Konu Başlığı: Gaybe İman İlkesi Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2011, 00:23:30 8- Gaybe İman İlkesi Kur'ân'a göre birisi şehâdet, diğeri gayb âlemi olmak üzere iki âlem vardır. Bu gerçek Kur'ân'da şöyle ifade edilmektedir: "O, görüleni de görülmeyeni de bilen, kendisinden başka tanrı olmayan Allah'dır..." [1908] "De ki: "Ey göklerin, yerin yaratanı, görülmeyeni (gayb) ve görüleni (şehâdet) bilen Allah.." [1909] "De ki: "Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır. Sonra, görüleni (şehâdet) de görülmeyeni (gayb) de bilen Allah'a döndürüleceksiniz...” [1910] Kur'ân'ın bu ifadelerinden de anladığımız gibi varlık âlemi sadece maddenin, maddî olanın mevcud olduğu âlem değildir. Varlık âleminde gözle görülmeyen, elle tutulamayan yani duyularımızla idrâk edemediğimiz ve hiçbir zaman da edemeyeceğimiz sayısız olay ve varlıklar vardır. Akıl, "fizik" ve "metafizik" âlem de denilen bu âlemleri tanımak ve bilmek zorundadır. Çünkü Kur'ân'ın insan zihnini eğitirken dayandığı en önemli temellerden biri budur. Ve çünkü iman esaslarının önemli bir kısmı bu temel üzerinde yükselecektir. Bu gerçeği veciz bir şekilde ifade eden Kur'ân-ı Kerim, insandan bu gerçeği kabul etmesini ister. [1911] Çünkü sadece gördüklerine inanan ve sadece duyulariyle yetinen, görmediklerini yok sayan bir kimseye Allah'ın, âhiretin, cennetin, cehennemin, cin ve şeytanın, meleğin varlığını kabul ettirmek imkânsızdır. Allah'a bağlı iyi bir insanın ilk vasfının gaybe iman olduğunu beyan eden M. Kutup, Allah'a ve âhiret gününe imana giden tek yolun bu olduğunu söylemektedir. [1912] "...Kur'ân, insan aklının kapasitesinin ötesindeki gaybe ve gözle görülmeyene iman etmeyi bildirir ve öğretir"[1913] diyerek M. Kutub'a katılan Fethullah Han, Kur'ân'ın duyular ötesi dünyadan değişik bilgiler verdiğini, bununla gaybe inanmayı, Hz. Muhammed'e gelen vahye inanmayı ve âhiretten emin olmayı öğrettiğini zikretmektedir.[1914] "Hamd ile o'nu teşbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların teşbihlerini anlamazsınız" [1915] âyetini yorumlayan M. Kutup, şunları söylüyor: "Siz duyularla kavranılan biçimde eşyanın dış görünüşüne göre hüküm verdiğiniz zaman onların teşbihini farketmezsiniz." [1916] Ama biliniz ki sizin duyularınızla idrâk edemediğiniz gerçekler vardır; bunları kabul etmelisiniz ilmin, artık madde diye bir şey tanımadığını, çünkü maddeyi atom çekirdeğinin patlamasıyle enerji haline dönüştürdüğünü kaybeden Kutup, duyularla algılanan şeyler dışında hiçbir gerçek yoktur anlayışının yanlışlığına işaret etmektedir. [1917] "Varlık birdir; fakat biri gizli, biri görünen iki manzarası vardır" diyen İbn Arabî, varlığı, yalnız madde halinde görmenin yanlışlığına işaret ediyor. [1918] Batılı bilim adamlarının çoğu, varlık âleminde gözle görülmeyen, duyularımızla idrâk edemediğimiz birçok şeyin varlığına inanmaktadır. Resmî bilimin gözleme sıkı sıkıya bağlı olmasını bir bağnazlık olarak niteleyen ve "gördüklerine fizik, görmediklerine metafizik" diyen bilim adamlarını eleştiren M. Hans Aiberg, şunları söylüyor: "Röntgen ışınları da "Gözün gördüğü herşey vardır; kalanı yoktur" safsatasını yıktı. X ışınları, Gamma ışınları ve benzeri evren ışınları gözle görülmez ama dolaylı olarak aygıtlarla görülür." [1919] Allah'ın varlığını fizikî bilgi vasıtalarını kullanarak isbatlamaya çalışmanın boşuna bir çaba olduğunu söyleyen Robert Morris, "Çünkü O'nun işgal ettiği saha fizik ilminin dar sınırlarının dışında kalan geniş bir sahadır." [1920] diyor. Biz, "kalan" yerine "taşan" tabirini daha uygun buluyoruz. Pasteur, eşyaya bakış tarzını şu şekilde açıklıyor: "Bana birisi elde ettiğim neticelerle duyulabilen gerçeklerin ötesine gittiğimi söyleyecek olursa derim ki: "Evet ben kendimi öyle düşünceler okyanusu içinde buldum ki, onları her zaman için kesin olarak isbat etmek mümkün olmaz. Benim eşyaya bakış tarzım işte budur." [1921] Claude M. Hatavai'nin konuyla ilgili görüşlerinden bir pasajı aynen naklediyoruz: "Bu kâinatı planlayan, onu nizam ve intizama sokan maddî bir varlık olamaz. Ben inanıyorum ki, Allah madde dışı bir varlıktır. Keza kâinatımızda maddî olmayan varlıkların bulunduğunu da kabul ediyorum. Çünkü benim çalışma dalım olan fizik, bana zorla maddî olmayan bir ilk sebebin varlığını iş'âr ediyor. Benim felsefemde maddî olmayan varlıkların da yeri vardır. Çünkü maddî olmayan varlıkları, tabiî duyularla idrâk etmek mümkün olmaz. Ancak tanımı yapılabilir. Öyleyse elimde bir âlet durumunda olan ilim, kendi aczi yönünden bir gerçeğe ulaşamıyor. Onun bu aczinden dolayı benim var olan gerçeği inkâr etmem kadar budalalık olamaz. Kaldı ki modern fizik açıkça kâinatın kendisini tanzim etmekten veya kendi kendisini tanzim etmekten veya kendi kendisini yönetmekten âciz olduğunu öğretmektedir bana." [1922] Kur'ân-ı Kerim, henüz ikinci sûresinde muttakîleri tarif ve tavsif ederken "Onlar gaybe iman ederler" buyurmaktadır. Bu, onun gaybe iman konusuna verdiği önemi gösterir. Çünkü yukarda da belirttiğimiz gibi bütün iman esasları bu ilkenin temelleri üzerinde yükselmektedir. Sonra duyular dünyasında kalarak öbür tarafa kulak tıkamak ilme sınır getirmek değil midir? Bilmediğimiz herşey bizim için gaybdir. Bu gerçeği kabul etmeyen hangi bilim adamı hakikatin ortaya çıkması, gizli mânâların keşfedilmesi için kendisini hummalı bir faaliyetin içine atabilir? Bütün çabalarımız, bilinmeyenin ortaya çıkması, başka bir ifade ile gaybın keşfi için değil midir? Kur'ân-ı Kerim, insan zihnini gaybe iman ilkesiyle eğitirken bir taraftan gaybe iman edenleri methetmekte, etmeyenleri zemmetmekte; diğer taraftan okuyucuyla gaybî olay ve varlıklar arasında ünsiyet peyda etmek için sık sık onlardan bahsetmektedir. Şu âyetlerde gaybe iman eden kimseler övülmektedir: "O Rablerinden görmeden sakınanlar yok mu, muhakkak ki mağfiret ve büyük ecir onlar içindir." [1923] "Görmediği halde rahman olan Allah'dan korkmuş olan ve Allah'a yönelmiş bir kalb ile gelen kimselere (dir bu vaad). Haydi selâm ve selâmetle girin ona (denilecek), işte bu ebedîlik günüdür. Onlara orada ne isterlerse vardır. Nezdimizde de ziyadesi vardır." [1924] "O muttakîler ki, gıyabında Rablerinden korkarlar ve kıyametten de titrer dururlar." [1925] Şu âyetlerde ise gaybe iman etmeyen kimselerin zemmedildiğini ve onları bekleyen kötü sonu görüyoruz: "Onları can, baş kaygısına düştükleri zaman görsen. Artık kaçacak yerleri yoktur. Ve yakın bir yerden yakalanmışlardır. Ve "ona iman ettik" demektedirler. Fakat onlar, âhiret gibi uzak bir yerden imâna nasıl ulaşırlar. Halbuki daha evvel (dünyada) onu inkâr etmişlerdi. Uzak yerden gaybe dil uzatıyorlardı." [1926] Münkir kötü sonla korkutularak gaybe imana zorlanmaktadır. Madem ki, âhirette kötü sonu görünce "ona iman ettik" diyeceklerdir o halde o gerçeği buradan görüp kabullenmelidirler. Ayette korku motifi ağır basmaktadır. Gaybe iman, insanın davranışlarını disipline eden son derece önemli bir faktördür. Gaybe imandan yoksun olan bir kimsenin kontrolü zordur. Meselâ her hal ve şartta kendisini izleyen, davranışlarını tesbit eden ve gözle görülmeyen birilerinin varlığını kabul eden bir kimsenin kötü davranışlara tevessül etmesi zor olduğu gibi, böyle bir inanç ve tutumdan yoksun olan, kuytu yerlerde yapacağı her kötülüğün yanına kalacağına inanan bir kimsenin kontrolü ise âdeta imkânsızdır. Bunları çeşitli şekillerde uyarmanın da bir faydası yoktur. Şöyle buyuruluyor: "Sen ancak Kur'ân'a tâbi olanı ve Rahman'a gâibte saygı besleyeni uyarırsın..." [1927] Demek ki Kur'ân bir uyarıdır; bu uyarı ona tâbi olana ve gaybe iman edene tesir eder. Başka bir âyette "...Ancak Rablerinin korkusunu, o'nu görmeden duyanları, namazı doğru dürüst kılanları sakındırabilirsin...”[1928] buyurulmaktadır. Dedik ki: Kur'ân, okuyucusunda gaybe imana karşı bir yakınlık ve aşinalık oluşturmaya yönelik olarak sık sık gaybî varlık ve olaylardan bahsetmekte, çeşitli gayb haberleri vermektedir. Yerine göre cennet ve cehennemden, yerine göre cin ve şeytandan, yerine göre meleklerden ve daha sık olarak da Allah'dan bahsetmektedir. Bazan âhiret, mahşer, mizan, ârâf, sırat, kıyamet gibi gaybî kavramlarla tanışırken, bazan da geçmişten, halden ve gelecekten bilgi veren gaybî haberlerle karşılaşmaktayız. Bunların hepsini buraya kaydetmemiz mümkün değil. Bunlardan bir iki örnek vererek konumuzu bitireceğiz. Bize göre önemli gelecek haberlerinden biri İslâm’ın gelecekteki zaferini müjdeleyen haberle, Firavun'un cesedinin ibret-i âlem için saklanacağı haberidir. Nûr sûresinin 55. âyetinde şöyle buyurulmaktadır: "Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, onlar için beğendiği dini temelli yerleştireceğine, korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir... " [1929] Firavun haberi ise şöyle: "Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için bugün sadece senin cesedini çıkarıp (sahile) atacağız" dedik. Doğrusu insanların çoğu âyetlerimizden habersizdir." [1930] Kur'ânın bu haberi onun inişinden ondört asır sonra gerçekleşmiştir. [1931] [1908] Haşr: 59/22. [1909] Zümer: 39/46. [1910] Cuma: 62/8. [1911] Yusuf Şevki Yavuz, a.g.e., s. 66. [1912] M. Kutup, İslâmda Ferd ve Cemiyet, s. 308. [1913] Fethullah Han, Kur'ân ve Kâinat Âyetleri, s. 11. [1914] Fethullah Han, a.g.e., s. 111, 156. [1915] Îsrâ: 17/44. [1916] M. Kutup, İslâm Düşüncesinde Sanat, s. 236. [1917] M. Kutup, a.g.e., s. 238. [1918] H. Ziya Ülken, İslâm Felsefesi, s. 248. [1919] M. Hans Aiberg, Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi, c. I, B. I, s. 29. [1920] Robert Morris, "Geniş Kapsamlı Bir Tecrübe", Monsma, a.g.e., s. [1921] Andro Cinovayivi, "Allah'ın Varlığı Mutlak Bir Gerçektir", Monsma, a.g.e., s. 299. [1922] Claude M. Hatavai, "En Büyük Yaratıcı", Monsma, a.g.e., s. 178. [1923] Mülk: 67/12. [1924] Kaf: 50/33-35. [1925] Enbiyâ: 21/49. [1926] Sebe: 34/51-53. [1927] Yâsîn: 36/11 [1928] Fatır: 35/18. [1929] Nûr: 24/55. [1930] Yûnus: 10/92. [1931] Maurice Bucaille, Kitab-ı Mukaddes, Kur'ân ve Bilim, s. 350 v.d.; Suad Yıldırım, Kur'ân-ı Kerim, s. 199. Diğer gaybî olay ve varlıklar için bk. Muhammed Fuad, el-Mu'cem lielfâzi'l-Kur'ani'1-Kerim, ilgili maddeler. Konu Başlığı: Ynt: Gaybe İman İlkesi Gönderen: Ceren üzerinde 15 Aralık 2017, 15:44:55 Esselamu aleykum.rabbim bizleri gaybe iman eden ve alkahdan gelen her şeye inanç ile sabır ile kabul eden kullardan olalim inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Gaybe İman İlkesi Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Aralık 2017, 16:00:03 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri gaybe iman eden kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Gaybe İman İlkesi Gönderen: Sevgi. üzerinde 16 Aralık 2017, 16:10:14 Ve aleykümüsselam gaybı bilen yalnızca Allah tır bize düşen bu günümüzün değerini bilip Allah ın emir ve yasaklarına uymaktadır inşaAllah
|