๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mayıs 2011, 12:38:55



Konu Başlığı: Hz İbrahim Döneminde Atacı Tavır
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mayıs 2011, 12:38:55
Hz. İbrahim Döneminde Atacı Tavır

Hz. İbrahim'in tebliği sırasında karşılaştığı itiraz da farklı de­ğildir:

“Hani (İbrahim) babasına ve kavmine demişti ki: 'Sizin, karşıla­rında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsilî heykeller nedir?' (Onlar da), 'Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk' dediler. İbrahim: 'And olsun ki siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz' dedi.” [192] Hz. İbrahim bu soruyu aşağılamak ve putlara tapanları azarlamak için sormak­tadır. Çünkü bu heykeller ruhsuzdur ve fayda vermekten uzaktır. Onlara tapmanın bir mantığı yoktur. Onlar da cevap olarak atala­rının putlara ibadet ettiği gibi kendilerinin de ibadet ettiklerini söylüyorlar. Onlar da ataları da böylece hak yolundan sapmıştır. [193] Putlara tapınmak atalardan devralınan kadim bir sapkınlık türü­dür. [194] Bâtıl, kendisine sarılanların çokluğu nedeniyle hak olmaz. [195]

Onlar da ataları da ibadetleri nedeniyle kaybedenlerden olacaklar. Çünkü taptıkları, fayda veya zarar veremeyen; bilgisiz, cansız var­lıklardır. [196]

Hz. İbrahim babasına ve kavmine, “Neye taptıklarını” sordu­ğunda, [197] onlara fayda veya zarar veremediklerine göre putlara ibadet etmenin anlamlı olmadığını göstermek niyetini taşıyordu. Ama onlar delilleri olmadan taklit yolunu tuttular: [198] “Atalarımız böyle yapıyordu. Biz onları taklit ettik.” dediler. [199] Birtakım putlara taptıklarını ve tapmaya da devam edeceklerini söylediler.

Hz. İbrahim onlara putlara yalvardıklarında kendilerini işitip işitmediklerini, fayda veya zarar yerip  veremediklerini sordu:

“Hayır ama, dediler, biz babalarımızı böyle yapar bulduk.” (İbrahim de­di ki:) 'Neye taptığınıza (başınızı kaldırıp da) hiç bakmadınız mı?” [200] Cümle başındaki “Hayır ama” şeklinde Türkçe'ye çevirdiğimiz bel takısı, şaşkınlık ifade etmektedir. Bu şaşkınlık sebebiyledir ki, Hz. İbrahim'in halkı, onun puta [201] tapma konusundaki eleştirisine doğ­rudan cevap vermekten kaçınarak ve bu tapınmanın sadece gele­neksel olduğunu söyleyerek işin içinden sıyrılmak istemektedir. [202] Hz. İbrahim'in onların neye taptıklarını görüp görmediklerini, tap­tıkları şey konusunda düşünüp düşünmediklerini sorması, onlara taptıkları şeylerin ibadete layık olmadığını göstermek içindir. [203] Hz. İbrahim'in halkının, “Biz babalarımızı böyle yapar bulduk.” şek­lindeki ifadesi taklidin yanlışlığı ve istinbatı/çıkarsamayı tercihin gerekliliğine dair delillerin en kuvvetlisidir. Taklidi övsek, çıkar­samayı yersek bu, kâfirlerin yöntemini övmek olurdu ki Allah onu tenkit etmiştir. Allah İbrahim'in yolunu över. Zaten bâtıl eski veya yeni, faili çok ya da az olsa bir şey değişmez. [204] Bâtıl yine batıldır.

Hz. İbrahim babasına ve soydaşlarına onların çarpık inanç sis­temleri açısından ters düşmüştür. Onların atalarından devraldıkları inanç sistemlerinin peşine takılmamış, sırf babasının ve soydaşları­nın uyduğunu gördüğü için bu inanç sistemine bağlanmamıştır. Çarpık inançlarından uzak olduğunu duyururken onlara şirin gö­rünme, onları memnun etme çabası içine girmemiş ve onlara karşı şu hitapta bulunmuştur;

“Gerçekten ben sizin taptığınız şeylerden uza­ğım.” [205] Hz. İbrahim, babasının ve halkının tâbi olduğu atalarından aldıkları kültleri bırakmış ve dosdoğru yola uymuştur.

Bu âyet, Kur'an'ı okuyan Hz. Muhammed dönemindekilere de bir göndermede bulunmaktadır. Hz. İbrahim, Arapların atasıysa ve Araplar atalarına uyacaklarsa niçin şer ile hemhal olan atalarına uyuyor, salih ataları İbrahim'e uymuyorlardı? [206] Hal­buki Allah; peygamberleri, ancak rahmetinin müjdecileri ve aza­bının habercileri olmak üzere göndermektedir. Kim iman edip du­rumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır. [207] Bu nedenle peygamberlere ve getirdikleri mesaja karşı çıkmak doğru değildir. Atalara değil onlara tâbi olmak gere­kir. Rasullerin yolunu tercih edenler üzülmeyecektir. [208]


[192] Enbiya: 21/52-54.

[193] Taberî, X/l, 49.

[194] Kasımi, a.g.e., XI, 4279.

[195] Râzî, VIII, 152.

[196] Kurtubî, VI/l, 204.

[197] Şuara: 26/70.

[198] Kurtubî, VII/l, 303.

[199] Kâsımî, a.g.e., XIII, 4621.

[200] Şuara: 26/74-76.

[201] Putlar altın, gümüş, bakır, demir ve odundan yapılmaktaydı bkz.: Kurtubî, VII/1, 102.

[202] Esed, a.g.e., s. 748.

[203] Kasımi, a.g.e., XIII, 4621.

[204] Râzî, VIII, 510.

[205] Zuhruf: 43/26.

[206] Ali, Yusuf, The Holy Quran, 14. baskı, USA, 1983, s. 1329.

[207] Enam: 6/48.

[208] Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 44-46.