Konu Başlığı: Fısk ve Fasık Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Şubat 2011, 16:24:47 Fısk/Fasık Kur'an'ın inanç ve amellerine göre çizdiği insan tiplerini tanımada önemli ve anahtar kavramlardan biri de 'fasık'tır; fasıkın ameline de çoğunlukla 'fîsîk', bazen de 'füsûk' denilir. İslâm tarihinde mezheplerin ve iman esaslarının belli çerçeveler dahilinde tesbit edilmeğe başladığı dönemlerde fısk genellikle 'imandan çıkarmayan' yasaklanmış eylemler anlamında kullanılmıştır. Hariciler ve Mutezile 'iman'ı 'dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve erkânıyla amel' olarak tanımlayıp, Haricîler bu üçten birini yerine getirmeyenin 'kâfir' olduğunu kabul ederken, Mutezile ise 'mü'min ile kâfir arasında fasıktır' itikadıyle 'fasık'ı 'mü'minle kâfir arasında bir yer'e yerleştirmişlerdir (el-menzile beyn'el-menzileteyn). Özellikle Ehl-i Sünnet hadisçilerden ve diğer bilginlerden de imanı aynı şekilde, yani 'dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve erkânıyla amel' şeklinde kabul edenler vardır. İmam-ı Şafiî bunlardandır, şu kadar ki, bunlar ameli terkedenin mutlak anlamda kâfir olduğu görüşünde değillerdi. İslâm'da mezhepleşmenin ana temeli genelde siyasal anlaşmazlıklardır. İtikadı mezheplerin başlıca tartışma konularından olan 'amelin imandan bir cüz olup olmaması' sorunu öncelikle sahabenin arasındaki savaşların değerlendirilmesinden ortaya çıkmış ve Hz. Ali' ye karşı savaşanların durumunun tesbiti tartışmalarda en önemli etken olmuştur. Bu bakımdan, bu tür tartışmalarda Kur'an'ın ana kavramlarına ayetlerin yanısıra görüşlerin de muhteva biçtiğini ve bunun sonucunda da 'teknik’ bir kavram özelliğine bürünen 'iman, fısk, küfr, İslâm’ gibi kavramların asıl Kur'anî muhtevalarından bazı özellikleri yitirdiklerini inkâr etmek biraz zor olsa gerektir. Bu tarihî gerçek karşısında, İslâm alimlerinin konulara yaklaşım biçimine kuşkusuz saygıyla yer vermekle birlikte, her zaman olduğu gibi 'fısk, iman, küfr örneği temel kavramları yine Kur'an ayetleri çerçevesinde ele almak zorundayız. Ayetlerin ifade ettiği temel nosyonları mezhebi görüşlerle bağdaştırma zorluğu çeken ve bu konuda ölümsüz tefsirinde merhum Elmalılı Hamdi Yazır 'fasıkı fışkına göre ya mü'min ya kâfir' saymakta ve 'küfr'ü mertebelere ayıracakken 'fısk'ı üç temel mertebeye ayırmaktadır: 1. Günahı çirkin saymakla birlikte açıkça işlemek; 2. Günahın üzerine düşmek; 3. Çirkin olduğunu inkâr ederek yapmak. Merhum Hamdi Yazır bu üçüncüyü küfrle aynı kategoriye koymaktadır. [275] Fısk 'Fe-Se-Ka' fiilinden masdar olup, Muhyiddin İ. Arabi'nin belirttiği üzere aslında Arapça'da insan için kullanılmazken, Kur'an ona temel bir kavram niteliği vermiştir. Sözcük anlamı, 'feseka'r-rutabü' - olgun hurma kabuğundan çıktı' ifadesinde olduğu gibi, 'kabuğundan çıkmak, deliğinden çıkmak' anlamınadır. Deliğinden çıkıp durduğundan fareye 'füvevsık', çoğul şekliyle,'fevasık' denilir. [276] Kur'an Dili'nde, “Meleklere “Adem'e secde edin” dediğimiz zaman hemen secde ettiler; İblis hariç. Cinlerdendi ve Rabbi'nin emrinden fısk etti (feseka an emr-i Rabbih) (Kehf: 50) ayetinde açıkça görüldüğü üzere 'emirden, itaattan dışarı çıkmak, demektir. Kavramın temel sözcük anlamını böylece belirledikten sonra, Kur'an'da kimlere 'fasık' dendiğine ve 'fısk'ı insanın amellerinden nasıl bir yere oturttuğuna göz atalım: “Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası için boğazlanan, boğulmuş, vurularak öldürülmüş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış ve canavarların yiyip (parçaladığı) hayvanlar - (Ölmeden kesip) temiz kıldıklarınız dışında-, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fısktır(Maide: 3).” (Benzer ayetler: En'am: 121 ve 145). “Ey iman edenleri Belirli bir süreye kadar birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda adaletli bir yazıcı onu yazsın... Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun.. Yazana da şahide de asla zarar verilmesin. Eğer (bir zarar) yaparsanız bu kendinize bir füsuk'tur..(Bakara: 282).” “Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fasıklardır(Maide: 47).” “Onlara deniz kıyısında bulunan memleketten sor. Hani onlar Sebt gününde haddi aşıyorlardı;. Sebt yaptıkları gün balıkları kendilerine akın akın geliyor, Sebt yapmadıkları günse gelmiyorlardı. Onları fısk ettiklerinden dolayı böyle deniyorduk (A'raf: 163).” “Namuslu kadınlara iftira atıp da dört şahit getirmeyenlere seksen celde vurun ve artık şahitliklerini asla kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır (Nur; 4).” “Şu Allah'ı unuttuklarından dolayı Allah'ın da onlara kendilerini unutturdukları gibi olmayın. Onlar fasık olanlardır (Haşr: 9).” “Ey iman edenler! Bir topluluk bir toplulukla alay etmesin; belki kendilerinden hayırlıdırlar. Kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden hayırlıdırlar. Birbirinizde kusur aramayın ve birbirinizi lâkaplarla çağırmayın. İmandan sonra füsuk ismi ne kötüdür. Kim tevbe etmezse, işte onlar zalimlerdir (Hucurat: 11).” Verdiğimiz bu ayetlerin yanısıra, Kur'an helak olan bütün kavimlerin, söz gelimi Firavun ve adamlarıyla kavminin, Nuh Kavmi'nin hep fasık olduğunu açıklar (Nemi: 12, Kasas: 32, Zariyat: 46...) Bu kavimlerin ne tür ameller içinde oldukları Kur'an'da anıldığı gibi, daha önce de yeri geldikçe belirtildi. Şimdi de, fasık'ın. Kur'an'da nasıl değerlendirildiğine bakalım: “Eğer Kitap Ehli iman etmiş olsaydı, kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinde îman edenler vardır ve çoğunluğu ise fasıktır (A. İmran: 110).” “Eğer Allah'a, Nebi'ye ve ona indirilene iman etselerdi, onları velî tutmazlardı. Ne var ki, onların çoğu fasıktır (Maide: 81).” “Allah sizden iman edip salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri halifeler yaptığı gibi, onları da yeryüzünde halife yapacağını, kendileri için razı olduğu dinlerini onlara sağlamlaştıracağını ve korkularından sonra onları güvene erdireceğini va'd etti. Bana ibadet etsinler ve hiç bir şeyi bana ortak koşmasınlar. Kim bundan sonra küfrederse işte onlar fasık olanlardır (Nur: 55).” “Ayetlerimizi yalanlayanlara fısk etmelerinden dolayı azap dokunacaktır (En'am: 49).” “Andolsun, sana apaçık ayetler indirdik; onları ancak fasıklar küfreder (Bakara: 99),,” “Böylece, Rabbi'nin fasıklar hakkındaki 'onlar iman etmezler' sözü gerçekleşmiş oldu (Yunus: 33).” “Hiç mü'min olanla, fasık olan bir olur mu. Bir olmazlar (Secde: 18).” “Müşrikler için nasıl ahd olabilir?.. Evet, nasıl? Eğer onlar size galip gelselerdi, ne ahd gözetirlerdi, ne de anlaşma, Ağızlarıyla sizi razı ederler, ama kalpleri istemez. Onların çoğu fasıktır (Tevbe: 8 ).” “De; “İster gönüllü, ister gönülsüz infak edin, sizden asla kabul olunmayacak. Şüphesiz siz fasık bir kavimsiniz. İnfaklarının kendilerinden kabul olunmasını engelleyen ancak Allah'ı ve Rasûlü'nü küfretmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak istemeye istemeye infakta bulunmalarıdır (Tevbe: 53-54).” “Münafık erkekler ve münafık kadınların bazısı bazısındadır; münkeri emrederler, ma'ruftan nehyederler ve ellerini sıkı tutarlar. Allah'ı unuttular, o da onları unuttu. Muhakkak münafıklar, işte onlar fasıklardır (Tevbe: 67).” “Onlar için bağışlanma dilesen de, onlar için bağışlanma dilemesen de birdir. Allah onları asla bağışlamayacak. Muhakkak Allah fasıklar kavmini yola iletmez (Münafikun: 6).” Fısk helâka sebeptir ve fasıkların yeri Cehennem' dir: Fısk etmelerinden dolayı zalimlerin üzerine gökten bir azap indirdik {Bakara: 59).” “Biz bir memleketi helak etmek dilediğimiz zaman oradaki mütreflere emrederiz, orada fısk yaparlar da üzerlerine söz hak olur ve biz de orayı darmadağın ederiz (İsra: 16).” “Fasıklar kavminden başkası helâk edilir mi? (Ahkaf: 35)” “Fıskedenlerin barınacakları yer ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler oraya iade edilirler ve kendilerine “yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın” denilir (Secde: 20).” Buraya kadar verdiğimiz ayetlerden anlaşılacağı gibi, fısk 'doğru yoldan sapma'yı ve Allah'ın yasakladığı fiilerde bulunmayı’ ifade etmektedir. Fışkın sonu helak ve Cehennem ateşidir. Kâfirler, münafıklar ve müşrikler mutlak anlamda fasıktırlar, aynı şekilde zalimler de fasıktır. Fısk'ın füsuk olarak ifade edilen ve mü'minin işlediği 'mü'minlerle alay etmek ve onları hoş olmayan lâkaplarla çağırmak' gibi ve benzeri amellerden tevbe edilmezse, yine azabı hak edici olmakta ve fasıklar Cehennem azabından kurtulamamaktadır. Her kâfir, münafık ve müşrik en azından küfrü, yalanlaması, münafıklığı ve şirki yüzünden fasihtir; yani 'küfr, nifak ve şirk' kendi nefslerinde 'birer amel'den başka bir şey değildir. 'İman' konusunda da üzerinde duracağımız gibi 'iman'da bir ameldir; bu bakımdan, Kur'an daima insanların işledikleri amellerden sorulacağını belirtir ve 'imanlarınızdan sorulacaksınız' demez. Beri yandan, 'küfr, nifak ve şirk'in dışında daha başka fısk olan ameller de vardır. Mü'min Kâfir, münafık veya müşriğin sıfatı olduğu halde bu ameleri işleyebilir; böylece fasik olan mü'min tevbe etmezse azabı hak eder. 'Küfr’ ve 'iman' konusunda üzerinde daha genişçe duracağımız gibi, mü'minin işlediği fısk onu fasık ve aynı zamanda durumuna göre ya 'münafık, ya müşrik, ya kâfir' yapar. Fakat, 'küfr'ün mertebeleri vardır; fısk küfrün 'itikadı amellerden değil de 'fiilî ameli'ni ifade eder; yani el, ayak, göz, dil gibi azaların işlediği yasaklanmış ameller fısktır ve bunları işleyen mü'min itikadı yönden imanda ise de, işlediği fiil yönüyle 'amelî küfr, içindedir. Demek oluyor ki, fısk küfr'ün 'fiilî amel' yönünü ifade eden bir kavramdır; aynı durum 'nifak ve şirk' için de söz konusudur, “Size küfrü, Fısk'ı ve isyanı çirkin gösterdi (Hucurat: 7)” ayetiyle “mü'mine sövmek fısk ve onunla savaşmak küfr'dür” hadisinde de açık olduğu gibi fısk'la. küfr birbirinin aynısı olmayıp, aralarında fark vardır. Bu konuya inşa-Allah küfr ve iman'ı anlatırken daha geniş değinme fırsatı bulacağız. [277] [275] Hak Dini Kur'an Dili, I, 208, 282. [276] Müfredat, 380. [277] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 364-370. |