> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi  (Okunma Sayısı 4469 defa)
09 Mayıs 2011, 22:14:23
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 09 Mayıs 2011, 22:14:23 »



Hz. Peygamber'e Büyücü ve Kur'an'a Büyü Denilmesi

İnkarcılar, Muhammed (s)'e sihirbaz derken gerçekte onun Allah'tan herhangi bir vahiy almadığını fakat sadece büyüleyici etkileyici bir belagat ile yandaşlarını sürüklediğini söylemek istiyorlardı:

“İnsanları (eğri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamları müjdele, diye içlerinden bir ada­ma vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler: 'Hiç şüphe­siz bu besbelli bir sihirbaz.' dediler.” [726] Kur’an’ın sık sık işaret ettiği gibi bu itham yalnızca Hz. Peygamber'e değil inanmayanlar tara­fından önceki peygamberlere de yöneltilmişti. Bu sözleri sarf eden inkarcılar, vahyi ve risaleti peşinen reddeden kimselerdi. [727] Onlar peygambere bazen büyücü, bazen kâhin ve bazen de mec­nun diyorlardı ancak her akıl sahibi gibi onlar da sözlerinin ona atılan iftira türü şeyler olduğunu biliyorlardı. [728]

Hz. Muhammed'in döneminde Hz. Musa'nınkinde olduğu gibi bilinen anlamda büyü etkili değildi. Onun mucizesi olan Kur'an, asâ ve beyaz el mucizesinden farklı ve daha sürekliydi. Ancak Hz. Musa'ya verilen mucizeler, bu defa inkarcılar tarafın­dan inkârlarına delil olarak kullanılmaya çalışıldı:

“Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: 'Musa'ya verilen (mûcizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?' dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? “Birbirini destekleyen iki sihirbaz!” demişler ve şunu söylemişlerdi: Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.” [729] Kureyşliler Hz. Musa'ya inanmamışlardı ki, Hz. Muhammed'den bulundukları talebin bir mantığı olmuş olsun? Hz. Musa, Mısırlılar tarafından büyücü olarak adlandırıldığı gibi, Kur'an'ın kelimeleri de inkarcılar tarafından büyü olarak adlandırıldı. Kur'an, Hz. Mu­sa'nın mesajını onaylarken, Kureyşliler kendilerinin zıt görüşte olduğunu söylüyorlar, ilahi vahyi tümden inkâr ediyorlardı. [730] On­lara göre, Musa ve Muhammed sihir konusunda birbirini destekli­yordu. [731]

Bazıları Hz. Muhammed'in sarf ettiği sözleri başkalarından öğrendiğini söylüyorlardı. O insanlar onu kandırıyorlardı: [732]

“Biz onların, seni dinlerken nasıl dinlediklerini çok iyi biliriz. Birbiriyle fısıldaşırlarken de o zalimlerin: 'Siz büyülenmiş bir adamdan baş­kasına uymuyorsunuz!' dediklerini çok iyi biliriz.” [733] Burada onların Hz. Peygamber'in davetine karşı kurdukları tuzaklar ve oyunlara değinilmektedir. Onlar gizlice Hz. Peygamber'i dinlerler ve daha sonra buna karşı bir oyun hazırlamak üzere toplanırlardı. Bazen bir kimsenin Kur'an'dan etkilendiği konusunda şüpheye düşerler ve birlikte oturup onu bu etkiden kurtarmaya çalışarak şöyle der­lerdi: “Bir düşman tarafından büyülenen ve aynı onun gibi konu­şan bir adamdan nasıl etkilenirsin?” [734]

Hz. İsa'nın müjdelediği Hz. Muhammed de büyücü suçla­masına maruz kalmıştı. Hz. İsa, İsrailoğullarına Allah'ın

olduğunu, ondan önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve ondan son­ra gelecek Ahmed [735] adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldiğini söylediğinde ve onlara açık deliller getirdiğinde,

“Bu apaçık bir büyüdür, dediler.” [736] Onlara geçmiş asırlarda müjdelenen ve eski çağlarda hürmetle anılan Ahmed geldiğinde, durumu ortaya çıkıp belgeler getirdiğinde ona muhalefet eden kâfirler, “Bu Kur'an, apaçık büyüdür.” [737] O peygamber de sihirbazdır.” dediler. [738] Sihir, bu bağlamda rasulün getirdiği şeyin sıfatıdır. [739] Halbuki fark edebilenler Hz. Muhammed'in tüm eylem ve söy­lemlerinde ilahi kudretin izlerini görebilirlerdi. Yine de cahil in­karcılar insanlık tarihinin en sağlam gerçeğini gerçek dışı büyü olarak isimlendirdi. [740]

İşte Hz. İsâ böyle söylemiş olduğu halde İsrailoğullarının ço­ğu, yani Yahudîer onu dinlemedikleri gibi Hıristiyanların çoğu da bunu gizlemiş ya da o müjdeyi tevil ve tahrif ile inkâr etmiş olduk­larından dolayı, “Bu Ahmed, o müjdelenen Resul değil! Bu açık sihirlerle bizi aldatmak istiyor.” diye küfre, haksızlığa sapmış ve birtakım değişiklikler yapmak suretiyle, “İsa, Allah'ın oğludur.” gibi aslı olmayan yalanlar yazarak onları Allah kelâmı diye Allah'a isnat etmişlerdi. [741] Kur'an-ı Kerim'e sihir diyerek aslında İslâm'ı ge­çersiz kılma isteklerini sergiliyorlardı. Onlar hak güneşinin nurunu üfleyerek söndürmek isteyen kimse gibidir. [742] Onlar, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlardı. Halbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır. [743]

Müşriklerin tavrı da onlardan farklı olmamıştı. Nitekim Allah, müşriklerin küfürlerinden, inatlarından hakka karşı direnip çe­kişmelerinden [744] haber verirken şu gerçeğe dikkati çeker:

“Sana kağıt üzerine yazılmış bir Kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerinde inat edenler yine, 'Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir.’ Derlerdi” [745] Kibirleri öyle bir seviyeye çıkmıştı ki, gökten kitap inse ve ona dokunsalar yine de inanmayacaklardı. [746] Nebevi daveti kabul etmek istemeyen kesimler çoktur. İlk grup, içinde boğulana kadar dünya sevgisi ve şehvet düşkünlüğüne aşırı bağlılık duyanlardır. Halbuki dünya hayatı geçici ama küfrün kar­şılığı olan azap bakidir. Devamı gelmeyen değersiz lezzetler için sürekli ceza görmeyi tercih etmek akıl kârı değildir. İkinci grup da peygamberin mucizesini mucize değil de sihir olarak kabul eden­lerdir. Bu âyet, ikinci gruptan bahseder. Kur'an bir defada Hz. Muhammed'e inseydi yine inanmazlar ve aksine onu sihir ve yalan olarak nitelerlerdi. O, Kur'an'ı tüm olarak indirseydi ve onu görse­lerdi, dokunsalardı [747] ve o kağıda yazılı olarak indirilmiş olsaydı, yine de ortaya çıkışından sonra hakka inat ederek inanmaz [748] ve müşrikler, “Bu apaçık sihirden başka bir şey değil. Bununla sen bizim gözlerimizi büyüledin.” derlerdi. [749] Zaten materyalistler so­mut nesneler görmek isterler fakat sıra dışı bir kaynaktan bir şey gelirse ona büyü, hurafe ya da yaşadıkları dönemde hangi ifade kullanılıyorsa o türden isim takarlar. [750]

Ahirete inanmayanlar, bu dünyadan sonrası ile ilgili tüm konuşmaları, büyücülerin gerçekten uzak sözleri gibi olduğunu düşünürler. [751]

“Yemin ederim ki (Resulüm!), 'Ölümden sonra muhak­kak diriltileceksiniz' desen, kâfir olanlar derhal 'Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir.' derler.” [752] Onlar fesahat ve belagatıyla Kur'an lafzını isimlendirdikleri gibi, ölümden sonra dirilişi, hakikatlere dair peygamber ya da Kur'an'ın naklettiklerini de sihir olarak adlandırıyorlardı. Bu onların Allah'ın Kitabına attıkları iftirayı ve apaçık hakka karşı mallarındaki aşırılığını göstermektedir. Sihir derken bâtılı hak suretinde göstermek suretiyle yanıltıcı sözler sarf etmeyi de kastetmiş olabilirler. [753] Onlara göre, dirilişten bah­seden ifadeler kandırmacaydı. Çünkü bu sözleri sarf edenler, dünya lezzetlerinden insanları alıkoymaya ve insanların kendile­rine bağlılıklarını muhafaza ederek yönetimlerine tâbi olmalarını sağlamayı amaçlamaktaydı. [754] Kur'an'a sihir demeleri, sırf küfür ve inatlarındandı. Diriltmenin vuku bulacağına dair haberi doğrulamıyorlardı. Onlara göre o haberi ancak onun büyülediği kimseler kabullenir ve onun sözüne tâbi olurdu. [755] Onlar, Hz. Muhammed'in kendilerine okuduğu şeyin mutlaka büyü olduğunu ve dinleyenleri büyülediğini söylüyorlardı. [756] Nebiden kinaye ola­rak ayetteki ifade “Bu açık bir büyücü” şeklinde de okunmuştur. [757] Sahte ya da gerçek dışı olan bir şeyi gerçekmiş gibi göstermek anlamına gelen büyü ile dirilme arasında bağlantı kurmak zor­dur. Ancak inanmayanların dirilme inancını sırf dünya hayatının tadını çıkarabilecek durumda olanları bu inançtan alıkoymak amacıyla reddettiklerini ve bu inancın, yoksul ve talihsiz insanla­rı bu dünyadaki kötü talihlerine uyuşuk bir biçimde boyun eğ­dirmeyi amaçlayan “Büyüleyici ya da uyuşturucu bir kuruntu” olarak görüp bu inanca karşı küçümseyici bir tavır içinde olduk­larını rahatlıkla söyleyebiliriz. [758]

İnkarcılar, Rasulullah'ın ahlakî değerinin, kavrayışının, ciddi­yetinin beliğ konuşma gücünün onların üzerinde olmasına rağmen onu hiçbir anlama gelmeyen ya da gizli hilekârlık yöntemleri an­lamına gelebilecek büyücülükle suçladılar: [759]

“Kalpleri hep eğlencede (gaflette), hem o zalimler şu gizli fısıltıyı yaptılar: 'Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi göz göre göre bü­yüye mi kapılıyorsunuz?” [760] Yani, “Ona tâbi olup da sihir olduğunu bile bile sihir yapan kimse gibi mi olacaksınız?” [761] Onun getirdiğinin gerçekten büyü olduğunu gördüğünüz halde, [762] ona bağlanıyor ve onu izliyor [763] kabul ve tasdik ediyor, [764] hakkı bilmenize rağmen bâtıla mı sapıyorsunuz? [765] demek istiyorlardı. İtirazlarında bir azarlama üslubu hakimdi.

Oysa Hz. Peygamber'in Kur'an'da olsun ya da olmasın sun­duğu şeylerin hakkı bâtıl göstermeyen ve hakikati örtme mahiye­tinde olmayan şeyler olduğu açıktı. Onlar belagat konusunda uzman kimselerdi. Rasulullah (s) da onlara Kur'an ile meydan okuyor, onlar ise vahyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni ya­pıyorlardı. Bu çabalarının en zoru da Kur'an'a karşı çıkışlarıydı. [766] Bu gayretlerinde başarılı olamayışları Kur’an’ın mucize oluşuna delildi. Bu durumda ona nasıl sihir denebilirdi? Bu vakıa, onların Kur’an’ın doğruluğunu bildiğini gösteriyordu. [767] Onlar aslında rasulun melek olması gerektiğine inanıyorlar ve insanlardan risalet iddiasında bulunan ve mucize getirenlere, “Büyücü ve mucizesi de sihirdir.” diyorlardı. [768] Hz. Muhammed'in “Büyüleyi­ci söze sahip” bir ölümlüden başka birisi olmadığı yolundaki gayr-ı îslâmî bir iddiaya dayanarak Kur'an mesajını reddetmekle, Kur'anî öğretinin muhalifleri aslında gerçek düşüncelerini saklamaktaydı. Bunların karşı çıkışları bu öğretiye yönelttikleri ci...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 14:03:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi rüya tabiri,Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi mekke canlı, Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi kabe canlı yayın, Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi Üç boyutlu kuran oku Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi kuran ı kerim, Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi peygamber kıssaları,Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesi ilitam ders soruları, Hz Peygambere Büyücü ve Kurana Büyü Denilmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes