> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi  (Okunma Sayısı 1153 defa)
12 Şubat 2011, 18:12:18
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Şubat 2011, 18:12:18 »



 
Mü'minlerin Tâğutu Veli Edinmesi

 Tâğût, lügatte; azmak, sapmak, makbul olan ölçüyü aş­mak, öne geçmek, bir şeyi kaldırmak, küfürde haddi aşmak ve isyanda hududu geçip taşkınlık yapmak mânâlarına gelen “tuğyan” mastarından türemiş (mübalâğa için kullanılan) “Faalût” vezninde bir isim olup müfred ve cem'e, müzekker ve müennese ıtlak edilir.[228]

Aynı tuğyan kesilmiş, tuğyankâr, azgın, azman, azıtgan ve bâtıl ma'but karşılığında kullanılır. Şeytan veya put ile de ifade olunan tâğût, Hakka, hakikate ve îmana karşı gelen, Al­lah'ın kullan için çizdiği nizâmı ve hududu tecâvüz eden her şeyi ifade eder.[229]

İbn Manzûr, “Tâğût'un, âlimlerin örfündeki tarifi ile ilgili olarak şunları kaydeder: “Ebû İshak: “Allah'tan başka kendisine itaat/ibadet edilen her varlık, “Cibt” ve “Tâğût'tur.” demiştir. Şöyle de denilmiştir: “Cibt” ve “Tâğût”, kâhinler ve şeytanlardır.' Bazı tefsirlerde ise: “Cibt” ve “Tâğût”, yahûdi Huyey İbn Ahtab ve Ka'bu'l-Eşrefdir, denilmiştir. Ezherî, 'Bu izah, dilcilerin söylediklerine aykırı değildir. Zira insanlar, bu ikisinin emirle­rine ittiba ettiklerinde Allah'ı bırakarak onlara itaat etmiş olu­yorlardı.' demektedir. “[230]

Muhammed İbnü Cerîr et-Taberî (ö.310/922), tâğût'u târif ederken şöyle der: “Bana göre tâğût hakkında doğru olan tarif şudur: Allah'a karşı tuğyankâr olup emrine itaat edenleri; ya bizzat kendisinin zorlaması veya onların isteyerek itaat et­meleri ile Allah'ı bırakarak kendisine itaat olunan her şey tâğut'tur. Allah'ı bırakarak itaat olunan bu mabut, ister insan olsun, ister şeytan; ister vesen, ister sanem, İsterse bunlardan başka her hangi bir şey olsun, farketmez.”[231]

İbnü Cerîr, Nîsa Sûresi 51. Ayette geçen “cipt ve tâğut” kavramlarını izah ederken orada da şu tarifi yapar:” Cibt ve tâğût; Allah'ı bırakarak kendisine ibâdet yahut itaat etmek ve­yahut boyun eğmek, suretiyle tazim olunan her türlü varlığa verilen iki isimdir. Bu ta'zim olunan şey, ister insan, isterse şeytan olsun mâhiyetini değiştirmez.”[232]

Elmalılı Hamdi Yazır, Taberî'nin yukarıda geçen tarifine ilave olarak şöyle der:

“Bu kavramın tefsirinde, şeytan veya sâhir (sihirbaz) veya kâhin (gaipten ve gelecekten haber verme iddiasında bulunan kimse) veya insan ve cinlerin inatçı azgınla­rı veya Allah'a rağmen mabut tanınıp (buna) razı olan Firavun ve Nemrut gibiler veya putlar şeklinde müteaddit rivayetlere rastlanılır.”[233]

İbnü Kayyım ise; “Tâğut, Kulların, Allah'ın koyduğu hu­dudu aşarak itaat ettiği, tabî olduğu ve ibadet ettiği her şeydir. Dolayısıyla her toplumun tâğûtu; Allah ve Resulünden başka huzurunda muhakemeleştikleri, Allah'ı bırakarak kendisine ibadet ettikleri yahut Allah'tan apaçık bir belge olmaksızın em­rine tabî oldukları yahut Allah'a itaat olup olmadığını bilmedikleri hususlarda itaat ettikleri kimselerdir.”[234] der.

Kâdî Beydâvî ise, daha umûmî bir tanımla: “Allah'a iba­detten meneden her şey tâğuttur” [235] derken es-Sâvî, “Hâşiyetü's-Sâvî Ala'l Celâleyn” adlı şerhinde, “Allah'ı bıraka­rak kendisine itaat edilen her varlık tâğûttur.”[236] Açıklamasını yapmıştır.

Seyyid Kutup da, bu tarifelere ilâveten, “...bu, bir şahıs olabileceği gibi Allah'ın nizâmından alınmayan her türlü sistem, Allah'a bağlanmayan her çeşit fikir, ideoloji, düşünce, töre, alışkanlık, makam ve nefis de olabilir.”[237] Kaydını getirmiştir.

Talat Koçyiğit ise, “Şunları görmüyor musun? Kendileri­nin sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürüyorlar da tâğûtu inkar etmeleri kendilerine emrolunduğu halde, tâğutun önünde muhakemeleşmek istiyor­lar. Şeytan da onları bir daha dönmeyecekleri kadar iyice sa­pıklığa düşürmek istiyor.”[238] âyetini tefsir ederken orada ge­çen söz konusu bu kavram hakkında şöyle der: “Tâğût” kelimesi şeytan manasına geldiği gibi, insanın isyanına ve Hakk yoldan çıkmasına sebep olan her çeşit mabuda ve ibadet edilen her mahlûka delâlet eder ki ona put demek de mümkündür. Buna göre Kur'ân-i Kerîme inandıklarım söyleyen bazı kikmselere başvurdukları anlaşılmaktadır ki âyet-i kerime de hükümlerine başvurulan bu kimseler “tâğût” adıyla zikredilmişlerdir. Bunlara tâğût denilmesi' Allah'ın hükmü yerine, Allah'a ortak koşulan bu kimselerin hükmüne itibar edilmesi sebebiyledir. Tâğûta başvuranlar ise, Allah'ın kitaplarına inandıkları iddiasında bulunan kimselerdir ki inandıklarını söyleyip de küfür işleyen böyle kimselere münafık denildiği malumdur. İşte âyet-i kerîme'de sözü edilenler, bu münafıklar ve onların hükümlerine başvurdukları tâğutlardır. Binaenaleyh şeytan kadar zararlı olan bu tâğûtların başlıca gayeleri, İnsanları bâtıla davetle içlerine şerri yerleştirmek ve böylece Hakk ile aralarında derin uçu­rumlar meydana getirmektir. Ancak böyle olduğu zamandır ki onları devamlı olarak delâlette bırakabilirler ve Hakk yoldan onları uzak tutabilirler. İşte tâğûtlara inanan ve onların önünde muhakeme olmayı Allah'ın hükmüne tercih eden münafıklar şeytanların bu tuzağına düşmüş olan kimselerdir.[239]

Bu izahlardan açıkça anlaşılıyor ki insanların, Allah'ın yarattıkları için koyduğu hudutları aşarak emir ve yasaklarına itaat ettikleri her şey kendilerine nisbetle birer tâğut hüviyetini almaktadır. Bunun bir tek insan veya insanlardan bir zümre olması, şeytan olması, nefis olması; düşünce, ideoloji, töre ve adet gibi soyut veya somut bir şey olması mâhiyetini değiştir­mez. Burada asİolan Allah'ın emir ve yasaklarına rağmen ken­disine itaat edilip uyuluyor olmasıdır.

Bu şekilde geniş kapsamlı bir kavram olan tâğût, Allah'a kulluk için yaratılan insanlığın karşısında duran tehlikeli bir engel olarak görünmektedir. Bu sebepledir ki Hz. Adem'den Hz. Muhammed (s.a.v)'e gelinceye kadar tevhid mücâdelesi veren bütün Tevhid imamları, insanları ilk önce tâğûta kulluktan ka­çınmaya ve Allah'a kulluk etmeye davet etmişlerdir. Nitekim bu husus Kur'ân'da şöyle ifade olunur:

“Andolsun ki biz her ümmete -Allah'a ibadet edin ve tâğûta kulluktan sakının diye- tebligat yapması için bir pey­gamber gönderdik. Onlardan kimine (bu tebliğe uyduğu için) Allah hidâyet ihsan etti. Kimine de (yüz çevirip yalanladığı için) sapıklık hakkoldu.”[240]

Ayetten açıkça anlaşılacağı üzere tevhid mücâdelesinde Resullerin takip ettiği Rabbânî yol, insanları yalnız Allah'a kulluğa ve tâğûtları inkâra çağırma yoludur. Zira tevhid akide­sinin özü, ibadet ve itaati yalnız Allah'a tahsis etmek ve Allah'­tan başkasına karşı yapılması caiz olmayan mutlak itaat, sınırsız sevgi ve tazim gibi ulûhiyyet vasfının icaplarını sadece Allah'a tahsis etmek ve tâğûtları tanımamaktır. Hatta Kur'ân-ı Kerim, tâğutu reddetmeyi Allah'a imandan önce zikreder [241] ve şöyle buyurur: “Her kim tâğûtu reddeder ve Allah'a iman ederse, mu­hakkak kopması mümkün olmayan sapa sağlam bir kulpa ya­pışmış olur. “[242]

Elmahlı Hamdi Yazır'ın deyimiyle bu âyet “kat'î olarak şunu ifade ediyor ki hakkıyla iman etmiş muvahhid bir mü'min olabilmek için, Allah'a imandan evvel küfre tevbe etmek şarttır ve bu tevbenin şartı da tâğûtları asla tanımamağa azmey lemektir. “[243]

Bu âyete göre her milletin tâğûtu, Allah ve Resûlü'nün hükümlerini inkâr ederek ya da Allah ve Resûlü'nün hükümleri­ni kabul ettiği halde hoşuna gitmediği için bu hükümlere rağ­men isteyerek hükümlerine başvurduğu, diğer bir ifadeyle vere­ceği karara razı olarak huzurunda muhâkemeleştikleri, Allah'tan bir müsâade olmaksızın hükmüne tâbi oldukları yahut yalnız Allah'a itaat olunması gereken yerde kendisine itaat ettikleri kimse veya kimselerdir.

İşte bu münasebetle Allah Teala,“Allah, mü'minlerin velîsidir. Zira onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirlerin velîleri/dostları ise, tâğuttur. Çünkü onları aydınlıktan karanlığa çıkarır. Onlar ateş ehlidirler. Orada devamlı kalacaklardir.”[244] buyurarak kâfirleri velî edinmemeleri noktasında tariz yoluyla mü'minleri ikaz eder.

“Zulûmât, yani karanlıklar, gözlerin eşyayı idrak ve onun varlığını tesbite engel olduğu için küfre emsal olarak zikredil­miştir. Zira aynı şekilde küfür de kalb gözlerinin imanının ha­kikatini ve onun sıhhatini idrake engel teşkil etmektedir.

Bu sebeple Allah Teala kullarına kendisinin mü'minlerin velîsi olduğunu, onlara imanın hakikatini, yollarını, kaynakları­nı, hüccetlerini gösterdiğini, onları hidâyete erdirdiğini, küfrü gerektiren şeyleri giderip kalb gözlerinden karanlık perdelerini kaldırarak kendilerini şüpheleri izale edecek delillere muvaffak kıldığını haber verdikten sonra; vahdaniyetini inkâr eden küfür ehlinden de haber vererek; onların velilerinin, yardımcılarının ve arka çıkıp savunanlarının, Allah'ın bırakarak tapındıkları putlar ve kendisine eş koştukları kimselerden ibaret tağutlar olduğunu ve bu tağutların onları iman nurundan çıkararak basi­retlerini kör edip iman ışığının hakikatlerini, delil ve yollarını görmelerine mâni olan küfrün şüphe karanlıklarına iteceklerini ifade ederek[245] tağutların velî edinilmemesini talim buyur­maktadır.

Zira “tağutlar, itikatlarına uygun olarak sırât-ı müstakim­den çıkarır karanlıklara çekerler.” Çünkü onlar aydınlıkta iş yapmasını istemezler. Her tuttuklarını aksine ve tersine sürük­lerler. Mütemadiyen karanlığa, gidilmedik yollara giderler. Akıl ve ilmi sevmezler, fikirleri iradeleri ifsad eder, ahlâkları bozar, Allah'a, peygamberlere yarış etmek iddiasıyla yapılmayacak şeyler yapar, keyfini icra etmek için nerede Allah'tan korkmaz varsa ardına takar, taktığını karanlıklara, içinden çıkılmaz be­lalara sürükler.

Görülüyor ki Allah'a iman etmeyen kafirler, tağutlara kü­für bile etseler, yani hiç bir kulpa yapışmayıp kendi kendilerine kalmak isteseler bile, yeni tağutların tasallutundan kurtulama­yacak her halükarda tağutlar...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 07:54:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi rüya tabiri,Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi mekke canlı, Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi kabe canlı yayın, Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi Üç boyutlu kuran oku Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi kuran ı kerim, Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi peygamber kıssaları,Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesi ilitam ders soruları, Müminlerin Tâğutu Veli Edinmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes