> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  Melek veya Allahı Görme Talebi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Melek veya Allahı Görme Talebi  (Okunma Sayısı 1285 defa)
07 Mayıs 2011, 23:35:46
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Mayıs 2011, 23:35:46 »



 
 
Melek veya Allah'ı Görme Talebi


İnkarcılar doğru yolu bulmak için değil, azgınlıklarından do­layı mucizeler istiyorlardı. Öyle olmasaydı doğru yolu bulabilme­leri için tek mucize yeterli olurdu. Onlar Kur'an'ı ve diğer apaçık delilleri küçümsüyorlardı: [1263] “Şimdi belki sen, 'Ona bir hazine indirilse, ya da beraberince bir melek gezip dolaşsa ya!' diyorlar diye sana vahyolunan vahyin bir kısmını terk edecek olursun ve bundan dolayı da göğsün daralır. Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir.” [1264] Yani, “ Her şeye gücü yettiğini ve senin yanında itibarlı olduğunu söylediğin ilahın rasulü olduğunu iddia ederken haklıysan, O sana faydalanacağın ve çalışmanıza gerek kalmadan, senin ve arkadaş­larının ihtiyaçlarını karşılayacak sana sözünün doğruluğuna şahit­lik edecek, amacını gerçekleştirmek için sana yardım edecek bir melek indirmeli değil mi? ki bu sayede gündeme getirdiğin konu­da şüpheler ortadan kalksın. İlahın bunu yapmıyorsa, doğru söylemiyorsun.” [1265] Âyet ile Allah, peygamberi hakkında müşriklerin söylemiş oldukları sözler ve inatlaşmaları hususunda elçisini teselli ediyordu. [1266] Ona ancak kendisine indirilenle korkutmak ve tebliğ ile görevlendirildiği vahiyle tebliğde bulunmak emredilmişti. İnanma­yanların reddetmesi ya da küçümsemesi onun meselesi değildi. [1267]

Her Müslüman, sadece muhalefetle karşılaşınca değil, ger­çekten sahtekarlıkla ve karşı çıktığı şer ile suçlandığı zaman insanî zaafıyla kendisine, “Şu küçük kısmı çıkarsam, acaba ilahî ha­kikat daha kolay benimsenir mi?” diye sorabilir. Ya da “İnsanla­rın dikkatini çekecek bir şekilde mücadeleyi organize etmek için daha fazla imkânım olsaydı, mesela bir melekle birlikte tebliğimi yapsaydım, mesajımı ne kadar da rahatça güçlendirmiş olur­dum.” şeklinde düşünebilir. Ancak Rasulullah (s)'a, insanlara hakikatin bazı kısımları hoş gelmese de onu geldiği gibi anlatma­sı gerektiği söylenmişti. Vurgulanan nokta ile insanların dikkatini çekmek için verilen kaynaklar ve diğer araçlar birliktedir. O, sa­dece bu kaynakları ve fırsatları daha önce olduğu gibi kul­lanmalı ve gerisini Allah'a bırakmalıdır. [1268]

İnanmayanların istedikleri diğer bir mucize türü de melekleri istemelerinin yanında, “Hz. Peygamber'in hurma ağaçlarıyla, as­malarla dolu bir bahçesi olmadıkça ve onların arasında çağıl çağıl dereler akıtmadıkça [1269] inanmayacakları” şeklindeydi. İstedikleri, Hicaz toprağında bir gözeydi ve bu Allah'a kolaydı. Dilerse onu yapar ve onların istediklerine cevap verirdi. Ama Allah, buna rağmen onların doğru yola dönmeyeceklerini bilmekteydi. [1270] Çölde yolculuk yapan susuz kalmış bîr kimsenin Musa'nın kıssasında olduğu gibi su kaynağı bulması ya da Zemzem membaının bu­lunması iyi birer mucizeydi. İyi sulanan harika bir bahçe mutlulu­ğun sembolüydü. Fakat bir şüpheci, Allah'a onu kendi zevki için yaratmasını emredemezdi. Aynısı daha materyalist sembol olan, altınla kaplı bir ev talebi hakkında da söylenebilir. Göğün düşmesi, Allah'ı yüz yüze görmek, merdivenle gökyüzüne tırmanmak ya da insanların elle tutabilecekleri parşömenle kaplı bir kitabı indirmek, maddi ve manevî şeyler arasında hiçbir ayırım gözetmeyen talep­lerdi. [1271] Ancak o, onlara “Bizzat kendisi tek başına bir mucize olan Kur'an'ı” getirmişti. Onların talepleri inat ve despotluklarındandı. O Allah'ın kuluydu ve O'na bir şey emredemezdi. [1272]

Onlara göre, Hz. Muhammed, tehdit edip durduğu gibi, [1273] gö­ğü başlarına parça parça düşürmedikçe veya Allah'ı ve melekleri söylediğine şahit getirmedikçe [1274] iman etmek mümkün değildi. Ya­ni, “Bizi Kıyamet Günü göğün parçalanıp düşeceğini ve etrafa ya­yılacağını söyleyerek tehdit ediyorsun. Öyleyse bunu dünyada acele olarak yap ve parça parça göğü üzerimize indir. [1275] diyorlardı. Allah'ın elçisi ise, inkarcıların samimiyetten uzak saçma arzularına ve hayallerine değil, Allah'ın buyruklarına göre hareket ediyordu. Kur'an, çağlar boyu sürecek daimi bir mucizedir. İnanmamalarının nedeni, iblisinki gibi kinleri ve kıskançlıklarıydı. Allah, Mekke'de söz sahibi olanların bu taleplerinin ardından doğru yolu tutmaya­caklarını biliyordu. [1276]

Ahireti inkâr, edenler, “Allah niçin Muhammed'in davetinde hak üzere olduğunu bilmemiz için melek indirmiyor ve o melek onun peygamber olarak gönderildiğini bize bildirmiyor?” diyorlardı:

“Bununla beraber, bize kavuşmayı ummayanlar, 'Bize ya melekler indiril­meliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik.' dediler. Andolsun ki, doğrusu nefis­lerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azgınlık ettiler.” [1277] Onun doğruluğuna şahitlik edecek bir meleğin inmesi şüphesiz hidayete hiz­met edecek daha sağlam ve iyi bir yoldu. Allah Hz. Muhammedi doğrulamayı isteseydi, bunu yapardı. Ama O, bunu dilemedi. [1278] Kur'an'ın mucize oluşu ortaya çıktıktan sonra Hz. Peygamber (s)'in nübüvveti kesinleşmiş oldu. Artık âyet istemek salt kibir ve inatlarından, [1279] imanlarını mucizeye bağlamaları da dik başlılıklanndandı ve alay türü bir istekti. [1280] Kâfirlerin, Hz. Peygamber'den melekleri getirme mucizesini istemeleri onların Allah'la ilişkilerinin bulun­duğuna da delildir.

Ehl-i Kitap da Hz. Muhammed'den mucize talebinde bulun­du. Onu aciz bırakma çabaları, atalarının Hz. Musa'ya karşı geliş­tirdikleri tavırlarıyla büyük bir benzerlik gösteriyordu:

“Ehl-i kitap senden kendilerine gökten bir Kitap indirmeni istiyorlar. Musa'dan bun­dan da fazlasını istemişlerdi. 'Allah'ı bize apaçık göster.' demişlerdi. Zu­lümlerinden dolayı derhal onları yıldırım yakalamıştı. Sonra kendilerine açık deliller gelmişken buzağıyı mabut edinmişlerdi. Bundan sonra bile onları affettik. Musa'ya apaçık bir emir verdik.” [1281] Âyet, Yahudilerin ca­hillik türlerinden birisini dile getirmektedir. Dediler ki: “Allah ka­tından bir rasulsen, levhalar halinde Musa'ya geldiği gibi bize gök­ten bütün bir kitap getir.” Bu taleplerini azgınlıklarından dile getir­diler. Musa gökten onlara bir kitap indirdiğinde onunla yetinmedi­ler. Aksine Allah'ı görmeyi istediler. Bu da kendilerine gökten bir kitabın indirilmesini isteyenlerin doğru yolu bulmak için değil, salt inatlarından dolayı [1282] ve inkâr amacıyla söylediklerini göstermekte­dir. [1283] Yahudiler onun doğru söylediğini ispatlayıcı bir mucize olarak kendilerine gökten bir kitap indirmesi için Rabbinden dilekte bulunmasını istiyorlardı. Onun zamanındaki Yahudilerin ataları Hz. Musa'dan daha büyük şeyler istemişler: “Allah'ı bize göster”demiş­lerdi. Azgınlık ve taşkınlıkları nedeniyle yıldırım çarpması sonu­cunda ölmüşler ve Hz. Musa'nın duasıyla Allah onları diriltmişti. Bu âyet Hz. Muhammed'e zorluk çıkaran Yahudileri kınıyor ve kendisine de onların eziyetlerinden dolayı tesellide bulunuyordu. [1284] Kureyş de Hz. Peygamber'den bunun bir benzerini istemişti. [1285]

Hz. Muhammed'in doğru söylediğine dair onları bilgilendire­cek bir meleğin Allah tarafından indirilmesini talep ettiler ki bu sayede kendileri de onu doğrulasınlar. Ya da Allah'ı açıkça gör­sünler de onlara Rasulullah (s)'ı doğrulamalarını ve ona itaat etmelerini emretsin. Bilmediler mi ki, Allah peygamberlerden başkasına melek göndermez. İmanlarını, olmayacak şeye bağladılar: [1286]

“Bununla beraber, bize kavuşmayı ummayanlar, 'Bize ya melekler indirilme­liydi, ya da Rabbimizi görmeliydik' dediler. Andolsun ki, doğrusu nefisle­rinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azgınlık ettiler.” [1287] Kıyamete ve sonuç olarak Allah'ın ahiretteki yargılamasına inanmayan, [1288] tümden imanı terk eden ve ahirete gülüp geçen inkarcılara göre hiçbir şey kutsal değildir. Kibirleri ve saygısızlıkları bütün sınırla­rın ötesindedir. Onlar, kendileri için hayırlı olmayan bir günde melekleri görebilecekler ve günde ise onlar için müjde yoktur. [1289] Hz. Musa dönemindeki İsrailoğulları da Allah'ı görmek istedi. Gök gürültüsü ve şimşekle sersemlediler. Öylece baka kaldılar. Allah'ın rahmeti olmamış olsaydı, o an gerçekten ölüm onların akıbeti ol­muş olacaktı. [1290]

Allah ve O'nun azameti hakkında bilgisi olmayan Hıristiyan­lar dediler ki: “Rabbimiz, elçileriyle konuştuğu gibi bizimle de ko­nuşmalı ya da bize âyet gelmeli değil miydi?” Onların cahillerinin söylediklerini, kendilerinden önce de Yahudilerin cahilleri söyle­mişlerdi. Allah'ın, kendini açıkça onlara göstermesini, onlara mu­cizeler izhar etmesini istemişlerdi. Allah'a karşı âsi olmakta pey­gamberlerine karşı cüretkar davranmakta söyledikleri sözler birbi­rine benzediği gibi, Yahudi ve Hıristiyanların kalpleri Allah'ı inkâr ve yalanda da birbirine benzedi. [1291] Söylediği gibi peygamberse Al­lah'a söylemeli ve O da onlarla konuşmalı onlar da O'nun sözünü işitmeliydi. [1292]

Peygamberleri aciz bırakmaya çalışanların kalpleri birbirine benziyordu. Ortak amaçları inkârdı:

“Bilmeyenler, 'Ne olur Allah bizimle konuşsa veya bize bir âyet gelse' dediler. Onlardan evvelkiler de tıpkı onların söyledikleri gibi söylemişlerdi. Çünkü doğru yoldan sapan­ların hepsinin kalpleri birbirine benzer. Hakkı iyice bilmek isteyenlere âyetlerimizi apaçık gösterdik.” [1293] “Ne olur Allah bizimle konuşsa ve­ya bize bir âyet gelse?” sorusunu Ehl-i Kitap sormuştu [1294] ve onla­rın Kur'an'ın mesajına karşı yaptıkları itirazlar ile ilişkiliydi. [1295] Hıris­tiyanların cahillerinin söylediğini Yahudilerin cahilleri de söyle­mişti. [1296] Tabiî soru soranlar için bilmeyenler denilmesi bu kimselerin aslında müşrikler olduğunu akla getirmektedir ama Ehl-i Kitap da tevhidi ve peygamberliği gereği gibi bilmediklerinden bu kapsama dahil edilebilir. Onların mucize istemesi, Kur'an'ın bir mucize olu­şuna karşı çıktıkları içindi. Aksi takdirde mucize istemeleri hayal bile edilemezdi. Mucize isteği azgınlıktan kaynaklandığı için onla­rın talep ettikleri...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Melek veya Allahı Görme Talebi
« Posted on: 18 Nisan 2024, 10:38:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Melek veya Allahı Görme Talebi rüya tabiri, Melek veya Allahı Görme Talebi mekke canlı, Melek veya Allahı Görme Talebi kabe canlı yayın, Melek veya Allahı Görme Talebi Üç boyutlu kuran oku Melek veya Allahı Görme Talebi kuran ı kerim, Melek veya Allahı Görme Talebi peygamber kıssaları, Melek veya Allahı Görme Talebi ilitam ders soruları, Melek veya Allahı Görme Talebiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes