Konu Başlığı: İnsan Amellerinin Kategorisiyle ilgili Kavramlar Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 17 Şubat 2011, 13:14:39 İNSANIN AMELLERİNİN KATEGORİSİYLE İLGİLİ KAVRAMLAR Helal - Haram Haram, ister fıtratın getirdiği nitelik, isterse zorla veya .akıl, ya da emir açısından olsun, yapılması yasak olan şeydir. Bir kimsenin bir şeyden yoksun olmasına da 'mahrumiyet' denilir; yani o şey ona yasaktır, ondan men edilmiştir; bir şeyin kendine yasak olduğu kimseye de 'mahrum' denilir; kişinin kendisinden mahrum kılındığı şeye 'muharrem' denilir. Yasak olma hali haram, yasak etme eylemi de 'harrame' talinden tahrim masdarıyla ifade edilir. Haranı'ın çoğulu hurum gelir; tekil olarak, örneğin 'eş-Şehr'ul-haram haram ay’ denilirken, çoğul olarak 'eş-Şehr'ul-hurum haram aylar' denilir. 'Hurum' aynı zamanda 'haramlar içinde olma, haram kılınan yer veya zamanda bulunma' anlamında da kullanılır. 'İhram' 'helâlleri haramlaştırma' demektir ki, Hacc'da daha önce helâl olan bazı şeylerin yapılması haram olduğundan, Hacc süresince giyilen elbiseye de 'ihram' denilmektedir; bu bakımdan, 'ihramda bulunma hali' için de 'hurum' kelimesi kullanılır. 'Hurum' tekil olarak da 'haram olan şey, haram kılınan' anlamına gelir, çoğulu 'hurumat' tır. 'Haram' kelimesinden masdar olarak 'hürmet' ve 'iftlal’ babmdan 'ihtiram' ve 'muhterem' kelimeleri türetilmiştir. Türkçe'de bu kelimeler 'saygı, saygıdeğer' gibi anlamlarla karşılanmaktadır. Genel kural olarak insan 'haram' olan bir varlıktır, yani onu öldürmek, haksız yere herhangi bir organına dokunmak 'haram' dır. İşte, bu haramlığı bozmamak, haksız yere onu 'helâl' kılmamak, Allah'ın bağladığı haram düğümü çözmemek veya onu bu mevkiinden indirmemek (bk. helâl) gerekir. İşte, bu nedenlerle insan 'muhterem', yani 'haram görülen, saygı duyulan' bir varlıktır. İşlenen herhangi bir suç nedeniyle 'hürmet', yani 'haramlık ve saygı' kalkar. Her bir insanın 'muhteremliği' diğer insanlarınkiyle aynı derecede olduğundan (İslâm fıkhında köle ve cariyeler hariç), bir insan diğerinin 'haremi'ne tecavüz ettiğinde, yani ona 'hürmet' göstermediğinde, sözgelimi öldürdüğünde, gözünü çıkarıp bir yanını kırdığında, kendisine de aynı şekilde davranılır; çünkü 'haramlar veya hürmetler' karşılıklıdır; Kur'an 've'l-hurumatü kısas' buyurur. İslâm'ın 'kısas' hükmü işte bu 'haramların karşılıklı' olmasının ifadesidir. Bu bağlamda Kur'an da, “Ey iman edenler! Öldürmede üzerinize kısas yazıldı; hür hürle, köle köleyle, kadın kadınla..(Bakara:178)”; “Haram ay haram aya karşılıktır; hürmetler karşılıklıdır; kim size saldırırsa size saldırdığının misliyle ona saldırın...(Bakara: 194)” ve “Ve üzerlerine onda (Tevrat'ta) cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas yazdık...(Maide: 45)” buyurulmaktadır. Eğer böyle durumlarda 'kısas' uygulanmazsa 'hürmetlerin karşılıklılığı' kabul edilmemiş ve bazı insan daha 'saygıdeğer' görülürken, bazısına zulmedilmiş, dolayısıyle haksızlık ve adaletsizlik yapılmış olunur. Oysa, İslâm'da 'müslüman müslümana, köle köleye karşılık olarak, her insan aynı derecede 'muhterem'dir. kimsenin burnu veya kulağı ya da canı diğerininkinden daha kıymetli değildir. Bu bakımdan, Kur'an'ın da belirttiği gibi 'kısasta hayat vardır.' Haram ve yukarıda verdiğimiz kendisinden türetilmiş kelimelerle ilgili bazı ayetleri verelim: “Ona (Musa'ya) önceden süt verenlerin (sütünü) haram küdık(yani, başkalarının sütünü ona yasakladık, onun başka süt emmesini uygun görmedik, o da emmedi.) “(Kasas: 12). “Artık orası onlara kırk yıl haram edilmiş (muharrem) dir (oraya giremezler, girmelerine izin verilmez, girmeleri yasaktır)”(Maide: 26). “Kim Allah'a şirk koşarsa, muhakkak Allah ona Cennet'i haram etmiştir (onu Cennet'e koymaz; onun Cennet'e girmesi yasaktır)”(Maide: 72). “Onlar ki, mallarında belli bir hak vardır, isteyen ve mahrum için (yeryüzü nimetlerinin kendisine verilmediği, yaratılıştan veya bir başka şeyden kaynaklanan sebeple yasaklandığı kişi için; Allah'ın yoksul bıraktığı için)” (Mearic: 24-5). 'HALÂL 'halle-yehûlü- hülen/halâlen' fiil kökünden masdardır. 'Borcun ödenmesi gerekmek, yükün inmesi/yükten kurtulmak, (düğümü) çözmek' anlamlarına gelir: “Bana göğsünü aç, bana işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çöz(uhlül) ki sözümü anlasınlar” (Ta, ha: 25-8). “Allah'ın va'di gelinceye kadar küfredenlere yaptıklarından dolayı vurucu bir belânın isabet etmesi veya yurtlarına yakın konması/inmesi (tehullü) eksik olmaz..” (Ra'd: 31). 'İf'al' babından 'ehalle-yühillü-, ihlâl’ 'indirmek, çözmek, kondurmak' anlamlarına gelir: “Bakmaz mısın Allah'ın nimetini küfrle değiştirenleri ve kavimlerini helak yurduna konduranları (ehallû)” (İbrahim: 28). Bir sultanı veya kralı tahtından indirmeğe 'hdtt’ denilir; Türkçe'deki 'halletmek, aynı kelimeden gelmektedir. 'İhtilâl' eskilerin 'hail' dediği şeydir; yani 'bir yöneticiyi, padişahı tahtından indirmek, yönetimden uzaklaştırmak’ anlamındadır. 'İhtilal’ 'halle' fiilinin 'iftial' babındandır. Bu kelime 'durum’ anlamındaki 'hal'le karıştırılmamalıdır; bu kelimede 'lam-l harfi tektir. İşte 'haram'ın karşılığı olarak kullanılan 'Halâl, 'haramdan çıkma, haram yerden ayrılma, haram durumunu terketme, haramı gerektiren şeylerin çözülmesi, haramlığın, hürmetin giderilmesi’ demektir. Bu bağlamda, îslâmî terminolojide 'yapılması caiz olan, yapılmasında sakınca olmayan ameller' için kullanılır. Aynı kelimeden gelen bir kullanımla 'racülün halâlün' dendiği zaman 'ihramdan çıkmış' veya 'haramdan, haram yerden ayrılmış' kişi anlaşılır. Kefaretle yeminlerin düğümünü çözmeğe 'tehılle' denilir. Kur'an'da, “Allah size yeminlerinizi çözmeği (tehılle’ meşru kıldı” (Tahrîm: 2) buyurulmaktadır; tabiî ki bu meşru kılışın şartları ve meşru kılan kefaret gibi sebepler vardır. Türkçe'de de kullanıldığı şekliyle, 'halîl' 'koca', yani 'kadına evlenmesi helâl olan erkek', ‘halile' de 'karı', yani 'erkeğe evlenilmesi helâl olan kadın' demektir. Türkçe'deki 'helalliğin' kelimesi buradan gelmektedir. Aynı kelimeden gelen 'tahlil' 'çözme, analiz etme, yeminin keffaretini verme', 'hülle’ 'boşanmış kadının bir başkasıyla nikahlanıp boşandıktan sonra ilk kocasına helâl olmasını sağlayan işlem', aynı zamanda 'izar, rida, cübbemsi giysi'; 'hulul' 'iç içe girme, iç çözültü, biri birine geçme' demektir. 'Halle' kelimesinden türeyen bir başka kelime 'mehili' veya 'mahalle'dir ki, 'konulan yer, inilen yer, ikametgâh yeri'”demektir. 'Halâl ve 'haram’ genel olarak İslâmî hayatın sınırlarını çizen hükümlerdir ve 'halâl' ve 'haram'lan belirleme tam bir genellemeyle 'vahy'e aittir. Bu konu İslâm'da 'teşri' sınırları içindedir ve teşrî Allah'a aittir; yine vahy olarak Rasûlüllah'ın da teşrî yetkisi vardır. Bunun dışında insanlara düşen vahyle haram edilmişleri haram, halâl edilmişleri de halâl kabul etmek ve haramlardan mutlak anlamda kaçınmaktır. Halâllerin hepsini yapmak zorunlu değildir; yapılması zorunlu olan halâller vacip veya farz olan halâllerdir. “Ey iman edenler! Allah'ın size halâl kıldığı güzel/temiz şeyleri haram etmeyin . ve sınırı aşmayın..”(Maide; 87). “Dillerinizin yalan olarak nitelidiğiyle 'bu halâldir’, bu da haramdım demeyin; sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlarsa iflah olmazlar” (Nahl: 116). Kur'an'da haram oldukları belirtilen başlıca yiyecek ve davranışlar şunlardır: “Allah size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası için kesileni haram kıldı. Saldırmadan ve sınırı aşmadan mecbur kalanın üzerine ism' yoktur..” (Bakara: 173). “Allah alışverişi haldi, faizi haram kıldı” (Bakara: 275). “Size, analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, kayın valideleriniz, gerdeğe.girdiğiniz kanlarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız - eğer henüz gerdeğe girmemişseniz üzerinize vebal yoktur -kendi sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları ve iki kız kardeşi bir arada almanız karam kılındı..” (Nisa; 23). “... Vurularak öldürülmüş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış ve canavar parçalayarak ölmüş olan hayvanlar -henüz canları çıkmadan kesmeniz hariç - dikili taşlar üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı..” (Maide: 3). “Gelin Rabbinizin sizeneyi haram kıldığmı okuyayım; Ona hiç bir şeyle şirk koşmayasınız, ana-babaya iyilik edesiniz (asi olmak haram), fakirlik korkusuyla çocuklannızı öldürmeyesiniz.. fahşaların açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın hakk dışında haram kıldığı cana kıymayın..” (En' am: 151). “De: “Rabbim ancak açığı olsun, gizlisi olsun fahşaları, 'ism'i, haksız yere 'bağy'i, hakkında delil indirmediği bir şeyle Kendisi'ne şirk koşmanızı ve Allah üzerine bilmediğinizi söylemenizi haram etti.”(A'raf: 33). Bu ve daha başka ayetler de haramlar açık olarak anıldığı gibi {ism, fahşa' gibi kelimelerle de toplu ve kapalı olarak anılmaktadır. Başka ayetlerde ve Rasül'ün sünnetinde nelerin 'ism' ve 'fahşa', ayrıca 'bağy’ olduğu ortaya konmuştur.[223] 'İçki, kumar, hırsızlık, zina, yetim malına yaklaşma...' gibi bu sınıfa giren haramlar için ilgili kelimelere bakınız. [224] [223] Müfredat, 114, 128; Külliyat, 166; Y. Kamus, HLL' ve 'HRM’ md.; Ahter-i Kebir, Osmanlıca bsk. [224] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 289-295. |