> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi  (Okunma Sayısı 958 defa)
07 Şubat 2011, 20:01:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Şubat 2011, 20:01:20 »



III.4. Kur'ân'ın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi

  IH.4.İ. Zaman Tahlili

 Tarihin belli bir kesitinde, insanlığın tamamını muhatap alan bir kitabın zamana ve mekâna hitap etmemesi düşünülemez. Mâide sûresi 67; Nahl sûresi 44. ayetlere göre, böyle bir mesajı tebliğ ve tebyin ile memur edilenin, zaman ve mekânda olması da Kur'ân'ın zaman ve mekânı dikkate aldığının başka bir kanıtıdır. Mekkî ve Medenî ayetlerin tahlili de bu hususu aydınlatmaktadır. Sosyolojik, kozmolojik, biyolojik, psikolojik tedriciliğe rağmen, Kur'ân'ın mesajında birdenlik düşünülemez. Teenniyi öğretmek, yaratma ve tedbir stratejisinin ayrılmaz bir gayesi olarak kendini takdim etmektedir. Çünkü mesajdan gaye, tevhit akidesini oluşturmaktır [690].

İşte bu sebeple Kur'ân'ın nüzulü tedrici bir strateji izlemiş­tir [691]. İzlenen bu strateji onun uygulanabilirliğini göstermektedir. Zaman ve mekân ötesi bir kaynaktan, zamana ve mekâna hitap eden kitabın, zamanı nasıl kullandığı fevkalade önemlidir. Hemen ifade edilmelidir ki Kur'ân, hem dairesel, hem de süre dizimsel zamanı öne çıkarmakta, her ikisinin kullanım alanını belirlemekte­dir. Bu nedenle o, ne adetullaha göre işleyen dairesel zamanı, -çünkü dünya hayatının tanzimi ona bağlıdır ne de sünnetullaha göre işleyen süre dizimsel zamanı dışlar. Çünkü dairesel zaman, zaten süre dizimsel zamanı ortaya çıkarmaktadır. Dairesel zamanın ortaya çıkardığı süre dizimsel zamanın geri dönüşü yoktur. Saatin gösterdiği zaman geri döndürülemez [692].

Süre dizimsel zaman, olayların dizi olarak düzenlendiği sürek­liliktir. Çünkü olaylar zamanı oluşturmaz, zamanın içinde yer alır­lar. Bir işi bitiren insanın başka bir işe koyulmasını emreden Kur'ân (İnşirah, 7), zamanın, ilerlemeci ve düz bir biçimde kulla­nılmasını emretmektedir. Kur'ân, insanı sürekli takip altında tut­ması ile devamlı yerinde sayarak döngüsel zaman anlayışına (Kaf, 16) karşıdır [693]. Zamanın kendisinden başka her şey zamanın için­dedir.

Süre dizimsel zamanın, dairevi zaman gibi öznel ve nesnel iki yanı vardır. İnsan hayatının her döneminde süre dizimsel zamanı, nesnelleştirmeye çaba sarf edildiği gözlenmektedir. Zamanı algıla­yacak olan zihnin böyle bir zamanı nesnelleştirmesî hemen hemen mümkün değildir. Yirminci yüzyılın şartlarında yaşayan insan zihni ve değer ölçüleri ile, on beş asır önceki süre dizimsel zamanı reel olarak değerlendirmek mümkün değildir kanaati, ampirik olarak kendini hissettirmektedir. Öyleyse, süre dizimsel zamanı nesnelleştirmenin en önemli şartı, gerekli şartların oluşturulmasıdır. Aksi halde öznel şartlarla süre dizimsel zamanı nesnelleştirmek müm­kün değildir. Çünkü bu durumda, doğada bir yasa olan rölativite hiçe sayılmış olur. Toplumsal nitelik kazanan bu zaman, takvim zamanıdır.

Tüm topluluklar süre dizimsel zamanı doğa olaylarının yeni­lenmesine dayanarak bir takvime bağlamıştır. Gündüz gece dönü­şümü, güneşin görünür hareketi, ayın evreleri, iklim ve bitki örtü­süyle mevsimler bunların belli başlılarıdır [694]. Ayrıca mesafelendirme aracı olarak bir terimin zamansal olması gerekmez. Vahşilik gibi sosyoteknik bir terim, gelişim sıralamasındaki bir aşamayı gös­termektedir. Hiçbir şey, bu terimi ahlaki, rölatif, pratik yöndeki an­lamlarından ayıramaz. Antropolojik söylemde bu kelime, za­mansal mesafelendirmeyi dile getirir. Vahşilik geçmişin bir İşareti ise, çağdaşta olabilir [695].

Hiçbir kimse kalkıp ta”vahşilik geçmişte kaldı, bugün artık böyle bir şey düşünmek mümkün değildir”, diyemez. Yani süre di­zimsel zaman geçmişte vahşiliği ölçmüşse bu gün de ölçebilir. Bu noktada geleneksel zamanın [696] geçicilik ve sonluluk yapısıyla süre dizimsel zamanın geçmiş, şimdi ve gelecek tüm zamanları kuşa­tarak tek zamanda, şimdide topladığı söylenebilir. Kur'ân daha çok süre dizimsel zamanın gereği olan geçmiş, şimdi ve gelecekle yakından ilgilenmektedir. Takvayı insanın önüne koyarak (Hucu-rât, 13; Leyi, 17) ileriyi göstermektedir. Buna ulaşırken kullandığı zaman dairevi zamandır. Dairevi zaman, süre dizimsel zamanın vasıtasıdır denilebilir. Yani dairevi zamanı kullanarak, süre dizimsel zamanda ilerleme kaydedilmektedir. Kısaca her iki zaman an­layışı da insana hizmet ettirilen ölçüm ve değerlendirmelerdir. Bunlar konuların akışı içinde değerlendirilecektir. [697]

III.4.1.1. Geçmiş Zaman

 Yaşanılan zaman sonsuz ve geriye dönüşsüz olarak akmakta­dır. Hiç bir zaman akıp giden an'ı yeniden yaşamak mümkün de­ğildir. Akıp giden zamanın varlığının felsefecilerle kelâmcilar ara­sında tartışma konusu olduğu, felsefe ve bilimde zaman bölü­münde işlenmiştir [698]. Kelâmcıların inkâr ettiği geçmiş ve böyle bir zamanın olmayışı hususu, soyut anlamda bir geçmiş olup, bu dü­şünce Kur'ân'la örtüşmektedir. Çünkü Kur'ân'da da geçmiş, sa­dece olaylardan ibaret olup soyut anlamda olayların ve varlığın dışında, bir geçmiş veya bir dünden bahsedilmez. Yaşamın içine yerleşen yakın ya da uzak geçmişle ilgili belirleme noktaları vardır. Herkes olup bitmiş olaylara, geçmişten şimdiki zamana, yahut şimdiki zamandan geçmişe bakarak yorumlar. Kur'ân, geçmişi, içinde meydana gelen olaylar ve yaşayanlar açısından Önemsemektedir. Kur'ân, geçmişi reddetmeyip, ilişkileri koparmadan, tas­hih edici [699], tahlilci, ayırımcı ve mukayeseci bir gözle bakmakta­dır. Bu yüzden, yakınından uzağına kadar, geçmiş önemlidir. Tek­vini ayetlerde, evren ve ilk insanın yaratılışı, izlenen strateji ile baş­langıca işaret edilmektedir. Kur'ân'a göre, insanın, dün, bugün, yarın diye üç günü olup, dün başlangıcı ifade etmektedir[700]. İn­san, dününü öğrenmeden bir yere varamaz. Geçmiş, kitaplara imanda temel öğedir. Çeşitli süre dizimsel/doğrusal zaman anla­yışlarında ilk, başka bir ifade ile kalkış noktası, başlangıçta yani yaratılışta yer almaktadır [701]

Kur'ân, mebde'de/çok uzak geçmişte varlığı ve zamanı başla­tırken bunu fark edebilecek olanın, insan olduğunun altını çiz­mektedir (En'âm, 2; Tevbe, 36; A'râf sûresi 54; Yunus, 3; Hûd, 7; İbrahim, 19, 32; Hicr, 26; Meryem, 9; Furkân sûresi 2, 54, 59; Fussilet sûresi 21; Rahman, 14, 15)

Çünkü insanın dışında hiçbir varlık geçmişi değerlendirme is­tidadında değildir. Bilimsel çalışmalarda bunun en önemli kanıtı­dır [702]. Şu halde geçmişe bakış hususunda bilim Kur'ân'dan farklı düşünmeyip, bilgi ve deneyiminde geçmişi araştırıp tahlilci bir yaklaşımla değerlendirmeler yapmaktadır. Evrenin başlangıcı konusunda yapılan yoğun çalışmalar bunun önemli delilleridir [703]. Ne bilim, ne de Kur'ân, geçmişi işe katmıyorum demiştir. Düşünce ürünü olan felsefe de geçmişi dikkate alıp ona göre yoluna devam etmektedir. Ancak kelâmcılar ve bilime göre, zaman geriye doğru sonsuzca gitmemektedir [704].

Felsefecilerden İşrakiler (Eflatun ve taraftarları) de aynı gö­rüştedir. Meşşâîler (Aristo ve taraftarları) ise, gelecekte olduğu gibi zamanın geçmiş yönünde de sonsuz olduğu kanaatindedirler. [705]Bu anlayışa göre, zaman ezelî olmuş olur ki, Allah'tan başkasına ezelîyet vermeyi tevhid ile uzlaştırmak mümkün değildir.

Şu halde Kur'ân, geçmişi nasıl değerlendirmektedir? Buna bakmak gerekmektedir. O muhatabının geçmişe ve geçmişin tak­litçiliğine bağlanmasına karşı çıkmaktadır. Geçmişin pozitif ve ne­gatif yönlerini göstererek; insanı geçmişe götüren bir üslupla, ge­nel geçer kriterlerini belirleyip, ona göre değerlendirmeler yap­maktadır. Önceki dinleri ve kitapları kendisinin geçmişi sayıp (Ba­kara, 4, 285} [706], geçmişine sahip çıkarak, geçmişi, şimdi ile perçinler. Geçmişin fark edilememesi, psikolojik olarak insanın ya­şadığı zamanı fark edememesi demektir. Kendini herhangi bir şeye kaptıran insanda da bu görülür. Ahkaf sûresi 35. ayette de, İnkâr edenler, ahirette, dünyada geçirdikleri zamanı böyle değerlendirirler. Azabı gördükleri zaman, sanki dünyada gündüzün bir saati kadar kaldıklarını düşünürler.

Sürekli geçmişi gündeme getiren Kur'ân, geçmişin ve geçmişe ait kalıntıların görülüp fark edilmesi ile geleceğe dönük hesap ve muhakemelerin daha sağlıklı olacağını amaçlamaktadır. Nitekim En'âm sûresi 11, ayet bunlardan sadece bir tanesidir. Bakara sû­resi 275. ayette geçen selef kelimesi önce geçen demektir. İnsanın kendisinden önce geçen her şey, seleftir. Sosyolojik olarak "Ümmet-i salife", geçmiş ümmet anlamında kullanılmaktadır. Ayette kullanılan bu ifade riba yasağı ile ilgili olarak geçmişe dönülmemesini emretmektedir [707].

Kur'ân, geçmişi incelerken negatif bir yol izleyenlerin akıbetle­rini canlı tutarak, muhatabı, aynı akıbete uğramaması için uyarır (Bakara, 49, 50, 59, 61, 98, 121, 146, 147, 161, 162, 170, 250, 251; Ali’ İmrân, 13; A'râf, 138, 141; Yûnus, 13; Yûsuf, 111; Nahl 116, 118; Ankebût, 14; Fecr, 6- 14; Hümeze, 1- 9) [708]. Geçmişin yok olup gitmesine göz yummaz (A'râf 176; Yunus, 24). Onu de­ğerlendirip, pozitif yada negatif olan sonucu sahibine yansıtır (Ba­kara, 81; Mâide, 38; Rûm, 41; Tûr, 31; Tebbet, 2). Kur'an'da uhrevi hayat açısından dünya bir geçmiştir. Hesap, ceza, cennet ve cehennem geçmişin faturasıdır (Bakara, 3-5; Nebe', 1-5; Bürûc, 10; A'lâ, 10-13; Gâşiye, 1-13, 26; Tîn, 4-6). İnanan insanın za­manında yerine getiremediği yükümlülükleri geçmiştir. Artık onlar kaza veya keffaret statüsünde teklif gücünü geçmişteki bir ihmal­den yahut bir hatadan alırlar (Bakara, 196; Nisa, 92; Mâide, 89; Mücâdele, 4). Bu yüzden, zamanında icra edilmeyen bîr görevin ifası veya geçmişteki bir hatanın telafisi, bazen sahibini katmerli bir şimdi ile karşı karşıya getirmektedir. Geçmişin günahlardan arındırılması hususunda kurduğu tevbe müessesesi ile, geçmişi şimdinin pozitif y...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 14:44:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi rüya tabiri,Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi mekke canlı, Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi kabe canlı yayın, Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi Üç boyutlu kuran oku Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi kuran ı kerim, Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi peygamber kıssaları,Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisi ilitam ders soruları, Kurânın İçeriğine Ait Zaman Stratejisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes