Konu Başlığı: Hz İsanın Duası Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Mayıs 2011, 12:22:08 Hz. İsa'nın Duası Kur'an-ı Kerim'de hiçbir peygamberin adı, "falanın oğlu falan" şeklînde babasına veya annesine nisbet edilerek anılma-maktadır. Sadece Hz. İsa (a.s.)'ın adı, verilen tam ayetlerde "Meryem oğlu Isa1' olarak geçmekte ve annesine nisbet edilmektedir. Bunun nedeni diğer insanlardan farklı olarak, Allah'ın kudretiyle sebeplerin üstünde babasız olarak doğan Hz. isa'ya, gerek Hristiyanlanrı gerekse Yahudilerin takmaya çalıştıkları isimlerin Kur'an tarafından reddedilmesidir. Hz. İsa ulu'1-azim peygamberler arasındadır. Kendisine dört büyük kutsal kitaptan biri olan "İncil" verilmiş ve Israilo-ğulları'na peygamber gönderilmiştir. Kur'an'ın Hz. isa'dan bahseden bazı ayetlerini şöyle verebiliriz: "... Meryem oğlu isa'ya da mucizeler vererek onu Ruhu'l-Ku-düs'le güçlendirdik.[282] İşte resulle?'.' Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yü-celtmiştir. Meryem oğlu İsa'ya, açık ayetler verdik ve onu Ruhu'l-Ku-düs'le güçlendirdik.[283] Bir de melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem! Allah seni, kendinden bir kelimeyle muştuluyor. Adı, Meryem oğlu îsa Mesih'tir. Dünya ve ahirette yüz akıdır. Allah'a yaklaştırılanlardandır.[284] "Beşikte ve yetişkin çağında insanlarla konuşacaktır. Barışa yönelik iş yapanlardandır"[285] Ey Ehl-i Kitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin. Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin. Meryem oğlu ha Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir O'nu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine inanın. "Üçtür" demeyin. Son verin, sizin İçin daha iyi olur. Allah Vahid'dir; tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nun-dur göktekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter.[286] Ardından o peygamberlerin izleri üzere, Meryem oğlu isa'yı gönderdik. Tevrat'tan yanında bulunanı doğruluyordu. O'na incil'i verdik. Hidayet ve ışık vardı onda. Tevrat'tan yanında olanı tasâikle-yici idi. Doğruya ve gürele kılavuzdu.', takvaya sarılanlara bir öğüt.[287] Kur'an'a baktığımızda Hz. Isa (a.s.)'ya ait olan iki duanın Mâide Sûresi içerisinde yer aldığını görmekteyiz. Mâîde, yemekli sofra demektir. Sûrenin bu isimle anılması, biraz sonra anlatacağımız Hz. İsa'nın duasına konu olan "sofra" ile yakından ilgilidir. Gerçi bazı müfessirler bu sofranın "İslam nimeti sofrası" olduğunu söylemişler ve bu surenin hemen başında yer alan: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim ve sizin için din olarak islâm'ı seçtim."[288] ayetinin manasmca, İslâm nimetinin tamamen kurtarılmış ve iman ehline sunulmuş olmasını delil olarak göstermişlerdir. Rivayete göre Hz. İsa'nın davetine, sadece on iki kişi icabet etmiştir. Kur'an bu insanlara "Havariler" demektedir.[289] Havari kelimesi, beyaz ve halis manasına geldiği gibi samimi dost manasına da kullanılmaktadır. Hz. İsa'nın ashabına Havari denmesinde, bu kelimenin birinci manası tercih edilmiştir. Havariler, yeni iman ettikleri sırada Hz. İsa'dan şöyle bir istekte bulunmuşlardı: Havariler demişlerdi ki: "Ey Meryem oğlu isal Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?..."[290] Havarilerin bu sorularının arka planında olağanüstü bir mucize isteği vardır. Halbuki mucizeler asıl gaye değil, Peygamberliğin doğruluğunu anlamada birer delildirler. Mümin kimse ise, zaten iman etmiştir. Ayrıca bir mucize istemeye ihtiyaç duymaz. Gerçekte mucize istemek küfrün işaretidir. Hakk'm gücünü deneme sevdasıdır. Bunu dine yeni müşteri ve talip olan kimseler yapar. Şu halde müminin mucize isteğinde ısrar etmesi asla uygun olamayacağı gibi, mucize istiyor görünmesi bile imanında bir şüpheyi ima edeceği için edep dışıdır, işte bu gerekçelerden dolayı Hz. İsa, havarilerine şu uyarıyı yapar: ...İsa dedi ki: "Eğer müminlerseniz Allah'tan korkun."[291] Yani sizin böyle bir isteğiniz, Allah'ın kudretinde ve benim nübüvvetimin sıhhatinde şüphede olduğunuzu ima eder ve iman iddianızı şüpheli gösterir.[292] Bu tavır üzerine Havariler, özür dileme makamında isteklerini ve samimiyetlerini açıklıyarak şöyie dediler: "İstiyoruz ki ondan yiyelim; gönüllerimiz tatmin bulsun, .senin bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna tanıklık edenlerden olalım."[293] Hz. İsa, onların maksatlarının masum bir niyete dayalı olduğunu anlayınca sevindi ve ferahladı. Havarilerin bu isteklerinden vazgeçmeyeceklerini anlayıp dua etmeye karar verdi. Meryem oğlu İsa şöyle yakardı: "Allah'ım, ey Rabbimizl Üzerimize gökten bir sofra indir de bizim hem öncekilerimizi' hem sonrakilerimize bir bayram olsun, senden bir mucize olsun. Rızıhlandır bizi. Rızik verenlerin en hayırlısı sensin."[294] Hz. İsa (a.s.)'m bu duasına dikkat edilirse içinde birçok incelikleri taşıdığı hemen farkedilir. Havariler sofrayı isteyip maksatlarım anlatırken yemeği öne almışlar ve diğer dini, ruhani istekleri geriye bırakmışlardı. Halbuki Hz. Isa dini maksatları öne almış ve yemek yemek, gıdalanmak gibi dünyevi istekleri ifadeyi sonraya bırakmıştır. Bunun yanında rızıkla kalmayıp rızkı veren Allah'a geçmiş, O'nu yüceltmekle şükrünü de yerine getirmiştir. Bunlar düşünülünce, ruhların mertebeleri arasında ne büyük bir farkın olduğu ortaya çıkmış oluyor. Bu duaya Cenab~ı Hakk'tan şu karşılık gelir: Allah dedi ki: "Ben onu üzerinize indireceğim. Ama bundan sonra küjre sapanınıza öyle bir azapla azap edeceğim ki, alemlerden hiçbir kimseye böyle bir azap yapmamışım."[295] Kur'an "sofra"nm (Mâide) gönderilip, gönderilmediği konusunda susar ve bu noktada sıhhatli bilgi kaynağı yoktur. Sofranın gönderilmiş- olması mümkündür. Ama yine aynı derecede ayet 115'te yer alan uyandan sonra, havarilerin isteklerini geri almış olmaları da mümkündür. Hz. İsa (a.s.)'ın ikinci duası, Mâide Sûresi'nin 118. ayetini oluşturmaktadır. Bu duanın yapılış gerekçesini, Kur'an bize şu şekilde anlatmaktadır: Afîah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu Isa! Allah'ın yanında, beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin? İsa dedi: "Haşa). Teşbih ederim seni. Hakkım olmayan bir-şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsen sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen gayblan çok iyi bilensin."[296] "Onlara senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: Benim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. içlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten herşey üzerinde bir şâhid'sin, bir tanıksın."[297] Dikkat edilirse 116. ayet müthiş bir azarlama ile başlamaktadır. Şüphe yok ki bu azarlamanın asıl hedefi Hz. Isa değil, O'nu ilah edinen üçlü tanrı inanışı sahipleridir. Bu ayetten anlaşılıyor ki, Allah'tan başka isa'yı ilah edinenler bulunduğu gibi, annesi Hz. Meryem'i de ilah kabul edinenler varmış. Bu iftiraya en basit bir insan bile tahammül edemezken azamet sahibi bir ulu peygamber nasıl tahammül edebilir? Allah O'nu risaleti ile donatıp seçmezden evvel ve sonra kendisine yı-ğınlarca nimetler ihsan etmiştir. Salih ve dosdoğru yolunda bir kul olduğu halde, uluhiyet iddiası ile sorguya çekilirken ne haldedir o? İşte bunun için Hz. Isa Allah'a sığman, huşu ve huzur, dehşet ve çırpınışlarla dolu cevap ile başlıyor sözlerine. Kendisinin söylenen sözlerden uzak olduğuna Allah'ın zatını şahid tutuyor. Ayrıca Allah'ın huzurunda küçüklüğünü belirterek kul olmanın ve ilahlığm özelliklerini açıklıyor. Sonunda ise onların bütün işini Allah'a havale ederek sadece O'nun kulu olduklarını belirtiyor ve şöyle dua ediyor: "Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onlun bağışlarsan hiç kuşkusuz sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."[298] Hz. Isa (a.s.) bu duasıyla Allah'ın azap ve bağışlamasında-ki hikmeti bize sanki şu şekilde öğretiyor. "Ey Rabbim! Ne azap etmende bir haksızlık, ne de bağışlamanda bir tarafgirlik ve her iki durum için bir isabetsizlik düşünülebilir. Ne istersen yaparsın; ne yaparsan aynen hikmet ve şeref olur; yüce şeref senin, yüksek hikmet senindir. Ne hükmüne kanşılabilir; ne de hikmetine itiraz edilebilir. Her korkunun ve her ümidin kaynağı sensin, llahlık ve hükümranlık ancak senindir. Tek ilah ancak sensin."[299] [282] Bakara/87 [283] Bakara/253 [284] Al-i îmran/45 [285] Meryem/46 [286] Nisa/171 [287] Mâide/46 [288] Mâide/3 [289] Saf/14 [290] Mâide/ 112 [291] Mâide/112 devamı [292] Elmahlı, C. 3, s. 365 [293] Mâide/113 [294] Mâide/114 [295] Mâide/115 [296] Mâide/116 [297] Mâide/117 [298] Mâide/118 [299] Necmettin Şahinler, Kur’an’da Peygamber Duaları, Beyan Yayınları, İstanbul 2002: 75-80. Konu Başlığı: Ynt: Hz İsanın Duası Gönderen: Kaan Han üzerinde 27 Nisan 2015, 21:06:27 Kur'an-ı Kerim'de hiçbir peygamberin adı, "falanın oğlu falan" şeklînde babasına veya annesine nisbet edilerek anılma-maktadır. Sadece Hz. İsa (a.s.)'ın adı, verilen tam ayetlerde "Meryem oğlu Isa1' olarak geçmekte ve annesine nisbet edilmektedir
Konu Başlığı: Ynt: Hz İsanın Duası Gönderen: Sevgi. üzerinde 19 Ocak 2019, 00:19:50 Rabbim bizleri herzaman hayırlı duâlarda bulunanlardan eylesin inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun Konu Başlığı: Ynt: Hz İsanın Duası Gönderen: Ceren üzerinde 25 Ocak 2019, 17:45:15 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
Konu Başlığı: Ynt: Hz İsanın Duası Gönderen: Mehmed. üzerinde 25 Ocak 2019, 19:57:16 Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri doğruların yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
|