> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek  (Okunma Sayısı 645 defa)
19 Şubat 2011, 23:16:53
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 19 Şubat 2011, 23:16:53 »



İmtihanın İki Mühim Unsuru: Risalet ve Kitab Göndermek

 İmtihan meydanı olan dünyaya gönderilen in­sanlar, sırf yukarda saymaya çalıştığımız kabili­yetleriyle imtihana tabî tutulmuş olsalardı, bu tam bir imtihan olmazdı. Belki sadece Allah'ın varlığı­nı tesbit edip ona inanma noktasından bir imtihan olurdu. Allah'ın emirlerine uymak, nehyettiklerinden kaçınmak, ibadetleri ifa da sabır babında im­tihan o zaman mümkün olmazdı. Müsbet ve menfî istidatlarla mücehhez insana, hem müsbet kabili­yetlerine yardım edecek, hem de ahlâkî imtihanın sınırlarını çizecek bir unsura ihtiyaç vardır. İşte bu unsur risalet ve ona bağlı olarak kitab unsuru­dur. Bunlar ayetlerin ortaya koyduğu hususlardır:

“Biz hiçbir peygamberi, Allah'ın izni ile, kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle gönderme­dik.” [940] Allah Teala, isteseydi, insanları imana icbar etmek için tepeden inme katî ve cebrî bir ayet indirir, onlara hakikatleri ayne'l-yakîn gösterir, böylece mecburen iman ederlerdi. Ama, onlar kendi rızalarıyla iman edip kemâle ersinler diye peygamberler ve kitablar gönderdi [941]:

“Eğer dilersek biz onların tepesine gökten bir ayet indiriveririz de ona boyunları eğilekalırdı.” [942]

Allah, her kavme peygamber gönderip, onlar vasıtasıyla kavmi inzâr ettikden ve ayetlerini, bi­rer hüccet olarak tebliğ etitrdikten sonra inan­mazlarsa, o zaman onları helak etmeyi[943] ken­disine sünnet etmiştir.[944] Katâde'nin ifadesiyle: “Allah hiçbir kimseyi, kendisine Allah'ın tebliği veya bir beyyinesi gelmeden ve de günahsız olarak azab etmez.”[945]

“Biz, bir resul gönderinceye ka­dar, hiçbir kimseye, azab ediciler değiliz.” [946] Ama peygamberler vasjtasıyla

“Size bunca aşi­kâr deliller geldikten sonra yine de kayarsanız bi­lin ki şüphesiz Allah mutlak gâlibtir, tam hikmet sahibidir.” [947] Kadı[948]: “Bu ayet, gü­nahtan dolayı muahezenin ancak tebliğden sonra olacağına delildir." Der.[949] İnsanlar, Allah on­ları neye davet ediyor, anlasınlar ve “Bize söylene­ni anlamamıştık.” demesinler diye.[950]

“Biz hiç­bir peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıy­la göndermedik ki onlara apaçık anlatsın” [951] Hernekadar Resulullah (a.s.), çeşit çeşit li­sanları olan bütün insanlara ve cinlere gönderilmişse de kavmi ve dolayısıyla ilk muhatabı onlar olduğu için Arabca tebliğ ile gönderilmiştir. Son­ra onlar bu tebliği diğer lisan sahiblerine açıkça anlatmışlardır ve bütün insanlar bu cihanşümul tebliği aynı şekilde anlamışlardır.[952]

Peygamberlerin tebliğleri iki noktada toplan­maktadır: Tebşir ve inzâr. Allah, onları, itaatkâr müminlere ne mükafatlar, ne hoşnûd edici nimet­ler hazırladığını müjdelesinler, isyankâr kâfirlere ne korkunç bir cehennemin, ne şiddetli bir azab yurdunun hazırlandığını hatırlatsınlar, diye gön deriyordu.[953] Peygamber göndermekten gerçek kasıt budur; Allah'a ubudiyyetle meşgul olanları tebşir, ubudiyyetten yüz çevirenleri inzâr etmek[954];

“Biz peygamberleri, müjdeciler ve azab ha­bercileri olarak (gönderdik). Tâ ki peygamberler­den sonra insanların Allaha karşı bir hüccetleri ol­masın.” [955]

Afakta ve enfüste Allah'ın varlığına delâlet eden açık hüccetler vardır. Allah insana akıl vermiştir, insan aklıyla düşünüp bu delilleri anlamak iktidârındadır. Fakat Allah'ın kullarına olan mer­hametinden ye arzularının bazan akıllarını mağlub ettiğini bildiğinden ve engin hikmetinden dola­yı resuller ve kitablar göndermiştir.[956] Bu kitablarla hem sinelerindeki cehalet, ahlaksızlık ve şüp he gibi hastalıklara deva[957] hem de gafletten uyandırma gayeleri tahakkuk etmiş oluyor. Ceha­let ve kusur, imana giden yolları tıkayabilir. Bun­dan dolayı Allah hidayet ve dalâlet hususunda doğrudan doğruya aklı mesul tutmamıştır. Ancak risâlet ve tebliğden sonra, onu bu mesuliyete muhatab kılmıştır.[958] Böylece:

“Ey rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin, şu zillete ve rüsvayIığa uğramadan, ayetlerine tâbi olsaydık ve...” [959] demeye bahaneleri kalmamıştır. Çünkü peygamberler gelmiş, mesuliyetlerini her yönüyle onlara tebliğ etmişlerdir.[960] Ama manen ölmüş, kalbleri vazife yapamaz hâle gelmiş[961] olanlara peygamberin tebliği bir fayda vermez. Çünkü:

“(Bu Kur'an) hayatı olan kimselere haber vermek (tebliğ) içindir.” [962] Henüz ölmemiş, ama gaflet uykusundaki “Bütün insanları rablerinin iz­niyle karanlıklardan aydınlığa, o yegâne gâlib, hamde lâyık olanın yoluna çıkarman için, bu, sana indirdiğimiz bir kitabdır.” [963] Bu ayette, insanların hidayete erdirilmesi peygambere nisbet edilmektedir. Çünkü, O, hidayetin zahirî sebeblerinden birisidir. Müminlerin imam bizzat veya bil­vesile onun tebliği ile olmuştur. Bu “Sen arzu etti­ğin kimseyi hidayete erdiremezsin fakat Allah hi­dayete erdirir.”  [964] ayetiyle zıt değildir.

Çünkü burada ayet, hidayette tebliğ ve risaletin yegane şart olmadığını beyan etmektedir.[965] Ama risâlet ve kitab olmadan da hidayet olmaz;

“Bu o kitabdir ki kendisinde hiç şüphe yoktur, tak­va sahibleri için hidayetin tâ kendisidir” [966] Hidayet nuru adetâ tecessüm ederek cevher-i Kur’ân'ı husule getirmiş; böylece Kur'ân hidayet ediciden öte, hidayetin kendisi olmuştur.

Cenab-ı Allah peygamberleri vasıtasıyla gön­derdiği kitablardan sonra, insanları imtihana da­vet edercesine buyuruyor ki:

“Size rabbinizden muhakkak basiretler gelmiştir, artık kim görürse kendi lehine kim kör kalırsa o da kendi aleyhine­dir. [967]



[940] Nisa: 4/63.

[941] Elmalılı, 5/3019

[942] Şuarâ: 26/4.

[943] Taberî, 15/41.

[944] RM, 15/36.

[945] Taberî, 15/41.

[946] İsrâ: 17/15.

[947] Bakara: 2/209.

[948] Muhtemelen Kadı Abdülcebbâr'dır.

[949] Râzi, 5/210.

[950] Zamahşerî, 2/366.

[951] İbrahim: 14/4.

[952] Şevkâni, 3/94.

[953] S. Kutub, 6/23.

[954] Râzî, 11/110.

[955] Nisa: 4/165.

[956] S. Kutub, 6/23.

[957] Râzî, 21/34; Şevkânî, 3/253.

[958] S. Kutub, 6/30.

[959] Tâhâ: 20/134.

[960] Zamahşerî, 1/583.

[961] Râzî, 26/306.

[962] Yasin: 36/70.

[963] İbrahim: 14/1.

[964] Kasas: 28/56. 

[965] Tabatabâi, 12/7.

[966] Bakara: 2/2.

[967] En'am: 6/104.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek
« Posted on: 23 Nisan 2024, 20:01:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek rüya tabiri, İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek mekke canlı, İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek kabe canlı yayın, İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek Üç boyutlu kuran oku İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek kuran ı kerim, İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek peygamber kıssaları, İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermek ilitam ders soruları, İmtihanın İki Mühim Unsuru Risalet ve Kitab Göndermekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes