Konu Başlığı: İtaat Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mart 2011, 22:05:58 İTAAT T-v-a (tave'a) kökünden gelen tav' ve itaat, boyun eğmek ve sözünü dinlemek anlamındadır. Zıddı, kerh sözcüğüdür. "İstese de istemese de" anlamında, "tav'an ve kerhen" birleşik sözcükleri oluşmuştur. Tâ'at, sözcüğü ise, emredileni yerine getirme, belirleneni/denileni yapma anlamındadır.[945] İtaat kavramı, Kur'an'da, itaat edilecekler, itaat edilmeyecekler ve itaatin veya itaatsizliğin sonuçlan çerçevesinde ele alınabilir.[946] 1. İtaat Edilecekler: İtaat edilecekler; Allah, peygamberler ve ülülemr olarak belirlenebilir.[947] a. Allah: Evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olan Allah'a elden geldiğince itaat edilir: "Allah'a karşı gelmekten gücünüz yettiğince sakının. Buyruklarını dinleyin, itaat edin. Kendinizin iyiliğine olarak mallarınızdan sarfedin. Nefsinin tamahkârlığından korunan kimseler kurtuluşa ererler"[948] b. Allah Ve Peygamberleri Bu âyetlerde, Allah'a ve peygamberlere itaat konulan birlikte veya birbiriyle ilgisi açısından ele alınır: "De ki: 'Allah'a ve peygambere itaat edin.' Yüz çevirirlerse, bilsinler ki o kâfirleri sevmez."[949] "Ey peygamber eşleri! (..) Evlerinizde oturun. Eski cahiliyede olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah'a ve peygamberine itaat edin.(..)"[950] "Ey inananlar! Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın."[951] Peygambere itaat, Allah'a itaat demektir: "Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, bilsin ki biz seni onlara bekçi göndermedik."[952] Mü'minler, itaat konusunda sâdıktırlar: "Aralarında hüküm vermek üzere Allah'a ve Peygamberine çağırıldıkları vakit "işittik ve itaat ettik" demek, ancak mü'minlerin sözüdür. Kurtuluşa erenler, işte onlardır. Allah'a ve peygambere itaat eden, Allah'tan korkan ve sakınan kimseler, kurtulan kimselerdir."[953] Münafıklar, iman ve itaat konusunda kaypak ve ikiyüzlüdür: "Münafıklar, "Allah'a ve peygambere inandık ve itaat ettik" derler, sonra da bir takımı yüzçevirirler. İşte bunlar inanmış değillerdir."[954] Allah' ve peygambere itaat, imanın bir sonucudur: "Sana ganimetlere dair soru soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah'ın ve peygamberinindir. İnanıyorsanız Allah'a ve peygamberine itaat edin."[955] "Ey mü'minler! Allah'a ve peygamberine itaat edin. Kur'an'ı dinleyip dururken yüzçevirmeyin, dinlemedikleri halde 'dinledik' diyenler gibi olmayın."[956] "Allah'a ve peygamberine itaat edin. Çekişmeyin, yoksa korkuya kapılır, başarısızlığa uğrarsınız ve gücünüz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir."[957] Peygambere itaat eden doğru yolu bulur, ona düşen yalnızca bildirimdir: "Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin. Karşı gelmekten sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki peygamberimize düşen sadece açıkça tebliğ etmektir."[958] "De ki: 'Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin.' Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o peygamber, kendisine yükletilenden, siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz. Peygambere düşen, yalnızca apaçık tebliğdir."[959] Allah'a ve peygambere itaat, merhamet kaynağıdır; namaz ve zekât itaatle yakından ilgilidir: "Size merhamet edilmesi için, Allah'a ve peygambere itaat edin."[960] "(..) Allah, tevbenizi kabul etmiştir. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin. Allah'a ve peygamberine itaat edin. Allah, işlediklerinizden haberdardır."[961] "Namaz kılın, zekât verin, Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin."[962] c. Peygamberler: Peygamberlerin gönderiliş amacı, itaat edilmeleridir: "Biz her peygamberi ancak Allah'ın izniyle itaat edilsin diye gönderdik.(..)"[963] "Nitekim peygamberler, hitap ettikleri topluluklardan, Allah'tan sakınmalarını ve kendilerine itaat etmelerini istemiştir."[964] "Küfre dalmış ve âhirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenler ise, peygambere itaati doğru bulmaz: "Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur."[965] d. Allah, Peygamber Ve Ülülemr: İtaat edileceklerin üçüncüsü, mü'minlerin ülülemr'idir. "Ey inananlar! Allah'a itaat edin, peygambere ve sizden buyruk sahibi (ülülemr) olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, -Allah'a ve âhiret gününe inanmışsamz- onun hallini Allah'a ve peygambere bırakın. Bu, hayırlı ve sonuç itibariyle en güzeldir."[966] Burada, birbiri içinde üç itaat sözkonusudur. Mü'minin bağlılığı, öncelikle Allah'a ve peygamberine itaat borcuna yöneliktir. Allah'a ve peygamberine itaat borcuna aykırı düşen eylemlere itaat edilmez. Ülülemr'in de müslümanlar içinden olacağı "minkum" ifadesinde yer alır.[967] 2. İtaat Edilmeyecekler: İtaat konusunu ele alan âyetlerin önemli bir bölümü, itaat edilmeyecek sosyal, siyasi, dinî ve düşünsel grupları ele alır:[968] a. Zanna Uyan İnsanların Çoğunluğu: Özellikle Hz Peygamber'e yönelik olan emirlerde zanna uyanlara itaatin, Allah yolundan saptıracağı, mü'minlerin de zor duruma düşeceği belirtilir: "Yeryüzündekilerin pekçoğuna itaat edersen, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna (kesin olmayan bilgiye) uyarlar, sadece tahminde bulunurlar. Doğrusu rabbin, yolundan kimin saptığını en iyi bilir. Doğru yolda olanları da en iyi bilir."[969] "Bilin ki içinizde Allah'ın peygamberi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uymuş olsaydı, şüphesiz kötü/zor duruma düşerdiniz. Ama Allah, size imanı sevdirmiş, onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkarcılığı (küfrü), yoldan çıkmayı ve başkaldırmayı size iğrenç göstermiştir. İşte böyle olanlar Allah katından bir lütuf ve nimet sayesinde doğru yolda bulunanlardır. Allah, bilendir ve bilgedir."[970] b. Şeytanın Dostları: Şeytanın dostlarına itaat, müşrik olmanın yolunu açar: "Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilmiş hayvanları yemeyin. Bunu yapmak, Allah yolundan çıkmaktır (fısk). Şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar. Eğer onlara itaat ederseniz, müşrik olursunuz."[971] c. Allah Yolundan Uzaklaştıranlar Ve Saptıranlar Allah yolundan saptıran ve uzaklaştıranlara itaat borcu yoktur, aksi halde cehennemin yolu açılır: "Allah, inkarcılara (kâfirlere) lanet etmiş ve onlara -içinde sonsuz olarak temelli kalcakları- çılgın alevli cehennemi hazırlamıştır. Onlar bir dost ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateşte çevrildiği gün, 'Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke peygambere itaat etseydik' derler. Şöyle derler: Rabbimiz! Biz yöneticilerimize (efendilerimize:sâdetenâ) ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lanete uğrat."[972] İnsanlar, kendilerini küçümseyenlere bile itaat edebilirler: "Firavun, milletini küçümsedi, ama onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış (fâsık) bir milletti. Böylece bizi öfkelendirince, onlardan öc aldık, hepsini suda boğduk."[973] d. Ehli Kitap: Allah yolundan alıkoyan ehli kitaba itaat edilmez: "De ki: Ey kitap ehli! Siz doğru olduğuna şahitken, niçin inananları, -Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek- ondan çeviriyorsunuz? Allah, işlediklerinizden gafil değildir. Ey inananlar! Kitap verilenlerin bir takımına uyarsanız, inanmanızdan sonra sizi kâfir olmaya çevirirler. Allah'ın âyetleri size okunur, aranızda da peygamberi bulunurken, nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah'ın kitabına sarılırsa, şüphesiz doğru yola erişir. Ey inananlar! Allah'tan sakınılması gerektiği gibi sakının. Sizler, ancak müslüman olarak can verin. Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın."[974] e. Kâfirler Ve Münafıklar: Kâfirlere ve münafıklara itaat edilmez, onlann eziyetine aldırılmaz, onlara karşı olanca güçle cihad edilir, onlara itaat geriye dönüştür: "Ey inananlar! Kâfirlere itaat ederseniz, sizi geriye döndürürler de kayba uğrarsınız. Halbuki mevlânız, Allah'tır. O, yardımcıların en iyisidir."[975] "Sen kâfirlere uyma. Onlarla olanca gücünle cihad et."[976] "Ey peygamber! Biz seni şahit, müjdeci, uyarıcı, Allah'ın izniyle ona çağıran, nurlandıran bir ışık olarak göndermişizdir. İnananlara, rablerinden büyük bir lütuf olduğunu müjdele. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Eziyetlerine aldırma. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter."[977] f. Yalanlayanlar Ve Kötü Ahlâklılar: Yalanlayanlara ve kötü ahlâklılara itaat, onlan desteklemek anlamınna gelir: "Doğrusu senin rabbin, yolundan sapıtanları çok iyi bilir. O, doğru yolda olanları da çok iyi bilir. Bundan böyle, yalanlayanlara aldırma (itaat etme). Kendilerine yumuşak davranmanı isterler. Böyle yapsan, onlar da seni över, yumuşak davranırlar. Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğullan (yandaşları) vardır diye aldırış (itaat) etmeyesin. Âyetlerimiz ona okunduğu zaman, 'öncekilerin masalları' der. Onun havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz"[978] g. Kalbi Gafiller Ve Günahkârlar: Allah'ı unutanlara, hevesine uyanlara, günah işleyenlere, inkarcılara ve ibadetten alıkoyanlara itaat edilemez: "Sabah akşam rablerinin rızasını dileyerek ona yalvaranlarla beraber sen de sabret. Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini o kimselerden ayırma. Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma (itaat etme)."[979] "Kur'an'ı sana indiren şüphesiz biziz. Rabbinin hükmüne kadar sabret. Onların günah işleyen ve inkarcı (kefûr) olanlarına uyma (itaat etme). Rabbinin adını sabah-akşam an."[980] "Namaz kılmaktan menedene asla uyma (itaat etme). Sen secde et, rabbine yaklaş."[981] h. Şirke Zorlayan Ana-Baba: Şirk, en büyük günahtır. Şirke zorlayan, kişinin ana-babası bile olsa, bu konutla onlara itaat edilmez: "Biz insana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye (ferman) etmişizdir. Eğer ana-baba, seni bir şeyi körü körüne bana ortak koşman için zorlarsa o zaman onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır. Yaptıklarınızı size bildiririm."[982] "Ana-baba, seni, körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. O zaman, yaptıklarınızı size bildiririm."[983] i. Aşırılar: Hz. Salih, Semud milletine şöyle dedi: "Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin (aşırıların: müsriflerin) emirlerine itaat etmeyin."[984] 3. İtaatin Karşılığı: İtaat edileceklere itaatte bulunma ecir, rahmet, kurtuluş ve cennet kapılarını açar.[985] a. Ecir: Özellikle savaş emrine itaat, Allah'ın güzel ecrine yolu açar: "Bedevilerden savaşa katılmakta geri kalmış olanlara de ki: "Güçlü kuvvetli bir millete karşı, onlar müslüman olana kadar savaşmaya çağrılacaksınız. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel ecir verir. Ama daha önce yaptığınız gibi yine dönecek olursanız, sizi can yakan bir azaba uğratır."[986] b. Rahmet: Özellikle Allah'a ve peygambere itaat, Allah'ın rahmet kapılarını açar: "Allah'a ve peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin."[987] "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, birbirlerinin velileridir. İyiyi emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namaz kılarlar, zekât verirler. Allah'a ye peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Şüphesiz Allah, güçlüdür ve bilgedir."[988] "Namaz kılın, zekât verin, Allah'a itaat edin ki size merhamet edilsin."[989] "Bedeviler 'inandık' dediler. De ki: İnanmadınız. Ama İslam olduk deyin. İnanç henüz gönüllerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve peygamberine itaat ederseniz, işlediklerinizden bir şey eksilmez. Doğrusu Allah, bağışlar ve merhamet eder."[990] Hz Nuh, milletine şöyle seslendi: "Allah'a kulluk edin, ondan sakının, bana itaat edin ki Allah günahlarınızı bağışlasın, sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılamaz. Keşke bilseniz."[991] c. Kurtuluş (fevz): Allah'a ve peygambere itaat, kurtuluş yolunun anahtarıdır: "Allah'a ve peygambere itaat eden, Allah'tan korkan ve ondan sakınan kimseler kurtuluşa erenlerdir."[992] "Ey inananlar! Allah'tan sakının, dürüst/sağlam söz söyleyin de Allah işlerinizi kendinize yararlı kılsın ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve peygambere itaat ederse, şüphesiz büyük kurtuluşa ermiş olur."[993] d. Cennet: Allah'a ve peygambere itaat, cennete giden yolu açar: "Bunlar, Allah'ın yasalarıdır. Allah'a ve peygamberine kim itaat ederse, onu içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır, orada temellidirler, büyük kurtuluş işte budur."[994] "Kim Allah'a ve peygambere itaat ederse, işte onlar Allah'ın nimetine eriştirdiği peygamberlerle, dosdoğru olanlar, şehidler ve iyilerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştır. Bu nimet, Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter."[995] " (..) Kim Allah'a ve peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim yüz çevirirse, onu can yakıcı azaba uğratır."[996] 4. İtaatsizliğin Sonu: a. Amelin İptali: Allah'a ve peygambre itaatsizlik, işlerin boşa gitmesine yol açar: "Ey inananlar! Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın."[997] b. Sorumluluk: Allah'a ve peygambere itaatten yüzçevirenler, kendilerine yükletilenden sorumlu olur.[998] c. Cehennem: Allah'a ve peygambere itaatsizlik, en büyük acı olan cehennemin yolunu açar, pişmanlık uyandırır: "Kâfirler, yüzleri ateşte çevrildiği gün, 'Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke peygambere itaat etseydik' derler."[999] [945] Râgıb el-Isfahâni, age, 461. [946] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 206. [947] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 206. [948] Tegâbun, 64/16. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 208. [949] Âli İmran, 3/32. [950] Ahzâb, 33/33. [951] Muhammed, 47/33. [952] Nisa, 4/80. [953] Nur, 24/51-52. [954] Nur, 24/47, Ayrıca bkz. Nisa, 4/81; Nur, 24/53. [955] Enfal, 8/1. [956] Enfal, 8/20-21. [957] Enfal, 8/46. [958] Maide, 5/92. [959] Nur, 24/54. [960] Âli İmran, 3/132. [961] Mücadele, 58/13. [962] Nur, 24/56. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 206-208. [963] Nisa, 4/64. [964] Bkz. Ali İmran, 3/50; Tâhâ, 20/90; Şuara, 26/108, 110, 126, 131, 144, 150, 163, 179; Zuhruf, 43/63; Nuh, 71/3. [965] Mü'minun, 23/34. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 208-209. [966] Nisa, 4/59. [967] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 209. [968] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 209. [969] En'am, 6/116-117. [970] Hucurat, 49/7-8. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 209-210. [971] En'am, 6/121. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 210. [972] Ahzâb, 33/64-68. [973] Zuhruf. 43/54-55. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 210-211. [974] Âli İmran, 3/99-104. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 211. [975] Âli İmran, 3/149-150. [976] Furkan, 25/52. [977] Ahzâb, 33/45-48. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 211-212. [978] Kalem, 68/7-16. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 212. [979] Kehf, 18/28. [980] İnsan, 76/23-25. [981] Alâk, 96/19. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 212-213. [982] Ankebut, 29/8. [983] Lokman, 31/15. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 213. [984] Şuara, 26/150-152. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 213. [985] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 213. [986] Fetih, 48/16. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 213-214. [987] Ali İmran, 3/132. [988] Tevbe, 9/71. [989] Nur, 24/56. [990] Hucurât, 49/14. [991] Nuh, 71/3-4. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 214. [992] Nur, 24/52. [993] Ahzâb, 33/70-71. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 215. [994] Nisa, 4/13. [995] Nisa, 4/69. [996] Fetih, 48/17. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 215. [997] Muhammed, 47/33. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 215-216. [998] Nur, 24/54. Aynca bkz. Tegâbün, 64/12. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 216. [999] Ahzâb, 33/66. Aynca bkz. Fetih, 48/17. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 216. |