๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2011, 15:13:55



Konu Başlığı: Hafıza
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2011, 15:13:55
10- Hafıza

Arapça bir kelime olan hafıza, "Şahsın evvelce öğ­rendiği veya şâhid olduğu hadiseleri ve bilgileri tekrar, iste­diği zaman tahattur etme kabiliyeti.." [568] olarak tanımlan­maktadır.

Bu tarif, bir fikir vermekle beraber gerek Türkçe, ge­rekse tanımlama bakımından eksik gibi görünüyor. Hafızanın en önemli yönü olan "zabdetme", "koruma" ve muhafaza altına alma özelliklerinden bahsedilmemiş. Bu ta­nımı şöyle yapmak daha uygun olur kanaatindeyiz; Hafıza, insanın, bilgi ve hatıralarını saklaması, gereğinde hatırla­ması yeteneğidir.

Bilim adamları hafıza olayını değişik kategorilerde in­celemişlerdir. Garrett'e göre hafıza olayı

1- Tesbit (fixsation),

2- Zihinde tutma fretention),

3- Hatırlama (recal) ve

4-Tanıma (recognition) olarak dört kısma ayrılmaktadır.[569] Ribot'ya göre ise hafıza olayı,

1- Bazı hallerin saklanması (conservation),

2- Bunların yeniden canlandırılması (reproduction),

3- Bunların mâzîde yerleştirilmesi (localisation)nden ibarettir. Adasal'ın belirttiğine göre klasik psikoloji bunlara dördüncü olarak tesbiti (fixation) de ilâye etmiş­tir. [570]

Hafızayı, tesbit, muhafaza ve ihzar olarak üçe ayıran­lar da vardır. [571]

Bunlar üzerinde birazcık duralım:

1- Tesbit (Fixation): Bize anlatılan bir şeyi tekrarlayabilmemiz tesbit olanın göstergesidir. Öğrendiğimiz şeyi zihnimizde tutabilmemiz, iyi tesbit edebilmemize bağlıdır. İyi bir tesbit herşeyden önce faal bir dikkat gerektirir.[572]

2- Zihinde Tutma, Muhafaza (Retention): Bize anlatılan şeyi bir süre sonra hatırlayabiliyorsak muhafaza ediyoruz demektir.

Hafızanın iki temel şartı vardır:

a- Tecrübelerin oldukları gibi kalması;   

b- Bir zaman düşüncesinde ve zaman düzeninde bulunması. [573] Yani hafıza herşeyin rastgele atıldığı bir hur­dacı dükkânı değildir. Bir eczane tertip ve düzeni içindedir.

3- Hatırlama: Tedâî yoluyla evvelce bildiğimiz bir şeyi tahattur etmektir. [574] Tedâî yani çağrışım bazı kanunlara bağlı olarak teşekkül etmektedir. Aristo'nun formüle ettiği tedâî kanunları,

1- Zamanda yakınlık,

2- Mekânda yakın­lık,

3- Benzerlik ve

4- Tezad'dan oluşmaktadır .[575] Garrett mekânda yakınlık yerine uzayda yakınlık ifadesini kullan­maktadır.

Mustafa Şekib Tunç, çağrışım kanunlarını "benzerlik, bitişiklik ve zıtlık" olarak sıralamakta, bu hafızada hayvan­larla müşterek olduğumuzu belirtmekte, hayvanlarla müşte­rek olmadığımız hafızanın "fikirlerle, tecrid ve tamimlerle iş­leyen mantıkî hafıza olduğuna işaret etmektedir. [576]

Sarışın birini gördüğümüz zaman sarışın bir yakınımızı hatırlamamız benzerlik yoluyla, geceyi gördüğümüz zaman gündüzü hatırlamamız zıtlık yoluyla, Marmaris sözcüğünü duyduğumuz zaman geçmişte yaptığımız bir tatili hatırlama­mız uzayda - zamanda yakınlık yoluyla çağrışıma örnek teş­kil etmektedir.

Düşünüp, akıl yürütürken büyük çapta hatırlamada bulunduğumuzu söyleyebiliriz.

4- Tanıma: Bu olayda bir aşinalık duygusu, bir önce­den görmüşlük hali vardır. Buradaki güçlük, karşılaştığımız şey veya kimsenin geçmişteki yerine tam olarak yerleştirilmesidir. [577]

Hatırlama ve tanıma, saklanan şeyin zihinde ne dere­ceye kadar kaldığını göstermek suretiyle tesbit ve zihinde tutmanın derecesini de göstermektedir. Zihinde tutma dere­cesi, ya hemen hatırlama veya gecikmeli olarak hatırlama şeklinde kendini gösterebilir. [578]

Elektronik beyin ve diğer mekanik cihazların hiçbir ayırım yapmadan hatırda tutmasına, saklamasına mukabil, insan hafızası seçme özelliğine sahiptir. Kötü veya iyi olanı seçer. "Hafıza bir seçme fonksiyonu olarak hareket eder. Yaş, çevre, huy, heyecan hali, amaç gibi hallerle değişen kriteryumlara göre şemalar serbestleşir." [579]

Hafıza-seçmesinde sürekli veya geçici eğilimlerin, ki­şilik özelliklerinin etkisi büyüktür. Kültürlü insanların görme hafızaları daha kuvvetliyken ilkel insanların işitmeye ait hafızaları daha gelişmiştir. Bazı hayvanlarda ise koku alma hafızası daha gelişmiş vaziyettedir. [580]

Genel zihnî yeteneğin bir bolümü olan hafıza doğum­dan yetişkinliğe doğru daima artan bir gelişme gösterir. Doğduğu zaman az bir hafızaya sahip olan çocuk yaşı ilerle­dikçe meydana gelen büyüme ve elde edilen tecrübeler saye­sinde gelişmiş bir hafızaya ulaşır. [581] Hafızanın gelişimi zihnî gelişmeyi andırır. Doğumla başlayan artış yirminci yaş veya ondan sonraki birkaç yaş içinde olgunluğa erişir. [582]

Hafıza bilim adamları tarafından değişik türlere ayrıla­rak incelenmiştir. Meselâ; hafıza bir taksime göre mekanik ve dinamik olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Bunlardan bi­rincisi yani mekanik hafıza, "çarpım cetvellerini hatırlamak gibi itiyada benzer bir hafızadır." Dinamik hafıza daha ileri ve tam bir hafızadır. Biz onun sayesinde alışkanlıklar vası­tasıyla elde ettiğimiz otomatik öğrenmelerden ötelere gidebiliyoruz. [583]

Hafızanın mekanik tekrar ve faaliyetlerle geliştirilmesi mümkün değildir. Başka bir tasnifle hafızayı organik ve şahsî olmak üzere iki bölümde ele alan M. Şekib Tunç, orga­nik hafızanın hayatın başlangıcında mevcut olduğunu, bunu değiştirmenin mümkün olmadığını vurguluyor. Onun belirt­tiğine göre sonradan kazanılan şahsî hafızayı geliştirmek mümkündür. Şahsî hafıza, "zihnî fonksiyonların tekâmül se­viyesine, kendini bilmenin muayyen bir ana gelmesine bağlı­dır. Hatıraların teşekkülü kavrama ile, şekiller inşa etmek­le, vaziyet ve vak'aları düzenleme iktidarıyla birlikte gelişir. [584]

Eğitilmiş bir hafıza, ya tedâî sistemiyle veya mantıkî sistemle çalışır. Tedâî sistemiyle çalışan hafızadan çağrışım ne kadar dayanıklı ve çoksa hafıza o nisbette sağlıklı ve mü­kemmel olur.[585] Çağrışımların dayanıklılığı doğuştan gelen uzvî yeteneklerle de ilgilidir.

Mantıkî hafıza tedâî sisteminden daha ileri bir faaliyet şeklidir. Burada hâkim olan faaliyet hafızayı düşünceye ve onun prensiplerine göre işletmek, fikirler, kavramlar, sem­boller arasındaki münasebetleri düzenlemektir." [586] Muhakeme yaparken kullandığımız hafıza bu tür bir hafızadır; sadece çağrışım kanunlarıyla işleyen bir hafıza de­ğildir.

İnsan zihni bütün öğrendiklerini ilânihâye hafızada saklayacak kapasitede yaratılmamıştır. Öğrendiklerimizin bir kısmını, bazı hallerde tamamını unuturuz. Şunu hemen belirtelim ki, Ebbinghaus'un yaptığı çalışmalar öğrenilmiş bir şeyin hiçbir zaman tamamen unutulmadığını göstermiş­tir. [587] Şuurumuza çıkmayıp unutulmuş gibi görünen bilgi ve hatıralarımız bu teze göre tamamiyle kaybolmamakta, bunların düşünce, muhakeme ve takdirlerimizde hisseleri bulunmaktadır. [588]

“Öğrendiklerimizi zihnimizde uzun süre saklamanın yo­lu nedir? Unutmaya tesir eden faktörler nelerdir? Biraz da bunlar üzerinde duralım:

1- Öğrendiklerimizin zihinde tutulması için iyi tesbit edilmesi gerekir. Bu ise iyi bir öğrenmeyi gerekli kılar. Unutmayı önlemenin en iyi yollarından biri öğrendiğimiz şe­yi iyi öğrenmemizdir. [589] Yüzeysel öğrenmelerde unutma mikdarı fazla ve süratlidir. [590] Aşırı öğrenme, ise unutmayı en aza indiren ideal bir öğrenmedir. [591] Burada kastedilen öğretimin canlı olması da önemlidir. Çünkü canlı bir öğrenme saklamanın en iyi şartıdır. Dikkat pasif, tekrarlar gevşek' ve gelişigüzelse, kuvvetli bir hatırlama niyeti de yoksa az öğ­renilir ve kısa zamanda unutulur.[592]

2-  İyi düşünülmüş şeyler kolay unutulmazlar. [593] Bu itibarla hafızaya yapılacak en büyük hizmet düşünmek ve düşündürmeye alıştırmaktır.

3- Aralarında bağlantı kurulamamış parça bilgiler or­ganize bilgilere oranla daha çabuk unutulurlar. [594] Yeni kazandığımız bilgilerimiz eski bilgilerimize öyle bağlanmalı ki, yeni edinilen bilgi zihinde bekleyenlerle buluşsun ve birleş­sin. O zaman saklama uzun ömürlü olacaktır.

4- Öğrenme sürecinin arkasından gelen başka bir faali­yet öğrendiğimiz şeylerin daha çabuk unutulmasına yol açmaktadır. Bu olaya "geriye ketvurma" denmektedir. [595] Bir öğrenme olayının hemen arkasından uyku gelirse unutma­nın en az olacağı belirtilmiştir.

5- Hatırlama olayında kişiliğin ve zihin seviyesinin et­kisi vardır. Hatıralar bunların kudret ve seviyelerine göre gün ışığına çıkarlar. [596]

6-  Öğrenilen materyalin manîdâr yani anlamlı olması hem öğrenmeyi kolaylaştırır, hem de öğrenilen şeyin uzun süre hafızada kalmasını sağlar. Hiçbir anlam taşımayan ma­teryaller daha kolay unutulurlar. Çünkü bunlar sadece hafızaya dayanmaktadırlar. Halbuki manîdâr olan mater­yaller hem hafızaya dayanmakta, hem de çağrışımla destek­lenmektedirler. [597]

7- Yapılan çalışmalar "kullanma ve uygulama yeteneği­nin terim bilgisinden daha yavaş unutulduğunu" göstermiş­tir. Bu itibarla öğretmen, öğrettiği bilgilerle yaşanan hayat arasında canlı bağlar kurmalıdır. [598]

8- Unutmayı azaltmada tekrarın da önemli katkısı var­dır. Herhangi bir konuyu öğrenip anladıktan sonra unutmayı en aza indirmek için öğrenilenler belli aralıklarla yeniden gözden geçirilmelidir. Önemli olan bir husus da şudur:

Bu tazeleme ve uygulamalar kısa bir zaman sonra yapılmalı­dır. [599]

9- Bir bünyeyi hâiz materyaller daha az unutulurlar. Eski bilgilerle ilişki kurularak öğrendiğimiz yeni bilgiler, manzume halindeki kelimeler, başka fikirlerin ortaya çıkar­dığı fikirler, kelime, yalın fikir ve yalın bilgilerden daha uzun zaman hafızada yaşarlar. [600]

10-  Harekî maharetler en iyi muhafaza edilen maharetlerdir. Bisiklete binme, yüzme ve benzeri itiyatlar kolay unutulmazlar. [601]

Yukardakiler dışında hafızayı etkileyen başka faktörler de vardır. Meselâ; öğrenilecek şeyin kolay veya zor oluşu, öğ­renme metodunun iyi veya kötü oluşu, öğrenenin yaşı, zekâ derecesi, öğrenilen materyale karşı takındığı tavır ve ilgi saklamayı ve hatırlamayı etkiler. [602]

Fikir bağlantılarımız mizacımıza ve genel ruh haletimize uygundur. Bu itibarla bir kısmımız neşe verici şeyleri, bir kısmımız da ıstırap yaratıcı şeyleri daha rahat hatırlarız.[603]

Zayıf olan hafızalar için yapılacak şey, türlü tedâî ağla­rı örmek, tekrarlara baş vurmak, öğrenilen şeyleri mantıkî bir sisteme bağlamaktır. [604]

Beyinde bulunan bazı sinir hücreleri bazı uyarımlarla birçok defa aktif hale geçirildiği takdirde farklı bir yapı kazanmakta ve uzun vadeli hafıza doğmaktadır. Geçici aktiflikler ise kısa vadeli hafızayı doğurmaktadır. [605]

Çocuklarda anî hafıza çok kuvvetlidir. Bu hal okulda onun çabuk öğrenmesini sağlar. Yaşlılarda durum farklıdır.

Onlarda anî hafıza çökmüş durumdadır. Onlarda eski şeyleri hatırlama hafızası uzun süre canlı kalır. En yeni öğrenilenlerin en çabuk, en eski öğrenilenlerin ise en geç unutulması olayına "hafızanın Ribat kanunu" denmektedir. [606]

Unutulmuş bir şeyi tekrar ezberlemeğe kalktığımızda birinciye nisbetle daha kolay ve çabuk ezberlediğimizi göre­ceğiz. [607] Bu da "tam unutma yoktur" tezini doğrulamakta­dır.

Alfred Adler'e göre "Hatırlanmaları belli ruhî bir yö­nün devamı için yararlı verileri hatırlarız. Unutulmaları yararlı verileri unuturuz. Bu durum, hafızanın, tamamiyle iz­lenen amaca uyan bir intibakın hizmetinde olduğunu göstermektedir. [608]

Morgan'a göre nazarî olarak unutmanın iki sebebi var­dır:

1- Bozucu etki,

2- Bellekteki çözülme. [609] O, hatırda tu­tulan mikdarı pek çok şeye bağlarken üç önemli faktöre dik­kat çekmektedir:

"Malzemenin anlamlılığı, malzemenin baş­langıçta ne kadar iyi öğrenildiği ve diğer öğrenmelerden ge­len bozucu etkiler." [610]

Unutma yüksek öğrenim çağında en hızlı, lise çağında daha yavaş seyrederken daha önceki sınıflarda ise en yavaş biçimde seyretmektedir. [611]

Yapılan araştırmalara göre unutma başlangıçta hızlı giderken bilâhere yavaşlamaktadır. [612]

Hafıza bozukluklarının da hatırlamaya etkisi vardır. "Şu veya bu şeyi veya gördüğü ve işittiği olayı tesbît edememek, onu uzun bir süre saklayamamak, gerektiği zaman ye­rini ve zamanını belirtememek ve canlandıramamak gibi haller hafızanın unutkanlık (amnesique) denilen bozuklukla­rını teşkil eder." [613]

Hafıza bozuklukları birkaç bölümde incelenir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

1- Amnesia (amnezi): Hafızanın kaybolması veya unut­ma, şeklinde tarif olunabilir. Kısmî veya tam olabilir. Bazı hallerde devamlı, bazı hallerde geçicidir. Fasılalı veya mahdut mâhiyette olabilir, insanın geçmişi ile ilgili hatıraları ta­mamen unutması anlamına gelen "tam unutma" nadiren vukûbulur. [614]

2- Paramnesia (paramnezi): Bir nevi hatırlama hatası­dır. Bu durumdaki hasta, geçmiş olayları ya yanlış olarak hatırlar veya olmamış, yaşanmamış olayları olmuş zanne­der. [615]

3-  Hyperamnesia (hiperamnezi): Belli olaylarla ilgili belleğin aşırı derecede canlı oluşuna bu ad verilir. Bu tabir hafızanın aşırı derecede artışını ifâde eder. [616]

4- Hypoamnesia fhipoamnezi): Bu durumdaki kimsenin belleği yavaşlar, azalır. [617]

Duyumları mânâlandıran, idrâkleri zenginleştiren, öğ­rendiklerimizi saklayan, gerektiği zaman hatırlatan hafıza müstakil bir meleke (faculte) değildir. Tedailer (çağrışım)le çalışır. "Bilgi ve tecrübelerimizin hazinesidir." Hafıza olmasa düşünce, dolayısıyla dil de olmayacaktı. Olayları önceden kestirmede hafızanın büyük payı vardır. Havanın kararmasıyla yağmurun beklenmesi onun sayesindedir. [618]

Adasal, hafıza bozukluklarını özelliklerine göre "sapta­ma unutkanlığı", "hatırlama unutkanlığı", "bütünlüğüne unutkanlık" ve "tam olmayan amnezi" gibi kısımlara ayır­maktadır. [619]

Herhert Sorenson hafızadan bahisle şunları söylüyor:

"Hafıza zekânın temel unsurudur. Onsuz zekânın var olabi­leceği pek düşünülemez, işittiğimiz kelimeleri, gördüğümüz yüzleri, edindiğimiz genel bilgileri, gittiğimiz yerleri ve daha birçok şeyleri hatırlayamasaydık birer zavallı aptaldan baş­ka bir şey olamazdık." [620]


[568] Kriton Dinçmen, Psikiyatri El Kitabı, s. 4.

[569] Garrett, Psikolojiye Giriş, s. 150.

[570] Adasal, Medikal Psikoloji, s. 760.

[571] Dinçmen, a.g.e., s. 4.

[572] Garrett, a.g,e., s. 151; Dinçmen, a.g.e., s. 4.

[573] Tunç, a.g.e., s. 68.

[574] Dinçmen, a.g.e., s. 4.

[575] Ömer Mart, a.g.e., s. 198; Garrett, a,g.e., s. 103.

[576] Tunç, a.g.e., s. 73.

[577] Özbaydar, a.g.e., s. 76.

[578] Garrett, a.g.e., s. 151.

[579] Adasal, a.g.e., s. 763.

[580] Adasal, a.g.e., s. 763.

[581] Sorenson, a.g.e., s. 42, 43.

[582] Sorenson, a.g.e., s. 52.

[583] Tunç, a.g.e., s. 68

[584] Tunç, a.g.e., s. 69, 70.

[585] Tunç, a.g.e., s. 69.

[586] Tunç, a.g.e., s. 73.

[587] Ömer Mart, Eğitim Psikolojisi, s. 255, 262.

[588] Tunç, a.g.e., a. 72.

[589] Sorenson, Eğitim Psikolojisi, s. 412; Mart, a.g.e, s. 257.

[590] Mart, a.g.e., s. 257.

[591] Sorenson, a.g.e., s. 413. Aşırı öğrenme', öğrenmenin, materyalin artık öğrenilmiş olduğu söylenilebilecek safhadan daha ileriye götürülmesi­ni ifade eder. Bk. a.y.

[592] Sorenson, a.g.e., s. 412.

[593] Tunç, a.g.e., s. 73.

[594] Mart, a.g.e., s. 263.

[595] Sorenson, a.g.e., s. 416.

[596] Tunç, a.g.e., s. 73.

[597] Mart, a.g.e., s. 259; Sorenson, a.g.e., s. 411.

[598] Mart, a.g.e., s. 255; Sorenson, a.g.e., s. 410.

[599] Sorenson, a.g.e., s. 413.

[600] Mart, a.g.e., s. 253; Sorenson, a.g.e., s. 412.

[601] Mart, a.g.e., s. 261; Sorenson, a.g.e., s. 402.

[602] Garrett, Psikolojiye Giriş, s. 151.

[603] Adasal, a.g.e., s. 747.

[604] Tunç, a.g.e., s. 70.

[605] Özbaydar, a.g.e., s. 77

[606] Adasal, a.g.e., s. 763.

[607] Tunç, a.g.e., s. 71,

[608] Adler, İnsanı Tanıma Sanatı, s. 45.

[609] Morgan, Psikolojiye Giriş, s. 140.

[610] Morgan, a.g.e., s. 137.

[611] Sorenson, a.g.e., s. 415.

[612] Mart, a.g.e., s. 256.

[613] Adasal, a.g.e. s. 766, 768.

[614] Mitat Enç, Ruh Sağlığı Bilgisi, s. 82; Dinçmen, a.g.e., s. 4, 5.

[615] Enç, a.g.e., s. 83; Dinçmen, a.g.e., s. 4, 5.

[616] Enç, a.g.e., s. 83; Dinçmen, a.g.e., s. 4, 5.

[617] Dinçmen, a.g.e., s. 4, 5.

[618] Tunç, a.g.e., s. 68, 69.

[619] Adasal, a.g.e., s. 767, 768.

[620] Sorenson, a.g.e., s. 42.



Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Pelinay üzerinde 21 Kasım 2015, 17:22:26
Hafıza diyip gectigimiz ve bir nevi hatirlama kabiliyeti olarak gordugumuz hafiza hakkinda ne de cok bilmedigimiz sey varmis..
Allah razi olsun hocam paylasiminiz icin.
Rabbim hafizamizi guclu kilsin insallah


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 21 Kasım 2015, 17:37:36
Bismillah...
Hafıza içinde çok şey barındıran güçlü bir şeydir. İnsanın aklının yetemeyeceği kadar çok güçlü olabilen. Allah herkese güçlü hafızalar nasip etin...
Allah cc. razı olsun...


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Edanur üzerinde 21 Kasım 2015, 18:38:10
Aleykümüsselam.
Benim hafızam çok kötü ve B12 düşüklüğüm var.Teog sınavına gireceğim Rabb im yardım etsin İnşaallah.


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Rabia 7 üzerinde 31 Ocak 2016, 12:40:26
Esselamu aleyküm ; hafıza her şeyi hatırlar ama yaşlanınca bazı şeyleri hatırlamıyor.Yaşlanınca önemli olan her şeyi hatırlarız. (AMİN).


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Ruhane üzerinde 07 Şubat 2016, 17:35:54
Güçlü hafıza nasıp etsın Rabbimiz bizlere.. Hafızamızı taze tutmak için dikkat etmemız gereken bazı seyler vardır:Sürekli öğrenme, eğitim ve okuma ile entelektüel aktiflik,
Kan dolaşımını hızlandıracak spor egzersizleri ile fiziksel aktivite,
Sosyalleşmek,
Stresi azaltmak,
Düzenli uyku,
Dengeli beslenmek.gibi.. Paylasım için Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Rüveyha üzerinde 04 Ağustos 2018, 15:36:48
ve aleykumusselam.Hafıza çalışma teknikleriyle hafızamızı daha faal hale getirebiriz inşaAllah..Allah razı olsun güzel bir paylaşım olmuş


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Ağustos 2018, 02:54:42
Ve aleykümüsselam Hafıza insana verilen muazzam yetilerden biridir Bazı anılar ve anlar vardır ki hemen çıkar gider hafızalarımızdan ancak bazı da anı ve anlar vardır ölene kadar unutamayiz Bu bile Allah in bizim üzerimizdeki tesirini açıkça göstermektedir Allah bazı şeyleri bizlere ders olsun diye unutturmaz lakin bazı şeyleri de rahmetiyle unutturur Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Sevgi. üzerinde 15 Ocak 2019, 03:34:58
Hafıza biz insanlara verilmiş olan en güzel nimetlerdendir. Bazı hatıralar vardırki iyisi ve kötüsüyle herdaim hafızalarda kalır.  Bu nimetlerin kıymetini bilenlerden oluruz inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Hafıza
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Ocak 2019, 21:21:52
Esselamu aleykum. Hafizamiza aldığımız bilgilerin nasıl tutulması gerektiğini öğrenmiş olduk.Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..