> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Kıtlık Açlık Kuraklık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kıtlık Açlık Kuraklık  (Okunma Sayısı 3437 defa)
19 Eylül 2011, 23:25:43
müzzemmil

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 374


« : 19 Eylül 2011, 23:25:43 »



3. Kıtlık-Açlık-Kuraklık

Kıtlık-açhk-kuraklık gibi toplumun ekonomik yönden çöküşünü hızlandı­ran sosyal problemlerin arka planında nankörlüğün yattığını, Kur'ân-ı Ke­rim çeşitli örnekler sunarak anlatmaktadır. Kur'ân, her türlü maddi ve ma­nevî nimetlerin kıymetini bilmeyerek, kendilerine lütfedilen nimetlere kar­şı nankörlük edenlerin kıtlık, açlık ve kuraklık gibi musibetlere uğradıkla­rını ifade ederken, bununla ibret ve öğüt vermeyi amaçlamaktadır. Geçmiş­teki bir hadiseyi anlatırken hale (şimdiki zamana) ve geleceğe ışık tutan Kur'ân, olayı soyut bir şekiİde tasavvur etmekten ziyade, somut bir biçim­de ele alır. Yani olayı, alabildiğine müşahhaslaştmr ve gözler önüne serer. Aşağıda sunacağımız âyette böyle bir canlılığı ve hareketliliği görmemiz mümkündür.[387]
"Allah (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntı­sını tattırdi."(Nahl, 16/112)
Müfessirler, âyette geçen karye (ülke) nin muayyen olup olmadığı ve bu "karye" kelimesinin, Allah'ın nimet verip de, nimetin kendilerini şımarttığı her toplumu içine alıp almadığı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Çoğunluk, "karye" kelimesi ile Mekke'nin kastedildiği görüşündedirler. Zira Mekke-li'ler, Allah Resulünü yalanladılar ve ulaştıkları bunca refah ve elde ettikle­ri nimetlere karşılık nankörlük ettiler.[388] Çevresindeki insanlar kapılıp götü­rülürken (öldürülür, esir edilir, soyulur ve yağmalanırken) Mekke güvenli, huzurlu ve istikrarlı bir şehir idi. Kim oraya girerse, korkmadan emniyet içersinde durabiliyordu. Öyle bir ülke ki, maişetleri her taraftan, her vadi­den bol bol geliyordu,[389] Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmakta­dır: "Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerleş­tirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler."(Kasas, 28/57). "Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken, bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?" (Ankcbüt, 29/67)
Kendilerine her yerden bol bol rızık gelen Mekke halkı, emniyet ve huzur içinde yaşamakta idi. Bunun yanında Allah onlara, nimetlerin en büyü­ğünü ihsan etti. Bu, Muhammed (s.a.v)'in kendilerine peygamber olarak gön der iim esidir. Bu muazzam nimete karşı nankörlük ettiler. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonunda kavimlerini helak yurduna sürükleyenleri görmedin mi?[390]
Bu âyet Mekke halkı hakkında inmiştir. Allah onları, emniyetli ve güven­li olan Harem'de yerleştirmiş, oniarı bolluk içinde yaşatmış ve içlerinden Muhammed (s.a.v)'i peygamber olarak göndermiştir. Ama onlar, bu nime­tin kadrini bılmemişlerdir. Allah onlara peygamberle, Kur'ân'la yardımda bulunmuş, ama buna rağmen onlar, imana küfrü tercih etmişlerdir.[391]
İbn Kesir'in beyanına göre, Allah bu ülkenin güvenli ve huzurlu halini aksine çevirmiş, ürünleri toplanıp getirilen ve nzıkîan bol bol her taraftan gelen bu ülke halkına açlık ve korku sıkıntısını tattırmıştır. tbn Kesir'e gö­re, bunun sebebi şudur: Mekke halkı Muhammed (s.a.v) e isyan edip hak­ka karşı ayak diretince, Hz. Peygamber, Hz.Yûsuf un zamanındaki Mısır halkının maruz kaldığı kıtlık yıllan gibi, onlara da yedi sene kıtlık vermesi için aleyhlerinde Allah'a dua etmiştir. Bunun neticesinde onlara öyle bir kıtlık isabet etmiştir ki, her şeylerini alıp götürmüştür. Kanla yoğurdukları deve tüylerini ateşte kızarttıktan sonra yemek mecburiyetinde kalmışlardır. Hatta leş, kemik ve derileri bile yemişlerdir.[392]
Taberî, "Allah'ın Mekke halkını Resûlüllah'ın duası ile peş peşe seneler­ce açlığı musallat ettiğini, bunun neticesinde maymunların yedikleri, kanla yoğrulmuş deve tüylerini ve leşlerini dahi yemeye mecbur kaldıklarını söy­lemektedir. Onlara kendilerinden bir peygamber geldiğini belirten Taberî, "onlar bunu tanıyor, nesebinin ve sözünün doğruluğunu biliyorlardı. On­ları, hakka ve doğru yola çağırdığını da biliyorlardı. Buna rağmen onu ya­lanladılar ve Allah tarafından getirdiği şeyleri kabul etmediler. Bu sebeple onları azap yakalayıverdi. Daha önce kendilerine verilen bol rızkın, huzu­run ve emniyetin yerine açlık ve korku sıkıntısını tattılar", demektedir.[393]
Yukarıdaki âyetlerden ve açıklamalardan anlaşılacağı üzere, NahI Sûre­sinin 112. âyetinde geçen "karye" den maksat, Mekke şehridir. Ancak Şev-kânî, karye kelimesinin nekre olmasını ileri sürerek [394] (nekre umum ifade eder) burada geçen karyenin umum ifade ettiğini ve Mekke'nin de bu umum ifadenin kapsamında olduğunu söyler.
"Karye", "Mekke'nin dışında bir yerdir. Mekke'nin benzeri denmesi, bu­rarım Mekke'nin dışında bir yerin olduğunu gösterir. Allah, o karyeyi Mek­ke için bir örnek getirmiştir" görüşünü ileri sürenler, burada misal olarak getirilen "karye"nin, nimetlerin şımarttığı her topluluğu içine alır, demek­tedirler.[395]
Kur'ân'ın anlattığı kıssaları, misalleri ve olayları sadece nedensellik ve tarihsellik içinde değerlendirmek, muhtevayı daraİtmak olur. Bu âyet, belir­li bir tarihte, belirli bir mekanda ve belirli bir topluma inmiş olabilir. Bu re­aliteyi inkar etmek mümkün değildir. Ancak, Kur'ân'ın sunduğu hüküm, mesaj ve çeşitli misaller süreklidir ve kendi nüzul çağını kucakladığı gibi, gelecek bütün çağları da kapsamaktadır. O açıdan biz, birinci görüşü kabul etmekle birlikte, ikinci görüşün daha isabetli olduğu kanaatindeyiz.
Kur'ân'da, Sebe' halkına sağlı sollu bahçeler verildiğine ve oniarın mes­kenlerinde büyük bir ibretin olduğuna işaret edilmektedir. Ayrıca ibadet, şükür ve itaat hakkına, bu nimetleri vermekte hiç katkısı olmayanların de­ğil, ancak kendilerine bu nimetleri ihsan eden Allah'ın lâyık olduğu vurgu­lanmakta ve servetlerinin ebedî olmayıp bir gün yok olacağı ihtarı yapıl­maktadır.
Mevdûdî'nin ifade ettiği gibi, Sebe' Sûresinin 15. âyetinde belirtilen iki bahçenin, Sebe' halkına verilen yainız bu iki bahçe olduğu anlamına gel­mez. Bütün Sebe' ülkesinin bir bahçe gibi olduğu anlamına da gelir. O de­virde insan nereye otursa sağında solunda bir bahçe görebilirdi.[396] Fakat on­lar, bu nimetlerin değerini takdir edemediler. Bu konuda Kur'ân'ın ifadesi şöyledir. "Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gön­derdik."[397]
Âyetin metninde geçen "Seyle'1-arim" ifadesindeki "arim" kelimesi baraj, set anlamına gelen ve Güney Arapçasında kullanılan "arîmen" kelimesinden türetilmiştir. Yemen'de yapılan kazılarda ortaya çı­karılan bn kelime sık sık bu anlamda kullanılmıştır. "Seyle'!-arim", bir set yıkıldığında meydana gelen "sel felâketi" anlamına gelir.[398]
'"Arim selini gönderdik" ifadesinden anlaşılacağı üzere, ilk planda sei fe­laketinin neleri getirip götürdüğünü düşünmek gerekir. Selin ilk anda çe­şitli yıkım ve zararlara sebep olması yanında "erozyona"[399] neden olduğu söylenebilir. Her türlü bağ ve bahçenin, tarıma ve ziraata elverişli toprakla­rın sel suları ile sürüklenip yok olması söz konusudur. Bunun neticesinde de topraklar kıraç hale dönüşür. Öyleki artık bu topraklar ekin bitiremez, sebze ve meyve yetiştiremez veya yetiştirse de gerekli ve beklenen ürün alı­namaz duruma gelir.
Sebe' kavmine, nankörce davranışları yüzünden bağ ve bahçelerini silip süpüren, barajlarını ve bentlerini yıkan büyük bir sel felaketinin verilmesi neticesinde Sebe' arazileri verimsiz ve kıraç hale dönüşmüş ve kıtlık baş göstermiştir. Siyasî olarak dağılma ve parçalanmalarının, oraya buraya göç etmelerinin yanında bu faktörde onları sarsmıştır. Onların kıtlık felaketine maruz kaldıklarını şu âyetten anlamamız mümkündür.
"... Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgmlı ve içinde biraz da se­dir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik. (Sebe', 34/16}
Mevdûdî'nin beyanına göre, barajın yıkılmasından sonra meydana ge­len sel neticesinde bütün ülke harap olmuştur. Sebe'lilerin, dağların arası­na setler inşa ederek kazdıkları kanallar yıkılmış ve bütün sulama sistemi bozulmuştur. Bunun sonucu daha önceden bir bahçe gibi olan ülke yabanî otların yetiştiği bir cangıl[400] haline geimiş ve küçük bodur ağaçların, kiraza benzer yemişi dışında yenilebilecek hiçbir meyve kalmamıştır.[401]
Âyetin metninde geçen "el-Hamd" kelimesi, dikensiz ağa­ca denir. Misvak ağacına da "hamt" denmiştir.[402] Tadı, dil burucu, acımtırak ekşimsi olan yemişe de denilir.[403] "Es! kelimesi, ılgın türünden bir ağaç çeşidine denilir.[404] (ılgın: taç yapraklı iki çeneklilerden Akdeniz bölge­sinde yetişen bir ağaç. Halıcılıkta boyasından faydalanılır). Sidr kelimesi, Arabistan'ın en makbul ağaçlarından olmak üzere meşhurdur. Meyvesine "nıbk" ve "Arabistan kirazı" denilir. Sidr, İki çişittir. Birisinden yararlanılmaz ve yaprağı yıkamalara yaramaz. Meyvesi kekrek (acı, buruk) tır, yenmez, "dal" denilen budur. Bir kısmı da su üzerinde biter, meyvesi "nıbk" dır. Yapraklan yıkama özelliğine sahiptir.[405]
Bu açıklamalar gösteriyor ki, Sebe' yurdu o büyük selin neticesinde ve­rimsiz topraklara dönüşmüş, eski mahsul veren araziler artık ürün vermez hale gelmiştir. Kıtlık ve yokluk içinde, buruk yemişli, acı meyveli topraklar üzerinde nankörlüğün acı neticesine katlana katlana hayat südürmüşlerdir. Bu topluluğun uğradığı felâket, bugün ve yarın için birer ibret levhalarıdır. Büyük sel felâketlerine maruz kalan ve bunların neticelerini müşahade eden her ferdin, her toplumun ve her milletin bu hadiseden çıkaracağı mu­azzam dersler vardır.
Semûd kavminin, kendilerine peygamber olarak gönderilen Salih (a.s) in davetine icabet etmediklerini, onu ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

İlim Dünyası Ailesi
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kıtlık Açlık Kuraklık
« Posted on: 25 Nisan 2024, 22:12:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kıtlık Açlık Kuraklık rüya tabiri,Kıtlık Açlık Kuraklık mekke canlı, Kıtlık Açlık Kuraklık kabe canlı yayın, Kıtlık Açlık Kuraklık Üç boyutlu kuran oku Kıtlık Açlık Kuraklık kuran ı kerim, Kıtlık Açlık Kuraklık peygamber kıssaları,Kıtlık Açlık Kuraklık ilitam ders soruları, Kıtlık Açlık Kuraklıkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes