๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 16 Şubat 2011, 13:00:17



Konu Başlığı: İhsan
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Şubat 2011, 13:00:17
İhsan

 'Ha-Sü-Ne/Husn' fiilinden if'al' babında masdardır. Hnsn'û anlatırken açıkladığımız gibi, her nesne, her olay’ her davranış, her hüküm hasen veya sû' olabilir. İslâm'ın (ve kalb-i selîm'in) onayladığı ve güzel gör­düğü her şey husn, reddettiği her şey ise sû' veya kubhtur.

Kur'an'da insanı Allah'a götüren ve yücelten im­tihanların, Allah'a yönelenlere verilen geçimlik, pey­gamberlik, Allah yolunda öldürülenlerin Rabbleri ka­tında buldukları rızk, Allah'ın mü'minlere dünya ve Ahiret'teki va'di, Allah'ın boyası, İslâm, kötülüğü iyi­likle savma hep birer husn olarak geçer.

Allah her şeyi hasen yaratmış olup, O'ndan ge­len her şey de hasendir. Zaman zaman belirttiğimiz gi­bi, İnsan yeryüzünde bir imtihana tabi tutulmaktadır ve bu yüzden muttaki de factr de olabilecek yaratılıştadır. Eğer insan nefsine uymaz ve Allah'ın haram sı­nırlarına yaklaşmaz, kısaca Takva'nın son mertebesi­ne ulaşır, Allah'ın ahlakıyla ahlâklanır, O'nun sıfatla­rıyla sıfatlanıp O'na yaklaşırsa kendinden çıkan her söz, her davranış Allah'tan gelen şeyler gibi olur; yani o seyyielerden sıyrılmış ve bütünüyle hasen işler hale gel­miştir. Artık ondan kötü, yani günah olan davranış ve sözler çıkmaz, çıksa da hemen tevbe ve ıslahla sili­nir, kendisi de hasen olur, söz ve davranışları hasendir, işte bu mertebe de ihsan mertebesidir:

“İttika edip iman ettikleri ve salih ameller işledik­leri, sonra ittika edip iman ettikleri, sonra ittika edip ihsan ettikleri zaman,.” (Maide: 93).

Ayetten de anlaşılacağı üzere, Takva'nın. üçüncü mertebesi artık îhsan'a, kapı açmaktadır. Üçüncü mer­tebede takva iyice giyilen ve vücudu her bakımdan ko­ruyan elbiseye en ufak bir zarar verecek davranış ve sözlerden kaçınma haliydi; şu halde, böyle bir elbiseyi giyen insanın her söz ve davranışı İlâhî hükümlere uy­gun düşeceğinden, o insan muhsin, hali de ihsan ol­muş olur. Gaflet perdesinin yerine takva elbisesini ge­çiren insan maddî sınırları aşarak manevî-ruhî alem­de yaşar ve Allah'ı her yerde hisseder, her yerde gö­rür; Kendi'ni görmese de sürekli O'nun huzurunda bu­lunduğu duygusuyla O'nu görüyormuşçasına davranır. Bu bakımdan, bir hadis-i şerifte “ihsan Allah'ı görür gibi ibadet etmendir, her ne kadar sen O'nu görmüyor­san da, O seni görüyor” buyurulmuştur.[388]

Allah bütünüyle ihsan sahibidir, O'nun yarattığı, O'ndan gelen her şey hasendir. o nasıl ihsan sahibiyse insanların da ihsan sahibi olmaları gerekir. O'nun ihsan'ı daha çok nimetlendirme olarak adlandırılmış­tır, [389] Muhsin olarak Allah'a teslim olan insanın dini ahsen(en güzel) dindir (Hacn 32). Her insanın ihsan­da, bulunmasının yaran Allah'a değil, ancak kendi nefsinedir (İsra: 7); insanlara anne-babalarına karşı hiç bir çirkin davranışta bulunmamaları ve daima ihsan üzere olmaları emredilmiştir (Ahkaf: 15); sabır, secde, ağırbaşlılık, öfkeyi tutup insanların suçlarını bağışla­ma hep hasen davranışlar olarak muhsinlerden sadır olur (Hud; 115, A'raf: 161, En'am; 13, A. İmran: 134). İbrahim, Musa, Harun'un muhsinlevdea olup (Saffat: 110, 121, 181), aynı şekilde Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa ve Harun da muhsinlerdendir (En'am: 84). [390]


[388] Buharl, Müslim, İ. Mace,  “Kitab'ül-İman.”

[389] Müfredat:   119.

[390] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 518-520.