim, İst. Sûleymaniye Küt., İbrahim Ef., Nr.: 461/1, Vr: 19b. [502] Erzurumlu İbrahim Hakkı, A.g.e., s. 619. [503] Sır: Ruh gibi insan bedenine konulmuş olan bir latifedir. Kalp, ruh ve sır sıralamasında sır ruhtan sonra gelir ve ondan daha latiftir. Kalp ma'rifet, ruh mahabbet, sır temaşa mahallidir. Bu anlamda sır ruhun ruhudur. Sırrın sırrı ise sırra da gizli kalan sırdır. {Süleyman Uludağ, A.g.e., s. 430}. [504] Erzurumlu İbrahim Hakkı, A.g.e., s. 619. [505] Muhammed Nuri Şemseddin Ef., Risâle-i Murakabe, s. 7-8. Ahmet Ögke, Kur'an'da Nefs Kavramı, İnsan Yayınları: 93-94. Konu Başlığı: Ynt: Nefsi Râzıye Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 10 Ekim 2014, 20:40:22 Esselamu aleykum ve rahmtullah;
Mevlam razı olsun...Nefsi Raziye nefsini razı etmiş,terbiye etmiş kişiye denir..Allah'a tam teslim olmuş,namazını ,zekatını vb.şeyleri tam yerinde ve zamanında verendir..Rabbim bizleri nefisimizi terbiye etmiş kişlerdn etsin İnşAllah..Mevlam razı olsun.. "Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş olarak Rabb'ine dön" [497] |