> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Nankörlüğün Sonuçları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nankörlüğün Sonuçları  (Okunma Sayısı 2113 defa)
19 Eylül 2011, 23:29:45
müzzemmil

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 374


« : 19 Eylül 2011, 23:29:45 »



Nankörlüğün Sonuçları

1. İlâhî Ceza
 
Ceza kelimesi, bir emeğin karşılığını vermek, ödemek, hakkını almak, yetmek, kifayet etmek anlamına gelen "ceza, yeczî, cezâen" kökünden türetilmiş bir isimdir1. Bu kelime, karşılık, mü­kafat, ceza manalarına da gelir. Kur'ân-ı Kerim'de bu kökten türeyen keli­melerin sayış 111 [313] bulmaktadır.[314] Ceza kelimesi ise 42 yerde geçmektedir.[315] Bu kelimeye, bazı yerlerde mükafat[316], bazı yerlerde karşılık[317], bazı yerlerde ceza olarak anlam yüklenmiştir.[318] Ceza kelimesi, dilimizde, " Suç işleyene, kendisini doğru yola getirmek ve başkalarına ibret olmak gibi amaçlarla suçun derecesine göre çektirilen acı" olarak tarif edilmektedir.[319]
Kur'ân-ı Kerim, cezaya müstehak olan toplumların, çektikleri cezaları izah ederken çeşitli kavramlar kullanmıştır. Bu cezaların, bireylerin veya toplumların davranışları ile orantılı olarak verildiği görülmektedir. Ölmek, yok olmak, ortadan kalkmak gibi anlamlara gelen "helak" ve " helak etmek, öldürmek, yok etmek" anlamlarını taşıyan "ihlâk" [320] darmadağın etmek, parçalamak anlamlarına gelen "temzîk"[321] Yerle bir etmek, kökünü kazımak manalarına gelen "tedmîr" [322]-yerin dibine geçirmek, batırmak anlamında kullanılan "husuf" u gibi kavramlar, ilâhî cezaların çeşidini ve neticelerini  göstermektedir.
İlâhî ceza tabiri ile, peygamberlerini yalanlayan, verilen nimetlere nan- körlük eden, ahlâkî ve ruhî dejenerasyon neticesinde insanlara zulüm ve haksızlık eden ve haddi aşan bireylere, cemiyetlere, milletlere ve devletlere Allah tarafından verilen semavî (göksel) ve arazî (yersel) âfetleri, savaş ve sosyal musibetler gibi cezaları kastetmekteyiz. Cezalar, toplumların veya bi­reylerin, hakkı kabul etmeme, insanları küçümseme, zayıflan ezme, servet ve zenginlikle şımararak şükürden uzak kalma, insafların hakkını verme­me, peygamberlere karşı inatlaşma gibi günahlar ve isyanlar yüzünden ve­rilmiştir.[323]
Abdullah Telîdi'ye göre, ümmetlerin helak olmasına iki türlü günah se­bep olmaktadır. Birincisi, peygamberlere karşı inat ve onların risaletini in­kar. İkincisi, günah ve isyanlarda aşırı gitmek. Birinci kısımda Allah Teâlâ, peygamberlerinin risaletîne inanmayan ve onlara ayak direten günah sa­hiplerini helak ediyor ve onları köklerini kazıyan bir azapla cezalandırıyor. Nûh, Âd, Semûd, Lût, Şuayb (a.s) ve benzeri peygamberlerin kavimlerinde olduğu gibi. ikinci kısımda ise, açlıklar, musibetler, hastalıklar, ihtilaflar, tefrika, deprem ve başka çeşit sebepler. Telîdî, "bu ümmete verilen azap bu kabildendir. Allah Teâlâ, onların kökünü yok etmiyor ve geçmiş milletlere yaptığı gibi bir defada onları helak etmiyor. Fakat onlara çeşitli belalarla azap ediyor" demektedir.[324]
Elmah'h, bütün düşüş ve yok oluş sebeplerinin, Hakk'm emrini dinle­memeye, Allah'ın rehber olarak gönderdiği önderlerin kıymetini bilmeme­ye ve sonuçta şükrün yerine nankörlüğü koymaya bağlı olduğunu belirt­mektedir.[325]
Küfrün ve nimeti inkarın azabı, yalnız âhirette değil, dünyada da bü­yüktür, diyen Elmah'h, "Nimet ne kadar büyük, ne kadar olağan üstü ise küfür ve inkarın azabı da o ölçüde eşsiz ve o nimetin zevali de o ölçüde acı oiur" İfadesiyle, Kur'ân-i Kerim'de ümmetlere verilen cezaların nimetlere orantılı olarak verildiğinin altını çizmektedir, (bkz. Elmah'h, a.g.e., III, 367)
Bu anlamda Kur'ân'm beyan ettiği ve ısrarla üzerinde durduğu Israilo-ğullarma verilen ceza ile, diğer kavimlere verilen toplumsal veya bireysel ce­zalar arasında muazzam farkiann olduğunu görürüz. Toplumsal olarak yol edilmekle, sadece nimetlerin yok edilmesi şeklinde cezalandırılma arasınds büyük bir farkın olduğu muhakkaktır. Aşağıda sunacağımız çeşitli misaller­de, bu farkı açıktan görme ve değerlendirme imkanı bulacağımız kanaatin-[ deyiz.
En büyük nankörlük, Allah'ı inkar ve O'nıın vaz' ettiği risâiet müessesesini ve o müessesenin Allah tarafından gönderilen elçilerini ve davetlerini kabul etmemek ve onların Allah adına sunduğu prensipleri ve kuralları ta­nımamaktır. Elbette böyle büyük bir isyan ve başkaldırısın cezası da büyük olacaktır. Allah, zerre kadar da olsa asla haksızlık etmez (bkz. Nisa, 4/ 40). Herkese yaptığına karşılık bir ceza verir. (bkz. Mâide, 5/38). Hem bu dün­yada hem âhirette her nefis peşinde koştuğu şeyin karşılığını bulacaktır, (bkz. Tâ Hâ, 20/15). Bu sünnetullah (Allah'ın âdeti), bu ilâhî adalet, bu mi­zan asla şaşmaz, yanılmaz ve değişmez.
Israiloğulları, Allah Teâlâ'nm kendilerine ihsan ettiği sayısız nimetlere karşılık isyan etmişler, tarihte benzerine rastlanmayacak biçimde Allah hakkında kötü zanda bulunmuşlar ve aslı astarı olmayan sözler sarf etmiş­ler[326], peygamberlere karşı çıkmış, hatta bazı peygamberleri Öldürmüşler­dir.[327] Allah, onları Firavun'un zulüm ve esaretinden kurtarmış, onlara yurt vermiş, bıldırcın eti ve kudret helvası lütfetmiş, buna rağmen onlar, bu ni­metlere nankörlükle, isyanla ve buzağıya taparak karşılık vermişlerdir.[328]
Allah Teâlâ, bu nankörlükleri sebebiyle onlara, maymunlaşma, domuz­laşma, horluk, yoksulluk, Beyt-i Makdis'e kırk yıl girme yasağı, birbirleri­nin arasında kin, düşmanlık ve lanetlenme gibi cezalar vermiştir.[329]
Onların nankörlüklerini ve bu sebeple uğradıkları cezayı Kur'ân şöyle haber verir. "Musa kavmine şöyle dedi: Ey kavmim! Allah'ın size (vatan ola­rak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybede­rek dönmüş olursunuz."[330] Onlar, kendilerini çeşitli sıkıntılardan kurtarıl­malarına sebep olan Hz. Musa'nın bu emrine itiraz ettiler. Sebatsız, cesare­tiz, vefasız ve korkak olduklarını şu sözleri ile ispat ettiler: "Ya Musa! Ora­da zorba bir toplum var, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeye­ceğiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz hemen gireriz." (Mâide,5/22). Edep, haya ve hatta iman sınırını da zorlayarak fütursuzca şu itirazda bulundular.: "Ey Musa! Onlar orada bulunduğu müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada duracağız." dediler. (Mâide, 5/ 24). Haddi aşan ve söylediği sözün iman ve izanla bağdaşmadığını anlamayacak kadar basiretsiz ve oldukça kaba olan bu topluluk, cezadan başka neye müs­tahak olabilirdi? Bilgisiz, görgüsüz, nezaketsiz ve üstelik Rablerine karşı böyle saygısız davranan bu insanların akıbeti elbette bu olacaktı.
Allah Teâlâ'nın, kendilerini yaşadığı zamanların tüm insanlarına karşı Üstün kliması ve peygamberlerle şereflendirmesi onları, nankörlüklerinden ve isyanlarından vazgeçirememiştir. Nimetleri lütfeden Allah Teâlâ'ya ve O'nun seçip gönderdiği peygamberlerine karşı saygı ve tevazuda buluna­mayacak kadar vicdanları körelmiştir. "Sen ve Rabbin gidin savaşın; biz bu­rada oturacağız" diyerek, dağları, taşları ve bütün âfemi titretecek saygısız­lığı, kabalığı, cehalet ve gafleti sergilemişler ve bunun üzerine Musa (a.s): "Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını aytr" (Mâide, 5/25) şeklinde Allah'a niyazda bulunmuş ve çaresizliğini dile getirmiştir.
Elmahh'nın belirttiğine göre Hz. Musa, bunların sapıklığını, inadını ve inkarlarını görünce tam hüzün, kırgınlık, ilâhî rahmet ve icabeti çekecek olan bir kalp inceliği ile Allah'a şikayet ederek şöyle dedi. "Ey Rabbim! Ben kendimden başkasına malik değilim, bir canım var ki, kudretim, iradem, hükmüm ancak ona geçer, bir de kardeşime, yahut kardeşimin de benim gi­bi. Şu halde bizimle şu itaatten çıkan, isyanda İsrar eden sapık kavmin ara­sını ayır, yani bize bizim hak ettiğimize, onlara da kendi hak ettiklerine gö­re hükmedip aramızı ayır." (bkz. Elmalık, a.g.e., III, 217) Musa (a.s) m du-asmın kabul edildiğini Kur'ân şöyle ifade eder: "Allah, "Öyleyse orası {arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır..." (Mâide, 5/26)
Allah, Musa (a.s) m duasını kabul etmiş ve onların isyanı sebebiyle ken­dilerine va'd edilen mukaddes yere girmelerini yasaklamıştır. Kırk sene ora­dan mahrum bırakılmışlardır. Bu müddet içinde hiçbiri oraya giremeyecek, Tih içinde nereye gittiklerini bilemeyecek, açıkta vatansız, şaşırmış, sersem ve serseri olarak dolaşacaklardır. Elmahh'ya göre bu hüküm, hürriyetlerini kötüye kullanan, peygamberlerini dinlemeyen o sapıklar hakkında Hak Te-âl'a'nm kötü bir cezasıdır. Belki bu ifadeden bunların hepsi, by müddeti dolduracak ve sonra kurtulacaklar manası anlaşılmaz. Ölenler öiecek, ka­lanlar girmek isterlerse girebilecek demek olur. Hatta bazı tefsircilere göre, "kırk sene" tahrîm (haram kılınma) nın değil, (Şaşkın şaşkın do­laşacaklar) ifadesinin kaydıdır. Şu halde haram kılma mutlaktır. Müddetle kaynaklanan Tih'tir. Yani Tih halinde, son derece hayret içinde ve şaşkınlık­la kırk sene kalacaklar, fakat bunlara girişten mahrum kalma hali devamlı olacak, çünkü o zamana kadar hepsi ölecek, ancak evlatları olan yeni nesıi gelecek.[331]
Hûd (a.s) m kavmi, nankörlükte ileri giden bir topluluktu. Kendilerine peygamber olarak gönderilen Hûd (a.s) ı beyinsizlik ve yalancılıkla suçlayarak onun risaletini reddetmişlerdi. Hûd (a.s) la kavmi arasında bu konu-' da geçen diyalogu ve onlara Allah tarafından verilen cezayı Kur'ân şu âyet­lerle bize sunmaktadır.
"Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyin­sizlik içinde görüyoruz ve gerçekten biz seni yalancılardan sanıyoruz. Ey Kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönder­diği elçiyim. Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir Öğütçüyüm. Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğru­lardan isen, bizi tehdit ettiğin azabı bize getir."[332]
Hûd (a.s) dan açık mucize istediler. "Senin sözünle tanrıla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

İlim Dünyası Ailesi
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nankörlüğün Sonuçları
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:15:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nankörlüğün Sonuçları rüya tabiri,Nankörlüğün Sonuçları mekke canlı, Nankörlüğün Sonuçları kabe canlı yayın, Nankörlüğün Sonuçları Üç boyutlu kuran oku Nankörlüğün Sonuçları kuran ı kerim, Nankörlüğün Sonuçları peygamber kıssaları,Nankörlüğün Sonuçları ilitam ders soruları, Nankörlüğün Sonuçlarıönlisans arapça,
Logged
22 Haziran 2013, 22:07:07
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 22 Haziran 2013, 22:07:07 »

''O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah'ın nimetini saymak isterseniz sayamazsınız! Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.''
Ayetini unutmayalım Allah malını dilediğine verir.Ama şükredersek bizde kalır.Nankörlük edersek Allah onu nasıl verdiyse, hiç acımadan bir helakla geri alır.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Aralık 2017, 15:23:55
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 30 Aralık 2017, 15:23:55 »

Aleyküm Selâm Ve Rahmetüllahi Ve Berakâtühu
Allah ın verdiği bütün nimetlere şükür edelim asla nankörlük etmeyelim böyle kimseler en kötü biçimde cezalandırılır
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ocak 2019, 17:00:41
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 20 Ocak 2019, 17:00:41 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri nankörlük edenlerden eylemesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes