Konu Başlığı: Hz İbrahim Hz. Musa ve İsa Döneminde Tuzakçı Tavır Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Mayıs 2011, 23:49:14 Hz. İbrahim, Hz. Musa ve İsa Döneminde Tuzakçı Tavır Hz. İbrahim'in toplumu, kendilerine gelen elçiyi doğrulayıp putlardan uzaklaşacakları yerde, kendilerini hakka çağıran peygamberi ateşe atmaya karar verdiler. Bu tavırlarıyla düşünsel olarak yenildiklerini de kabul etmiş oldular: “Onlar, 'Haydi onun (İbrahim) için bir yapı yapın da onu ateşe atın.' dediler. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de tuttuk kendilerini daha alçak (bir duruma) düşürdük.” [1046] Toplumu İbrahim'i yakmak istedi. Allah da onları delil bakımından zelil kimseler kıldı. Kendisine karşı kurmak istedikleri tuzaktan İbrahim'i kurtardı [1047] ve bir delil ile onlara galip getirdi. [1048] Planlarını uyarlamakta başarılı olamadılar. [1049] Onlar İbrahim'i ateşe attılar ve Allah onu mucizeyle ateşten kurtararak, kâfirleri yenilgiye uğrattı. Hz. İbrahim, o ülkeden göç etti ve Suriye ile Filistin'e giderek tebliğini orada sürdürdü ve başarılı oldu. [1050] Bu hadisenin aktarılmasıyla gözetilen amaç, Mekkeli müşriklere şu hususun anlatılmasıydı: “Sizler Hz. İbrahim'in soyuna mensup olmakla övünüyorsunuz. Ancak onun yolu, Hz. Muhammed'in sizleri çağırmakta olduğu yolun aynısıdır. Şayet sizler onu yenilgiye uğratmak için başvurduğunuz çeşitli hilelere devam ederseniz, Hz. İbrahim'in kavmi gibi sizler de en sonunda yenilgiye uğrarsınız.” [1051] Hz. Musa ve Harun'a karşı ileri gelenleriyle beraber tuzaklar kuran Firavun bunu iman eden ve sihri bırakan büyücülere karşı suçlama nedeni olarak kullanmaktadır: “Firavun: Ben size izin vermeden iman ettiniz ha! dedi. “Şüphesiz bu bir tuzaktır, siz bunu şehirde kurmuşsunuz, yerli halkı oradan çıkarmak istiyorsunuz, sonra anlayacaksınız!” [1052] Yani, Firavun'a göre onların bu ortaya koydukları, göstermeden önce düşünüp birlikte karar verdikleri [1053] ve Mısır'dan çöle doğru çıkmalarından önce kurdukları bir düzendi. Amaçlarına hizmet etsin diye hileli bir işte ortaklık yapmışlardı. Bu sayede Mısırlıları çıkaracak ve İsrailoğullarının yerleşmesini sağlayacaklardı. Bu sözleriyle Firavun, halkın iman eden büyücülere uymasını engellemek [1054] ve halkı Musa'nın peygamberliğini onaylamaktan uzak tutmak istiyordu. [1055] Başarılı olurlarsa, Musa ile birlikte devlet ve kuvveti ele geçirecek, Mısır'daki büyükleri ve reisleri oradan çıkaracak ve tasarruf hakkını elde edeceklerdi. [1056] Halbuki Firavun ve adamları peygamberi öldürme amaçlı tuzaklar kuruyordu: “Şehrin öbür ucundan bir adam geldi ve dedi ki: Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim.” [1057] Bu tuzağı Hz. Musa'ya inanan bir kimse, “Firavun'un önde gelen adamları seni öldürmek için birbirlerine danışıp suikast planı hazırlıyorlar. Bu şehirden kaybol. Gerçekten sana nasihat eden bir kimseyim.” [1058] diyerek haber vermiş ve Hz. Musa bu uyarıyla tuzaktan kurtulmuştu. Hiç kuşkusuz kudret eli, iradesini yerine getirmek üzere gerektiği anda hemen devreye girer, açıkça olaya müdahale eder. Tuzak kurulduğundan bahsedilen peygamberlerden birisi de Hz. İsa'dır. Kur'an, Yahudileri İsa'yı katletme girişiminde bulunmakla suçlar. Onlar bu girişimlerinde başarılı olamamışlardır: [1059] “Onlar hileye başvurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” [1060] Burada Yahudiler arasında Hz. İsa'yı bir peygamber olarak kabul etmeyi reddeden ve onu yok etmeyi amaçlayan kimselere işaret edilmektedir. [1061] Onların İsa'ya kurdukları tuzak, onu öldürmeyi planlamalarıydı. Allah'ın tuzak kurmasına gelince, nasıl kötülüğün karşılığının kötülük, [1062] kandırmanın, kandırma ve alayın da alay ise, Allah tuzağın cezasını da tuzak olarak verir. Allah'ın onlara yönelik davranışı, tuzağa benzediğinden böyle isimlendirilmiştir. [1063] Allah onlara tuzak kurdu. Başarılı olamadılar. Çünkü Allah'ın planı daha kuvvetli, etkili ve hesap etmedikleri yerden onlara zarar vermede daha güçlüdür. Onun kullarına gizli kalan düzeni, yasasının uygulanması ve hikmetinin tamamlanması içindir. Sebep sonuç ilişkisi dikkate alındığında ilahi düzen bizatihi hayırdır. [1064] Allah, peygamberini onların arasından kurtarmış, onları daldıkları sapıklığın içinde bırakmıştı. Onlar aradıklarını ele geçirdiklerini sanmışlardı. Halbuki Allah, onların kalplerine hakka karşı bir inat koymuş, yaptıkları sebebiyle de diriliş gününe kadar onlardan ayrılmayacak bir horluk ve alçaklığı onlara vermişti. Allah bu nedenle, “Tuzak kurduk.” demektedir. [1065] [1046] Saffat: 37/97-98. [1047] Taberî, XII/2, 89. [1048] Îbnu Kesîr, VII, 22. [1049] Zemahşerî, IV, 50. [1050] Ali, a.g.e., s. 1203. [1051] Mevdudî, Tefhîmu'l-Kur'an, V, 27. [1052] Araf: 7/123. [1053] Meraği, a.g.e., IX, 43. [1054] Zemahşerî, II, 136. [1055] Râzî, V, 339. [1056] Îbnu Kesîr, III, 455. [1057] Kasas: 28/20. Her ne kadar âyette lafız olarak tuzağa delalet eden bir kelime olmasa da âyetin konusu, öldürülmek üzere kendisine tuzak kurulan Hz. Salih'inkine benzemektedir. Ayrıca bu mümin kişi şu âyette bahsedilen kişi ile aynıdır: “Firavun ailesine mensup imanını gizleyen mümin bir adam şöyle dedi: Rabbim Allah'tır dediği için bir adamı öldürecek misiniz?” Mümin: 40/28. [1058] Taberî, XI/2, 63-64. [1059] Doğrul, a.g.e., s. 94. [1060] Âl-i İmrân: 3/54. [1061] Esed, a.g.e., s. 100. [1062] Şûra: 42/40. [1063] Râzî, III, 236. [1064] Meraği, a.g.e., III, 128. [1065] İbnu Kesîr, II, 37. Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 167-169. |