๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2011, 00:19:18



Konu Başlığı: Hürriyet İlkesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2011, 00:19:18
10- Hürriyet İlkesi

 "Andolsun, biz kendilerinden öncekileri de dene­mişken, insanlar, "inandık" deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanarlar? Allah elbette doğruları or­taya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkara­caktır. Yoksa, kötülük yapanlar bizden kaçabilecekleri­ni mi sanarlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!" [1967]

"Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekile­ceksiniz.” [1968]

Bu ve ilgili diğer âyetlerden anlıyoruz ki, insan denen yaratık bir gün hayatının hesabını verecektir. Bu dünya bir imtihan dünyası, bu hayat bir imtihan hayatıdır. Kur'ân'ın kesin hükmü budur. Yani insanlar yaşadıkları hayattan sorumludurlar.

Bu tesbit, aklımıza hür irâdeyi, özgürlüğü getir­mektedir. Çünkü adalet, sorumlu tutulacak insanların özgür olmalarını gerektirir. Özgür olmayan insanlar sorumlu tutulamazlar.

İslâm inanç sisteminde bu iki kelime yani sorum­lulukla özgürlük kelimeleri arasında sebep-sonuç ilişkisi vardır. Bazan özgürlük sorumluluğun, bazan da sorumluluk özgürlüğün sebebidir. İslâm, bu gerçekten hareket ederek insanı özgür tanımış, bunun karşılığı olarak da ona sorumluluk yüklemiştir. [1969] Kur'ân, in­sanı, kaba kuvvetle, kendi irâde ve isteği olmadan yap­tığı işlerden sorumlu tutmaz. [1970]

İslâm, insan zihnini eğitirken özgürlüğü esas al­mıştır. [1971] Özellikle hür düşünce onun üzerinde hassa­siyetle durduğu önemli bir konudur. Zaten ondaki di­namizm, içinde yaşadığı bu hür düşünceden kaynak­lanmaktadır. [1972] O kendi içinde böyle özgür bir ortama sahip olduğu gibi, başka din ve düşüncelere de bu orta­mı sağlamaktan imtina etmemiştir. Bizim için en çar­pıcı örnek olan asr-ı saadette, sadr-ı İslâmda ehl-i kita­bın hiçbir inanç ve düşüncesine müdahele edildiği gö­rülmemiştir. [1973] İslâm tarihinde hiçbir münkir zorla müslüman yapılmamıştır.[1974]

Kur'ân'ın özgürlük anlayışının üç boyutu vardır:

1- İnsanın Allah karşısındaki özgürlüğü;

2- Çev­resi karşısındaki özgürlüğü;

3- Kendi kendisine karşı özgürlüğü.

 
1- İnsanın Allah Karşısındaki Öz­gürlüğü:

 

Bu özgürlük insana yine Allah tarafından bahşe­dilmiştir. Allah, gönderdiği dinler ve o dinlerin içerikleri konusunda insanları zorlamamış, kabul veya reddi onların hür irâdelerine bırakmıştır. Şayet onlara bu hürriyeti tanımayarak zorla kabul ettirme yoluna git­seydi dünyanın kuruluşundan bugüne kadar hiçbir kimse O'nu inkâra cüret edemezdi. Çünkü O'nun son­suz gücüne karşı koyacak kimse yoktu.

Kur'ân'da bu tesbiti teyid ve tekid eden birçok âyet-i celile mevcuttur. Ezcümle şöyle buyurulmakta­dır:

"Dinde hiçbir zorlama yoktur. İman ile sapıklık ta­mamen birbirinden ayrılmıştır. Her kim tâğûtu redde­dip Allah'a iman ederse, o, muhakkak kopması müm­kün olmayan en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, hakkiyle işitici, kemâliyle bilicidir. " [1975]

"Eğer Rabbin dilese idi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman eder­lerdi. O halde insanları, hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın?" [1976]

“(Habibim), onlar mümin olma­yacaklar diye nerdeyse kendine kıyacaksın. Dilersek üzerlerine gökten bir âyet indiriveririz de ona boyunla­rı eğîle kalır.” [1977]

"De ki: "O hak (Kur'ân) Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz, zâlimler için öyle bir ateş hazırlamışızdır ki, onun kalın duvarları kendilerini kuşatmakta­dır.." [1978] Ayette özgürlükle sorumluluğu yan yana görmekteyiz.

 
2- İnsanın Çevresine Karşı Özgür­lüğü:

 

Woltaire Oscar Linderberg, bilimsel verilerin ken­dilerini Allah'ın varlığını isbata götürmesine rağmen ters yönde hareket edenlerin bu hareketlerini iki önemli sebebe bağlamaktadır:

a- Mensup oldukları toplum veya devletin, iman­sızlığı ve ateizmi teşvik etmesi...

b- Bu baskıdan kurtulsalar bile taassuptan zor kurtulmaları… [1979]

İnsanın, çevresi tarafından da esir alınabileceğini söyleyen sadece Lindenberg değildir. Birçok bilim ada­mı gibi Andro Cinovayivi de bu görüşe katılarak şunla­rı söylüyor:

"Şüphesiz ki, Allah'ın insana verdiği hakla­rı başka hiçbir kimse onun elinden alamaz. Ama insa­nın, kardeşi olan insana verdiği yahut insanların kur­dukları müesseselerin onlara tanıdıkları hakları yine insanların veya müesseselerin onun elinden alması ve reddetmesi hiç de zor değildir." [1980]

Şu âyet-i kerime kimsenin kimseye inanç ve düşüncelerini zorla kabul ettiremeyeceğine işaret etmektedir:

"Eğer seni yalanla­makta ısrar ederlerse, de ki: "Benim amelim bana, sizin ameliniz size aittir. Siz benim yapacağımdan uzaksı­nız; ben de sizin yapacağınızdan uzağım." [1981]

Şu âyet ise kafalarını başkalarına ipotek eden şahsiyetsiz mü­nafıkları levmetmektedir:

"İnananlara rastladıkları zaman, "inandık" derler, elebaşılarıyle (şeytanlarıyle) başbaşa kaldıklarında, "Biz şüphesiz sizinleyiz; onlarla sadece alay etmekteyiz" derler." [1982]

Âl-i İmrân sûresinde müminler şöyle uyarılıyor:

"İşte o şeytan an­cak kendi dostlarını korkutur. İnanmışsanız onlardan korkmayın; benden korkun.." [1983]

Bir başka uyarı da şöyle:

"Ey inananlar, aranızda dininden kim dönerse bilsin ki Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inanan­lara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir..." [1984]

Burada altı çizilecek ifade "yere­nin yermesinden korkmayan" ifadesidir. Kur'ân'ın örnek gösterdiği bu millet vicdanı hür bir millettir. Müs­lümanların da öyle olmaları gerekir.

 
3- İnsanın Kendi Kendine Karşı Öz­gür1üğü:

 

İnsan kendi nefsine de esir düşebilir. Bugün yeryü­zünde kendi taassubunun mahkûmu olmuş yığınlarca insan vardır. Hatta bu insanların çoğu bir takım heves, istek ve eğilimlerine teslim olmayı hürriyet kabul et­mektedir. İnsanın arzu ve isteklerine teslim olması hürriyet değil köleliktir. [1985] Kişinin kendi arzularına tapmasıyle başkalarının isteklerine tapması arasında bir fark yoktur. [1986] Hatta kişinin kendi arzularına tap­ması daha da tehlikelidir. Çünkü bir insan, başkaları­nın tasallutundan daha kolay kurtulabilir. Kendi he­veslerini tanrılaştırmış bir insanın kendisinden kurtul­ması zordur. Putunu kendi yapıp kendi tapan insanlar kölelikten kolay kurtulamazlar. Bunlar için Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

"Ey Mukammed, hevesini kendi­ne tanrı edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?" [1987]

"Ey Muhammed, heva ve hevesini tanrı edi­nen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gör­dün mü? Onu Allah'dan başka kim doğru yola eriştirebilir? Ey insanlar, anlamaz mısınız?" [1988]

Eğitimcilerin, eğitim kitaplarının insanlara şunu öğretmeleri gerekir insanın zaaflarına esir olması kah­ramanlık değildir. Gerçek kahramanlık, insanın sürekli olarak zaaflarının ve zorunlulukların baskısından sıyrılabilmesidir.[1989]

Toparlayacak olursak şunları söyleyebiliriz:

İslâm, insan özgürlüğüne son derece önem verir. Bulûğa eren herkes İslâm’ın nazarında özgürdür. [1990] İslâm, "İnsanı her türlü dünyevî değerlerin kulluğundan kurtarıp yal­nız ve yalnız Allah'a kul eden ve insan olma değerini ayaklar altına alarak vicdanının herhangi bir maddî veya manevî yük altında ezilmekten kurtulmasını sağ­layan..." evrensel hürriyete kavuşturmuştur. [1991]

Kur’ân’ın büyük meziyetlerinden biri de insan ak­lına hür düşünceyi getirmiş olması, insanları akıl ve fi­kir hürriyetine kavuşturmasıdır. [1992] Onun ilkeleri ara­sında zorlama ve işkence yoktur. [1993]

İslâm eğitiminin akla getirdiği bir tek sınırlama vardır ki makul ve mantıklıdır. O da Rasûlullah'ın şu hadisine dayanmaktadır:

"Mahlûkâtı tefekkür ediniz. Allah'ın zâtı hakkında tefekkür etmeyiniz. Çünkü siz O'nun kadrini takdir edemezsiniz." [1994]

Bu sınırlama için makul dedik, çünkü "tecrübeler yalnız mümkün şeylerde işe yarar. Zarurî ve imkânsız şeylerde düşünce ve tecrübe kullanılmaz." [1995] Aksi halde insanın bir "ant­ropomorfizm" tehlikesiyle karşılaşması mümkün­dür. [1996] Tarihte bu açmaza düşmüş birçok insan ve top­luluk vardır. [1997]


[1967] Ankebut: 29/2-4.

[1968] Tekâsür: 102/8.

[1969] Ali Medar, İnsan Eğitiminin Kur'ânî Metodu, s. 95.

[1970] Yusuf Şevki Yavuz, a.g.e., s. 51.

[1971] Fazlurrahman Ensarî, a.g.e., s. 51.

[1972] Ali Medar, a.g.e., s. 56.

[1973] Süleyman Uludağ, İslâm Düşüncesinin Yapısı, s. 274.

[1974] Abdullah Özbek, a.g.e., s. 232.

[1975] Bakara: 2/256.

[1976] Yûnus: 10/99.

[1977] Şuarâ: 26/3, 4.

[1978] Kehf: 18/29.

[1979] Linderberg, "Bilimsel Metodun Kullanılması", Monsma, a.g.e., s. 86.

[1980] Andro Cinovayivi, "Allah'ın Varlığı Mutlak Bir Gerçektir", Mons­ma, a.g.e., s. 293.

[1981] Yûnus: 10/41.

[1982] Bakara: 2/14

[1983] Âl-i İmrân: 3/157.

[1984] Mâide: 5/54.

[1985] Ali Medar, İnsan Eğitiminin Kur'ânî Metodu, s. 87

[1986] Tabatabaî, a.g.e., s. 29.

[1987] Furkân: 25/43.

[1988] Câsiye: 45/23.

[1989] M. Kutup, İslâm Düşüncesinde Sanat, s. 339

[1990] Ali Medar, İnsan Eğitiminin Kur'ânî Metodu, s. 94.

[1991] M. Kutup, a.g.e., s. 133.

[1992] İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, c. I, s. 12.

[1993] Suad Yıldırım, Kur'ân-ı Kerim, s. 193; Fethullah Han, a.g.e., s.

[1994] Aclûnî, Keşfü'1-hafâ, c. I, s. 311.

[1995] H. Ziya Ülken, İslâm Felsefesi, s. 67.

[1996] Fazlurrahman Ensarî, a.g.e., s. 48.

[1997] Bk. H. Ziya Ülken, İslâm Düşüncesine Giriş, s. 43; Fazlurrahman Ensarî, a.g.e., s. 48.


Konu Başlığı: Ynt: Hürriyet İlkesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Ocak 2019, 19:03:52
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın


Konu Başlığı: Ynt: Hürriyet İlkesi
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Ocak 2019, 20:50:26
Esselamu aleykum. Islami hakkiyla yaşayan ruhen bedenen özgürlüğe  kavusan kullardan olalim inşallah. ..