> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kuran-ı Kerimde Dört Terim > Firavun ve ailesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Firavun ve ailesi  (Okunma Sayısı 3579 defa)
17 Ocak 2011, 17:20:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Ocak 2011, 17:20:21 »



FİRAVUN ve AİLESİ



 Şimdi de Nemrud ve kavmi hakkında uydurulandan daha hatalı ve uydurma hikayelere teşkil eden,Firavun ve ailesi hakkındaki kıssalara bakalım: Yaygın görüşe göre Firavun, Allah’ın varlığını inkar etmekle kalmıyor, kendi ilahlığını iddia ediyor. Bunun manası şudur: Firavun’un bozuk inancı o dereceye ulaşmıştı ki insanların tepesine binip açıkça göklerin ve yerin yaratıcısı olduğunu iddia ediyor, kavmi de ahmaklıkta o derece ilerimiş gitmişti ki, O’nun bu iddiasına hemen inanıveriyordu

Kur’an ve tarihin Şehadeti ile hakikat ,Firavun un ilahlık ve rablik mevzuunda sapıklığı, Nemrud’un aynı konudaki sapıklığından, Firavun’un kavminin durumu da Nemrud’un kavminin durumundan farklı olmadığı merkezindedir.Aralarında şu fark var:Firavun un kavmi arasında,bazı siyasi sebeplerle İsraillilere karşı şiddetli bir milliyetçilik taassubu belirmişti.

Sırf bu inat ile Allah’ın Rab ve ilah olduğuna, asrımızdaki maddeci inkarcılardan pek çokları gibi, kalpleri şehadet ettiği halde, açıkça iman etmekten kaçınıyorlardı.

Daha önce Yusuf(a.s) mısır’da hükmü geçen bir insan olunca, Mısırlılar arasında Hak dini yayıp genişletmeğe bütün gücü ile çalıştı.Mısır toprakları üzerinde,asırlarca hiç kimsenin güç yetiremeyeceği çok sağlam eserler bıraktı. Mısırlılar her ne kadar babalarının inançlarına uyarak Allah’ın dinine tabii olmamışlarsa da araların da Allah’ın varlığını, O’nun göklerle yerin yaratıcısı olduğunu bilenler vardı. İş bununla da kalmamıştır. Hakikatte İslâmi öğreti, nüfuz ve tesirini o derece kuvvetlendirmişti ki her Mısırlı en az, Allah'ın tabiat âlemi ötesinde ilâhların ilâhı, rablerin rabbi olduğuna inanmıştı. Küfürde inat edenler ise, ulûhiyet ve rububiyyette, Allah'la beraber ortaklar kabul ediyorlardı. Mısırlılar üzerinde çeşitli tesirleri bulunan İslam inancı, Musa (a.s)'nın peygamber olarak gönderildiği güne kadar devam etti (Tevrat'taki tarihi malûmata güvenecek olursak, o gün Mısırlılardan iman edenlerin, Mısır nüfusunun beşte birini teşkil ettiğini tahmin edebiliriz. İsrailli'lerin sayısı hakkında Tevrat'taki haberler, Musa (a.s) ile Mısır'dan çıkanların iki milyon olduğunu gösterir. Mısır halkının da, o gün on milyondan daha çok olduğu zannedilmektedir. Tevrat, Musa (a.s) ile birlikte Mısır'dan çıkan muhacirlerin, İsrailli olduklarını belirtir. Lâkin zann ve tahminimiz istediği kadar mübalağalı olsun, Yâkub (a.s)'un oniki oğlundan olan zürriyetinin, beş yüz sene içinde iki milyona ulaşması mümkün gözükmemektedir. Bunun için yapılan kıyaslama neticesinde, Mısırlı'lardan azımsanmayacak bir miktarın Müslüman olup, Ben-i İsrail'e katıldıkları ve Mısır'dan hicret ederken, onlara yoldaşlık ettikleri neticesine ulaşırız. Bütün bunlardan da Yûsuf (a.s) ile yardımcılarının, Mısır'da ifa ettikleri İslâm davetinin hududunun genişlediğini takdir edebiliriz.) Bunun delili ise Kıpti prenslerden birinin Firavun'un meclisinde yaptığı konuşmasıdır. Firavun, Musa (as)'nın öldürülmesi ile ilgili iradesini bildirdiği zaman, meclisindeki ileri gelenlerden olup daha önce Müslümanlığa giren bu prens, kalkıp şu konuşmayı yapmıştır:

"Firavun ailesinden olup, imanını gizlemekte olan bir mümin de şöyle dedi: "Siz bir adamı, Rabbım Allah’tır dedi diye öldürür müsünüz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler de getirmiştir. Bununla beraber eğer o, bir yalancı ise yalanı kendine. Eğer doğrucu ise, sizi tehdit ede geldiği azabından bir kısmı olsun gelir sizi çarpar. Şüphesiz Allah, haddi aşan, iddiasında yalancı olan kimseyi muvaffak etmez. Ey kavmim! Bu gün bu yerde siz galip olduğunuz için mülk sizindir. Fakat Allah'ın hışmı bize gelip çatarsa, kim bize yardım eder?"

"Ey kavmim! Hakikat ben, o sürü sürü fırkaların gününe misal vermenizden, Nuh kavminin, Ad'ın Semûd'un ve daha sonrakilerin hali gibi bir maceraya sapıp, felakete uğramanızdan korkuyorum. Yoksa Allah kullarına bir zulüm dileyecek değildir.

["Ey kavmim! Hakikat ben size karşı o bağırışıp çağırışma gününden endişe ediyorum." "O gün, hesap yerini arkanızda bırakarak Cehenneme döneceğiniz gündür. O gün sizin için, Allah'ın azabından hiç bir kurtarıcı yoktur. Allah kimi şaşırtırsa, onun yolunu bir doğrultacak da yoktur"]* "And olsun Musa'dan evvel Yusuf da, size apaçık burhanlar getirmişti. O vakit de O'nun size getirmiş olduğu şeyler kakında şüphe edip durmuştunuz. Hattâ O vefat edince dediniz ki: Bundan sonra Allah asla bir peygamber göndermez [İşte Allah, o haddi aşan şüphecileri böyle şaşırtır. "Onlar kendilerine gelmiş hiç bir delil olmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında mücâdele edenlerdir. Bu, gerek Allah katında, gerek iman edenler katında büyük buğzu gerektirir. Allah, her büyüklük taslayan zorbanın kalbini işte böyle mühürler." "Ey kavmim! Siz bana uyun, size doğru yolu göstereceğim."

"Ey kavmim! Bu dünya hayatı ancak fâni bir eğlencedir. Ahiret ise asıl durulacak yurdun ta kendisidir."

"Kim bir kötülük işlerse,ona bunu benzerinden başkası ile karşılık yapılmaz.Kim de erkek olsun kadın olsun, mümin olarak iyi amelde bulunursa işte onlar, içinde hesapsız rızıklara kavuşturulmak üzere cennete girerler."}

"Ey kavmim! Benim karşılaştığım bu hal nedir? Ben sizi kurtuluşa davet ediyorum. Siz beni ateşe çağırıyorsunuz." "Siz beni Allah'a küfredeyim, rûbûbiyetini, hiç bir suretle tanımadığım nesneleri O'na ortak tutayım diye çağıyorsunuz. Ben ise sizi o mutlak Kâdir'e,o çok affediciye davet ediyorum.

["Sizin beni mutlaka tapmaya davet ettiğiniz, dünyada da ahirette de hakka ki, hiç bir davete selahiyeti yoktur.Hakikatte hepimizin dönüp gidişi Allah'adır.Haddi aşanlar ateş yaranının ta kendileridir." "Size söylemekte olduklarımı, yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a ısmarlıyorum. Çünkü Allah kullarını en iyi görendir"]* (Müminun. 28-44).

*Parantez [ ] içine aldığımız mealler Arapça tercümede yoktur.Ayetlerin nazmı kesilmesin diye tarafımızdan eklenmiştir.(Çevirenler.)

Bu hitabe başından sonuna kadar Yusuf (as)'un, kendi zamanından Musa zamanına kadar asırlar geçmesine rağmen, Mısırlılar üzerindeki etkisinin devam etmiş olduğuna şahadet eder. Mısırlıların, bu yüce peygamberin kendilerine öğrettikleri sayesinde Allah'ın varlığı ile ilgili hiç bir şey bilmeyecek, rûbûbiyet ve ulûhiyetinin tanımayacak, egemenlik ve otoritesinin bu evrendeki tüm tabiat güçlerine baskın olduğunu, gazabından korkmak ve çekinmek gerektiğini anlamayacak kadar câhil kalmalarına imkan yoktur. Yine bu konuşmanın sonlarından, şu husus açıkça ortaya çıkmaktadır: Firavun toplumu, Allah'ın ulûhiyet ve rûbûbiyet sıfatlarında Allah'a şirk koşuyor ve bunları da ona eş tutuyorlardı.

Firavun üzerine şüpheyi çeken noktaya gelince, bu şüpheyi doğuran sebepler şunlardır.

Hz. Musa'dan, "Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim" sözünü işitince. "Âlemlerin Rabbi nedir?" diye sorması...

Veziri Hâmân'a, "Benim için yüksek bir kule yap. Olur ki ben o yollara, göklerin yollarına ulaşırım da Musa'nın ilâhına yükselip çıkarım" demesi..

Hz. Musa'yı korkutmak için, "Benden başkasını ilâh edinirsen seni hapsederim" diye tehtid etmesi...

Kavmine ve yakınlarına, "Ben sizin en yüce Rabbinizim. Sizin için kendimden başka bir ilâh tanımıyorum" diye ilan etmesi...

Firavun'un söylediği bu sözler, bazı inşalarda onun Allah'ın varlığını inkâr ettiği, zihnini alemlerin Rabbi düşüncesinden tamamen boş, kendini tek ilâh zannettiği fikrini doğurmuştur. İşin doğrusu, O'nun bütün bunların hepsini koyu bir milliyetçilik taassubu ile yapmış olmasıdır.

İslami öğreti, Yusuf (as)'un güçlü ve yüce şahsiyetinin tesiri ile, kendi zamanında Mısır'ın dört bir yanında yayılmıştı. Bu durum, Yusuf (as)'un Mısır hükümeti nezdinde elde ettiği nüfuz ve otoriteye tâbi olarak, İsrail oğulları’nın Mısır'da kuvvetli bir güç kazanmalarını sağlamıştır. İsrâlioğullarının Mısır'daki nüfuzları 300 veya 400 sene kadar sürmüştür. Sonra Mısırlıların kalbinde milliyetçilik ve ırkçılık ateşi tutuşmuş ve İsrail oğullarına karşı bunun gereğini düşmanca tatbik etmişledir. İş adamakıllı kızışınca İsraillilerin gücünü tamamen yok etmişlerdir. İdare milliyetçi Mısır hanedanlarının eline geçmiş ve hükümetleri peş peşe devam etmiştir. Bu yeni hükümdarlar idare mekanizmasını ellerine geçirince İsrâil oğullarının esaret altına alıp güçlerine bir son vermekle kalmamışlar, Mısır'da Yusuf (as)'tan beri sürüp gelen eserleri mahvederek, cahiliyet devrine ait dini yaşayışları da diriltmeye başlamışlardır. Bu devrelerde Musa (as) peygamber olarak gönderilince, üstünlük ve hükümranlıklarının ellerinden çıkarak ikinci bir defa İsrâil oğulları’nın eline geçmesinden korkmuşlardı. Firavun'un Musa (as)'ya cam sıkılarak ve kızarak "Âlemlerin Rabbi nedir; benden başka bir ilâhın olması mümkün müdür?" diye sormakta ısrar ve inat etmesi, âlemlerin Rabb’ının varlığını bilmediğinden değildir. Bu hakikat Kur'an-ı Kerim'de Firavunun yakınlarının konuşmalarından ve Musa (as)'nın hitabelerinden açıkça anlaşılıyor. Mesela Firavun, Musa (as)'nın Allah'ın elçisi olmadığı iddiasını pekiştirmek için şöyle diyor:

"Öyle ya, onun üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde birbiri ardınca kendisini tasdik edici melekler gelmeli değil miydi?"(Zuhruf, 53)


Bu söz, zihni Allah'ın ve meleklerin varlığı fikrinden tamamen habersiz bir kimsenin sözü olabilir mi? Kur'an-ı Kerim Hz. Musa ile Firavun arasında geçen aşağıdaki konuşmayı da naklediyor:

"...Firavun O'na: "Musa! Ben seni gerçekten büyüklenmiş sanıyorum" demişti. O da: "Andolsun dedi, bunları birer ibret olmak üzere, göklerin ve yerin Rabb’ından başkasının indirmediğini bilmişsini...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Firavun ve ailesi
« Posted on: 18 Nisan 2024, 23:05:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Firavun ve ailesi rüya tabiri,Firavun ve ailesi mekke canlı, Firavun ve ailesi kabe canlı yayın, Firavun ve ailesi Üç boyutlu kuran oku Firavun ve ailesi kuran ı kerim, Firavun ve ailesi peygamber kıssaları,Firavun ve ailesi ilitam ders soruları, Firavun ve ailesiönlisans arapça,
Logged
31 Mayıs 2018, 16:40:36
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 31 Mayıs 2018, 16:40:36 »

Esselamu aleyküm. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Haziran 2018, 02:46:16
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.956


« Yanıtla #2 : 01 Haziran 2018, 02:46:16 »

Aleykümüsselam firavun kendini ilah zannetmiş ve sonunda helak olmuştur
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes