> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Hasene Husn ve Seyyie Sû
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hasene Husn ve Seyyie Sû  (Okunma Sayısı 1694 defa)
17 Şubat 2011, 13:02:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Şubat 2011, 13:02:36 »



 
Hasene/Husn - Seyyie/Sû'

 Kur'an terminolojisinde çok önemli yeri olan ve İslâm tarihinde itikadı mezhepler arasındaki tartışma­nın odak noktalarından birini oluşturan iki kavram hasene ve seyyie kavramlarıdır.

'Ha-Sü-Ne' 'iyi olmak, güzel olmak’ demektir. Bu anlamda Kur'an-ı Kerim'de “Kim Allah'a ve Rasûl'e itaat ederse onlar nebilerden, sıddıklar, şehidler ve salihlerden Allah'ın kendilerine nimet verdiği kişilerle beraberdir; ne güzel arkadaştır onlar(onlar arkadaş ola­rak güzel oldu) (Nisa: 69); “Onlar sabretmeleri nede­niyle odayla ödüllendirilir ve orada tahıyyet ve selâm­la karşılanır; orada ebedîdirler; durulacak yer ve ika­met yeri olarak güzeldir orası(güzel oldu)”[257] (Fürkan: 75-76) gibi ayetlerde geçer.

'Ha-Sü-Ne'nin zıddı olarak 'Sâ’ E' 'kötü oldu' de­mektir. Bu da Kur'an-ı Kerim'de çeşitli ayetlerde ge­çer. Örnek olarak, “Geçenler dışında, kadınlardan ba­balarınızın  nikahladıklarını nikahlamayın; çirkin ve çok kötüydü bu; kötü bir yol(yol bakımından kötü ol­du) (Nisa: 22) ”; “Kim ki şeytan kendisine yakın olur­sa, ne kötü yakındır o (yakın olarak kötü oldu) (Nisa: 38)”;  “Onlardır varacakları yer Cehennem olan; ne kö­tü dönülecek yer dönülecek yer bakımından kötü ol­du) (Nisa: 97)”; “Ne kötü oldu uyarılanların yağmuru! (Nemi: 58)”ayetlerini verebiliriz.

İnsan organlarının birbirine göre oranı, yaratılışındaki ve görünüşündeki düzgünlük, yüzündeki özel­likleri ve daha başka tabiatındaki nitelikleriyle kendi­sine, bilhassa bakışına hoş gelen şeylere 'güzel' der; bunun Arapça karşılığı da 'Ha-Sü-Ne’ fiilinden gelen 'husn'dür. İnsanın yüzünün güzelliği burnunun, ağzı­nın, gözlerinin, saçlarının ve diğer özelliklerinin karşıdakine hoş gelmesi ve başkalarının nefsinde bir çekici­lik, kendine karşı bir eğilim uyandırmasıdır. Bu nite­liklerin zıddı olan duruma da 'sû', müsâat’ veya 'kubh' denilir. 'Sû', veya Türkçe karşılığıyla 'kötülük veya çir­kinlik’ bir bakıma 'güzelliğin bulunmamasıdır'[258] ki, güzellik varlık belirtirken, çirkinlik yokluk ifade eder. Bu bakımdan 'husn' ve 'sû" öncelikle duygu, duyu ve nefs işidir. Nitekim, Kur'an-ı Kerim'de “Sana bundan sonra kadınlar helâl değildir, sağ elinin malik oldukları dışında husnleri hoşuna gitse de zevcelerinden onlarla değiştirme yapman da (zevcelerinden boşayıp başka ka­dın alman da) (halâl) değildir (Ahzab: 52) buyurulurken, kadınların 'husn'ünden, yani güzelliklerinden söz edilmektedir.

Sonra bu anlam hareketleri, toplumun ve insanın durumlarını, olayları vs. değerlendirecek bir kapsam kazanmıştır. Sözgelimi, mutluluk, geçimlik, adalet, iyi­lik, güzel davranış, öğrenim, terbiye, öğüt ve bu türden şeyler 'husn' olarak değerlendirilmiş ve bu kelime daha çok 'iyilik' anlamında ve çoğunlukla bir tamlayıcı olarak kullanılıp, 'iyi ve güzel şeylere' ise 'hasene' ve çoğul şekliyle de 'hasenat' denirken, 'sû" 'husn'ün zıddı ol­muş ve zulm, düşmanlık gibi şeyler de 'seyyie' ve ço­ğul şekliyle 'seyyiat' olarak adlandırılmıştır.

Öte yandan, 'hasene' ve 'seyyie' veya 'husn' ve 'sû’ inançlara, zamana ve yere ve değer yargılarına göre değişiklik göstermektedir. Sözgelimi, kadınlarla serbest ilişki ve içki içmek İslâm'ın gözünde 'sû" ve birer 'sey­yie' iken, bugün Batılılar yanında 'husn' ve birer ‘hasene'dir. Aynı şekilde, adaletin uygulanması, örneğin zina edene sopa vurulması İslâm'a göre 'husnken ceza­landırılana veya İslâm'a inanmayanlara göre 'sû" ola­bilir.

Bunlardan ayrı olarak, husn ve sû'un veya kubh' un kapsamı daha da geniştir. İnsanın bireysel veya toplumsal hayatı boyunca karşılaştığı olaylar, başına gelenler de hasene ve seyyie içine girmektedir; sözge­limi, sıhhat, afiyet saadet, galibiyet, başarı gibi şey­ler hasene olarak değerlendirilirken, yenilgiler, hasta­lıklar, belâ ve musibetler, yoksulluk, zillet, tutsaklık gi­bi şeyler de seyyie olarak görülmektedir. Öte yandan, duruma göre bir hareket husn veya sû' da olabilmek­tedir; sözgelimi, hak edene infakta bulunmak bir ha­sene iken, yerine yapılmayan infaksa bir seyyiedir. Zel­zele, su baskını, yangın gibi afetler birer seyyie olduğu halde, düşmanın başına geldiğinde karşı taraf için ha­sene görülür; inatçı kâfirlere inen her musibet İslâm açısından bir seyyie değil, belki bir hasenedir'.

Yemek yemek mubahtır ve husndür, fakat kişinin kendi malından ve helâldan olduğu zaman! fakat ha­ramdan veya başkasının malından olduğunda, veya ge­reğinden fazla yendiğinde sû' halini alır. Nikâhla dü­zenlenen kadın-erkek ilişkisi hasene olduğu halde, gayr-ı meşru ilişkiler seyyie'dir. Kısaca, husn ve sû', veya hasene ve seyyie kelimeleri insan hayatındaki her şeyi ku­şatıcı bir özelliğe sahiptir. Nitekim, saydığımız durum­ların hemen hepsi Kur'an'da geçer. Varılacak yerin husn olanı Allah yanındadır(A. İmran: 14); insanlara bağırmadan, onları incitmeden, tatlı, hoş ve güzel, ya­ni husn söz söylemek gerekir; “Şüphe ettiğini bırak” hadis-i şerifi gereğince hakkında yakîn ve tam bir bil­gi sahibi olunan sözü söylemek gerekir, husn söz bu­dur ve böylesi söze uymak lâzımdır(Bakara; 83, Zümer: 18); karşılığında insanı Allah'a giden yolda yücelten ve mesafe aldıran her imtihan hasen'dir(Enfal: 17); Allah Kendisi'ne tevbeyle yönelip salih amelerde bulu­nanlara halâl ve 'tayyib’, yani hasen geçimlik verir (Hud: 3); peygamberlik hasen bir rızktır (Hud: 88); Allah yolunda öldürülenlerin Rabbleri katında bulduk­ları rızk da hasen bir rızktır (Hacc: 58); Allah'ın inanıp salih amelde bulunan kullarına dünyada ve Ahiret'te va'di hasendir, (dünya hayatında onları yeryüzünde yerleştirir, korkularından sonra onları emin kılar ve onları yeryüzünün halifeleri yapar. Ahiret'te de onla­rı Cennet'ine kor) (Taha: 86)... Allah'ın mü'min kul­ları da dünyada ve Ahiret'te Allah'tan hasene isterler (Bakara: 201.) Boyası en güzel (ahsen) olan Allah'tır, dinin ahsen'i İslâm'dır; kim ahsen amelde bulunacak diye Allah hayatı ve ölümü yaratmıştır; kişinin kendi­sine yapılan kötülükleri, özellikle tebliğde başına ge­len ve karşılığında hasen bir ecir alacağı seyyieleri ah­sen olan davranışla savması gerekir... (Bakara: 138, Nisa: 125, Mülk: 2, Mü'minûn: 96...)

Babaların evlendiği kadınlarla evlenmek, yeryü­zünde hesat çıkarmak ve Allah'a yalan iftirada bulu­nup helâlini haram, haramını helâl saymak, O'nun emretmediğini emretti, emrettiğini emretmedi demek, hükümlerinin ve indirdiklerinin bazısını gizlemek, Allah'ın koyduğu hükümlerin dışında hükümlerle hük­metmek, Alah'ın ayetlerini dünya geçimliği karşısında satmak ,değiştirmek gizlemek ve insanları Allah'ın yo­lundan alıkoymak, zinaya başvurmak, livatada bulun­mak, bile bile yalan yere yemin etmek, nifak çıkarmak ve iki yüzlülük yapmak, Allah'ın ayetlerini yalanlayıp alaya almak, Allah'a ve Rasûlü'ne karşı Allah mü'minlere olan va'dinde durmaz, Rasûl'ün getirdikleri Allah" tan değildir, Allah onu rasûl göndermemiştir gibi ayet­leri yalanlayıcı kötü zanlarda bulunmak, insanlara iş­kence yapmak, onları öldürmek, yurtlarından sürmek, kadınların ırzına geçmek gibi davranışlar birer seyyiedir (Nisa: 22, Maide: 66, En'am: 136, Tevbe: 9, İsra: 32, Mücadele: 15, Rum: 10, Meryem: 28, Enbiya: 74, Feth: 6, 12, Bakara: 49, Yusuf: 25).

Yukarıda saydığımız seyyieler büyük günahlardır; daha doğrusu, seyyie her türlü günahı içine alacak bir özelliğe sahiptir. Fakat, bazı ayet-i kerimelerde, örneğin Nisa Suresi 31'inci ayette, “Nehy edildiklerinizin büyük­lerinden kaçınırsanız, Allah sizden seyyieleri örter ve sizi kerim bir yere kor” buyurulmaktadır. Kur'an'da bu ayetin benzeri daha başka ayetler de vardır. Ayet'in zahirinden ve yine “Kitap kondu ve mücrimleri görür­sün içindekilerden titrerler ve uvah bize, nedir ki bu kitap küçük büyük bırakmadan hepsini saymış” der­ler” (Kehf: 49) gibi ayetlerden günahların küçük ve büyük olmak üzere ikiye ayrıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, yukarda verdiğimiz Nisa Suresi'nin 31'inci aye­tinde 'seyyieler' küçük günahlar olarak sunulmakta, oy­sa daha önce sıraladığımız ayetlerdeki belirtilen sey­yieler şirki de içine almakta ve “Yoksa seyyieleri işle­yenler kendilerini iman edip salih amel işleyenlerle ha­yat ve ölümlerinde bir tutacağımızı mı sandılar?”(Casiye: 21) ayetinde bütün günahlara seyyie adı verilmektedir. İşte, bu konu İslâm tarihinde müfessirleri ve mezhep yanlısı kelâmcıları bir hayli yormuş, Mutezile büyük günah-küçük günah ayırımını kesinlikle yapar ve Eş'ariler temelde böyle bir ayırımı kabul etmedikle­rinden, Gazalî'nin İhyası'ndan bu konuda alıntıda bu­lunup reddeden ünlü Eş'arî müfessirlerden Fahrüddin-i Razî'nin bu tavrı Tefsir-i Menar'da şu şekilde eleştiril­mektedir:

“Eğer dedikleri doğruysa, illâ Mutezile'ye karşı çık­mak için ayetler ve hadisler te'vil mi edilecek? Mezhep bağnazlığı zekî alimlerin çoğunu meramlarını ifadeden alıkoymuş, kitaplarını müslümanlar için fitne haline getirmiş ve onları dinin hakikatından sapıp mücadeleye sevketmiştir. Razi'nin Gazalî'den yaptığı alıntıyı ve bu nedenle de nasıl reddettiğini görüyorsun? Nerede Razı nerede Gazali?”

Gazali 'İhya'sında şöyle der: “Kebairden kaçınma­nın seyyieleri örtmesi, kadının yanında ona varmaya gücü yeten kişinin iradesiyle bundan vazgeçip, sonun­da kalbinde meydana gelen nurun kadına dokunmak ve bakmaktan da onu alıkoyması gibidir. Kadına va­ramayacak durumda olup da varmaması seyyieyi ört­mez. Şaraba iştahı olmayanın, şaraba sürükleyici şarkı veya çalgı aletlerini dinlemekten kaçınması seyyieleri örtücü değildir. Ama, şaraba iştahı var, çalgıyı dinle­mek istiyor, fakat nefsiyle mücahede edip bunlardan vazgeçiyor; bu durumda kalbindeki zulmet kalkar. Kalpdeki her türlü zulmet (karalık) ancak ona yol açan gü­nahın zıddı bir haseneyle giderilir. Beyazın siyahı, so­ğuğun sıcağı giderdiği gibi seyyieyi de hasene giderir...”

Gazalî'nin parmak bast...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hasene Husn ve Seyyie Sû
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:46:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hasene Husn ve Seyyie Sû rüya tabiri,Hasene Husn ve Seyyie Sû mekke canlı, Hasene Husn ve Seyyie Sû kabe canlı yayın, Hasene Husn ve Seyyie Sû Üç boyutlu kuran oku Hasene Husn ve Seyyie Sû kuran ı kerim, Hasene Husn ve Seyyie Sû peygamber kıssaları,Hasene Husn ve Seyyie Sû ilitam ders soruları, Hasene Husn ve Seyyie Sûönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes