๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Mayıs 2011, 22:37:48



Konu Başlığı: İleri Gelenler ve Atacılık
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Mayıs 2011, 22:37:48
İleri Gelenler ve Atacılık

Toplumların ileri gelenleri, onlara gönderilen uyarıcı, babala­rının üzerinde bulundukları dinden daha doğrusunu getirmiş olsa da,

“Gerçekten biz, sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz.” [361] diyerek elçileri yalanlayan önceki ümmetlerin söylemini kullan­maktadırlar. Peygamber hak üzere gelmiş ve onlara doğruluk yolu göstermiş olsa da onlar açısından durum değişmemektedir. [362]

Allah'ı inkar eden öncekilerin yaptığı gibi Mekkeli müşrikler de taklidi delil getirerek kendilerini savunmaya çalıştılar. [363] Allah, haki­kat inkarcılarının bu tavırlarını, ne akıllarryla ne de vahyedilmiş bir metnin açık otoritesine dayanarak oluşturduklarını aksine yalnızca atalarının ve kendilerinden önce gelip geçmiş olanların görüşlerini körü körüne taklit etmekle yetindiklerini açıklığa kavuşturmuştur. Allah bütün bunları itham edici ve aşağılayıcı bir dille işlemiştir. [364] Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“İşte böyle, senden önce de hangi memlekete uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın varlıklıları (mutref), 'Babalarımızı bir yol üzerinde bulduk, biz de izlerine uyarız.' dediler.” [365] Mutrefler nimetin kendilerini şükürden uzaklaştırdığı, şehveti, eğlenceyi seven, hakkı elde etmek zorluğunu yüklenmekten nefret eden kimselerdir. Demek ki tüm afetlerin başı dünya sevgisi, be­densel hazlar; tüm hayırların başı ise Allah ve ahiret yurdu sevgisidir. Âyette rasule teselli ve bu açıdan taklidin kadîm bir sapkınlık olduğuna işaret vardır. Atalarına tâbi olan kesim olarak sadece mutreflerden bahsedilmesi, nimetlerin onları taklit üzerine dü­şünmekten alıkoymasına işarettir. [366] Peygamberin toplumunun müşrik olanları, öncekilerin yöntemini ve yolunu benimseyerek, fiillerini taklit ederek ve taptıklarına taparak Allah'a şirk koşmada kardeşleri olan öncekilerin yolunu sürdürüyorlardı. [367] Kurumsal­laşmış katı kurallara mahkum toplumlar, aynı şekilde peygamber­lerin mesajlarını ihya etmek için çaba harcayan ıslahatçıları dışlar­lar. Ne yazık ki, toplumsal ıslahı gerçekleştirmeyi hedefleyen her peygambere ileri gelenler tarafından atalara bağlılık iddiasıyla muhalefet edilmiştir.

Tabiî ki bu olgu, kâfirlerin, atalarının gelenek ve görenekleri­ne bağlılık gösterdiklerini ve onları savunduklarını anlatan diğer ayetlerle birlikte düşünülmelidir. Zira bu âyetlerde yalnızca lider­lerin sözleri hikaye edilmektedir. Çünkü Rasul'le mücadele eden­ler, onunla boy ölçüşenler onlardı. Liderlerin geleneksel kurallara tutkuyla sarılmaları ve onları diğer kişilerden daha fazla savunma­ları olayın doğasıyla uyum içindedir. Zira onların konumları buna bağlıdır. Özellikle Rasul'ün yaşadığı çağda ve çevrede, Arap top­lumu gibi bir toplumda, liderler, varoluşlarını ve etkinliklerini ge­leneklere borçludurlar. [368]


[361] Zuhruf: 43/24.

[362] Taberî, XIII/l, 79.

[363] A.g.e., XIV, 5266.

[364] Esed, a.g.e., s. 1000-1001.

[365] Zuhruf: 43/23.

[366] Kâdî'den naklen bkz.: Kasımi, a.g.e., XIV, 5267.

[367] Taberî, XIII/1, 79.

[368] Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 67-68.