๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Mayıs 2011, 22:10:22



Konu Başlığı: Hz Hud ve Hz Musa Döneminde Alaycı Tavır
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Mayıs 2011, 22:10:22
Hz. Hud ve Hz. Musa Döneminde Alaycı Tavır

Âd toplumu Allah Teâlâ'nın onlara göstermiş olduğu âyetleri ve delilleri inkâr etmeyip de kendilerine elçi olarak gönderilen Hz. Hud'un uyarısı üzerine iman ve itaat etselerdi helak olmayacak­lardı: [819]

“And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp ku­şattı.” [820] Hz. Hud'un toplumu, Allah'ın âyetleriyle alay ediyordu ama onları kuşatan âyetler, herhangi başka bir şeyden daha güçlü ve etkili olduğunu gösterdi. [821] Yalanlayıp meydana gelmesini uzak gördükleri ve alaya aldıkları azap ve ceza onları kuşatıverdi. Kur'an'a muhatap olanlar onlar gibi olmaktan sakınmalıdırlar. Ak­si takdirde öncekilerin yaptıklarının karşılığı olan dünya ve ahiret azabı onların da başına gelecektir. [822]

Âd toplumu Allah'ın azabına dair bilgi ile alay ederken İsrailoğulları da peygamberleri Hz. Musa'nın Allah'tan getirdiği bir emri ciddiye almamış ancak kendilerine yüklenen görevi sonda yerine getirerek alaycı tavrın sonucu olan azaba uğramaktan kurtulabilmişti:

“Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir bakara (sığır) boğazlamanızı emrediyor. Onlar da, 'Ayol sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?' dediler. Musa da; 'Böyle cahil­lerden biri olmaktan Allah'a sığınırım.” [823] dedi. Huzuv isihzadan daha aşırıdır ve bilgisizlik ve cahillik türü bir tavırdır. [824] Hz. Musa'nın, “Onlarla alay ettiğine dair suçlama” Hz. Musa'nın “Adam öldüre­nin kimliğinin ortaya çıkarmamaması durumunda [825] yapılması gerekene dair kuralı bildirmesinden dolayıydı. [826] Bu “Alay mı edi­yorsun?” sorusu onların Allah'ın yüceliğini gereği gibi takdir edemediklerini göstermektedir. Gereken şey O'nun emrini saygıy­la karşılamaktı. Hz. Musa, cahillik ve insanlarla alay etmekten Allah'a sığınır ve O'nun verdiği terbiyeyi esas alırdı. [827] Onlar, Mu­sa'nın kendileriyle alay edip oynadığını sanmışlardı. Oysa, Allah'ın peygamberi hakkında böyle bir zanda bulunmaya hakları yoktu. Zaten o, sığır kesmelerini kendilerine emredenin Allah olduğunu bildiriyordu. [828]

Yahudi tabiatının temel karakteristik özellikleri bu sığır kıssasında açıkça görülür. Bu özelliklerin en başta geleni, kalp­leri ile yüce Allah arasındaki ilişkinin kopuk oluşudur. Ki bu ilişki, görünmeyene inanmanın, Allah'a güvenmenin ve pey­gamberlerin getirdiği mesajları onaylama yeteneğinin kaynağını oluşturur. Bu özelliklerin diğerleri de; yükümlülükleri üstlen­mekten kaçınma, çeşitli bahaneler ve mazeretler uydurma, kalp bozukluğu ile dil kabalığından kaynaklanan alaycılıktır. Sebe­bine gelince; peygamberleri kendilerine, “Allah size bir sığır kesmeyi emrediyor.” dedi. Bu söz, bu biçimi ile içeriğini onay­layıp yerine getirilmesi için yeterliydi. Çünkü sözü söyleyen peygamberleri aynı zamanda kendilerini yüce Allah'ın rahmeti, gözetimi ve direktifi ile onur kırıcı bir işkence hayatından kur­tarmış olan liderleriydi. Üstelik bu peygamber, bu direktifin kendi emri ve görüşü olmadığını, bilakis kendilerini hidayeti doğrultusunda ilerletmek isteyen yüce Allah'tan geldiğini belir­tiyordu. Buna karşılık verdikleri, cevap, küstahlıktan, edepsiz­likten ve şanlı peygamberlerini alaycılıkla, dalgacılıkla suçla­maktan ibaret oldu. [829]

Sonuç olarak her iki peygamber döneminde de inkarcıların alaycı tavırlarının sürdüğünü, şeytana tâbi olmakla kendilerini nele­ri beklediğini bilmez bir tutum takındıklarını söyleyebiliriz. [830]

  Hz. Muhammed Döneminde Alaycı Tavır
 
Kur'an-ı Kerim, inkarcıların Hz. Muhammed döneminde alaycı tavırlarını anlatırken, içlerinden müminmiş gibi görünen iki­yüzlülere de ayrı bir vurgu yapmaktadır. Bu nedenle Rasulullah (s)'ın yaşadığı çağdaki alay edenleri gizli ve açık inkâr edenleri ayrı ayrı ele almak daha uygun olacaktır. [831]


[819] Yazır, a.g.e., VI, 4356.

[820] Ahkaf: 46/26.

[821] Ali, a.g.e., s. 1374.

[822] İbnu Kesîr, VII, 271.

[823] Bakara: 2/67.

[824] Zemahşerî, I, 150.

[825] Bu kuralın niteliği hakkındaki Tevrat pasajı âyetin üslubuna uygun görünmek­tedir, bkz.: Tevrat, Tesniye, XXI, 1-9.

[826] Esed, a.g.e., s. 20. Esed'in alay nedeni olarak gösterdiği âyetler şunlardır: “Hani bir zamanlar siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmış ve onu üstünüzden atmıştınız. Halbuki Allah, saklamış olduğunuzu açığa çıkaracaktı. İşte bun­dan dolayı, o sığırın bir parçası ile o ölüye vurun, dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir ve size âyetlerini gösterir, belki aklınızı başınıza toplarsınız.” Bakara: 2/72-73.

[827] Rıza, a.g.e., I, 318.

[828] Taberî, I, 479.

[829] Kutub, Fi Zilâli'l-Kur'an, I,114-115.

[830] Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 130-132.

[831] Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 132.