> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  Hidâyet ve Dalâlet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hidâyet ve Dalâlet  (Okunma Sayısı 601 defa)
19 Şubat 2011, 22:54:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 19 Şubat 2011, 22:54:39 »



Hidâyet ve Dalâlet

 İnsan bir savaş içindedir. Şeytan ile arasında cereyan eden bu savaş, Allah'a verilen ahidle şey­tanın sapıklığı, imanla küfür, hakla batıl, hidâyet­le dalâlet arasındadır. Kur'an daima insana harp meydanında bir nefer olduğunu, bu meydanda kaybedecek yahut kazanıp ganimet alacak kimse­nin bizzat kendisi olduğunu hatırlatır[1207]: “O si­zi yaratandır. (Böyle iken) sizden kimi kâfir, kimi mümin (oluyor).” [1208] Ayet gösteriyor ki; insan hilkati Yaratıcı'ya imanı gerektirmekle bera­ber, küfre de müsaiddir, imana da müsaiddir. Ayet­te ikinci kısım “sizi kâfir olarak veya mümin ola­rak yaratan” şeklinde hal veya kayd veya “bazı­nızın kâfir, bazınızın mümin” gibi fasıl suretinde ifade edilmeyip de tafsil ve tefrî' ile tertibe delâlet eden “fe” harfiyle “fe-min-küm” diye talî bir cüm­le olarak getirilmesi, küfür ve imanın da Allah'ın yaratması ve takdiriyle olmakla beraber, insanla­rın kesb ve iradesi ile alâkadar olarak tâli ve terettübî bir surette yaratılmakta bulunduğuna işa­ret vardır.[1209]

Kur'an'da iman ve küfrün, Cenabı Allah'ın iradesi dahilinde olduğunu ifade eden birçok ayet vardır: “Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis iman edemez.” [1210] Nefislerin imanı Allah'ın meşîetine bağlıdır.[1211]    Zamahşerî,

“De ki: hakkı gösterecek ve ona iletecek olan Allah'tır.” [1212] ayetinde hidayete erdirmeyi, “Allah'­ın, mükelleflere akıl vermesi, onlar için vaz' ettiği delillerden hüküm çıkaracak basiret nasîb etme­si[1213] olarak almıştır. Bu ehl-i sünnetin kabul et­mediği bir görüştür. Mutezilî Zamahşerî, mesuli­yeti kula hakkıyla yükleme gayretinden dolayı ku­lun istiklâlini ilân etmekte, Allah'ın iradesini sınır­lamaktadır. Halbuki

“Şüphesiz  Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir.” [1214] İnsanı İslama ancak Allah'ın hidayeti götürür. O gerçek hidayettir. Hidayet ismi, ondan başka birşey için uygun olmaz.[1215] Onun için:

“Allah kime hidayet ederse, işte o doğru yolu bul­muştur. Kimi de şaşırtırsa artık bunlar için O'ndan başka asla yardımcılar bulamazsın.” [1216] Ezelde saadetlerini murat ettiğini, hayata gelince, fazlıyla halâsa erdirir. Ezelde şaki olduğunu bildi­ğini de ebedde düşman ismiyle anar.[1217]

“Allah'­ın saptırdığını hidayete erdirecek kimdir?” [1218] Aslında onlar hevalarına uydular da sapıttı­lar. Ama onların hevalarını yaratan Allah olduğu için, arzularına göre sapıklığı ve şaşkınlığı yaratan da O'dur.[1219] Allah dalâlete müstehak olanı bi­lir, saptırır, hidâyete lâyık olanı bilir, hidayete er­dirir.[1220] “İsteseydi herkes iman ederdi ve iradesi­ne kimse karşı çıkamazdı.” [1221] Kudreti buna yeterdi, lutfuyla bunu yapardı da, ama mahlukâtı hakkındaki ezelî ilmin­den dolayı bunu yapmamıştır.[1222] O zaman, insanlar, Allah'a itaattan başka istidadları olmayan melekler veya hep aynı istikâmette hareket eden, sevk-i tabiisinin esiri böcekler, kuşlar ve hayvanlar gibi tek bir yöne gidebilirlerdi. Fakat adına “insan” denilen şu varlığın kendine has bir yapısı olup, böylelikle hidâyete ve dalâlete gidecek güçte olma­sını, dilerse doğru yolu, dilerse eğri yolu seçebil­mesini irade buyurmuştur. Bu sayede insan, husu­si yapısıyla Allah'ın kendisine verdiği fıtratı ile mevcudatın yapısı içerisinde hususî bir vazife sa­hibi olsun istemişti. Bunun için Allah Teala, ezel­deki takdirinde dalâlet yolunu tercih edenlerle ce­hennemi doldurmayı da irade buyurmuştu.[1223] Zamahşerînin zannettiği gibi Cenab-ı Allah'ın ira­desi, kullarının lutfa ehil olup olmamalarıyla mukayyed[1224] değildir.

“Dilediğini hidayete erdirir, dilediği saptırır.” [1225] Ayetlerde hidâyet sırf ilâhî meşîete raptedilmiştir. Yaratılışda Allah'ın iradesine bağlı olmayan hiçbirşey bulunmadığı halde, hida­yetin açıkça zikredilmesi bunun kulların kesb ve meşîetleriyle kayıdlı olmayıp mazhâ ilâhî fazl ol­duğundandır, bunu hatırlatmak içindir.[1226] Allah, herşeyin son merciinin mutlak iradesi oldugunu, ancak kendisinin dilediği şeyin olabileceğini bize haber vermektedir. Bu zaten ulûhiyyetin şartıdır. Eğer Allah'ın mutlak iradesi olmasaydı, Allah olamazdı. Bu ayetler ulûbiyyetin noksansız oluşu­nu ifade ediyor. Fakat bu mutlak iradesinin, key­fiyetini tasavvur, meseleleri dar açıdan alan aklın sahası dışındadır.[1227]

Şu ayetler insan iradesinin, ilâhî irade yanında ne demek olduğunu beyan etmektedir:

“O Kur’an, âlemler için (yani herkes için, hele) sizden doğruluk isteyenler için bir öğütten başkası değildir.[1228],"

“(Bununla beraber o doğru­luğu) âlemlerin rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz.” [1229] Süleyman b. Musa'­nın rivayetine göre ayetlerden ilk ikisi nazil oldu­ğunda Ebu Cehl “Demek ki iş bize bağlı, dilersek doğru yola gireriz, dilersek girmeyiz.” demişti de bunun üzerine son ayet nazil olmuştu.[1230] İlk ayetlerde insanın dilerse hidayete ulaşabileceği ilân edilmiştir. Bu ilan bütün şüpheleri kaldıran, özürleri kapayan bir ilâmdır. Fakat sonra, hiçbir-şeyin o büyük iradeden ayrılamayacağı da hatırla­tılmıştır. Ayetlerde Allah'ın “rabbü'l-âlemîn” olu­şunun zikredilmesinde “madem ki O âlemlerin rabbidir, Onun irade ve ilmi haricinde herhangi bir iş mümkün mü ki vuku bulsun” gerçeği yat­maktadır.

“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü islâma açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıka­nık yapar.” [1231] Fakat:

“Küfrederseniz şüphesiz Allah sizden müstağnidir. Bununla bera­ber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükre­derseniz sizin faydanız için bundan hoşnüd olur.” [1232] Kur'ân'da “kullar”, daha ziyade müminler için geçer. Bu Kur'an âdetine göre, “Allah müminler için küfre razı olmaz.” manası çıkarsa da bunu umumî manada almak daha isabetli olur. O zaman, Allah kullarından hiçbirinin küfrüne ra­zı olmaz, küfrünü sevmez ve küfrü emretmez, ma­nasına olur. Küfür O'nun iradesiyle ise de rızasıy­la değildir.[1233]

Kureyş müşrikleri istihza ederek ve mümkün olmadığına kânî olarak[1234] peygambere karşı bir hüccet diye[1235] Allah'ın mutlak iradesini ile­ri sürmüşlerdi:

“Eğer Allah dileseydi ne biz ne ata­larımız şirk koşmazlardı.” [1236] demişlerdi. Allah onları zem için bu sözle­rini hikâye etmiştir.[1237] Ve:

“Onlardan evvelkiler de işte böyle tekzib ettiler de nihayet bizim azabımızı tattılar.” De ki: 

“Nezdinizde (bu hususta) herhangi bir ilim varsa hemen onu bize çıkarın. Siz bir zandan başkasına uymuyorsunuz ve siz ya­lan söyleyenlerden başka kimseler değilsiniz.” [1238] buyurmuştur. Çünkü gerçekten onlârın hüccet olabilecek bir bilgileri yoktur.[1239]

“Tam ve kâmil hüccet, Allah'ındır.” [1240] O'nun hüccetine itiraza mesağ yoktur.[1241] Câhil olarak Allah'a itiraz edenler, doğruyu, nefsin ola­na uygunluğunda değil, olanın nefse uygunluğun­da arıyorlar. İlim ve hakikatin açık ölçüsüyle ölç­müyorlar, nefsî meyilleriyle ölçüyorlar. Nasıl ar­zu ederlerse hak öyle olur farzediyorlar da isteme­meleri, görmemeleri, anlamamaları, inkâr ve tah­rif etmeleriyle hakikat değişir sanıp, kendilerini aldatıyorlar. Kuru inkârla mesuliyetten kurtula­caklarını umuyorlar.[1242]

Allah, kurtuluşa çıkaran hidâyet ve irşad yolu­nu, resuller göndererek, kitablar indirerek, hariçte deliller yerleştirerek, nefiste iyiyi kötüyü ilham ederek rubûbiyyetini göstermiş

“Şüphesiz bize ait olan, her halde doğru yolu (göstermektir).” [1243] buyurmuştur. Bundan sonrası insanların irade­lerine aittir. Gayet tehdîdkâr bir ifadeyle, iman edenin imanının faydasının, imansızlığın azabının sahihlerine ait olduğun[1244] beyan için

“O, Kur'an, rabbinizden gelen bir hakdır. Artık dile­yen iman etsin dileyen kâfir olsun. Gerçekten biz zâlimlere öyle bir ateş hazırladık ki duvarları çe­peçevre kendilerini kuşatmıştır.” [1245] buyurulmuştur. Keza Allah'ın mîzanındaki ferdî mesuliyyeti, hidayet ve dalâlette sorumluluğun ferde ait olduğunu, böylece insana bir değer kazandırıldı­ğını ifade için[1246]:

“Kur'an okumakla emrolundum. Kim doğru yolu bulursa o yolu kendi fayda­sına bulmuş olur. Kim de saparsa de ki:

“Ben sa­dece fena hareketlerin korkunç akıbetini haber ve­renlerdenim.” (Nemi, 92), «Allah'a ait olan, doğru yolu bildirmektir.” [1247]

“Allah, peygamberleri ve kitabları, kendi izniyle, itaat olunsunlar” [1248] ve hidayete ersinler diye [1249] göndermiştir. Cenabı Allah, imanda iken peygambe­rin doğruluğuna yakinen vakıf olmuşken ve kendilerine beyyinlere gelmişken, küfre dönen kavmin ne kadar şeni bir küfürde olduğunu, bunun cahila­ne küfürden daha çirkin olduğunu[1250] beyan et­miştir [1251]" “Hak kendilerine belli ol­duktan sonra ruhlarındaki hasedden dolayı kendileri saptıkları gibi müminleri de saptırma hevesine düşen eh-l kitabı” [1252] zemmetmiştir. Çünkü onların şirki cahil müşriklerinkinden çok daha şiddetlidir. Cahilliklerinden değil, ahlaksız­lıklarından çıkan bu küfürün kalbten silinmesi çok daha zordur. Cahil öğrendikçe küfründen vaz­geçebilir, fakat inad öğrendikçe küfrünü artırır, daha da azar ve sapar.[1253]


[1207] S. Kutub, 1/72.

[1208] Teğabün: 64/2.

[1209] RM., 38/1.19; Elmalılı, 7/5020-5021.

[1210] Yunus: 10/100.

[1211] RM., 11/194.

[1212] Yunus: 10/35.

[1213] Zamahşerî, 2/237.

[1214] Bakara: 2/120, krş. Âl-î İmran: 3/73.

[1215] Râzî, 4/31.

[1216] İsrâ: 17/97.

[1217] Kuşeyrî, Letâif, 4/42.

[1218] Rûm: 30/29.

[1219] Elmalılı, 6/3821.

[1220] S. Kutub,  24/33,

[1221] En’am: 6/35; Yunus: 10/99; Secde: 32/13.

[1222] Taberi, 7/117.

[1223] S. Kutub,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hidâyet ve Dalâlet
« Posted on: 29 Nisan 2024, 04:53:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hidâyet ve Dalâlet rüya tabiri, Hidâyet ve Dalâlet mekke canlı, Hidâyet ve Dalâlet kabe canlı yayın, Hidâyet ve Dalâlet Üç boyutlu kuran oku Hidâyet ve Dalâlet kuran ı kerim, Hidâyet ve Dalâlet peygamber kıssaları, Hidâyet ve Dalâlet ilitam ders soruları, Hidâyet ve Dalâletönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes