Konu Başlığı: Lisan ve Öğüt Gönderen: müzzemmil üzerinde 13 Eylül 2011, 13:30:42 Lisan ve Öğüt Lisan kelimesi Kur'an’ı Kerim'de 25 defa tekrarlanmıştır. Mesela, lisan lafzı şu ayette olduğu gibi 7 yerde gelmiştir: "Bu ise apaçık' Arapça bir dildir (lisan).’’ [1073] el-sinetihim lafzı Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 6 defa zikredilmiştir: "Onlar kalblerinde olmayan şeyi dilleriyle (ef-sinetihim) söyleyecekler." [1074] Lisânen lafzı şu ayet’i kerimede olduğu gibi 3 yerde geçmektedir: "Biz ona vermedik mi: İki göz, bir dil (lisânen), iki dudak?" [1075] Lisâneke lafzı şu ayette olduğu gibi 3 yerde tekrarlanmıştır: "Onu tekrarlamak için dilini (lisâneke) depretme." [1076] Ayrıca el-sinetiküm lafzı Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 3 yerde zikredilmiştir: "O'nun ayetlerinden biri de göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin (el-sinetiküm) ve renklerinizin değişik olmasıdır." [1077] Lisânı lafzı ise şu ayette olduğu gibi 2 yerde kullanılmıştır: "Dilimin (lisânı) düğümü çöz." [1078] el-sinetin lafzı da şu ayette bir defa gelmiştir: "Korku gidince mala düşkünlük göstererek sizi sivri dillerle (el-sinetin) incitirler." [1079] Lisan kelimesi ve türevlerinin tekrarı kadar yani 25 defa da mev'ize (öğüt) kelimesi ve türevleri geçmektedir. Şöyle ki, mev'i-zatün lafzı Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 9 defa zikredilmiştir: "Bu (Kur'an) insanlara bir açıklama, (Allah'tan) korkanlara yol gösterme ve öğüttür (mev'izatün)." [1080] Ye'izüküm lafzı şu ayette olduğu gibi 4 yerde tekrarlanmıştır: "Allah size öğüt (ye'izüküm) veriyor ki eğer inananlar iseniz: böyle bir şeye bir daha asla dönmeyesiniz."[1081] Yûazu lafzı ise şu ayet’i kerimede olduğu gibi 2 yerde geçmektedir: "İşte Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenen (yuazu) budur." [1082] Söz konusu kelime değişik şekillerde birer defa da şu ayetlerde geçmektedir: "Sana cahillerden olmamanı öğütlerim (eizüke)."[1083] "De ki: 'Size bir tek öğüt (eizüküm) vereyim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalkar, durursunuz, sonra düşünürsünüz...' " [1084] "Allah'ın helak edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azabedeceği bir kavme artık ne diye öğüt (teizûne) veriyorsunuz?" [1085] "Lokman, oğluna öğüt (yeizuhu) vererek demişti ki: 'Yavrum, Allah'a ortak koşma, çünkü ortak koşmak, büyük bir zulümdür'." [1086] "Onlara aldırma, onlara Öğüt (vaizhüm) ver." [1087]"Dik kafalılık, şirretlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt (feizûhünne) verin." [1088]"Kadınlarına zihar edip sonra söylediklerinden dönenler karılarıyla temas etmekten önce bir köleyi hürriyete kavuştursunlar. Size öğütlenen (tûazûne) budur," [1089]"Ama kendilerine öğütleneni (yûazûne) yapsalardı, elbette kendileri için daha iyi ve daha sağlam olurdu." [1090] 2 defa da şu ayette geçmektedir: "Dediler ki: 'öğüt versen (eveazte) de, öğüt verenlerden olmasan (el-vaizin) da bizce birdir’." [1091] Kur'an’ı Kerim'de eşit sayıda zikredilen lisan ve mev'ize (öğüt) kelimeleri hiçbir ayette belki de hiçbir surede bir arada gelmemektedir.[1092] [1073] Nahl: 16/103. [1074] Fetih: 48/11. [1075] Beled: 90/8-9. [1076] Kıyamet: 75/16. [1077] Rum: 30/22. [1078] Tâhâ: 20/27. [1079] Ahzab: 33/19. [1080] Al-i İmran: 3/138. [1081] Nur: 24/17. [1082] Talâk: 65/2. [1083] Hûd: 11/46. [1084] Sebe: 34/46. [1085] A'raf: 7/164. [1086] Lokman: 31/13. [1087] Nisa: 4/63. [1088] Nisa: 4/34. [1089] Mücadele: 58/3. [1090] Nisa: 4/66. [1091] Şuara: 26/136. [1092] Abdurrezzak Nevfel, Kur’an’da Ölçü ve Ahenk, İnkilap Yayınları, İstanbul, 1988: 130-132. |